Evrendeki
Herşey Bir Amaç Üzerine Yaratılır
Eline bir kitap alan insan, onun bir
yazar tarafından belli bir amaç çerçevesinde yazıldığını bilir.
Bu kitabın tesadüfen ortaya çıktığı aklının ucundan dahi geçmez.
Aynı şekilde, bir heykele bakan insan, onun bir sanatçı tarafından
yapıldığından hiçbir şüphe duymaz. Bırakın sayısız sanat eserinin
kendi kendine oluştuğunu düşünmek, üst üste duran iki-üç tuğlayı
bile mutlaka planlı bir hareketle o şekle getiren biri olduğunu
kimse inkar etmez. Dolayısıyla küçük ya da büyük, düzen olan her
yerde, mutlaka bu düzenin bir kurucusunun ve koruyucusunun olması
gerekir. Bir gün birisi çıkıp, ham demir ve kömürün tesadüfen çeliği,
çeliğin tesadüfen Boğaz Köprüsü’nü oluşturduğunu iddia etse, bu
kişinin ve ona inananların akıllarından şüphe edilmez mi?
Allah'ı inkar etmenin tek yöntemi olan evrim teorisinin iddiası
da bundan daha farklı değildir. Evrime göre inorganik moleküller
tesadüfen aminoasitleri, aminoasitler tesadüfen proteinleri, proteinler
de yine tesadüfen canlıları oluşturur. Oysa, canlılığın tesadüfen
kendiliğinden oluşması ihtimali, Eyfel Kulesi'nin aynı şekilde oluşmasından
çok çok daha düşük bir ihtimaldir. Çünkü en basit bir hücre bile
insan yapımı herhangi bir şeyden çok daha karmaşıktır.
Doğadaki olağanüstü uyum çıplak gözle dahi açıkça görülürken, bu
dengenin tesadüfen veya başıboş meydana geldiği nasıl düşünülebilir?
Ayrı ayrı her noktasının, Yaratan'ın varlığını delillendirdiği kainatın,
kendi kendine var olduğunu söylemek, olabilecek en akılsız iddiadır.
Bedenimizden başlayıp, akıl almaz büyüklükteki evrenin en uç noktalarına
kadar var olan dengenin de bir sahibi vardır. Peki bu herşeyi ince
ince düzenleyip meydana getiren Yaratıcı kimdir? (Harun Yahya, Allah
Akılla Bilinir)
O, evrenin içindeki herhangi bir maddesel varlık olamaz. Çünkü O,
tüm evrenden önce var olan ve tüm evreni sonradan yaratmış bir irade
olmalıdır. O, herşeyin kendisinden varlık bulduğu, ama kendi varlığı
ezeli ve ebedi olan Yüce Yaratan’dır....
Varlığını akıl yoluyla bulduğumuz Yaratan’ı bizlere tanıtan ise
dindir. Bize din yoluyla ulaşan bilgiye göre O Yaratan, gökleri
ve yeri yoktan var eden, Rahman ve Rahim olan Allah'tır.
İnsanların çoğu ise bu gerçekten kaçarak yaşarlar. Oysa bu gerçeği
kavrayabilecek mantığa sahiptirler. Bir manzara resmini gördüklerinde,
ilk önce onun kimin tarafından yapıldığını öğrenmek isterler. Daha
sonra da, sanatçıyı ortaya çıkardığı eserden dolayı uzun uzun takdir
ederler. Fakat başlarını çevirdikleri her yerde o resmin sayısız
gerçeğiyle karşılaştıkları halde, tüm bu güzelliklerin tek sahibi
olan Allah'ın apaçık varlığını göz ardı ederler. Oysa Rabbimiz'in
varlığını anlamak için uzun bir araştırmaya gerek yoktur. Öyle ki,
insan doğduğu andan itibaren tek bir odada bile yaşasa, sadece o
odada var olan sayısız delil Allah'ın varlığını kavramak için yeterlidir.
