Ancak, dört hidrojen
atomunun biraraya gelip bir anda helyuma dönüşmesi mümkün değildir.
Bunun için, iki aşamalı bir işlem gerçekleşir. Önce iki hidrojen
birleşir ve bir proton ve bir nötrona sahip bir "ara formül" meydana
gelir. Bu ara formüle "dötron" adı verilir. Sonra da iki dötronun
birleşmesiyle bir helyum çekirdeği oluşur.
En Güçlü Nükleer Kuvvet
Şimdi asıl soruyu sorabiliriz. Peki, iki ayrı atom çekirdeğini
birbirine yapıştıran kuvvet nedir? Bu kuvvete "güçlü nükleer kuvvet"
denir. Güçlü nükleer kuvvet, evrendeki en büyük nükleer kuvvettir.
Bu kuvvet yerçekiminden milyar kere milyar kere milyar kere milyar
kat daha güçlüdür. Bu güç sayesinde iki hidrojen çekirdeği birbirine
yapışabilmektedir.
Ancak araştırmalar göstermiştir ki, güçlü nükleer kuvvet, bu işi
yapmak için tam gereken miktardadır. Güçlü nükleer kuvvet eğer şu
anda sahip olduğu değerinden biraz bile daha zayıf olsaydı, iki
hidrojen çekirdeği birleşemezdi. Yan yana gelen iki proton, hemen
birbirlerini iter, böylece Güneş'teki nükleer reaksiyon başlamadan
biterdi. Yani Güneş hiç var olmazdı. Ünlü bilimadamı George Greenstein,
bu gerçeği "eğer güçlü nükleer kuvvet birazcık bile daha zayıf olsaydı,
o zaman Dünya'nın ışığı hiçbir zaman yanmayacaktı" diye açıklar.
Güneş'teki Dengeli Reaksiyon
Peki acaba güçlü nükleer kuvvet birazcık daha güçlü olsa ne olurdu?
O zaman da bir proton ve bir nötrondan oluşan dötron değil, iki
protonlu di-proton meydana gelirdi. Ve bu durumda Güneş'in yakıtı
aniden çok çok etkili bir yakıt haline gelirdi. Bu öyle bir yakıt
olurdu ki, Güneş ve ona benzer diğer tüm yıldızlar, birkaç saniye
içinde havaya uçardı. Güneş'in havaya uçması ise, birkaç dakika
sonra tüm Dünya'yı ve üzerindeki tüm canlıları alevlere boğar birkaç
saniye içinde kömür haline gelirdi. Ama yüce Yaratıcımız olan Allah'ın
rahmeti sayesinde güçlü nükleer kuvvetin gücü, tam olması gereken
düzeydedir ve Güneş dengeli bir reaksiyon gerçekleştirir yani "yavaş
yavaş" yanar.
Tüm bunlar, güçlü nükleer kuvvetin gücünün, tam insan yaşamına
imkan verecek biçimde ayarlanmış olduğunu göstermektedir. Eğer bu
ayarlamada bir sapma olsaydı, Güneş gibi yıldızlar ya hiç var olmazlar,
ya da oluştukları andan çok kısa bir süre sonra korkunç birer patlamayla
yok olurlardı. Allah, Güneş'i insanın yaşamı için özel bir şekilde
yaratmıştır ve bunu Kuran'daki "Güneş ve Ay,
belli bir hesap iledir" (Rahman Suresi, 5) ifadesiyle bizlere
bildirmiştir.
Tüm evreni yoktan var edip, sonra da onu dilediği biçimde tasarlayıp
düzenleyen tek güç alemlerin Rabbi olan Allah'tır. Allah, gökleri
ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratmış sonra da ona belli bir düzen
vermiştir. Evrendeki cisimlerin mucizevi dengeler sayesinde kararlı
bir şekilde durmaları, Allah'ın yaratışındaki kusursuzluğu gösteren
delillerden biridir. Yüce Allah'ın buyurduğu gibi,
"Göğün ve yerin O'nun emriyle durması da, O'nun
ayetlerindendir". (Rum Suresi, 25)
|