Münafık bir şeytan-ı dessastır. Şeytanla iç içe olan, şeytanın vücudunu kapladığı bir mahluktur. Ve ruhu sürekli anarşi içindedir.
Münafığın müminin sevabına vesile olma gücü çok çok yüksektir. Mesela küfrün birse münafığın milyondur.
Müslüman’ı en çok münafık heyecanlandırır, şevklendirir. Kitaplar hazırlanmasına vesile olur, daha zenginliğe vesile olur, daha gösterişli faaliyetlere vesile olur, atağın hızlanmasına vesile olur. Müslümanların daha teknik ve akılcı düşünmelerine sebep olur. Münafık, meskenet ve ataleti tamamen siler.
Münafık mümine müthiş heyecan verir, müthiş şevk verir, azmini artırır, gücünü artırır. Güce olan talep daha da çoğalır.
Münafık, Müslümanların aleyhine olmayı, onlara kin ve öfke duymayı faydalı bir şey zanneder. Halbuki o kin ve öfke onu yaşlandırıp, çökertip, hastalandırıp, helak eden bir sistemdir.
Münafık hizmetini gösteriş için yapar, desinler diye. Başarılı olmak ister yani adının duyulmasını ister. Allah için yapmaz, sükse için yapar.
Münafıklar kendi o pis felsefeleri için, o ahlaksız düşünceleri, o gaddar ruhlarının geliştirdiği pis siyaset için kendilerince peygamberleri, imamları da yönlendirmek istemişlerdir.
Münafıklar, her şeyin hep kendi lehlerine olmasını ister. O zaman huysuzluk, pislik, ahlaksızlık yapmazlar. Allah, Nur Suresi, 49’da; “Eğer hak lehlerinde ise, ona boyun eğerek gelirler” diyor. Mutlu olarak gelir, neşelenir o zaman. Ama kendi çıkarının tersine ise çirkefleşir, yırtıcı olur, ahlaksızlaşır münafık.
Münafık olmasa müminlerde bitkinlik ve meskenet olur. Münafık heyecan meydana getirir. Güçlü bir savunma mekanizması meydana getirtir.
Müminlerin başarılı çalışmaları münafığı rahatsız eder. Müminlerin arasının bozulmasını ister, bunun için uğraşır. Ama bu işte Müslümanlara dirilik verir.
Samiri ömrünün sonuna kadar tek yaşamıştır. Münafıklarda o bir hayat şeklidir. Müminleri sevmezler, beğenmezler. Kendilerini çok büyük görürler. O yüzden müminlerle konuşmak, onlarla bir arada olmak da istemezler. Yalnız yaşamak isterler.
Müminlerin birbirini sevmesi münafığı çok rahatsız eder. Münafık tek başına bir varlıktır. Müminlerden genellikle uzak olmak ister. Çünkü büyük olduğunu düşündüğü için müminlere kendini layık görmez. Kendini o çok büyük görür.
Münafık sıkıştığında elçiye sığınır, yoksa elçiden nefret eder. Çünkü o büyüklük hissi içinde olduğu için bayağı kinlidir. Ama zor bir durumda ondan menfaat sağlayacağını düşündüğü için geçici olarak ona seviyor taklidi yapar. Yoksa en çok kinlendiği imamdır zaten, birinci hedefi odur.
Münafıklar elçiye, imama sadece kendi çıkarları gerektiğinde değer verirler. Değer veriyor taklidi yaparlar. Saygılı gibi görünürler, seviyor gibi görünürler.
Allah, “Ehlinizi, çevrenizi, sevdiklerinizi cehennem ateşinden koruyun” diyor. Bu dua ile olur. Mümin dua edecek ve sebebe sarılacak. Onları eğitecek, emri bil maruf nehyi anil münker yapacak.
“Ya Rabbi, bana ve bütün Müslüman kardeşlerime” diye dua edilir. Yalnız kendine dua olmaz, çünkü velayette bütün müminleri cehennemden kurtarmak için gayret etmek farzdır.
Bütün müminleri kurtarmak için gayret etmek ve dua etmek velayetin gereğidir.
Baktınız ki bir şeytan fısıltısı, kalbinizde bir karartı yaptıysa, kalbinizde bir rahatsızlık yaptıysa belli ki şeytandandır. Neşenizi kaçırdıysa, şevkinizi, heyecanınızı kırdıysa bilin ki şeytandandır. Hemen Allah’a sığınacaksınız. Ve Kuran’la onu tamir edeceksiniz.
Müslüman’a karşı suizan yahut şeytandan gelen bilgiye inanmak mümini tahrip eder ve adım adım İslam’dan uzaklaştırır. Allah esirgesin cehenneme doğru yaklaştırır.
Fasıktan bir haber geldiğinde mümin onu, doğrusu nedir diye araştırıp soruşturacak. Körü körüne inanmayacak. Velev ki varsa bir yanlışlık onu da yine Kuran’la, İslam’la izale edecek.
Türkiye’de homoseksüel propagandaya asla izin verilmesin. Homoseksüelliğin savunuculuğunu yapan, onlarla bağlantısı olan kişilerin özellikle devletin yüksek kademelerinde göreve getirilmesi son derece tehlikeli olur. Çünkü İngiliz derin devleti bu tiplerle hemen bağlantıya geçiyor ve kontrolleri altına alıyorlar.