Ayrıca, yavruya avlanmayı
ve sonarını kullanmayı da öğretirler. Bu yıllarca süren bir eğitim
safhasıdır. Bazıları yıllarca sevdikleri bir aile üyesinin peşinden
ayrılmazlar. 30 sene boyunca bu böyle devam edebilir.
Allah, her canlı gibi yunusu da içinde bulunduğu şartlara en uygun
vücut yapısıyla birlikte yaratmıştır. (HARUN YAHYA, Doğadaki
Tasarım)
Vurgun Yemeyi Önleyen Sistem
Bazı
balıklar insanlarla kıyaslanamayacak kadar derin sulara dalabilirler.
Bu konudaki rekor balinagillerden amber balığına aittir. Amber balığı
bir nefes alışla 3000 metre derine dalış yapabilir. Gerek yunuslar
gerekse balinalar bu tip dalışlara uygun bir tasarımda yaratılmışlardır.
Palet şeklindeki kuyruklar suya dalmayı ve yüzeye çıkmayı oldukça
kolaylaştırır.
Dalış için yaratılmış bir başka tasarım da hayvanın ciğerlerinde
gizlidir: Hayvan derine daldıkça üzerindeki suyun ağırlığı, yani
basıncı artar. Bu basıncı dengelemek için, ciğerlerinin içindeki
hava basıncını da giderek artırır. Ancak bu hava basıncı giderek
çok yüksek derecelere çıkar. Aynı basınç bir insan ciğerine uygulansa,
ciğer yırtılıp parçalanacaktır. İşte bu tehlikeye karşı yunusun
vücudunda çok özel bir koruma yaratılmıştır: Yunusların akciğerlerindeki
bronşlar ve hava kesecikleri, basınca karşı son derece dayanıklı
kıkırdak halkalarla korunmuştur.
Yunusların vücutlarındaki bir diğer yaratılış örneği ise, vurgun
tehlikesine karşı alınan tedbirdir. Dalgıçlar su yüzeyine hızlı
çıkışlarda basınç farkından kaynaklanan bu tehlikeyle karşılaşırlar.
Vurgunun nedeni, akciğerlere çekilmiş olan havanın ani bir biçimde
kana karışarak damarların içinde hava kabarcıkları oluşturmasıdır.
Bu baloncuklar kan dolaşımındaki düzeni bozarak ölüm tehlikesi meydana
getirir. Balinalar ve yunuslar ise bizler gibi akciğerleriyle solumalarına
karşın böyle bir problemle asla karşılaşmazlar. Bunun nedeni, derinlere
dalarken insanlar gibi dolu ciğerle değil, boş ciğerle hareket etmeleridir.
Ciğerleri hava ile dolu olmadığı için, bu havanın basınç değişikliği
nedeniyle kana karışması ve dolayısıyla "vurgun yeme" tehlikesi
ile karşı karşıya kalmazlar.
Ama asıl soru burada ortaya çıkar: Eğer ciğerlerini hava ile doldurmuyorlarsa,
oksijensiz kalıp boğulmaktan nasıl kurtulurlar?
Bu sorunun cevabı, bu canlıların kaslarındaki yüksek orandaki "miyoglobin"
proteinidir. Bu miyoglobin proteini, çok yüksek miktarda oksijen
molekülünü kendi üzerine bağlar ve muhafaza eder. Yani canlı için
gereken oksijen, ciğerdeki havada değil, doğrudan kasların içinde
saklanır. Yunuslar ve balinalar bu sayede uzun süre nefes almadan
yüzer ve diledikleri kadar da derine dalabilirler. İnsanlarda da
miyoglobin proteini vardır, ama çok daha az oranda olduğu için,
aynı yüzme serbestliğini sağlamamaktadır. Yunus ve balinalara özel
olan bu biyokimyasal ayarlama, elbette bilinçli bir tasarımın açık
delillerindendir. Allah, her canlı gibi deniz memelilerini de içinde
bulundukları şartlara en uygun vücut yapılarıyla yaratmıştır.
|