Bediüzzaman’ı, Süleyman Hilmi Tunahan’ı bağrına basan bir parti milleti bağrına basmış demektir. Onlara tavır alan bir parti, milletle bir nevi mücadele ediyordur ve millet o partiye tavır alır.
Türkiye’nin yüzde 99’u Atatürk’ün gösterdiği akılcı çizgidedir. Osmanlı’dan bu yana bu şekildedir. Türkler hiçbir zaman için yobazlığı kabul etmedi.
Açlığımız, susuzluğumuz bizim dindarlığadır. Din demek; huzur demektir, güzellik demektir. Dostluk, kardeşlik, iyilik, sevgi biz bunun için yaşıyoruz.
Türkiye, “PKK mutlaka saldıracak” düşüncesiyle, “Mutlaka ayaklanacak” düşüncesiyle askeri, siyasi, politik, ilmi, bilimsel her türlü tedbiri alması, çalışmayı yapması lazım.
Dünyayı iki kampa ayırma amacındalar, Müslüman ve Müslüman karşıtları şeklinde. Ve dehşetli bir savaş düşünüyorlar. Armageddon dedikleri o. Mehdiyet bu belayı ortadan kaldıracak.
Allah’a oyun oynamaya kalkan kim çıkarsa haşa, Allah rezil rüsva eder. Allah’ın Mehdi’sine karşı Allah’ın Mehdi’sini beğenmeyip, kendisi suni Mehdi, sahte Mehdi yapmaya kalkarsa, Allah binbir türlü bela verir. Her seferinde mağlup olur ve rezil olur.
Dünya gerçek değil, ahiret gerçek. Burası imtihan yeri olduğu için cehennem özellikleri de var, cennet özellikleri de var. Ama mümin aklını kullanarak cehennem özelliklerini kenara çekiyor, temizliyor. Cennet özelliklerini ortaya çıkarttığı için nefis bir varlık olarak kendini gösteriyor.
Dekolteli de mükemmel Müslüman’dır, başörtülü de mükemmel Müslüman’dır. Başörtü düşmanlığı ne kadar çirkinse, dekolte hanımlara karşı düşmanlık da o kadar çirkindir. Her ikisini de kınıyoruz.
Kürt demek Türkiye demektir. Laz demek Türkiye demektir. Çerkez demek Türkiye demektir. Kürt demek Türk Milletinin has ferdi, has elemanı demektir. Kürt, Türk, Laz, Çerkez hepsine biz Türk diyoruz.
Dinsizlik egoistliği getiriyor, egoistlik acıyı getiriyor, acı çaresizliği getiriyor, ızdırap içinde inliyorlar.
Çaresizlik varsa Mehdiyet vardır. Çaresizliğin ilacı Mehdiyettir.
Kalitesizliğin ipini bıraktın mı o derin bir kuyu gibidir. Rezilliğe doğru gider de gider. Kepazeliğe doğru gider de gider.
Kalitesiz bir toplantı, kalitesiz bina, kalitesiz kıyafet hep insanın içini sıkar, insana ıstırap verir. Kalite insanın içini açar. Dünya nimetidir. Kalite güzelliğin diğer adıdır.
Kalite Bakanlığı’nın bir an önce kurulması lazım. Kalite Bakanlığının fikirde, insanda, binada, bahçede, ticarette her yerde kaliteyi esas alan bir politika izlemesi lazım. Kalite devletin milli politikası olması lazım.
Kalitesiz bir hayat çok korkunçtur, cehenemin diğer adıdır.
Kalitesiz insan çok büyük bir beladır. Önce kaliteli düşünce, kaliteli fikir üstünde dursunlar. Onun için de kaliteli kitaplar gerekir. Kaliteli eserler, kaliteli yazılar gerekir. Sevgisiz, nefret dolu kalitesiz yazılarla insanları eğitmeye çalışırsan kalitesiz vahşi insanlar oluşur.
Kalitesiz bir insanın kaliteli bir binaya gelmesiyle kalite yok olmuş olur. Ama kalitesiz bir yere kaliteli bir insan gelse orası kaliteli olur. Ufak bir değişiklikle kaliteli hale getirirsin.
Kalitesiz fikirden kaliteli insan çıkmaz. Kaliteli fikir de ‘Kuran İslam’ıdır.’ Müşrik İslam anlayışı değil, Ortodoks gelenekçi İslam anlayışı değil. Oradan kalite bulamazsın. Orada yoğun olarak kalitesizlik ortaya çıkar.
Kaliteli eşyadan değil de kaliteli insandan başlamak lazım. Kaliteli insan olmadıktan sonra kaliteli eşyaya yazık, kaliteli mekana da yazık. Önce kaliteli insan yetiştirmek gerekiyor. Onun için de kaliteli fikir gelişmesi gerekir.
Israrla ve kararlılıkla sevginin savunulması lazım. Kavgayı savunmak insanlara zevkli, kolay ve makul geliyor. Sevgiyi savunmak da zor, anlamsız ve imkansız geliyor. Halbuki en kolayı ve en güzeli bırakmış oluyorlar. En şeytani, en zor, en acımasız olana giriyorlar.
Türkiye içerisinde biz Kürt kardeşlerimizi ayırmayız. Ailenin içerisinde odalar çelik duvarlarla ayrılmıyor. Biz bir aileyiz, hiçbir şekilde kardeşlerimizden ayrılmayız. Sen çelik duvarlar yapmaya kalkarsan biz o duvarları açarız. Hiç boş yere de heveslenmeyin böyle bir şeye müsaade etmeyiz.