Şeyh Nazım Hazretleri Mehdiyeti sürekli anlatır ve savunurdu. Sultanımız'ın samimi talebeleri de şevkle heyecanla Mehdi'yi bekliyorlar.
Mehdiyetin örtbas edilmesi en çok deccaliyetin işine yarar. Bu yüzden İngiliz derin devleti Mehdiyete karşıdır.
Peygamberimiz (sav)'in vefatından bu yana Müslümanlar Mehdi'yi beklemiştir. Bu bekleyiş Müslümanlara her zaman şevk ve heyecan vermiştir.
Bizim her düşünceden arkadaşımız ve sevenimiz var. Tesettürlü kardeşlerimiz de var dekolte arkadaşlarımız da var.
Allah hem güzellik yaratıyor hem de güzelliği sevdiriyor. Allah'ın kalbimize sevgi koyması çok büyük bir nimet.
PKK'nın silah bırakacağını düşünmek gerçekçi değil. Yapılması gereken akılcı, ilmi, fikri mücadeledir. PKK’yı ilimle yenilgiye uğratmaktır.
PKK'nın silah bırakması, silah gömmesi diye bir şey olmaz. PKK'nın hedefi açık, İslam alemiyle aramıza komünist set kurmak. PKK Türkiye'nin isteğiyle değil İngiliz derin devletinin isteğiyle hareket ediyor ve bölgede komünist set oluşturmak için kullanılıyor.
15 Temmuz gecesi darbeye karşı en erken saatte en esaslı açıklamayı yapan kanal biziz. RTÜK de bu gerçeği raporunda ifade ediyor.
Güzel olan dışa dönük, neşeli, doğal olmaktır. Bazıları ise ağır olacağım diye kendilerini mutsuz bir hayatın içine çekiyorlar.
Bazı gençlerin hayatı sevgisizlikten mahvolmuş durumda. Bu kişileri akılcılıkla, sabırla eğitmek lazım, yavaş yavaş bu üsluptan kurtulurlar.
Müslümanlar Peygamberlere benzemekle mükelleftir. Müminin yaşadığı bir olayın Peygamberlere benzemesi Peygamberlik iddiası değildir.
Gençlerimizi sevgisiz, nefret dolu gibi göstermeye çalışan özel bir ekip var. Türkiye'yi ezdirmek için bunu yapıyorlar. Arka planı görmek lazım.
Bizim vesile olduğumuz bir iman seli var, Allah'ın izniyle bu iman selini kimse durduramaz.
Ben hoca değilim, alim değilim, böyle bir iddiam da yok. Defalarca bu konuyu anlattım. Bana ısrarla sen hocasın demesinler.
Tayyip Hocam bir insanın takatinin çok üstünde çaba gösteriyor ve bunun karşılığında hiçbir ücret beklemiyor. Allah rızası için gayret ediyor.
Aydın, modern, çağdaş Türkiye'yi bambaşka bir çizgiye çekmeye çalışanlar boşuna uğraşıyorlar. Kuran İslamı dünyaya hakim olacak, bağnazlık değil.
Sanata, güzelliğe karşı olanların nasıl bir toplum istediklerini anlatmaları lazım. Açıktır ki bakımsız, özensiz, neşesiz bir hayat istiyorlar.
Bitkinin kökü saç telinden daha ince oluyor, toprağın, çamurun içinde kirli ve zararlı hiçbir şeyi almayıp faydalı olanı meyveye taşıyor.
Bağnazlık İslam'ı içten çökertmek için özel olarak kullandıkları bir model. Bağnazlık karşıtı Müslümanları gördüklerinde oyunları bozuluyor. Hayat dolu, neşeli, bakımlı, cazibeli, akıllı, görgülü, kaliteli Müslümanlar olduğunu gördüğünde tüm dünya İslam'a koşarak gelir. Bu yüzden bizim anlattığımız Kuran İslamı, İslamiyete karşı olanların çok ağırına gidiyor Tüm sistemlerini temelden ilimle yıkmış oluyoruz.
Müziğin, dansın, güzelliğin Müslümanların elinde olması bazılarını çok kızdırıyor. Müslüman denildiğinde bakımsız olması gerekir diye inanmışlar. Sanat, güzellik kalite, cazibe Müslümanların elinde olduğunda İslam'ın çok rahat dünyaya hakim olacağını bildiklerinden engellemeye çalışıyorlar.
Sadece kimyasal silaha karşı çıkmak vicdansızlıktır. Öldürmenin hepsi aynıdır. Kimyasala karşı çıkıp varil bombalarını görmezden geliyorlar. Bomba çeşidine göre sivilleri koruma kararı alıyorlar. Bu çok büyük acımasızlıktır. Tüm silahlara, tüm bombalara karşı olunmalı.