Cehennem korkusu olmazsa, Allah korkusu olmazsa dünyanın bütün nizamı bozulur.
Bir yaşlı insana bakmak çok zordur. Allah sevgisi ile bakmak istemez adam, zor gelir ama Allah korkusu ile hem fedakarlık yapar, hem parasını harcar, hem gerekirse canını verir. Mesela SIRF ALLAH SEVGİSİ İLE CANINI VERMEK İSTEMEYEBİLİR AMA ALLAH KORKUSU İLE CANINI VERİR.
“Allah korkusuna ne gerek var? Allah'ı ben çocuk kalbimle çocuk gibi sevmek istiyorum” dersen bazı çocuklarda olduğu gibi çocuksu tavır gösterirsin.
ALLAH KORKUSU HİKMETİN DE, AKLIN DA BAŞIDIR. Yani Allah korkusu olmadığında insanın aklı yok olur, aklı gider. Onun için Allah korkusu çok büyük bir nimettir.
Sevgi, şefkat, merhamet, iyilik, güzellik, aklın hep kökeninde Allah korkusu vardır. Allah korkusu olmadığında, akıl almaz zulüm yapabilir insanlar. “Ben Allah’ı seviyorum” der. Anormal her şeyi yapabilir ama ALLAH KORKUSU GÜZEL AHLAKIN, GÜZEL DAVRANIŞIN TEMELİDİR.
SIRF ALLAH SEVGİSİ OLURSA, ALLAH SEVGİSİNİ YAŞAYACAKLARI ORTAM OLMAZ. ALLAH KORKUSU OLMADIĞINDA, DİNSİZLİK DÜNYAYA HAKİM OLUR.
Münafık, Müslümanların arasından gittiğinde bela gitmiş, Allah Müslümanların üstünden belayı kaldırmış oluyor. Şükretmesi gerekir müminin. Çünkü o gittiğinde sürünmeye gidiyor zaten. Perişan olur, akıl sağlığı bozulur, ruh sağlığı bozulur. BÜTÜN MÜNAFIKLAR PERİŞAN OLMUŞTUR PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)’İN YANINDAN GİTTİKTEN SONRA.
Allah Müslümanları münafıklardan uzaklaştırarak Müslümanlara iyilik yapmış, onları temizlemiş oluyor. Müslümanlar bunların pisliğinden, kokusundan, iğrençliğinden, aşağılığından, kötülüğünden, bereketsizliğinden korunmuş oluyor.
Çok korkak olur münafıklar. Hep Müslümanlar’dan uzak yaşamak isterler, hep kaçarlar. Müslümanlar’ın yanlarının belalı olduğunu düşünürler, uzak yaşarlar. Uzak yaşadıkları için orada da hep çökerler.
Can çıkması ayrı bir şeydir. Ölüm, fizik ölümden on dakika, on beş dakika sonra olabilir. On dakika, on beş dakika önce de olabilir. Veyahut yarım saat önce olabilir. Adam ölmüştür haberi olmaz. Adam konuşuyor ama ölmüş. Allah canını almış çoktan. İkinci benle konuşur. Rüyada konuşuyor gibi ikinci benle hipnozda gibi konuşur. Ama ölmüştür.
Peygamberimiz (sav) zamanında beş kuruş vermemeye özen göstermiştir münafıklar. Hep kendilerini aptal gibi göstermişlerdir. İşte “imkanım olsa para verirdim. Gücüm olsa verirdim.” Ama mesela çocuğunu evlendirecek bakıyorsun zibil gibi para buluyor. Veyahut kendi başı belaya giriyor bakıyorsun zibil gibi para buluyor. Veyahut kendini kurtaracak fidye gerekiyor zibil gibi para veriyor. Bu ahlaksızlar sıkıştıklarında parayı bulurlar.
Namaz kılmaktan da nefret eder münafıklar. İnfak etmekten de nefret ederler. Onun için hep böyle işte “borç ödüyorum, gücüm yetmiyor, imkanım yok” derler.