İnsanın sahip olduğu beden, ciltler dolusu ansiklopediye bile sığmayacak
kadar çok yaratılış delili ile doludur. Vicdan kullanarak sadece
birkaç dakika düşünmek bile, Allah'ın varlığını anlamak için yeterlidir.
Var olan düzeni Allah korumakta ve devam ettirmektedir.
Allah Tüm Alemlerin Rabbi'dir
Allah bizim görmediğimiz birçok farklı
alemi ve varlığı da yaratmıştır. Farkında olmadığımız, bize gösterilmeyen
diğer alemlerin varlığını daha iyi anlayabilmek için şöyle bir örnek
üzerinde düşünebiliriz: Nasıl ki bir resme baktığımızda yalnızca
en ve boy olmak üzere iki boyut görüyorsak, içinde yaşadığımız dünyaya
baktığımızda da en, boy ve derinlik olmak üzere üç (zamanı da katarsak
dört) boyut kavrayabiliriz. Bundan fazlasını ise algılayamayız.
Oysa Allah Katında bildiklerimizden başka boyutlar da yaratılmıştır.
Örneğin melekler farklı boyutlardan birinde yaşayan varlıklardır.
Kuran’da tarif edildiği kadarıyla cinler de farklı bir alemde yaşamaktadır.
İnsan ruhu da dünyadan bağımsız bir ortamda varlığını sürdürmektedir.
(En doğrusunu Allah bilir.)
Allah’ın Kuran'da bildirdiği gibi, melekler bulundukları boyut ve
mekandan bizleri görebilmekte ve duyabilmektedirler. Hatta iki yanımızdaki
yazıcı melekler yaşadığımız her ana şahittirler. Her konuştuğumuzu,
her yaptığımızı yazmaktadırlar. Ancak biz onları göremeyiz. Allah'ın
Kuran'da varlıklarını bildirdiği cinler de yine ayrı bir boyuta
ait varlıklardır. Onlar da aynı insanlar gibi yaşamları boyunca
denenmektedirler ve sorumlu oldukları kitap Kuran'dır. Ancak sahip
oldukları özellikler insanlardan çok farklıdır. İnsanların bağlı
oldukları sebep-sonuç ilişkilerinden çok daha farklı sebeplere bağımlı
olarak yaratılmışlardır.
Bunlar Allah'ın yaratmadaki benzersizliğinin kavranabilmesi için
üzerinde düşünülmesi gereken gerçeklerdir. Allah sonsuz sayıda evren,
sonsuz sayıda varlık, sonsuz sayıda mekan yaratmaya güç yetirendir.
Nitekim Allah ahirette cenneti ve cehennemi yaratacaktır. Cennet
ve cehennem Kuran’da tarif edildiği gibi dünyada yaşanan hayattan
çok daha farklı bir yaratılışta olacaktır. Örneğin dünyada daima
bozulma, yaşlanma, çürüme, eskime ve tükenme vardır. Oysa cennette
herşey sonsuza kadar varlığını sürdürecek, zaman içerisinde hiçbir
şey bozulmayacaktır; Allah'ın Kuran'da bildirdiği "tadı değişmeyen
sütten ırmaklar" cennetin bu özelliğine dikkat çeken örneklerden
biridir. Cennette insan bedeni de yıpranmayacak; yaşlanma asla olmayacaktır.
Allah Kuran'da cennette herkesin yaşıt olduğunu bildirmektedir ve
cennet insanları sonsuza kadar en güzel halleriyle, hiç yaşlanmadan,
birbirleriyle yaşıt olarak yaşayacaklardır. Allah Kuran'da tükenmeyen
kaynaklardan içecekler olduğunu bildirmektedir. Cehennemdeki yaratılış
da bambaşkadır. Allah cehennemde, benzeri görülmemiş azap çeşitlerini,
sonsuza dek yaratacaktır. (En doğrusunu Allah bilir.)
