

  Vücudumuzu
Ayakta Tutan Planlanmış Düzen
Siz bu yazıyı okurken vücudunuzda milyonlarca işlem yapılmaktadır.
Bu işlemlerle bedeninizin hangi bölgesinde hangi hücrelerin neye
ihtiyaçları olduğu hesaplanmakta, hangi görevleri yapmaları gerektiği
belirlenmekte, hücrelerin ihtiyaçlarını karşılayacak önlemler alınmakta
ve hücrelere ne yapmaları gerektiği teker teker bildirilmektedir.
Böbrek kanalcıklarında bulunan hücreler sodyum iyonunu (Na+) geri
alırken bir taraftan da potasyum iyonunu (K+) idrara verirler. Çünkü
sodyum ve potasyumun kanda çok özel bir oranda bulunmaları gerekmektedir.
Aldesteron hormonu ise bu önemli dengenin sağlanmasından sorumludur.
"Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir.
O'na mülkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş,
belli bir ölçüyle takdir etmiştir." (Furkan Suresi, 2)
Hayalimizde uluslararası alanda faaliyet gösteren dev bir şirket
canlandıralım. Bu şirketin dünyanın değişik bölgelerine dağılmış
fabrikaları, üretim tesisleri, yönetim merkezleri, şubeleri ve yan
kuruluşlarının olduğunu dikkate alalım. Farklı niteliklerdeki yüz
binlerce insanın böyle bir ticari organizasyonun çatısı altında
ve belirli bir hedef doğrultusunda bir araya geldiklerini göz önüne
alalım.
Biraz daha detaylandıralım; söz konusu şirketin İngiltere'deki
şubesi kendi ülkesindeki tüketicilerin taleplerini Amerika'daki
genel merkeze iletsin; Amerika'daki yönetim kurulu, son beklentileri
hesaba katarak İtalya'daki araştırma ve geliştirme ofisine direktif
versin; İtalya'da dizayn edilen prototipler kamuoyu araştırmalarıyla
İngiltere'de denensin; beğenilenler bu uluslararası kuruluşun Çin'deki
fabrikalarında üretilmeye başlansın; bir taraftan da yeni ürünlerin
tanıtımı için dünya genelinde büyük bir reklam kampanyası düzenlensin…
Şüphesiz, ana hatlarıyla tasvir edilen bu organizasyonun her aşamasında
yoğun bir haberleşme trafiği söz konusudur. Yöneticiler, mühendisler,
işçiler, reklamcılar, pazarlamacılar ve daha pek çok insan birbirleriyle
sürekli bir koordinasyon içindedir. Böyle olması da gerekir. Çünkü
başarı kazanılması haberleşme ile doğrudan doğruya bağlantılıdır.
Aksi takdirde bu kuruluşun çağın hızla değişen ve gelişen şartlarına
ayak uydurması mümkün değildir.
Şimdi zihnimizde çok daha büyük bir organizasyon canlandıralım.
Buna katılan insanların sayısını da alabildiğine fazla hayal edelim.
Dünyada yaşayan bütün insanları, yani yaklaşık 6 milyar insanı bu
organizasyonda görevlendirelim. Her insanın belirli ve özel bir
görevi olsun. İnsanların milyonlarcasını aynı çatı altında toplayarak
ortak bir çalışma yapmalarını sağlayalım. Ve her insana birer cep
telefonu verelim. Öyle bir merkezi idare ve bilgi ağı kuralım ki,
6 milyar insanın her birine elinde bulunan cep telefonundan kendilerine
ne yapmaları gerektiği teker teker bildirilsin. Örneğin söz konusu
insan bir fabrikada görevlendirildiyse, kendisinden bazen daha hızlı
üretim yapması, bazen üretimi yavaşlatması, bazen de ürettiği ürünü
değiştirmesi istensin. Sonuçta öyle bir planlama yapılsın ve öyle
bir iletişim ağı kurulsun ki, dünyanın yüz binlerce farklı yerinde
milyarlarca insan ortak bir plan doğrultusunda hareket etsin.
