Hayret verici olaylardan biri de Müslümanların çoğunun yüzyıllardan beri münafıklar konusunda ilgisiz davranmış olmalarıdır. Kuran'da münafıklar hakkında binden fazla ayet var buna rağmen Müslümanların çoğu münafıkları Peygamber devrinde yaşayıp geçmiş kişiler diye düşünmüşlerdir.
Münafık pisboğazdır. Allah'ın nimetlerine şükretmez, hep nankörlük içindedir ve hep daha fazlasını ister. (Bakara Suresi, 61: Siz (ise şöyle) demiştiniz: "Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız, Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarmısak, mercimek ve soğan çıkarsın." (O zaman Musa:) "Hayırlı olanı, şu değersiz şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? (Öyleyse) Mısır'a inin, çünkü (orada) kendiniz için istediğiniz vardır" demişti. Onların üzerine horluk ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Allah'tan bir gazaba uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah'ın ayetlerini tanımazlıkları ve peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi. (Yine) bu, isyan etmelerinden ve sınırı çiğnemelerindendi.)
Münafık şeytanın kışkırtmasıyla sürekli fitne halindedir. Bir türlü sakinleşmez. Tam sakinleşti denilir bir delilik daha yapar.
Münafık tüm Müslümanlara musallat olmak isteyen bir beladır. Züppece ve alçakça Müslümanlara musallat olur.
Münafık bir nevi yaşayan ölüdür. Bedenini şeytan kullanır. Ayette "ölüm baygınlığı çökmüş gibi bakarlar" ifadesi de buna işaret etmektedir.
Münafığın en bariz alametlerinden birisi Allah'ın anıldığı ortamdan mutlaka kaçmasıdır. Münafığa her yerde Allah'ın hükmünü anlatmak önemli.
Münafığın hedefi müminleri ibadetten uzaklaştırmaktır. Deli enerjisiyle mümine öyle musallat olur ki Allah'ı anamayacak hale getirmek ister.
Münafıkta akıl almaz bir deli enerjisi vardır. Münafıklar sürekli umulmadık, delice taleplerle ortaya çıkarlar ve kargaşa oluşturmak isterler.
Münafıklar hayret edici şekilde birbirlerini bulur, tanır ve korurlar. Farklı ülkelerde dahi olsalar birbirlerine bir şekilde ulaşırlar.
Münafıkların yancıları nitelikli münafıklara hayasız bir şekilde hayranlık duyarlar, onları gözlerinde büyütürler.
Mümin için evi mescid hükmündedir, münafık ise evleri adeta zindan gibi görür. Bu yüzden sürekli yer değiştirmek ister.
Müslümanlar münafıklar konusu üzerinde durduklarında ve münafık zihniyetini deşifre ettiklerinde İslam ahlakının hakimiyeti çok hızlı gelişir.
Münafıklar insi şeytandır ve bu insi şeytanların zayıf kişilikli, akılsız çok fazla yancısı vardır. İngiliz derin devleti hepsini kullanır.
Şeytanın müthiş bir kandırma gücü vardır. Münafıkta da bu kandırma gücü görülür. Münafık ruhu ve aklı zayıf olanları etki altına alır.
Şeytan çok züppe ve çakaldır. Münafığın züppe ve çakallığının sebebi de şeytanın ruhunu esir almış olmasıdır.
Müslüman halim selim, aklı başında, munis olur. Münafık ise hayret edilecek şekilde şeytani bir varlıktır. Münafıkta şeytani hareketlilik, uyanıklık, züppelik ve deli cesareti vardır. Şeytan münafığın ruhunu esir alıp bedenini makina gibi kullanır.
Bazı insanlar geçim kaygısına kapıldık diyorlar, zulüm altında ezilen Müslümanları unutup gaflete kapılıyorlar. Bu ağır vicdansızlıktır. Geçim kaygısına kapılıp gaflete kapılanlar ölümle birlikte her şeyi geride bırakacaklarını unutuyor, adeta gaflet yarışına giriyorlar.
Dünyanın bir çok yerinde Müslümanların zihni felç edilmiş durumda. Müslümanlar adeta kitle hipnozuyla bir nevi sersemleştiriliyorlar.
Anlamsız boş sözlerle insanın beynini meşgul edecek, iç dünyasını felç edecek her türlü boş işten kaçınmak gerekir. Bunlar şeytanın oyunudur.
Halep'te herkes açken, Rohingya'da Müslümanlar yakılırken, Irak, Suriye kan gölü halindeyken Müslümanın rehavete kapılması çok çirkin olur.
Mümin beyni uyuyan olmayacak, hep canlı ve dinamik olacak. Baygın ruh hali mümine yakışmaz.