Abdülhamit döneminde rakı, bira, şarap fabrikaları açılmasının hiçbir mantıklı açıklaması yoktur. Halife olan insan böyle bir şey yapamaz. Müslüman Kuran'ın haram kıldığı bir şeyi asla teşvik edemez ve buna zemin hazırlayamaz. Şarap zehirdir. Bir Müslüman zehiri hiç kimseye satamaz. Abdülhamit gayri müslimler için şarap fabrikası açtı demek mantık dışı savunmadır.
İnsanların çoğu sadece paralel yapıya dikkatini veriyor, oysa tüm paralel yapıyı yönlendiren İngiliz derin devletidir.
Bediüzzaman deccaliyet pek kuvvetli görüldüğü bir sırada hakiki İseviler ile Müslümanların ittifak edeceğini anlatmıştır.
İngiliz derin devleti bazı İslam ülkelerini çok rahat yönlendiriyor. Arap dünyasında önce radikal milliyetçiliği körüklediler, sonra Baasçılık yayıldı ve sosyalizm tüm Arap dünyasında hakim oldu. İslam alemi paramparça oldu. Şimdi bu tahribatı düzelteceğiz inşaAllah.
İngiliz derin devletinin kontrolünde farklı farklı yapılanmalar oluyor. Bir çok paralel yapı var ama asıl sorun dikey dünya derin devletidir. Dikey dünya derin devleti ise İngiliz derin devletidir. İngiliz derin devleti deşifre edildiğinde tüm sorun temelden çözülür.
İngiliz derin devletinin bu kadar rahat faaliyet yapıyor olmasının sebebi bunca zamandır deşifre edilmemiş olmasıdır. Ama artık bu oyun bitti.
İngiliz derin devletinin inancına göre kendileri efendi ve köleleri de Müslümanlar ve diğer halklar. O yüzden şeffaflık diye ısrar ediyor, Müslümanları sürekli gözetleyen olmak istiyorlar. Şeffaflık dedikleri de açık toplum düşüncesinin farklı ifade edilmesidir. İngiliz derin devleti Müslümanları paramparça edip kendilerince şeffaflaştırıp her şeylerini kontrol altında tutmak istiyorlar.
Sadece insan güzelliği değil o insanların saygılı, nezaketli, sevgi dolu olması da tebliğde çok önemlidir. Hz. Süleyman buna dikkat ediyor. Hz Süleyman'ın tebliğ ortamı ağır değil tam tersine neşeli, esprili, tevazulu bir ortamdı. Hz Süleyman çok şakacıydı.
Hz Süleyman tebliğde hem zenginliği hem insan güzelliğini kullanmıştır. Bunlar İslam'ın anlatılmasında etkili yöntemlerdir.
Abdülaziz'e yapılan darbe ile 15 Temmuz gecesi arasında büyük benzerlikler vardır. Her ikisinde de İngiliz derin devletinin parmağı var.
İngiliz derin devletinin en güçlü istilası Abdülhamit döneminde başlamıştır ve o bela bugün hala devam etmektedir.
Abdülhamit döneminde Bediüzzaman için komünist kadar tehlikeli diyen sözde alimler olmuş, ancak bunlar Darwinist propagandaya ses çıkarmamıştır.
Tüm padişahların hataları olduğu gibi Abdülhamit'in de hataları var. İyi yanlarını biliyor görüyoruz ama Osmanlı'yı bitiren yanlışları var.
İngiliz derin devletinin en karşı olduğu konu Mesihiyet ve Mehdiyet'tir. Irak'ın, Suriye'nin paramparça edilmesinin sebebi de budur.
Allah sadece Kuran'dan sorulacağımızı bildiriyor. Kuran anlaşılır ve nettir. Allah bizi sayfalarca fıkıh kitaplarından sorumlu tutmayacak.
Eskiden beri belli çevrelerin Abdülhamit'e yönelik haksız öfkesi vardır. Bu haksız öfkeye karşı Abdülhamit'i her zaman koruruz. Ancak Allah'ın açıkça inkar edildiği Darwinizm'in Osmanlı'ya yerleşmesi, tavizkar politika izlenmesi kabul edilecek bir şey değildir.
Mümin yanlış olanı söylemek, doğru olana davet etmekle yükümlüdür. Bu sebeple Abdülhamit'in yanlış yönlerini gündeme getiriyoruz Eğer Abdülhamit dönemini eleştirmezsek şu an halen devam eden İngiliz derin devletinin etkisinin boyutlarını göremeyiz.
Abdülhamit'e hakareti, aşağılamayı, kara propagandayı asla kabul etmeyiz. Ancak tarihi gerçekler ortada. Abdülhamit döneminde neden Kıbrıs'ın verildiği, neden donanmanın çürütüldüğü, neden Darwinizmin yayıldığı, neden genelevler, birahaneler açıldığı da cevaplanmalı.
Hayali bir Abdülhamit dönemi oluşturulmuş, çoğunluk buna inanıyor. Belgelere bakıldığında resmi genelev bu dönemde açılıyor. İmparatorluğun dört yanında Darwinist propaganda başlıyor, Kıbrıs İngiltere'ye kiralanıyor, rakı ve bira fabrikaları bu dönemde açılıyor.
Abdülhamit dönemine eleştirilerimizi belge ve bilgiye dayanarak yapıyoruz. Farklı fikri olanlar demagoji yapmamalı, belgeyle cevap vermeli.
Abdülhamid döneminin en vahim iki yönü Darwinizm'in Osmanlı'ya yerleşmesi ve büyük toprak kayıpları olmasıdır.