Münafıklar eğer Müslümanlar görmezse zaten namaz kılmazlar. Müslüman’ı eğer uzaktan görürse ayet okumaz, Allah’ı zikretmez, ağzını açmaz. Münafıklara dikkat edin öyledirler. Yani EĞER MÜNAFIK YAKALAMAK İSTİYORSANIZ NAMAZDA ÖZELLİKLE AYET OKUMAZ. ALLAH’I ANMAZ. “Niye okumuyorsun?” dediğinde de, “ben okuyorum da sen duymuyorsun” der. Ağzını bile hiç açmaz. Yani ayet okumayı bir anormal bir şey olarak görür kendisi açısından. Acayip bunalırlar.
Münafıklar infak ederken çok canları yanar. Ayette de var. “Onu bir cereme sayarlar” diyor. Yani ızdırap gibi, eti kopuyormuş gibi. Münafık onun için beş kuruş vermek istemez. Kurtulacağını zannederek kendini öyle kenarda tutar. Halbuki Allah o zamanda onu bunaltıyor. Hastalık veriyor. Bela veriyor. Bu sefer parasını hastalığa, hastane parasına yatırıyor.
Mesela bir polisiye olayı olmuş olsa, kaderde olur. Veyahut başına bir bela gelmiş olsa, saldırı olsa kaderinde olan olmuş olur. O neye yarar? Sevabının artmasına yarar. Bediüzzaman tutuklandı ne oldu? Cennetini genişletiyor. Hapse giriyor, cenneti genişliyor. Hakarete uğrar cenneti genişler.
MÜNAFIKLARIN ÖZELLİĞİ İYİLİK ARAMIYOR DA FİTNE ARIYOR, PİSLİK, REZİLLİK ARIYOR. Mesela İttihad-ı İslam’ı savunmak isteyeceğine, Darwinizmi, materyalizmi çökertmek için faaliyet yapacağına, Müslümanlar arasında dostluğu yardımlaşmayı pekiştireceğine, hayırlı güzel işler yapacağına oturuyor Müslümanlarla uğraşıyor.
ALLAH CEHENNEME DE KOYSA BENİ, BEN YİNE ALLAH'I ANARIM. Aşkla, coşkuyla Allah'ı anarım. Yine aşkımı ifade ederim, muhabbetimi daha da şiddetlendiririm belki. Orda acının korkusu değil, Allah'ı gücendirmenin korkusu hakim. Allah gücenmedikten sonra ben acı çeksem ne olur? Hiç fark etmez bana. Yani istediği kadar acı çekiyim ben ama ALLAH GÜCENDİKTEN SONRA CENNET GİBİ ORTAMDA DA OLSAM ORA BANA CEHENNEM OLUR.
ALLAH KORKUSU AŞIĞI GÜCENDİRMEMEDİR. Ben Allah aşığıyım, aşkla sevdiğim Allah'ı gücendirmek istemiyorum. O'nun gücenmesi bana ızdırap verir, Allah'ın gücenmesi acı verir.
ALLAH KORKUSU ŞİDDETLİ SEVGİDEN KAYNAKLANAN BİR KORKUDUR. Yani bir insanın bombadan korkması veyahut bir şeyden korkması gibi bir korku değildir. AŞIĞINI, AŞIK OLDUĞU ALLAH'I GÜCENDİRMEMEDEN KAYNAKLANAN BİR KORKU.
İmani bir konuda şaka yapmak hiçbir şekilde eğlendirici değil. Açıcı falan da değil. Yani biz Allah'tan korkuyoruz, Allah'a saygılıyız. Allah'ı çok çok seviyoruz, aşığız Allah'a. İnsan aşığına, derin sevgi duyduğuna bu tip münasebetsiz -haşa- şakalar yapamaz.
İslam 10 yıl sonra bambaşka şekilde insanların gönlünde yer almış olacak inşaAllah ama biz en çok sevabı kazanacağımız dönemde olduğumuz için var gücümüzle gayret ediyoruz. Her zaman gayret ederiz ama sevabın çok olduğu dönemler bir başkadır.