Allah dünyadaki herşeyde bir sınır yaratmıştır. Her işin bir sonu
vardır. Bu nedenle "sonsuz" kavramını ve Allah'ın sonsuz
kudretini anlayabilmek için üzerinde düşünmek ve bilinen bazı ölçülerle
kıyas yapmak gerekir. Bizim sahip olduğumuz bilgi sadece Allah'ın
izin verdiği kadarı ile sınırlıdır. Allah Katındaki bilgi ise sonsuzdur.
Örneğin Allah dünyada insan için yedi ana renk var etmiştir. Biz
sekizinci bir rengi zihnimizde canlandıramayız. Bu, doğuştan kör
olan birine kırmızıyı tarif etmeye benzer. Ne dersek diyelim yine
de kırmızı rengi tam olarak ifade edemeyiz. (Harun Yahya, Zamansızlık
ve Kader Gerçeği)
Allah Herşeyi, Her An Kontrolünde
Tutandır
İnsanların büyük bir kısmı da, Allah'ın
varlığına inansalar bile, Allah'ın "herşeyi yaratıp bıraktığı"
(Allah'ı tenzih ederiz) sonra bu düzenin kendi kendine devam ettiği
şeklinde çok yanlış bir inanca sahiptirler. Oysa evrenin her noktasında
her an meydana gelen tüm olaylar Allah'ın izniyle, O'nun bilgisinde
ve kontrolünde gerçekleşir. Allah Kuran'da şöyle buyurmaktadır:
“Allah'ın, gökte ve yerde olanların
hepsini bilmekte olduğunu bilmiyor musun? Gerçekten bunlar bir
kitaptadır. Hiç şüphesiz bunlar(ı bilmek), Allah için pek kolaydır.”
(Hac Suresi, 70)
Siz sessiz sakin bir ortamda bu dergiyi
okurken, haberiniz bile olmadan evrenin her köşesinde sayısız faaliyet
gerçekleşmektedir.
Bunlardan birkaçını sıralayalım: Her saniye dünyaya 16 milyon ton
su düşer. Ve eşit miktarda su yerden buharlaşarak havaya karışır.
Her saniye dünya üzerinde ortalama 100 şimşek oluşur. Son bir saatte
dünyanın çeşitli köşelerinde 36.000 tane şimşek Allah'ın kontrolünde
oluştu.
Siz şu anda bu cümleyi okurken Güneş 564 milyon ton hidrojeni, 560
milyon ton helyuma dönüştürdü, arta kalan 4 milyon ton hidrojeni
de enerjiye çevirdi. Kuran ayetlerinde şöyle buyrulmaktadır:
“Allah, gökleri ve yeri yaratan
ve gökten su indirip onunla size rızık olarak türlü ürünler çıkarandır...
Güneşi ve Ay'ı hareketlerinde sürekli emrinize amade kılan, geceyi
ve gündüzü de emrinize amade kılandır. Size her istediğiniz şeyi
verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye
güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür.”
(İbrahim Suresi, 32-34)
Allah, insanların Kendi büyüklüğünü kavrayabilmeleri
için evrendeki düzeni sayısız detayla birlikte yaratmıştır. Kuran'da
Allah'ın var ettiği bu düzenden bahsedilirken, "...
sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın
ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz öğrenmeniz için"
(Talak Suresi, 12) denilmektedir. Allah'ın aklı, ilmi ve kudreti
sonsuzdur. Allah, tek bir olayın içinde dilediği kadar ayrıntı meydana
getirir.
Bu sitedeki örneklerde göreceğiniz gibi şüphesiz Allah'ın varlığı
her yeri sarıp kuşatmıştır ve varlığının delilleri her yerdedir.
Her yere hakim olan bu düzeni yaratan ve onu durmaksızın koruyan
Allah benzersiz bir güç sahibidir. İnsana düşen ise Allah'ın kendisi
için yarattığı sayısız nimetlerin şükrünü vermek ve dünyada geçireceği
zaman boyunca Allah'ın kendisi için seçip beğendiği ahlakla ahlaklanmaktır.
|