Göz olmadan insan göremez diyorlar değil mi? Peki beynin içindeki elektriği üç boyutlu ve renkli görüntü olarak gören? Ne bu? Gözü yok, siniri de yok hiçbir şeyi yok. Sadece o elektrik akımına bakıyor, bütün görüntüyü üç boyutlu olarak görüyor.
Belanın geliş anı çok kıymetlidir. Güzel bir imtihan anıdır. Mümin o fırsatı kaçırmayacak. “Ya Rabbi, Senden geldim Sana döneceğim, Seninim, her şeyi Sen yaratırsın. Bana gelen musibet daha meydana gelmeden o Sen’in katında hazırdır. Ben Senin vereceğin her türlü imtihana hazırım” diyecek. “Her türlü hayra muhtacım, bu imtihanı güzellikle yaşamamı bana nasip et” diyecek. Etrafındakiler de onun o imtihanını tebrik etmeleri lazım. Telaşa kaptırmak olmaz.
Yetmiş perde sarmış Hz. Mehdi (as)’ı, görebilene aşk olsun. Öyle bir sarma ki Hz. Mehdi (as) kendi bile kendisini göremiyor. Öyle bir derecede sarmış Cenab-ı Allah. Tevrat tefsircisi hahamlar diyor ki, “Annesi, babası, ailesi onlar da fark edemezler Moşiyah Mehdi’yi.” O kadar perdelenmiş.
Dünya İsrail’in tersine döndü. İsrail dindar olsun, Allah'a dönsün. Bu Allah'tan onlara ilahi bir uyarı. Tevrat'ta var bu; Tevrat'ın aslına dönmezlerse Allah'ın kalplerine korku salacağı, dünyanın her yerinde aşağılanıp ezilecekleri ve şiddet görecekleri belirtiliyor. Museviliğin kurtuluşu dindarlıktadır.
Allah renkliliği sever. O renkli dünyanın içerisinde hastalıklar oluyor, dertler oluyor, olaylar, kavgalar, gürültüler, baskılar, sıkıntılar, zorluklar; insan tüm bunların arasından geçerek yükseldi mi Allah onu seviyor.
Kadın hakları, özgürlük, demokrasi, müzik, resim, sanat, heykel, güzel olan her şeye hükümet sahip çıksın. Kaliteye hükümet sahip çıksın, estetiğe hükümet sahip çıksın. “Bunlar Türk Milletinin vasfıdır” desin.
Hz. Mehdi (as)’ın özelliği bastığı her yerde şeytanın ayağını kırmaktır. Faşizmin ayak seslerini yok etmektir. Özgürlüğü, sevinci, bayram ruhunu, iman neşesini bütün dünyaya tattırmaktır. Müthiş bir sosyal adalet oluşturmaktır.
Vefa Allah için olur. İmansız olan insan için vefanın faturası ağırdır. Başını belaya sokar. Mümine ise bereket ve nur getirir, güzellik getirir. Müthiş bir güzelliktir, yiğitliktir. Sabrın her dakikası saniyesi iman etmeyen bir insanın kemiklerini çatırdatır, acayip ıstırap verir. Ancak imanla sabredilir. Onun için insanlar Kuran’a mecburlar.
Güzel ahlaklı olayım demekle insan güzel ahlaklı olamaz. Allah’tan korkarak, Allah’ı severek güzel ahlaklı olunuyor. Yoksa cömert olamaz. Birine mal verdiğinde adamın içi yanar. Affetmek acayip kızdırır. Eğer iman yoksa, Allah korkusu yoksa affetmek çok sinir bozucu bir şeydir.
Topluluk olarak insanların mutlu yaşaması için gereken en akılcı en mükemmel düzenleme Kuran’ın içinde mevcuttur.
