Kullandığınız parfümü elinize
alın ve koklayın. Ve içinde ne gibi maddeler bulunduğunu anlamaya
çalışın. Sonra bu maddelerin her birini teker teker üreterek parfümü
aynı kokuya ve aynı kaliteye sahip olacak şekilde kendiniz oluşturmaya
çalışın. Bunların hiçbirini -bu konuda özel bir eğitiminiz ya da
iş tecrübeniz yoksa, bir laboratuvarda değilseniz ya da uzman kişilerden
yardım almıyorsanız- elbette ki yapamazsınız. Böceklerin haberleşmek
için kullandıkları feromenleri üretenler de böceklerin kendileri
değildir. Böceklerdeki bu üstün mekanizmayı var eden, onlara bütün
bunları ilham eden Allah'tır.
Feromenlerle Haberleşme
Feromenler yoluyla hareket eden canlılar arasında en bilinenleri
arı, karınca, termit gibi birlikte yaşayan böceklerdir. Bu canlılardan
karada yaşayanlar izlerini toprağa bırakırlar. Bu kimyasal izler,
böceklerin gezindiği tüm ortamlarda; ağaçlarda, dallarda, yapraklarda
ve meyvelerde olabilir. Havadaki izler ise uçan böcekler tarafından
bırakılır ve sürekli yenilenmeleri gerekir. Koku yoluyla etkili
olan cinsiyet feromenleri bu gruba girer. Peki bu canlılar yaydıkları
bu özel esansları nasıl kullanırlar?
Böcekler boyutlarının küçüklüğü, uçabilme ve hızlı hareket edebilme
gibi özellikleri nedeniyle, çok geniş alanlara yayılabilen canlılardır.
Bu özellikleri, üremeleri için ilk anda sorun oluşturacakmış gibi
görünebilir. Ancak bu durum, feromenler sayesinde ortadan kalkmıştır.
Pek çok böcek, kendi türünden bir başka böceğin varlığını, yaydığı
feromeni sayesinde keşfedebilir ve onun izini sürebilir.
Koku yoluyla etkili olan cinsiyet feromenleri erkek ve dişi böceklerin
birbirlerini bulmalarını sağlar. Örneğin Limantridae ailesinden
bir kelebek türünde, dişinin vücudunun son kısmından havaya salgıladığı
kokuyu erkek güçlü antenleriyle algılar. Erkeğin 8 km gibi olağanüstü
bir uzaklıktan bile algılayabildiği bu çekici kokuyu, başka hiçbir
koku bastıramaz. Bu türün dişisi kanatsız olması nedeniyle hareketsizdir.
Erkek, dişinin yalnızca kokusuna kapılarak onu bulur ve çiftleşme
gerçekleşir.
Feromen kullanarak haberleşen canlılara verilebilecek önemli örneklerden
biri de karıncalardır. Karıncalarda, yuvadan çıkan ilk birey belirli
aralıklarla feromen bırakır. Arkasından gelen diğerleri de bu sayede
onun izini kolaylıkla takip eder. Bir bireyin bıraktığı kimyasal
izlerin diğer bireyler tarafından algılanması; koklama ya da tatma
duyusu ile gerçekleşir. İste bu nedenle bizler karıncaları yuvalarına
dönüş yolunda tek sıra bir kuyruk halinde görürüz.
Feromenlerle iletişim konusundaki başka bir şaşırtıcı örnek de
kiraz sineklerine aittir. Kiraz sineği, yumurtalarını kiraz meyvesine
yerleştirdikten sonra, vücudundan salgıladığı bir feromeni meyveye
bırakarak yumurtalarını korur. Bu meyveye daha sonra gelen ikinci
sinek, feromenin varlığını fark eder ve mesajı anlar. Uğradığı meyve
yumurtalarını bırakmak için uygun değildir. İşte bu nedenle kendisine
bir başka kiraz meyvesi aramak için oradan uzaklaşır.
Bir canlı, sadece salgıladığı koku sayesinde kendi türüne ait canlıların
yerini tespit edebilmekte, her nerede olursa olsun çiftleşmek için
bir eş bulabilmektedir. Ancak bu canlılar, ne böylesine özel kokuları
geliştirecek bir ortama sahiptir, ne de özel bir üretim yapacak
bilince. Eğer sadece 1-2 cm boyundaki bir böcek çevresindekilerle
iletişim kurabilecek bir koku meydana getirebiliyor ve bu kokuyu
kilometrelerce öteden ayırt ederek verilen mesajı algılayabiliyorsa,
bu bize akıllı bir müdahalenin var olduğunu gösterir. Karşımızdaki
her güzellik, her kusursuzluk ve her tasarım örneği de bizi şüphesiz
üstün ve güçlü olan, herşeyi en mükemmel şekli ile yaratan bir Yaratıcı'ya
götürmelidir. Bu Yaratıcı, kuşkusuz bu canlılara koku üretme ve
bu yolla haberleşme yeteneği veren alemlerin Rabbi olan Allah'tır.
|