Bilinçaltındaki samimi imana denir iman diye. Yoksa insanın aklı zaten gelir gider. Yani her tür düşünce kayıp geçer. Mesela, şu doğru mu bu eğri mi.. Beyin bu. Acayip fırtına şeklindedir beyindeki fikirler. O imanla ilgili değil. Onun adı vesvesedir. İman oturmuş bir şeydir. Yani bilinçle vicdanla iç içe olan, iç samimi kanaate iman denir.
Bütün ömrü mümin olarak geçmiş bir insanın, “Ölüm anında acaba imanımı muhafaza edebilecek miyim” diye endişe etmesi şeytandan bir vesvesedir. Bunu hiç kaale almalarına gerek yok. Böyle bir şey olmaz. Yani içten, bilinçaltındaki iman esastır. Yoksa kişinin aklına birçok şey gelebilir, onların hiç geçerliliği yok. Allah onun bütününe bakar.
(A9 TV; 30 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Bir kısım Müslümanlar diyor ki, "Ben iyi insanım, bana bela gelmez." O çok acayip bir şey olur. İmtihan ortamında sen hususi olarak çok ciddi şekilde kollanırsan, bu aklın ihtiyarını alır. Senin de aklın ihtiyarını alabilir. Sen de imtihan oluyorsun. Onun için mesela peygambere de hastalık geliyor.
(A9 TV; 29 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Müminlerden uzak durmak demek, Allah’tan uzak durmak demektir. Kuran’dan uzak durmak demek, Allah’tan uzak durmak demektir. İslam davasından uzak durmak demek, Allah’tan uzak durmak demektir.
(A9 TV; 29 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
İslam’dan, Kuran’dan, Müslümanlardan uzak olduğun her dönemde, her saniye aleyhine günah yazılıyor, her saniye. O her saniyenin hesabını vereceksin. İslam’dan uzak, Kuran’dan uzak, Müslümanlardan uzak yaşamak haramdır. Sen onu kolay bir şey zannediyorsun ama o her saniyeyi ahirette açıklayacaksın.
(A9 TV; 29 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
En büyük hata; kişi hastalanıyor, ilaç alıyor, “İlaçla ben bunu geçiririm” diyor. Diyeceksin ki samimi olarak, “Ya Rabbi bu ilacı vesile et”. Veyahut yaralanıyor vücudu, bir şey oluyor, antibiyotik sürüyor, “Tamam, bu halleder” diyor. Öyle değil, “Ya Rabbi bunu vesile et” diyeceksin. O zaman o ilacı putlaştırmış olursun. İlacı yaratan, ilaca o gücü veren Allah. Beyninde onu gösteren de Allah.
(A9 TV; 29 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Mehdiyet’e karşı olan hiçbir hareket başarılı olamaz. Hz. İsa Mesih (as)’ın inişini reddeden her hareket yenilir.
(A9 TV; 28 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Mutlaka Risale-i Nur’dan okuyun. Çünkü orada bir ruh var, Sahabe ruhu var, samimi Müslüman kişiliği var. Bunu diğer eserlerde pek bulamazsınız.
(A9 TV; 28 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Beynimin içinde görüyorum. Beynimin içinde kim yaratıyor? Allah yaratıyor. Benim sevgim kime o zaman? Allah’a. Bağımsız olarak ben bir varlığı sevemem. Yalan söylemiş olurum, kendimi kandırırım. Onu Allah’ın yarattığını görüyorum çünkü.
(A9 TV; 28 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
İmanda, var olan her şeyin sahibi olan, sonsuz güç olan Allah’a bağlanıyorsun. Acayip rahatsın. Gök taşları gökte kuzu geziyor gibi mümin için. Ama dinsiz için dehşet saçan canavarlar onlar. Mesela yerin altındaki magma bizim için ılık bir süt gibi. Ama dinsiz için bir cehennem, onu cayır cayır yakacak bir cehennem. Biz sadece Allah’tan korktuğumuz için gönlümüz rahat. Biz yerin altındaki magmadan çekinmiyoruz, sadece Allah’tan korkuyoruz. Allah’ın onu nasıl idare edeceğini biliyoruz biz, magmanın Allah’ın emrinde olduğunu biliyoruz. Magmanın her atomunun Allah’ı zikrettiğini biliyoruz. Hepsi Allah’a boyun eğmiş.