Kuran dikkatlice incelendiğinde dünyada cennet gibi yaşanması için gereken bütün mükemmel kuralların çok iyi işlendiğini görürüz. Yani Kuran tam uygulandığında şahıslar fert fert bir kere çok mükemmel yaşıyorlar. Çok dengeli oluyorlar. Toplum da çok mükemmel yaşıyor
İman zafiyeti oldu mu ahlak zafiyeti de oluyor. Çünkü kişi güzel ahlakı Kuran'dan öğreniyor. İslam olmasa sabırlı olmaya yanaşmaz; “Niye sabırlı olayım?” der. “Niye affedeyim?” der. “Niye cömert olayım?” der. “Niye hakkımdan feragat edeyim?” der. Her yönden çöker insan.
Müslümanlar için en önemli şey imanın güçlü olması. İman zafiyeti insanları perişan ediyor. Dünyadaki en büyük sorun iman zafiyetidir. Kuran'ın en az yüzde 70’inde insanların iman zafiyetinden bahsedilir, iman hakikatlerinin öneminden bahsedilir.
Makul, dengeli olmak için mutlaka nefsi eleştirmek lazım. Arada sırada da olsa mutlaka eleştirmek lazım. İnsanların içinde de eleştirmek lazım. O zaman makul, dengeli oluyor insan. Bu bir Kuran mucizesidir. Elle tutulur bir mucizedir.
İnsan kendini eleştirmezse, müstağni görürse deli gibi olur. Müslüman’ın mutlaka kendini eleştirmesi ve eleştirtmesi gerekiyor. Akıl sağlığı açısından bu gerekiyor. Yoksa akıl sağlığı bozulur. Muhakeme yargısı bozulur. Basireti, feraseti kapanır. Bakın etrafınıza görürsünüz. Dengesizlik meydana getirir. Makul olmaz insan.
Sevgi büyük bir güçtür; çünkü Allah sevgiyi insanın fıtratına koymuştur. Şeytan da insanın fıtratından çıkartmaya çalışıyor. Şeytan beceremeyeceği bir işe girdi. Şeytanı ayaklarımızın altında ezeceğiz ve sevgi dünyaya hakim olacak.
Kadınlar, çiçek gibi varlıklar. Onlara bu kadar ıstırap vermenin, acı vermenin âlemi ne? Bırakın dünyada güzel yaşasınlar. O zaman Avrupa da, Amerika da Türkiye’ye sonuna kadar kapılarını açar. Bu PKK’lı alçakları da desteklemezler.
Kuran’da anlatılan ahlakta mülkiyet hırsı yok. Her şey herkesin oluyor. Kardeşlik ön plana çıkıyor. Herkes malını mülkünü kardeşiyle paylaşıyor. Yediğini, içtiğini, elbisesini, eşyasını, her şeyini. Bir yere bir şey biriktirmek, hırs yapmak öyle bir şey yok. Sonradan çıkarmışlar işte ‘altının 40’ta birini vereceksin.’ Öyle bir şey yok. Kuran, ihtiyaçtan arta kalanı verin diyor.
Zulmün çözümü sevgidir, barıştır, akılcılıktır, ilim irfandır, bağnazlığa karşı Kuran hakikatleriyle yapılacak mücadeledir. Şu an anlamazdan gelenler olabilir ama çok yakın bir zamanda olaylar iyice büyüyünce anlayacaklar. Dediğimi bir yere yazın aynen göreceksiniz. Aynısı oluşacak.
YPG'ye operasyon yapılsın. Türkiye'nin sınır boyunu boydan boya kaplamış vaziyetteler, son aşamaya geldi, Akdeniz'e ulaşmaları an meselesi. Dev bir hat oluşturup İslam alemiyle, Türklük alemiyle bağlantımızı koparmak istiyorlar. Buna asla müsaade edilmemesi lazım. Hiç vakit kaybetmeden gereği yapılsın.
Musevilerde sen lanet arama. Hristiyanlarda lanet arama. Suç işleyene ve suçunda ısrar edene lanet olur. Mazlum insana lanet olmaz.