Peki bakteri bu kararı
nasıl verir? Fedakarlık yapıp diğer kardeşini dolayısıyla neslini
kurtarmak için ölmesi gereken bakteri neye göre seçilir? Bu bakteri
şartların kötüleştiğini ve bunun karşılığında kardeşini güçlendirmesi
gerektiğini nasıl öğrenir? Bunları hangi işbölümü, hangi emir komuta
zinciri, daha da önemlisi hangi bilinçle yapar? Gözle görülmeyen
bir canlının, fedakarlık yapabilecek şartlara sahip olup, gerçekten
de hayret verici bir kararla hareket etmesi kuşkusuz onun “yaratılmış”
olduğunu anlamak için yeterli bir delildir. O yalnızca Allah’tan
kendisine ilham edileni uygulamaktadır.
Milyonlarca Yıl Yaşayabilen Bakteriler

3400 yıl önce yapılmış olan Mısır'daki Luksor Tapınağının dış
cephe tuğlalarında ve 720 milyon yıllık kaya tuzu bloklarında
sporlanmış halde canlı bakterilere rastlanmıştır. |
Sporlanma adındaki bu şuurlu işlemi gerçekleştirdiklerinde bakteriler
çok çeşitli ortamlara rahatça girebilir ve geniş alanlara yayılabilirler.
Nitekim, radyoaktif uranyum madenlerinde bile canlı bakteriler bulunmaktadır.
3400 yıl önce yapılmış olan Mısır’daki Luksor tapınağının dış cephe
tuğlalarında canlı bakterilere rastlandığı gibi, 200 milyon ve 320
milyon yıllık, hatta 720 milyon yıllık kaya tuzu bloklarında canlı
bakteriler bulunmuştur. 20.000 metre yükseklikte bile bakterilere
rastlanmıştır. En şaşırtıcı örnek ise çam ağacı reçinesi içinde yakalanmış
ve bugüne kadar korunmuş 25 milyon yıllık bir arı fosilinin içinden
çıkan bakteri sporlarıdır. Laboratuvarda steril koşullar altında çıkarılan
bu sporlar, kültüre alınmışlar ve böylelikle bakteriler oldukça uzun
bir aradan sonra yeniden gelişmeye ve üremeye başlamışlardır.
Söz konusu sporlanma işlemi mikroorganizmaların
neredeyse tümü tarafından gerçekleştirilen bir korunma şeklidir.
Bu canlıların bazıları koşullar uygunsuz bir hale geldiğinde sporlanma
yöntemini kullanarak buharlaşma yoluyla havaya yükselir ve bulutların
arasında korunma altına alınmayı tercih ederler. Atmosfer, yayılmak
veya korunmak isteyen oldukça fazla sayıda küçük canlı spor barındırmaktadır.
Kuru ve soğuk havalarda gökyüzünde kalan bu organizmalar bulutların
arasında yaşadıkları bu süre içinde adeta uykudadırlar. Bulutların
meydana getirdiği yağmurlarla yeryüzüne inerler. Yere dönüşlerinde
artık eskisinden farklı bölgelere ulaşıp yeni bir koloni meydana
getirebilirler. Bulutlar, aslında nesillerdir orada yaşayan, beslenen,
nefes alan, hayatta kalabilmek için çeşitli koşullara uyum sağlayan
canlı küçük mikroorganizmalarla doludur. Bakteriler bu canlıların
en tedbirli olanlarıdır. Yerden kristalleşerek buharlaşan hava içinde
yukarı doğru yükselirken beraberlerinde metan, fosfat, karbon, sülfür
dioksit ve diğer besleyici bileşik depolarını, yani besinlerini
de götürürler. (Harun Yahya, Mikro
Dünya Mucizesi)
Bir mikro canlı, tamamen farklı şartların ve farklı
dengelerin bulunduğu bir ortama, atmosferin üst katmanlarına nasıl
aniden uyum sağlayabilir? Burada korunması gerektiğini nereden bilir
ve bulutların arasına yükselme gibi zor ve karmaşık bir yöntemi
neden tercih eder? Daha ilginci, bunu nasıl başarır? Kristalleşme
ve havanın hareketlerini kontrol etme gibi bir yeteneği nereden
kazanmıştır ve bulutların onu koruyabilecek bir özelliğe sahip olduğunu,
bir gün yağmurla birlikte sağ salim yeryüzüne dönebileceğini nereden
bilir?
Besinini yanına alması gerektiğini nasıl düşünür
ve bu tek hücreli canlı, besinini nasıl bir yöntemle yanına alır?
Bunu birbirlerinden farklı yapılara ve özelliklere sahip olmalarına
rağmen “tüm mikroorganizmalar” nasıl başarırlar? Sizce tek hücreli
bir mikroorganizma bütün bunları düşünebilir, deneyip öğrenebilir
ve kendi türünün tüm üyelerine anlatabilir mi? Elbette bunların
hiçbiri mümkün değildir. O halde bütün bu detaylar bir kez daha
Allah’ın muhteşem yaratma sanatına işaret etmektedir. Allah, bütün
bu işlemleri gerçekleştiren bakteriyi yarattığı gibi onu kristalleştiren
su buharını, onu yükselten havayı, onu içinde barındıran bulutu
ve atmosferi, onu yere indiren yağmuru ve onun üreyip yayılmasını
sağlayan yeryüzünü de ’Yaratan’dır. İşte bu nedenle karşımızdaki
tüm detaylar birbirleriyle kusursuz bir uyum içinde yaratılmıştır
ve bu dengede milyonlarca yıldır hiçbir bozulma olmamaktadır. Allah
Kuran’da şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz, göklerin ve yerin
yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara
yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı
ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı
orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında
boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk
için gerçekten ayetler vardır.”(Bakara Suresi, 164)
|