Yapraklardaki su
deposu
Çöl bitkilerinin su ve besin maddelerini depo edecek şekilde tasarlanmış
olan depo yaprakları, dam koruğu (Sedum) bitkisinde olduğu gibi
silindir şeklinde veya makas otunda (Carpobrotus) olduğu gibi prizma
şeklinde olabilir.
Kurak bölgelerde yaşayan bu bitkiler su depolama özelliklerinden
dolayı taze bir görünüme sahiptirler. Su, gövde ya da yapraklarda
geniş, ince duvarlı hücrelerde korunmaktadır. Bu yaprakların kalın
üst tabakası su kaybını azaltır. Çöl bitkilerinin kusursuz tasarımlarının
bir başka özelliği ise küre şeklinde olmalarıdır. Çünkü küre, en
küçük yüzey alanına sahip olması nedeniyle en etkili su depolama
şeklidir. Çöl bitkilerinin kalın gövdeleri, küre şekilleri ve gündüzleri
kapalı, geceleri açık olan gözenekleri, buharlaşma ile su kaybını
azaltan bir yapı meydana getirir.
Her bitki suyu farklı bölümlerinde depo eder. Örneğin, Yüzyıl bitkileri
yapraklarında, gece açan Cereus bitkisi yeraltındaki soğanında,
kaktüs ise tombul gövdesinde su depolar. Sabır otu gibi bitkiler
ise nadir olarak yağan yağmurları yakalamak için oluk şekilli yapraklarını
açık tutarlar. Bunun tam tersine Sarracenia minor gibi yağışlı bölgelerde
bulunan bitkilerin yaprakları, aşırı yağmurdan korunmak için şemsiye
gibidir. Her bitkinin bulunduğu koşullara uygun bir şekle sahip
olması, Allah'ın kusursuz yaratışının bir göstergesidir.

Kaktüslerin hepsinin uzunlamasına çizgileri ya da yüzeylerinde
çok sayıda dikenimsi çıkıntıları vardır. Bu bitkilerin, çizgili
yüzeyleri içlerinde depo edilen suyun miktarına göre daralma ve
gevşeme özelliğine sahiptir. Kaktüs ısıyı yayabilen, su dolu gövdesini
hayvanlardan koruyan ve dikleşen iğnelere sahiptir. Mumlu üst tabaka,
sıcağın bitkinin içine işlemesini azaltarak bitkiyi korur. Ayrıca
bu bitkilerin renkleri solgun ve parlaktır. Böylece üzerlerine düşen
ışının çoğunu yansıtırlar; bazıları da güneş ışığını yansıtacak
beyaz tüylerle kaplanmıştır. Her insan mutlaka bir kaktüs görmüştür.
Ancak, kaktüse ait özelliklerin estetik dışında, birçok amaca yönelik
olarak yaratılmış olması büyük bir mucizedir. Kaktüsün dikenlerinden
üzerindeki beyaz tüylere kadar her bir parçasında bir plan, tasarım
ve amaç vardır. Tüm bunlar kaktüslerin tesadüfen meydana gelmiş
bitkiler olamayacağını, üstün bir akıl tarafından tasarlanarak yaratıldıklarını
gösteren önemli delillerdir.
Bu bitkilerin bazı türleri, özellikle "pencere yaprağı" bitkisi,
tüm gövdesini toprağın altına gömer ve sadece yaprak uçlarını dış
yüzeye çıkarıp gösterir. Yaprak uçları saydamdır ancak yaprak uçlarının
biraz içeri tarafında fotosentez yapan hücreler bulunur. İnce çizgiler
şeklinde dizilmiş olan bu hücreler pencere denilen yaprak uçlarından
giren ışığı yakalayıp fotosentez işlemi için kullanırlar. Bu çok
özel tasarımları sonucunda su kaybını büyük miktarda azaltan ve
toprağın altında kalarak kızgın güneşten kurtulan bitki, birçok
canlının kısa bir süre bile dayanamadığı çöl sıcaklarında hiç sıkıntı
duymadan yaşar. (Harun Yahya, Yeşil
Mucize Fotosentez)
Elbette ki her bitki ilk yaratıldığı günden itibaren, onu yaratan
sonsuz ilim ve akıl sahibi Allah'ın ilham ettiği şekilde hareket
etmektedir. Bitkinin her hücresinin, hatta her atomunun nasıl hareket
etmesi gerektiği, an ve an ona bildirilmektedir. Bu gerçek bir Kuran
ayetinde şöyle açıklanmaktadır:
"Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini
yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten
Allah'ın her şeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle
herşeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için." (Talak Suresi,
12)
|