

  Bilinmeyen
Mucize Birleşik Proteinler
Proteinler, "amino asit" ad? verilen daha küçük
moleküllerin belli say?larda ve çeşitlerde özel bir s?rayla dizilmelerinden
oluşan "dev" moleküllerdir.
Şimdi, üzerinde birçok telefonun bulunduğu bir ofis masası düşünün.
Masadaki bütün telefonların kordonları birbirine girip karışmış
olsun. Bu kordonları çözüp hangi kordonun hangi telefondan çıktığını
anlamak ilk bakışta mümkün olmayacaktır. Proteinler de bazı durumlarda
iç içe girmiş bu telefon kordonları gibi hatta çok daha karışık
biçimde bükülmeler yaparak birbirleriyle birleşirler.
Birçok protein ancak bu birleşmeyi gerçekleştirdikten sonra görevini
yerine getirebilecek hale gelir. Fakat proteinlerin birbirleriyle
birleşerek dev moleküller meydana getirebilmeleri için de çok hassas
dengelerin sağlanması gereklidir. Böyle olmadığında bir araya gelip
bağlanmaları mümkün olmaz. Proteinlerin birleşmeleri için gerekli
olan bu uyuma büyük yap-boz oyunlarını örnek olarak verebiliriz.
Tek bir parçanın dahi girinti ve çıkıntıları yerine uygun olmazsa,
resmi tamamlamak mümkün olmaz. Proteinler için de benzer bir durum
söz konusudur. Birleşecek proteinlerden bir tanesinin bile bağlantı
şekli uygun olmazsa, dev molekül hiçbir işe yaramaz.
Birleşik proteinlerin vücuttaki görevlerini yerine getirebilmeleri
için ayrıca, tam gerekli sayıda birleşmeleri şarttır. Örnek olarak
"insülin" hormonunu düşünebiliriz. Bu protein birden fazla amino
asit zincirinin birleşmesiyle vücuttaki şeker fazlasını depolama
emrinin verilmesini organize eder. İnsülinin yapısındaki bir bozukluk
bu molekülü işe yaramaz hale getirecek ve kişinin şeker hastası
olmasına neden olacaktır. Çünkü insülin görevini yapmadığı zaman
vücuda giren şekerler tam olarak kullanılmadan ve ihtiyaç için depolanamadan
vücuttan atılır. Bunun sonucunda ise vücudun işleyişi sırasında
gerektiğinde kanda ve depoda şeker bulunamaz. Dolayısıyla hücrelerin
ihtiyacı olan enerji karşılanamamış olur. Bu durumda da ölüm kaçınılmazdır.
Günümüz teknolojisinin sağladığı imkanlarla canlılığın moleküllerini
araştıran biyokimyacıları hayretler içerisinde bırakan bu moleküller
hakkında elde edilen her yeni bilgi, bu benzersiz yaratılışı daha
da gözler önüne sermiş ve böyle bir sistem karşısında tesadüflerin
mantıksızlığını ortaya koymuştur. Evrimcilerin bu kadar kompleks
ve üstün tasarıma sahip yapıların tesadüfler sonucunda oluştuklarını
iddia etmeleri ve tesadüflere yaratıcı bir ilaha inanır gibi inanmaları,
çok önemli bir mantık bozukluğunun göstergesidir. Ancak akıl, vicdan
sahibi samimi insanlar gerçekleri görebilenlerdir. Bu gerçek Kuran'da
şöyle bildirilir:
"Sizin ilahınız tek bir İlah'tır; O'ndan başka
İlah yoktur; O, Rahman'dır, Rahim'dir (bağışlayandır ve esirgeyendir)."
(Bakara Suresi, 163)
Protein zincirindeki bu bükülmelerin detaylarının önemini gözümüzde
canlandırmak için bir örnek verelim. Bu hassas şekillenmeyi ünlü
bir Japon oyununa (origami) benzetebiliriz. Bu oyunda üç boyutlu
bir şekli elde etmek için iki boyutlu bir kağıt belirli sıralarla
katlama işlemlerinden geçirilir. Önceden özel olarak hazırlanmış
bir katlama talimatı izleyerek bir gemi maketi ya da bir kuş maketi
elde edebilirsiniz. İşte bir proteinin üç boyutlu bir şekilde
bükülmesi için de amino asit zincirinin belirli zamanlamalarda
ve yerlerde belirli bir miktarda, belirli açılarda, ve yönlerde
bükülmesi gereklidir. Proteinler de bu oyundaki üç boyutlu şekiller
gibidir. Bu oyunun sonunda elde edilmek istenen şekillerin rastgele
katlamalarla elde edilmesi imkansızdır. Çünkü bu oyunda kağıdın
hangi parçasının, hangi sırayla ne kadar ve ne şekilde katlanacağı,
sonuçta elde edilecek her bir şekil için önceden, bu konunun uzmanları
tarafından tasarlanır. Tek bir katlamanın dahi yanlış bir sıralamada,
yanlış bir yönde veya yanlış miktarda yapılması istenilen şeklin
elde edilmesini engeller, ortaya bozuk ve anlamsız bir şekil çıkar.
Örneğin uçak şeklini elde etmek için gerekli olan sıralamadaki
katlamalardan birini eksik yaptığınızda ya da farklı bir yöne
doğru katladığınızda, uçağın kanadı oluşmaz. Proteinler için ise
durum çok daha detaylıdır. Bir protein molekülündeki tek bir amino
asitin dahi yanlış bir sıralamayla veya yanlış bir yönde birleşmesi,
proteinin yanlış bir şekil almasına ve dolayısıyla işlevini yitirmesine
neden olur. (Prof. Dr. Engin Gözükara, Biyokimya, Nobel, 1997,
Cilt1., s. 157)
Tek başlarına veya bir araya konduklarında bir anlam ifade etmeyen
amino asitler, bu bükülmeler ve kıvrılmalar ile önemli bir anlam
kazanarak, vücut içinde hayati görevlere sahip olmaktadır. Aynı
düz bir kağıdın, bilinçli, planlı ve bir tasarıma götüren kıvırma
ve katlamalarla bir gemi veya uçak şekli alarak anlam kazanması
gibi... Bu noktada şunu da belirtmek gerekir ki, proteinin yapısı,
planlı bir şekilde katlanarak elde edilen kağıttan bir şekilden
çok daha kompleks ve organizedir. Dahası, protein molekülü, gözle
dahi görülemeyecek, hatta elektron mikroskobunda dahi tespit edilemeyecek
kadar küçüktür. Bu kadar küçük bir alana sığdırılan atomlar, önce
bir plan ve tasarıma uygun olarak dizilmekte, sonra yine bu plan
ve tasarıma uygun olarak bükülüp kıvrılmaktadır. Bunların hepsi,
bilip gördüğümüz hiçbir tasarımla karşılaştırılamayacak kadar olağanüstü
ve hayranlık uyandıran özelliklerdir.
Böylesine kusursuz, kompleks, birkaç aşamalı ve çok parçalı bir
düzenin tesadüfen oluşması açıkça görüldüğü gibi imkansızdır. Üstelik
burada anlatılanlar proteinin yapısı ile ilgili sayısız detayın
en basitleştirilmiş bir özetidir. Bu gerçek ise, canlılığın en küçük
yapıtaşlarında dahi, tesadüfen oluşum iddiasına asla yer olmadığını
kesin olarak göstermektedir.
'Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler
ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler
ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi
ateşin azabından koru." (Al-i İmran Suresi, 191)
|