Allah Ben sevilmeyi hak eden sonsuz gücüm diyor. Bütün sevgiyi, her şeyi yaratan Benim, sevdiklerinizi yaratan Benim. Onların görüntüsü de Bana ait diyor. Dolayısıyla şirk koşmayın, sevginizi Bana yönlendirin diyor. Doğru olan da budur.
Bazı insanlar Allah’ı gazaplandıran şeyin eğlence olduğunu zannediyor. Halbuki Allah’ı sevilmemesi çok gazaplandırıyor. Yani unutulmak, şükredilmemesi ve sevilmemesi.
Müslümanın Tevrat’ı veya İncil’i hiç bilmiyor olması çok garip olur. Allah Kuran’da Tevrat’tan, İncil’den bahsediyor. Sen sanki bir efsaneden bahsediliyormuş gibi davranırsan olmaz. Mevcut yaşayan bir Kitap o. Tahrif olmuş kısımlarını uygulamayacaksın.
Hristiyanlıkta sevgi çok ön plandadır. İncil’i Müslümanların okuması gerekir. Tahrif olmuş kısımlarını değil, Kuran’a uygun olan kısımlarını. İncil sevgiyi anlatır. Yine Tevrat’ta da sevgiyi çok güzel anlatan bölümler vardır.
Kadınlar mutlu olursa toplum mutlu oluyor. Kadınların mutlu olması için de özgür olmaları ve iyi korunmaları lazım. Hem devlet hem halk koruyacak, herkes kadınları koruyacak, her yerde üstün tutulacak ki kadınlar neşeli olsun.
Avrupa’nın en modern ülkesi olmamız lazım. Ankara Paris’i geçmesi lazım. İstanbul Londra’dan çok çok daha kaliteli olması lazım. Kıyası kabil olmaması lazım. Her yerde nezih, kibar, hoşsohbet, barış insanları olması lazım. Kahvehanelerde, sokaklarda her partiden, her görüşten insanın, herkesin birbirini sevmesi lazım.
Bir kısım bağnazların eline bir imkan geçse ne müzik dinletirler, ne heykel kalır, ne resim kalır, ne hanımlar makyaj yapabilir, ne sokağa çıkabilir. Gözü bayağı kanlı adamlar. Onun için Türkiye’nin modern dindar çizgiye doğru hızla gitmesi gerekiyor.
İsrail bölgenin zeki, akıllı bir devleti. Anti-komünist ve Allah'tan yana olan bir devlet. Türkiye’nin her halükarda İsrail’le çok iyi dost olması lazım.
Bizim silahımız, varsa yoksa iman ve imandan kaynaklanan sevgimizdir, o kadar. Koyu dindar fakat çok sevgi dolu olmalıyız. Hiç kimseden intikam almayan, herkesi barıştırmaya çalışan, herkesin iyi olması için uğraşan olmalıyız.
Kadınlara baskı yapan bir zihniyet asla abad olmaz. Kadınları hür olan ülke kalkınır, Allah onun yolunu açar. Kadına baskı varsa orası biter.
Avrupa çapında, dünya çapında bütün insanların bize dost olması için, en başta Allah’ın bizi sevmesi için bizim müthiş sevgi öğretmeni olmamız lazım. Yani dünyada görülmemiş bir kişilik göstermemiz lazım. Dünyanın bizi hayretle izlemesi lazım. Ve çok çok modern olmamız lazım.
Kadını kaliteli olmayan bir ülke, hiçbir şekilde kaliteli ve başarılı olamaz. Hiçbir şekilde kaliteyi elde edemez. Hiçbir şekilde modern olamaz, Avrupai olamaz. Kadını aydın, özgür, sevinç içinde değilse, bakımlı değilse, neşede, gülmede, sporda, yemede, içmede özgür değilse o ülke asla aydınlık ülke değildir. Bayağı kararmıştır ve her kararan ülke mutlaka yıkılır. Allah esirgesin.
Tesadüf dünyadaki en mantıksız izah. Tesadüf; narı, portakalı, limonu, zeytini, mandalinayı nasıl yapsın? Einstein'ları, Newton'ları tesadüf nasıl yapsın? Aslanları, kaplanları, zürafaları, arıları ki her biri birbirinden mükemmel varlıklar, nasıl yapsın.
Terör örgütüyle mücadelede en önemli konu, moralini sıfıra götürmektir. Aşağılamak bir yoldur ama fikriyatının yanlışlığını ispatlamak en etkili yoldur. En etki eden şey budur; fikriyatının, felsefesinin yanlışlığını anlatmak. Bütün gücünü kırarsın, morali sıfıra gider, yani adale gücü, kafa gücü sıfıra gider, hiçbir şey yapamayacak hale gelir.
İsrail düşmanlığı sanki bir marifetmiş gibi, bir takva alameti veya üstünlükmüş gibi sunuluyor. Ehli Kitab’a düşmanlık çirkin. Biz Musevileri seviyoruz, Hıristiyanları seviyoruz. Ateistlere de şefkat duyuyoruz.
Mehdiyet iddia değil, ispattır. İslam dünyaya hakim olur. Bir şahıs İslam aleminin başına geçer, biz o zaman onun ‘Allahualem Mehdi (as)’ olduğunu düşünürüz, o kadar. Kesin iddia da etmeyiz. “Allahualem, herhalde öyle” diyeceğiz.
Din deyince ayetleri ezberlemek, Kuran’ı su gibi ezberden bilmek, onu idgama dikkat ederek tecvidle okumak; o şekilde anlıyorlar. Halbuki Kuran’ın hikmeti ve özü önemlidir. Yani oradaki manayı hayata geçirmek önemlidir. Yoksa onu galgaleye dikkat ederek idgamına dikkat ederek okumak değil. Onu Araplar en iyi şekilde yapıyorlar. Ama uygulamayanların bir kısmı da yine Arapların içinden çıkıyor.
Peygamberimiz (sav) insanları kendine çağırmadı. Kuran’a çağırdı. Hiçbir peygamber kendine çağırmadı. Hep Allah’ın Kitabı’na çağırdılar. Mesela Hz. Musa (as) Tevrat’a çağırdı. Hz. İsa (as) İncil’e çağırdı. Mehdi (as) da insanları Kuran’a çağıracaktır.
Hikmet Allah'ın beğendiği bir güzelliktir. İnsanların bir kısmı bol konuşurlar ama hikmetsiz olur. Hikmetin çok bol bilgiyle, bol lafazanlıkla alakası yok. Adam yürüyen kütüphane gibi ama o derinliği, o hikmet yönünü alamıyor. Bilginin sadece ukalalık, züppelik yönünü alıyor. Halbuki bilgi hikmet için kullanılır.
Kıyametin de ölümün de Müslümanları rahatsız edecek hiçbir yönü yoktur. Müslüman eğer kendisine zulüm yapılacağına yahut acı çekeceğine inanırsa bu Allah'ın gücüne gider. Çünkü Allah diyor ki, "Bana güven. Sen iyiysen sana bir zarar gelmez." Mümin daima Allah'a hüsnü zan edecek.
Bütün mesele Allah’a candan teslim olmaktadır, Allah’ı sevmektedir. Öyle oldun mu sen yavaş yavaş yoluna doğru ilerlersin. Hızlı gitmeye çalışırsın ama Allah senin hızlanmana müsaade etmez. Mehdiyet yavaş gelişen bir sistemdir. Mehdi talebeleri de yavaş gelişirler. İstedikleri kadar can atsınlar ne yaparlarsa yapsınlar Allah o süreyi doldurtur.