(A9 TV; 26 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Mümin, Allah’ı andığında, Allah’ı sevdiğinde kalbi ferahlıyor. Mümin bunu yaşıyor, görüyoruz. Hakikaten mutlu, hakikaten sağlıklı. Eline yüzüne bakıyoruz bayağı nurlu, bütün her yeri huzur içerisinde, kalbi ferah. Sonsuza kadar Allah ile beraber olmanın sevinci içerisinde.
(A9 TV; 26 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Mükemmel ahlak nedir? Sabır, şefkat, fedakarlık, dürüstlük, cesaret, vefa.. Allah korkusu olmadığında bunların uygulamasında şahısta gaflet meydana gelir. Mesela Allah'ı sever ama namaz kılmaz. "Ben seviyorum Allah'ı, Allah'ın benim namazıma ihtiyacı yok" der. Bol parası olur, fakirlere dağıtmaz. "Fakir bir şekilde bulur ama ben Allah'ı çok seviyorum, bu parayla mutlu oluyorum, Allah'a daha yakın oluyorum" der. Cesaret göstermez; "Şimdi hayatımı tehlikeye atmayayım ben böyle bir şey için, güzel yaşıyorum" der. Allah korkusunda cesaret gösterilir.
(A9 TV; 26 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Gerçek sevgi, sonsuz güç sahibi Allah'tan kaynaklandığı için asla son bulmaz. Ölümde devam eder, ahirette devam eder, sonsuza kadar devam eder.
Kaba davranırsan sevgi gider, nezaketli davranırsan sevgi gelir. Eğer egoistse şahıs, sevgi hemen gider; diğergâmsa sevgi hemen geri gelir ve fazlasıyla gelir.
(A9 TV; 26 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Sen övündün mü, büyüklendin mi deli gibi görünürsün, bu itici durur ve sevilemezsin. Büyüklük yaptığında, böbürlendiğinde yine sevilemeyecek hale gelirsin. Sen niye böbürleniyorsun, niye övünüyorsun? Sevsin diye yapıyorsun değil mi? Ters etki yapar, sevgi gider.
(A9 TV; 26 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Allah’ın dünyada bu kadar bela vermesinin tek nedeni nankörlüktür. Şükür yoksa zaten nankörlük vardır. Bütün bu çekilen azaplar nankörlüğün karşılığı. Nankörlük çok korkunç bir şeydir. Büyük bir vicdansızlıktır.
(A9 TV; 26 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Kimi insan sevgisini Allah’a verince lezzet alamayacağını düşünüyor olabilir. En yüksek lezzet o zaman alınır, en yüksek haz o zaman alınır. Allah derinliği asıl o zaman verir.
(A9 TV; 26 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Senin sevdiğim dediğin beyninin içindeki görüntü. En ince detayına kadar kim yaratıyor? Kim sevdiriyor, kim konuşturuyor? Tamamını yapan Allah. Yani karşındaki şahsa ait hiçbir şey yok. Eğer sen sevgini Allah’a değil de sanal bir puta verirsen bu bir kandırmaca olur ama çok kötü bir kandırmaca. Kendini çok kötü kandırmış olursun.
(A9 TV; 26 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Sevgide şirk devreye girerse olmaz. Mesela diyor ki; “Ben arkadaşımı çok seviyorum, eşimi çok seviyorum.” Allah’ı? “Onu da seviyorum” diyor. Olmaz. “Ben eşimi Allah rızası için seviyorum, arkadaşımı Allah rızası için seviyorum” diyecek. “Allah’ın tecellisi olarak seviyorum” diyecek.
(A9 TV; 26 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Bütün bu olaylar hadislerde tarif edildiği şekilde oluyor. Hz. Mehdi (a.s)’ı da göreceğiz, Hz. İsa Mesih’i de göreceğiz, İttihad-ı İslam’ı da göreceğiz, görevimizi yapıp gideceğiz hepimiz. Hiç kimse burada kalmayacak. Son geriye kalanlar onlar da peşimizden gelecekler, dünya boşalacak, ondan sonra kıyamet.