Bağnazlık deccaliyetin bir koludur. Darwinizm-materyalizm; bir kolu, bağnazlık bir kolu. İki dişlidir deccaliyet. Ama en şiddetli kolu bağnazlıktır.
Hz. Mehdi (as) İslam'ı da hikmetle, kısa ve özlü olarak anlatmış olacak. Dolayısıyla teferruatta ümmetin boğulması durumunu ortadan kaldıracak.
Hz. Mehdi (as)'ın yanında da özü kapsayan bilgi olacak. Bazı hocalar gibi detaylara girip detayda boğulmayacak. Özünü anlatacak, hikmetini anlatacak. Kısa ve özlü olarak bir şeyi tam açıklamış olacak.
Kehf Suresi'nin mühim bir özelliği de, şaşırtıcı bir yönü de; 110 ayetten oluşuyor, 18. sure. 110 x 18 = 1980 tarihini veriyor, Hz. Mehdi (as)'ın çıkış tarihini veriyor.
Ayasofya açılacak ama Hz. Mehdi (as) devrinde. Ayasofya'nın açılışı, Hz. Mehdi (as)'ın Resullullah (sav)'in kılıcını kuşanması, hırkasını giymesi; hepsi aynı andadır. Ondan evvel öyle bir şey yok, inşaAllah.
Mehdi (as)’ın üstü 70 perdeyle kaplı. Onlar birinci, ikinci perdeyi bile aşamazlar. Göremeyecekler, “Bu mu Mehdi (as)?” diyecekler. Şu an harıl harıl Mehdi arıyorlar dünyada. Bulamazlar boşa uğraşıyorlar. Durduramazlar da.
Okullarda gençlere gayet güzel tesisler yapılabilir. Spora teşvik etmek değil, spora bir nevi mecbur etmek gerekir. Kendi haline bırakırsa insanın spor yapması çok zordur.
Spor aslında devlet tarafından mecbur hale getirilmesi gerekir. Her gün en az bir saat, bir buçuk saat spor dersi olması lazım. Zinde gençlik yetişmesi için. Yahut gün aşırı. Mühim olan gençliğin ruhen ve bedenen sağlıklı ve sıhhatli olması.
Bediüzzaman diyor ki; “Her şeyde ifrat, ifrattır.” Yani aşırılıktır. “İrtibatta ifrat, mükemmeldir.” diyor. İrtibat yani birbirleriyle görüşme, sohbet, bağlantıda ifrat çok fazla olması mükemmeldir, güzeldir diyor. Müslüman da irtibatta ifrat edecek, inşaAllah. Sık sık görüşecek.
Kalitesizlik adeta yutuyor insanları, alttan alta mahvediyor. Mesela bütün Ortadoğu'yu kasıp kavuran, Mısır'ı, Fas'ı, Tunus'u, Cezayir'i mahveden kalitesizlik şu an Türkiye'de de insanlara saldırıyor.
Ülfetin şu yönden faydası olabilir Allah tarafından insanlara; Allah'ın haşyetinden helak olmamaları için verilmiş bir özellik. Daha sakin olmasını sağlar. Yani bir sinir ilacı gibidir insana. Psikolojik bir sakinleştirici gibidir ülfet.
Ülfete karşı Allah'a dua edilmesi lazım. ''Yarabbi, beni ülfetten koru. Harika bilginin etkileyiciliğini kalbime hakim kıl, ruhuma hakim kıl. İmanıma vesile olan bu değerli bilgiyi ülfetle yok etmekten beni koru.''
Ülfet felaket bir şeydir. Mesela Peygamber (sav)'in mucizesini duyuyor. Gözleri doluyor, hayret ediyor. Ülfet onu bir anda yutup atar. İnsanın ülfet eğilimi vardır. Ülfete direnmek lazım.
Ülfet çok tehlikelidir. Müslüman'ın en çok üstünde duracağı şeylerden birisi odur. Mesela hücrenin yapısını inceliyor, nefesi kesiliyor. Ama beyninin arkasında muazzam bir ülfet dalgası o gelen bilgiyi sürekli emer. Sürekli yok eder.
İstanbul’da Hicri 1506’ya kadar büyük deprem olmayacak. Küçük sarsıntılar olur ama yıkıcı deprem 1506’ya kadar olmayacak, inşaAllah.
Avrupa Birliğine girmenin yolu da yine Mehdiyettir. Mehdilik ruhu, Mehdiyet sevgisi, Mehdiyet şefkati, Mehdiyet samimiyeti demokrasiye, sanata, muhabbete, ilme Mehdiyetin bakışı Avrupa Birliği için idealdir. Hıristiyan-Müslüman ittifakı için elzemdir.
Beden imanı tanıyor. Beden ve hücreler imanı seviyor. İmanla mutlu oluyor hücreler. O zaman hücre hakkıyla yaşamaya başlıyor, sağlıklı yaşıyor. Hasta olmuyor yani. Öbür türlü hasta oluyor.
İman yüzde fizik değişikliğine sebep oluyor. Fizik değişmez çünkü. Bunda bir harikuladelik var. Alenen fark ediliyor, dışarıdan baktın mı anlaşılıyor. İman demek ki hücrelerce tanınıyor.
İslam alemininin bir başı olması gerekir. Yüz bin akıldan, yüz bin çatışma çıkıyor, yüz bin ayrı fikir çıkıyor, yüz bin ayrı çelişki çıkıyor. Tek bir akılda ne çelişki olur, ne çatışma olur, ne fitne olur, ne kavga olur. Hiçbir şey olmaz.
Devletimizin siyasi bilince sahip, derin imana sahip, Kuran bilgisine sahip, Darwinizm- materyalizmin geçersizliğini iyi bilen, büyük Türkiye'yi hedefleyen, İttihad-ı İslam'ı hedefleyen yani Türk İslam Birliği hedefi olan, büyük ülküsü olan, hırslı, kararlı, ölümden korkmayan, barışı isteyen, bilimi, sanatı, estetiği en güzel şekilde savunan kaliteli ve klas gençler yetiştirmesi lazım.
Eğitilmeyen insanlarda vahşete karşı, yakıp yıkmaya karşı müthiş bir eğilim olur ve çok kolaydır yakıp yıkmak. İnkar çok kolaydır. Dinsiz olmak çok kolaydır. Ama dindar olmak, güzel ahlaklı olmak akıl irade gerektirir, sabır gerektirir, fedakarlık gerektirir, derinlik gerektirir. Kolay değildir. O yüzden komünist düşünce çok çabuk gelişir.