21 Aralık’ta Balık Çağı bitiyor, Kova Çağı başlıyor. Hz. Mehdi (as)’ın çağı başlıyor. Kova Çağına giriyoruz, Hz. Mehdi (as)’ın çağına giriyoruz 21 Aralık’ta. Bütün alem, bütün kainat Kova Çağına giriyor.
Deccal insanları psikolojik yönden, ruh yönünden hasta yapıyor. Ve insanları ümitsiz, çaresiz, neşesiz, sevinçsiz, şevksiz ve en önemlisi sevgisiz yapıyor.
Hz. Mehdi (a.s)’da ana delil nedir? İslam’ın dünyaya hakim olmasına vesile olması bu şahsın. Bir insan buna vesile olduysa Hz. Mehdi (a.s) odur. Bir insan dünyayı dinsiz yaptıysa, vesile olduysa deccal da odur.
Polislerimiz aslandır. Onlara her yerde vatandaş yardımcı olsun. Her yerde asker gibi polise de şefkat, sevgi göstermek lazım. Gurur duyacaksın polisi gördün mü, asker gördün mü gurur duyacaksın. Polisin sevildiğinin görülmesi PKK’ya darbedir. Askerin sevildiğinin görülmesi PKK’ya darbedir.
Müslümanların, başlarına bir lider beklemeleri zaten farzdır. Allah’tan bir lider istemeleri farzdır. Müslümanlar zaten başsız olmaz, lidersiz olmaz.
Bir şey yaparken Allah insana ilham eder nasıl yapacağını, nasıl kurtulacağını. Çok zor da olsa en zor anda bile hissettirir Cenab-ı Allah kurtuluş yollarını. Dikkatlice bakılırsa o ilham hissedilir. Allah’ın ilhamını takip etmek lazım.
Mehdi (as) talebeleri çok büyük badirelerle büyük olaylarla karşılaşacaklardır. Mehdi (as) ne diyecek? Hz. Musa (as) gibi, “Asla! Rabbim bizimle beraber” diyecektir. İnşaAllah.
Ahir zamanda İsrailoğulları kimdir? Mehdi (as) ve talebeleridir. Çünkü Mehdi (as) zaten İsrail soyundandır. Hz. İsrail’in soyundandır. Zaten Peygamberimiz (sav) hadiste, “Ben-i İsrail görünümündedir” diyor Mehdi (as) için.
İlk iman edenlerden olmanın makbul olduğunu Allah Kuran’da gösteriyor. Mehdi (as)’ın ilk talebeleri sonradan gelenlerden daha üstün olurlar. Çünkü en çileli en zorlu devirleri onlar geçirdiği için. Çilenin derecesine göre ahiret sevabı artar ve insanların da imani değeri artar.
Kuran’a baktığımızda Deccal rejimlerinin ünlü yönteminin tehdit olduğunu görüyoruz. Alçakça Müslümanları tehdit ettiklerini görüyoruz.
Kuran’a baktığımızda Deccal rejimlerinin hep Müslümanlarla mücadele ederken ahlaksızca ve kahpece yöntemlere başvurduğunu, küçük düşürmeye yönelik yöntemler bulduğunu görüyoruz. İşte, “Büyücü, deli, dolandırıcı, sahteci, cinsel çıkarları var” gibi küçük düşürücü, halkın gözünde önemli olan konularda psikolojik harp yöntemleri kullanılıyor.
İmanı gizlemeye gerek yok. İmanın insanlar tarafından duyulması bir berekettir, güzelliktir. Çünkü başka imanı zayıf olan varsa o da açılır öyle bir şey duyduğunda, o da şevklenir.
Samimi bir Müslüman hakkı gördüğünde hiç uzatmaz. Yüksek samimi vicdanda anında karar olur.
En büyük sorunlardan bir tanesi, insanların birbirine güvenmemesi. Değer vermemeleri, kendilerini üstün görmeleri, gurur yapmaları, kibir yapmaları, kendinde büyüklüğü –haşa- ilahlık derecesine getirmeleri kendilerini mahvediyor ve çok ızdırap veriyor insanlara bu.
Kusur gözüyle bakarsan çok fazla kusur görürsün. Ama güzel gözle bakarsan onda çok fazla güzellik görebilirsin. Öbür türlü beynini karartırsan gördüğün görüntü de kararır o zaman. Ruhun da kararır.
Eğer insanların herşeyine öfke duyarsan, herşeyinde bir kusur ararsan kimse kimseyi sevemez. Herşeyde bir güzellik aramak lazım, herşeyin güzel yönünü görmek lazım. O zaman çok sevebiliriz. Herşeye hayır gözüyle bakmak lazım.
Güven olduğunda sevgi olur. Değer verme olduğunda sevgi olur, merhamet olduğunda sevgi olur, affedicilik olduğunda sevgi olur.
Filmlerde, adam öldürme heyecanla seyrediliyor birçok insan tarafından. O zaman merhametin ruhu bilinçaltında gittikçe azalmaya başlıyor. Şefkatin ruhu gittikçe azalmaya başlıyor ve şiddetin ruhu insanlarda gelişmeye başlıyor. Hâlbuki sevgiyi, merhameti anlatan, affediciliği, dostluğu, iyi niyeti, hoş görüyü, güven ruhunu anlatan filmler olması lazım.
Bir insan şüpheciyse, insanlara güvenemiyorsa, korku içinde yaşıyorsa, sevgiyi bilmiyorsa, nefrete açıksa, rekabet ruhundaysa, kinden, küsmeden, darılmadan, kavgadan hoşlanıyorsa acılar bitmez. Deccal de insanların bu zaafını bildiği için buradan yanaşıp insanları mahvediyor.
İmanla, Allah’ın zikriyle, Mehdiyet’in ruhuyla, sevgiyle, aşkla, tutkuyla, dostlukla, kardeşlikle, muhabbetle, affedicilikle, güzel zanla, şüphecilikten kurtuluşla, güvenin gelmesiyle dünya cennete döner.
Uyuşturucu, antidepresan yiyecek içecek gibi kullanılıyor. Neden? Çünkü Mehdiyetin o güzel, sıcak iklimi oluşmadı. Sevgi oturmadı dünyaya, merhamet oturmadı, dostluk oturmadı. O öyle olunca antidepresanlar gıda haline geliyor.