Yani bu derece astronomik
küçüklükte bir farklılık dahi evrenin var olamaması demekti. Bu
nedenle Big Bang herhangi bir patlama değil, her yönüyle çok iyi
hesaplanmış ve düzenlenmiş bir oluşumdur.
GÖK CİSİMLERİNİN ARALARINDAKİ MESAFELER
Dünya
gezegeni, bildiğimiz gibi Güneş Sistemi'nin bir parçasıdır. Güneş
Sistemi ise, kusursuz bir planın ve mükemmel dengelerin bulunduğu
bir mekandır. Güneş'in çapı, Dünya'nın çapının 103 katı kadardır.
Bunu bir benzetmeyle açıklayalım: Eğer çapı 12.200 km olan Dünya'yı
bir misket büyüklüğüne getirirsek, Güneş de bildiğimiz futbol toplarının
iki katı kadar büyüklükte yuvarlak bir küre haline gelir. Asıl ilginç
olan, aradaki mesafedir. Gerçeklere uygun bir model kurmamız için,
misket büyüklüğündeki Dünya ile top büyüklüğündeki Güneş'in arasını
yaklaşık 280 metre yapmamız gerekir. Güneş Sistemi'nin en dışında
bulunan gezegenleri ise kilometrelerce öteye taşımamız gerekecektir.
Gök cisimlerinin uzaydaki dağılımı ve aralarındaki
bu devasa boşluklar Dünya'da canlı hayatının var olabilmesi için
zorunludur. Gök cisimleri arasındaki mesafeler Dünya'daki yaşamı
destekleyecek biçimde pek çok evrensel güçle uyumlu bir hesap içinde
düzenlenmiştir. Bu mesafeler, gezegenlerin yörüngelerini hatta varlıklarını
doğrudan etkiler. Bu mesafeler biraz daha az olsaydı, yıldızlar
arası kütle çekim güçleri gezegenlerin yörüngelerini kararsız hale
getirecekti. Bu kararsızlık ise gezegenlerde çok uç sıcaklık değişimlerine
yol açacaktı. Eğer uzaklıklar biraz daha fazla olsaydı, süpernovalarla
uzaya fırlatılan ağır elementlerin dağılımı çok seyrek olacak ve
Dünya gibi dağlık gezegenler oluşamayacaktı.
Yıldızlar arasındaki şu an var olan boşluklar bizimki
gibi bir gezegen sisteminin var olabilmesi için en ideal mesafeye
sahiptir. Kısacası evrendeki gök cisimlerinin dağılımı, insanın
yaşamı için tam olması gereken ölçülerdedir. Aynı şekilde evrendeki
dev boşluklar da, rastgele ortaya çıkmamışlardır; amaçlı bir yaratılışın
sonucudurlar. (Harun Yahya, Evrenin
Yaratılışı)
AKLIN SINIRLARINI ZORLAYAN İHTİMAL
Bize hayat imkanı veren böyle bir evrenin, bütün
fiziksel değişkenler düşünüldüğünde tesadüfen oluşması ihtimali
ne kadardır? Bu ihtimal milyar kere milyarda bir mi? Ya da trilyar
kere trilyar kere trilyar ihtimalde bir mi? Yoksa daha da küçük
bir sayı mı?
Prof. Roger Penrose'e göre bu ihtimal şudur: 10123
'de bir ihtimal! Bu sayının ne anlama geldiğini düşünmek bile zordur.
Matematikte 10123 şeklinde yazılan bir rakam, 1 sayısının
yanına 123 tane sıfır gelmesiyle oluşur. (Bu evrendeki tüm atomların
sayısının toplamından, yani 1078 'den bile büyük, son
derece astronomik bir sayıdır.) Matematikte 1050 'de
1'den daha küçük olasılıklar ise "sıfır ihtimal" sayılır.
Ama sözünü ettiğimiz sayı, 1050'de 1'in trilyar kere
trilyar kere trilyar katından bile çok daha büyüktür. Kısacası bu
sayı bizlere, evrenin tesadüfle açıklanmasının kesinlikle imkansız
olduğunu göstermektedir
İçinde yaşadığımız evrenin varoluşu ile ilgili
matematiksel olarak tanımlanamayacak kadar yüksek sayıda ihtimal
içinden, tam olması gereken ihtimalin en mükemmel şekilde oluşmuş
olması, yaratılışın apaçık delillerindendir. Kuşkusuz böyle kusursuz
bir evrende yaşıyor olmamız, kör tesadüflerin ya da şuursuz atomların
aldıkları kararların, oluşturdukları düzenin bir eseri olamaz. Tüm
kainat, canlı ve cansız varlıklarla birlikte Alemlerin Rabbi olan
Allah'ın eşsiz ilmini ve sonsuz gücünü kanıtlar.
|