Karnındaki zar saydam olduğu
için "cam kurbağaları" adını alan bir başka kurbağa türü ise yavrularının
başında nöbet tutmaz. Allah onlara başka bir yöntem ilham etmiştir:
Yumurta kümelerini, tropikal göl ve ırmakların üstündeki kaya ve
bitkilere yapıştırırlar. Yumurtalar açıldığında ise iribaşlar suya
düşer. Farklı kurbağa türlerinin yavrularını korumak için gösterdikleri
tüm bu bilinçli ve fedakar davranışlar Darwinizm'in temel varsayımlarını
çürütmektedir. Tüm canlıların sadece kendilerini düşündüklerini
ve doğada bencil bir yaşam mücadelesi olduğunu öne süren Darwinizm,
tek bir kurbağanın yavrularını korumak için gösterdiği çaba karşısında
bile açmaz içindedir. Dahası, bu canlıların gösterdikleri akıllı
davranışlar da Darwinizm'in iddia ettiği gibi rastlantılarla açıklanamamakta
ve bu canlıları Allah'ın yarattığını ve göstermektedir. Nitekim
Allah bir Kuran ayetinde canlılarda insanlar için açık deliller
olduğunu şöyle bildirmiştir:
"Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda
kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır." (Casiye
Suresi, 4)
Midede Üreyen Kurbağalar
Avusturalya'da yaşayan Rheobatrachus Silus türü kurbağaların kullandığı
üreme yöntemi, Allah'ın canlıları ne denli üstün tasarımlarla yarattığının
bir başka örneğidir. Dişi Rheobatrachuslar, döllendikten sonra kendi
yumurtalarını yutarlar. Ama bu yumurtalarla beslenmek için değil,
onları korumak için... Yumurtalardan çıkan iribaşlar midede kaldıkları
6 hafta boyunca sürekli gelişirler. Peki iribaşlar nasıl olmaktadır
da uzun zaman sindirilmeden midede kalabilmektedir?
Allah bunun için kusursuz bir sistem yaratmıştır. Öncelikle anne
kurbağalar, bu 6 haftalık üreme mevsiminde yemeyi, içmeyi keserler.
Bu sayede mideleri sadece yavrulara tahsis edilmiş olur. Ancak bir
diğer tehlike, midenin düzenli olarak salgıladığı hidroklorik asit
ve pepsindir. Bu salgıların normalde yavruları çok kısa sürede parçalayıp
öldürmesi gerekir. Ancak buna karşı çok özel bir tedbir alınmıştır.
Anne karnındaki sıvılar, yumurta kapsüllerinden, daha sonra da iribaşlardan
salgılanan "prostaglandin E2" adlı salgıyla etkisiz hale getirilir.
Böylece yavrular bir asit havuzu içinde yüzmelerine rağmen güvenli
bir biçimde büyürler.
Peki ama bu iribaşlar annelerinin midesinde neyle beslenir? Bu
soruna karşı da özel bir çözüm yaratılmıştır. Bu türe ait yumurtalar,
diğer kurbağa türlerinin yumurtalarına göre oldukça büyüktür. Bunun
nedeni ise, yumurtaların içine yavruyu beslemek için protein yönünden
çok zengin bir yumurta sarısı tabakası yerleştirilmiş olmasıdır.
Bu yumurta sarısı, yavruları 6 hafta boyunca beslemek için yeterlidir.
Doğum anı da kusursuzca tasarlanmıştır. Yavrular mideden çıkıp dış
dünyaya adım atarken, annenin yemek borusu, aynen doğum sırasındaki
gibi genişler. Yavrular dışarı çıktıktan sonra ise anne yemek yemeye
başlar ve mide eski haline döner.
Rheobatrachus Silus türü kurbağaların bu olağanüstü üreme yöntemi,
evrim teorisini çok açık bir biçimde geçersiz kılmaktadır. Çünkü
bu üreme sistemi, tamamen "indirgenemez kom-pleks" özelliğine sahiptir.
Sistemin başarılı olabilmesi ve dolayısıyla kurbağanın üreyebilmesi
için, bütün aşamaların eksiksiz olması şarttır. Annenin yumurtaları
yutacak ve 6 hafta boyunca da başka hiçbir şey yemeyecek bir içgüdüye
sahip olması zorunludur. Yumurtalar da, mide asitlerini etkisiz
hale getiren sıvıyı salgılamalıdır. Öte yandan, yumurtalara yavruların
6 hafta boyunca beslenmesini sağlayacak büyük bir yumurta sarısı
tabakası eklenmesi ya da doğum anında annenin yemek borusunun genişlemesi
de şarttır. Bunların hepsi aynı anda gerçekleşmezse, üreme gerçekleşmeyecek
ve kurbağanın soyu tükenecektir.
|