Hücrelerin Kusursuz Uyumu
Bu örneği biraz daha büyütelim. Dünyanın nüfusunun şu andakinden
daha fazla olduğunu, ve bu durumda bile söz konusu organizasyonun
çok daha mükemmel bir şekilde işlediğini varsayalım. Ve dünyanın
nüfusunu 15 bin kat daha artıralım. Yani dünya gibi 15 bin farklı
gezegen olduğunu ve her gezegende bulunan 6 milyar insanın tek bir
gezegene doluşarak 100 trilyonluk bir insan topluluğu oluşturduğunu
varsayalım. Ve bu insan topluluğunun yine kusursuz bir uyum içinde
birlikte çalıştıklarını, her bireyin ne yapması gerektiğinin kendisine
cep telefonu vasıtası ile bildirildiğini düşünelim. (Harun Yahya,
Hormon
Mucizesi)
İnsanın hayal gücünü dahi aşan bu örnek aslında gerçekten var olan
bir organizasyonun bir benzetmeyle anlatılmasıdır. Ve bu kusursuz
organizasyon dünya üzerindeki her insanın çok yakınında her saniye
çalışmaktadır. Bu organizasyon kendi bedeninizi oluşturan yaklaşık
100 trilyon hücre arasında kurulmuştur.
Siz bu yazıyı okurken vücudunuzda milyonlarca işlem yapılmaktadır.
Bu işlemlerle bedeninizin hangi bölgesinde hangi hücrelerin neye
ihtiyaçları olduğu hesaplanmakta, hangi görevleri yapmaları gerektiği
belirlenmekte, hücrelerin ihtiyaçlarını karşılayacak önlemler alınmakta
ve hücrelere ne yapmaları gerektiği teker teker bildirilmektedir.
Vücudumuzda bulunan 100 trilyon hücrenin birbirleri ile uyum içinde
çalışmalarını sağlayan bu kimyasal iletişim sistemine "Hormon Sistemi"
denir. Bu sistem insanoğlunun sağlıklı bir şekilde yaşam sürmesi
için her an var gücüyle çalışır. Meydana gelebilecek herhangi bir
aksaklık metabolizmamızda ciddi ve kalıcı hasarlara yol açabilir.
Ancak hormon sistemimiz yüce Allah'ın kontrolü altındadır ve eksiksiz
bir şekilde görevini yapmaktadır.
Aldesteron Hormonu
Hayatta kalabilmeniz için vücudunuzda, her an, sayılamayacak kadar
çok dengenin sağlanması gerekir. İnsan, günlük yaşamını sürdürürken
bu dengelerin hiçbirinin farkında değildir. Örneğin, şu anda kan
basıncınızın değeri birçok ayrı sistem tarafından ayarlanmaktadır.
Böbrek üstü bezlerinin ürettiği "aldosteron" isimli hormonun görevi;
1) Kan basıncınızın düşmesini engellemek,
2) Vücudunuzdaki sodyum dengesini düzenlemektir.
Vücudumuzda 1 gramın 10 milyonda biri kadar az bir miktarda aldosteron
hormonu bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar 1 ton böbrek üstü bezinden
yalnızca 10 mg aldosteron salgılandığını belirlemiştir. Bu da çok
önemli bir gerçeği ortaya koymaktadır. 1 gram aldosteron hormonu
elde etmek için toplam 10 milyon insanın böbrek üstü bezlerinin
ürettikleri aldosteronu biriktirmek gerekmektedir. İnsan vücudu
o kadar hassas bir denge ile yaratılmıştır ki, bu kadar az miktarda
bulunan bir hormonun eksikliği ölüme neden olabilir.
İnsan vücudundaki her hücre özel bir görev için yaratılmış, özel
niteliklerle donatılmış ve görev yapması gereken yere yine özel
olarak yerleştirilmiştir. Kısacası insan yaratılmıştır ve bedenindeki
her ayrıntı da bu yaratılışın bir delilidir.
|