

İnsanlar Allah'ın
varlığını, kudretini ve bazı sıfatlarını, yaratmış olduğu varlıklara
bakarak anlarlar. Her resmin kendi ressamını tanıtması gibi, canlı
ve cansız varlıklar da kendilerini yaratmış olan Allah'ı bize tanıtırlar.
İnsanın da bunlar üzerinde düşünmesi ve yaratılış delillerine tanık
olması gerekir. Nitekim Allah Kuran'da, deve, sivrisinek, arı, örümcek
gibi çeşitli hayvanları, bitkileri, ağaçları, dağları, yerleri,
gökleri birer iman hakikati, yani yaratılış mucizesi olarak örnek
vermiştir.
Çevremizde gördüğümüz -veya göremediğimiz- birçok
varlık, vicdanıyla ve aklıyla bakan her insan için bir iman hakikati
olma özelliği taşır. Örneğin bahçede yürüyen karınca, masada duran
çiçek, sokaktaki veya evimizdeki kedi, köpek ya da kuş, vücudumuz,
göklerdeki ve yerdeki kusursuz düzen, yağmurun yağması, çevremizi
sarıp bizi uzaydan gelen zararlı ışınlardan ve maddelerden koruyan
atmosfer ile bunlar gibi daha niceleri Allah'ı tanımak isteyen her
insan için birer iman hakikatidir. Dev bir yıldızın hayatı, büyük
bir iman delili olabileceği gibi vücudumuzun herhangi bir organı
da imana yönelten bir hakikat olabilir.
Hayatı
boyunca etrafında gördüğü veya duyduğu herşeyde Allah'ın ayetlerini
fark edip bunlar üzerinde düşünmek mümin için büyük bir sorumluluktur.
Vicdan sahibi her insan bunun bilincindedir. Allah'ın yarattığı
milyonlarca canlının, kusursuzca yayıp döşediği yeryüzü ve uçsuz
bucaksız göklerin arasında yaşarken, bunları düşünmez, gaflet içinde
hayatını sürdürürse bu davranışının hesabını veremeyeceğini bilir
ve buna göre davranır.
|