Bilim Allah'ın varlığını gösteren bir metottur. Bilimin görevi budur zaten. Allah’ın sanatını ispat eder, anlatır. Cenab-ı Allah ayette, “Allah'tan ancak alim olanlar içleri titreyerek-korkar.” diyor. Hakkıyla iman eden, Allah’tan korkanlar onlar oluyor.
Dünya dönüyor, Dünya Güneş’in etrafında dönüyor, o Samanyolu'nun içerisinde turluyor. Uçsuz bucaksız boşlukta. Dev bir uçakta gibiyiz. Pilotu yok, kuleyle bağlantısı da yok. Milyonlarca gök cisminin içinde hiçbir yere çarpmadan gidiyor, bizi hiç sarsmadan. Bu çok acayip bir şey.
Sırf insan beynini düşünsen iman edersin. Sırf örümceğin hayatına baksan iman edersin. Sırf arının hayatına baksan iman edersin. Hiç kayıtsız şartsız iman edersin.
Peygamberimiz (sav) son resul, son nebi. Hz. İsa (as) ahir zamanda geliyor ama bir din getirmiyor. İslam'a uyuyor. Yani ümmetin bir ferdi olarak geliyor.
Allah, pekişmiş bir inancı istiyor. Ama o samimi bir ruhla elde edilir. Samimi vicdan elde edilmeden o elde edilmez.
Meleklere iman, kadere iman. Bunların tek tek düşünülüp, tefekkür edilip beyinde tam iman olarak oturtulması lazım. Yani yüzeysel bilgi olarak halkın büyük bölümünde bulunur. Ama oturmuş bilgi olarak ancak takva Müslümanlarda oluyor. Oturmuş bilgi haline getirmek lazım.
Allah'ı sevmeye karar verirse insanın ufku açılıyor. Beynindeki bilgi akışı artıyor. Muhakemesi, yargısı açılıyor.
Cenab-ı Allah ahirete imanın, cennete imanın, ona göre hazırlanmanın üstünde duruyor. Müslüman da o konuda yoğunlaşması ve kendini o yönde terbiye etmesi gerekiyor. Yani flu bir bilgi değil de net bilgi haline gelmesi gerekiyor. Hayatla cennet sürekli iç içe olması lazım.
Eğer cennet yüzeysel düşünülürse insan beyni onu yüzeysel kavrar ve yüzeysel bir inanç olur. Ama iyi konsantre olur da güzel iman ederse, Allah’tan o bilgiyi ısrarla isterse cennet kafasında berraklaşır, ahiret de kafasında berraklaşır.
İnsanlar Allah’a kendilerini tam vermiyorlar. Çıkarlarıyla çatıştığında dini terk edecek çok büyük bir kitle olduğunu görüyorum. Mehdi (as) da bütün çıkarlarıyla çatışsa da hep Allah’ın rızasını isteyen bir insan. Çünkü hayatın bütün yönlerinden çekildiği hadislerden anlaşılıyor.
Müslüman'ın gün içinde cennete ciddi hazırlık yapması lazım, cennete kafasında odaklanması lazım. Cehennem korkusu olacak ama iyice kendini âhirete hazırlayacak. Cehenneme hazırlama değil. Müslüman kendini cennete hazırlar.
Modern, aydın, sevgi dolu, sevgiyi esas alan bir İslam anlayışı dünyaya hakim olacaktır. Bunun dışında boşa çabalamasınlar. Modern İslam anlayışı dışında mümkünü yoktur.
Gelenekçi bataklığa düştün mü dipsiz kuyu gibi, gittikçe pisliğe bulaşılıyor. Bağnazlık gittikçe katlamalı artan bir beladır. Adam diyor ki, “Ben bağnazım.” Öbürü, “Ben daha bağnazım” diyor. Yarış halinde akılalmaz bir pisliğin içine girerler.
İslam son derece modern, neşeli, sağlıklı, bilime açık, sanata açık, güzelliğe estetiğe açık olarak yeryüzünde zuhur edecek. Cennet gibi zuhur edecek. Öyle pislik, karanlık, acılar çektiren, asan, kesen, estetikten uzak, leş gibi insanların yaşadığı bir ortam şeklinde İslam olmaz. Allah İslam’a öyle bir kötülük yaptırmaz, Müslümanlara da yaptırmaz.
İnsan fıtratına uygun olmayan bir İslam anlayışını dünya asla kabul etmez. En başta Allah kabul etmez. Zorla böyle kokuşmuş, çürümüş, cehennemi andıran, kirli, pis din anlayışını getirmeye her kalktıklarında Allah zelil eder, rezil eder, yerlerde sürükler, mahveder, açıkça söyleyeyim. Bunu unutacaklar.
Müzik olsun, resim olsun, heykel olsun, estetik olsun, genç kızlar çok bakımlı gezsin, genç delikanlılar böyle yakışıklı, gösterişli gezsinler. Her yer sanat galerisi gibi olsun. O zaman dünya müslümanlara hayran olur.
En önemli şey kalite ve estetiktir. Hayata renk katan, güzellik katan olay budur.
Israrla söylüyorum; Mısır’da modern İslam anlayışını savunsalar bütün Avrupa, Amerika, herkes destekler. Müthiş bir güç olarak bütün dünya da sever. Namazını kılacaksın, orucunu tutacaksın, zekatını vereceksin, hacca gideceksin, sadece modern olacaksın. Ona direniyorlar.
Putla illa çatışmak gerekmez. Gerekirse puttan gibi görünüp imanını insan muhafaza edebilir. Yani tehlikeliyse, put onu ezecekse, öldürecekse, dinini yaşamasını engelleyecekse, zarar verecekse kendini puttan yanaymış gibi gösterebilir. Ayette de vardır bu, kişi ondan sorumlu olmaz.
Allah'ın olduğu her yer –ki olmadığı hiçbir yer yoktur- imanla cennettir. Allah'a inanmıyorsan sen nereye gidersen git cehennemdir.
İslam'ı müşrik, putperest bir sisteme çevirdikleri için, Allah'ın hizaya getirme, ıslah etme yöntemi de felaket ve beladır, açlıktır, savaşlardır, terördür. Allah müthiş bir dehşet meydana getiriyor bu sefer, vazgeçsinler diye. Daha da putuna sarılıyor. Kurtuluş puta sarılmakta, diyor. Putuna sarıldığın için bu hale geliyorsun.