Bilim adamları, 1908’de Sibirya’nın
Tunguska bölgesine düşen bir göktaşına dikkat çekmektedirler. Mart
ayında dünyanın çok yakınından geçen, '2002 EM7' göktaşının Tunguska’ya
düşenden daha da büyük olduğunu belirten bilim adamları, Tunguska’da
göktaşının düştüğü yerde büyük bir patlama olduğunu ve 2000 km2
içindeki tüm ağaçların devrildiğini hatırlatıyorlar.
Dört saatlik meteor yağmuru
13 Kasım 1833 tarihinde Doğu Amerika’da yaşanan
ve sabaha karşı saat 03.00'te başlayan yaklaşık 4 saatlik meteor
yağmuru sırasında gökyüzünde binlerce ateş topu hızla yere çarpıyor,
düştüğü göletleri buharlaştırıyor, ağaçları yakıyor ve geceyi gündüze
çeviriyordu. Bu olağanüstü anları yaşamış olan Elder Samuel Rogers,
bu süre zarfında insanların Allah’a nasıl dua ettiklerini yazısında
şöyle aktarıyor:
“Bazıları gerçekten kıyamet gününün geldiğini
düşünüyordu, pişmanlık içinde diz çökerek geçmişte yaşadıkları
günahlarını itiraf ediyor ve Allah’tan merhamet diliyorlardı.”
(http://science.nasa.gov/newhome/headlines/ast22jun99_2.htm)
Güneş'in etrafında yörüngelerinde gezmekte olan
kuyruklu yıldızlar da Dünya için önemli tehlike oluşturmaktadırlar.
Bunlardan Temple-Turtle adlı kuyruklu yıldızın, uzayda beraberinde
büyük buz ve gaz kitleleriyle yüzmekteyken, Dünya'nın bu bulut içine
girmesiyle yaşanan meteor yağmuru 1966 yılına damgasını vuran, unutulmaz
gök olaylarından biridir. Dünya, milyonlarca kilometre uzunluğunda
ve 35.000 kilometre genişliğinde olduğu bildirilen bu buluta girmiş
ve bir anda Dünya'ya ateş topları inmeye başlamıştır. Bu yoğun bulut
içindeki Dünya'ya, yalnızca bir saatte 100.000 meteorit düştüğü
bilim adamlarınca hesaplanmıştır. (Harun Yahya, Evrenin
Yaratılışı)
Bu inanılmaz rakamlar bize evreni yaratan Allah’ın
gücünün sınırsızlığını göstermektedir. Bu gibi rakamlar üzerinde
düşünüldüğünde dünyevi çıkarların küçüklüğü açıkça gözler önüne
serilmektedir. Gerçekte insan, evrende bir kum tanesi kadar dahi
yer kaplamaz. Bu yüzden her insan Allah karşısındaki aczinin farkına
varmalı ve hemen geçmiş günahlarından dolayı Allah’a tevbe edip
O'na yönelmelidir.
Bu, göktaşının Dünya'ya teğet geçmeyip sizin bulunduğunuz
ülkeye, kente ve hatta apartmana düşmemesi için hiçbir sebep yoktur.
Şüphesiz ölüm bizlere çok yakın bir gerçektir, hayatımıza son veren
sebep, bir göktaşı, bir hastalık ya da herhangi başka bir şey olabilir.
Hiç kimse birkaç dakika sonra yaşıyor olacağını garanti edemez.
Ölümden kaçılamayacağı, her insanın bir gün mutlaka Rabbimize döndürüleceği
Kuran’da şöyle bildirilmektedir:
“Her nerede olursanız ölüm sizi
bulur, yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile...”
(Nisa Suresi, 78)
Dünya koruma altında
Elbette göktaşlarının Dünya'nın bu kadar yakınından
geçmesi de, evrendeki tüm olaylar gibi Allah’ın iradesi ve kontrolüyle
gerçekleşmektedir. Hüküm ve hikmet sahibi olan Allah, göklerde ve
yerde olan her olayı bir amaç doğrultusunda yarattığını şöyle bildirmektedir:
“Biz bir oyun ve oyalanma konusu
olsun diye göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları yaratmadık”
(Enbiya Suresi, 16)
Uzaydan gelebilecek çeşitli tehditlerle dolu böyle
bir ortamda Dünya'nın göktaşlarından veya herhangi başka bir zarardan
korunmuş olması da Allah’ın ayetlerindendir. Bilindiği gibi gök
cisimleri başka gezegenlere çarptığı takdirde, örneğin Ay'ın yüzeyine
çarptığında dev kraterler açmaktadır. Oysa yalnızca Dünya'ya özgü
olan atmosfer tabakası, içerdiği oksijen sayesinde göktaşlarının
sürtünmeyle alevlenmesini ve bu şekilde yere çarpıncaya kadar büyük
kütle kayıplarına uğramasını sağlamaktadır. Bu sayede bizler farkında
olmadığımız halde Dünya atmosferine sık sık göktaşları girer ancak
yere ulaşamadan yanar. Allah sonsuz şefkat sahibi olan herşeyden
haberdar olandır. Kuran'da Allah'ın insanları koruduğu, Enbiya Suresi’nin
32. ayetinde şöyle haber verilmektedir:
“Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık, onlar ise
bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.”
|