PKK tehdidinin olduğu yerde seçim olmaz. O seçim geçerli olmaz. Asker, polis orayı doldurur da, halka tam güvenlik sağlanırsa, PKK kazınırsa o zaman tamam. Öbür türlü adam mecburen PKK’ya yahut HDP’ye veriyor oyunu.
Köy korucusu polis hükmünde olsun, gayet güzel sigortaları da olsun, maaşları da olsun, iftihar ederiz. Bu bize moral olur, mutlu olmalarına seviniriz.
Çözüm süreci diye bir konu yok. PKK’nın orada hâkimiyet alanını genişletme çalışması var.
PKK diyor ki: “Koruculuk sistemi kalksın.” Bu ne demektir? Koruculuk sisteminin iki misli olması gerekiyor demektir. Şimdi bunlar beyaz dediyse siyahtır. Siyah dediyse beyazdır. Koruculuk sistemi kaldırılsın ne demek? Demek ki onlar için en önemli tehlikelerden birisi bu.
Bazı Müslümanlar senede bir kere Hristiyanların noel kutlamasına karşı olmayı büyük bir cihat olarak alıyorlar. O gün kahramanlık yapacaklarına, bütün yıl tebliğ yapsınlar, İslam’ı anlatsınlar, Kuran mucizelerini anlatsınlar.
Millet kendini aşağılamayana oy verir. Kendini adam yerine koyana, kendine tepeden bakmayana, kendini korkutmayana, yüzünde azgın ifade olmayana, kendi değerleriyle uğraşmayana, kendi sevdiklerine hakaret etmeyene oy verir. Allah’ına, Kitabına, dinine, imanına sevgi duyana oy verir. Konunun sırrı budur.
CHP gece gündüz Allah’tan bahsetsin, Sayın Kılıçdaroğlu ayetle konuşsun, İttihad-ı İslam’ı savunduklarını açık-açık belirtsinler. Barışı, kardeşliği, sevgiyi, Bediüzzaman’ı övsünler, Süleyman Hilmi Tunahan’ı övsünler. Atatürk’ün dindarlık anlayışını savunsunlar özetle. Aynı Atatürk gibi olsunlar, ezer geçerler. %70’le iktidara gelirler.
Zorlukların mümindeki etkisi küfürdeki etkisinin tam tersidir. Küfürde doğrudan çökerticidir. Mümini de doğrudan mükemmel hale getiricidir. O Allah’ın gizli bir ilmidir, Allah’ın bir ledün ilmidir, dikkatlice bakmayan bunu göremez. İmanın nuruyla bakan görür.
Zorluklar müminde onu gençleştiren, onu güzelleştiren, onun aklını açan, derinliğini arttıran, ferasetini basiretini geliştiren bir nimete dönüşür.
Çile çeken adam, zorluk çeken adam güzel olur. Gittikçe güzelleşir, gittikçe gençleşir. Eğer küfür onu yaşamış olsa o çileden çöker. Ama mümin çileyle gençleşip dinçleşiyor. Tam aksi etki yapar.
Müminlerin içerisinde Allah az imkân verse bile mutlu olursun. Az güzellik oluştursa bile o mümin için büyük bir güzellik olur. Mesela küçük bir sofrası oluyor Müslümanın, onunla mutlu oluyor. Ama küfür öyle değil, en ala sofra olsa daha iyisini ister. Mümin şükretmeyi biliyor, haline şükrediyor.
Küfür Müslümana bakarken Allah onların gözünde bir perde meydana getiriyor. Oradaki güzelliği göremeyecek hale getiriyor onları. “Bunlar hayatı yaşamıyorlar” diyor.
Müslüman mutlaka çile, zorluk çekerek, emek vererek yaşamak durumundadır. Mesela Allah için kitap yazar, araştırmalar yapar, öbürü gezer, eğlenir falan ama Müslüman zorluk içinde. Bakarsın ki eli yüzü çok nurlu, bakarsın ki eli yüzü güzelleşmiş. Öbürü “Hayatımı yaşıyorum” diyor bakarsın ki donuklaşmış, matlaşmış, anlamını kaybetmiş. Eğlenemez de o. Eğlendim zanneder eğlenemez.
Allah yolunda sen acı çekmezsen, çile çekmezsen, zorluk çekmezsen “Ben hazırım cennete” diyor. Gidemezsin. Sen nesin biliyor musun? Allah vermesin insan şeklinde yaratılmış, güzel görünümlü fakat ruhu olmayan bir varlıksın demektir. Bunların cennete gitmesi imkânsızdır. Özel dünya için bir ara form olarak yaratılıyor bunlar.
Çileler insanı güzelleştirir.
Münafıkla mücadele etmek zordur. Küffarla mücadele etmek zordur. Allah için İslam’a hizmet etmek kolay değildir. Zorluklarla karşılaşacak. O işte Müslüman’ı güzelleştiriyor. Peygamberimiz (sav)’in o kadar güzel olmasının nedeni çektiği zorluklardır.
Müslüman zorluk içinde Allah’ın dinini yaşayandır. Cenab-ı Allah “Her zorlukla beraber kolaylık vardır, yine her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” diyor. (İnşirah Suresi, 5-6) Müslüman bununla mutlaka karşılaşacak.
Diyor ki, “Ben çok mutlu yaşadım, ömrüm boyunca hiç zorlukla karşılaşmadım.” Kâr değil ki. Bir kere cennete gidemez. Allah ayette söylüyor; “Daha öncekilerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz.” (Bakara Suresi, 214) Müslüman Allah yolunda mücadele edecek, zorluklarla karşılaşacak, emek verecek. Küfre karşı, münafıklara karşı gayret edecek.
Allah yolunda mücadele eden güzelleşir. Allah yolunda zorluk çeken güzelleşir. Zorluk çekmeyen çirkinleşir, anlamı kaybolur, matlaşır, donuklaşır, kütleşir. Yani kitlevi olur.
‘Kızıl Elma’ söylenmeyen gizli mefkûredir. Yani bütün dünyaya İslam’ın, İslam ahlakının, İslam’la mezcedilmiş Türklüğün güzel örfünün, geleneğinin, sevgi anlayışının etrafa yayılmasıdır.
Atatürkçü demek; modern olmak, aydın, aklı başında, dengeli-tutarlı olmak, Allah’ı çok sevmek, İslam âleminin birliğini, Türklük âleminin birliğini savunmak, Kızıl Elmacı olmak, nezaketli, klâs, yakışıklı olmak, Atatürkçülük budur.