

 
İnsan Burnundaki Teknolojiye Elektronik Burunlar Ulaşamıyor.
Duyu organlarınızın, çevrenizde gelişen tehlikelere karşı her an
sizleri uyardığını hiç düşündünüz mü? Söz gelimi, caddede karşıdan
karşıya geçerken size doğru hızla yaklaşan bir aracın korna sesini
duyarsınız; bakışlarınızı hemen sesin geldiği yöne çevirir ve hangi
tarafa gitmeniz gerektiğine karar verirsiniz; böylece belki de ölümle
sonuçlanabilecek bir kazadan kurtulursunuz. Ancak bazı tehlikeler
vardır ki bu iki duyunun kapsamı dışında kalır. İşte böyle durumlarda
koku duyusu devreye girer ve uyarıcılık görevini başarıyla üstlenir.
Herhangi bir işle meşgulken, evde meydana gelebilecek muhtemel kazaları
düşünün. Örneğin, mutfaktaki bir gaz kaçağını sadece koku alma duyumuz
sayesinde hissedebiliriz. Ya da görüntü alanımızın dışındaki bir
yangını haber veren ilk işaret dumanın kokusudur. Koku duyusu zayıf
ya da tamamen kaybolmuş olan kişiler böyle durumlara karşı savunmasızdırlar.
Sözü edilen tehlikelere önlem olarak bazı elektronik cihazlar geliştirilmiştir.
Bunların tasarımında, insan burnunun koku alma niteliği örnek alınmıştır.
Mesela, bu doğrultuda üretilen gaz veya yangın detektörleri burnun
çok kaba birer taklidinden ibarettirler.
Yangın Detektörü
Bilindiği gibi, yangın detektörleri dumanı tespit eder ve çıkardıkları
sesle insanları uyarırlar. Bu cihazlarda, iyonlarla yani elektrik
yüklü parçacıklarla dolu özel bir algılama bölümü bulunur. Cihaza
temiz hava girdiği sürece bu parçacıkların neden olduğu elektrik
akımı sabit kalır. Dumanın girmesi durumunda ise iyonlar etkisiz
hale gelir ve elektrik akımı azalır; bunu takiben cihaz alarm sesi
vermeye başlar.
Söz konusu elektronik cihazdaki özel bölüm, insan burnundaki koku
alıcı hücrelere benzetilebilir. Bu hücrelere dışarıdan bir uyarı
olduğunda, karmaşık işlemler sonucunda alıcı hücredeki elektrik
yükü değişir ve böylece insanı uyarıcı nitelikteki belirli bir mesaj
verilmiş olur. İşte detektördeki algılama mekanizması da koku alıcı
hücrelerdeki bu sistemin oldukça ilkel bir modelidir. Bununla birlikte
şu gerçeği de özellikle vurgulamak yerinde olacaktır. Bir yangın
detektörü ile insan burnu arasındaki ayrılık, uzay mekiği ile kağnı
arasındaki teknolojik farklılıktan daha büyüktür.
"Elektronik Burun"
İnsandaki koku alma sistemi, on binden fazla kokuyu rahatlıkla
ayırt edebilmeyi mümkün kılmaktadır. Belli bir kimya eğitimi almış
uzmanlar bir parfümdeki yüze yakın kokunun kaynağını teşhis edebilirler.
İşte insan burnundaki bu üstün yaratılış, birçok bilim adamını benzer
cihazlar tasarlamaya teşvik etmektedir. Dünyanın değişik araştırma
geliştirme merkezlerinde, insandaki harika koku alma sisteminin
kopyaları üretilmeye çalışılmaktadır. Burun örnek alınarak geliştirilen
bu modellere "elektronik burun" adı verilmektedir.
İnsan burnundaki proteinlerden oluşan reseptörlerin yerine, elektronik
benzerlerinde, bir dizi kimyasal alıcı kullanılır. Bu alıcıların
her biri değişik kokuları algılayacak şekilde dizayn edilir; seçicilik
kapasiteleri arttıkça üretimleri zorlaşır ve fiyatları yükselir.
Sensörlerin çevreden topladıkları sinyaller, elektronik sistemler
yoluyla ikili kodlara dönüştürülür ve bir bilgisayara gönderilir.
Elektronik sistemler, koku alma duyusunda görevli sinir hücrelerinin,
bilgisayar da insan beyninin bir taklidi olarak düşünülebilir. Bilgisayar,
kendisine gelen bilgileri değerlendirmek için programlanır ve bu
sayede aldığı ikili kodlamadan oluşan sinyalleri yorumlar.
Bu yöntemle geliştirilen elektronik burunlar, başta gıda, parfüm,
tıp ve kimya sanayi olmak üzere değişik sektörlerde kullanılmaktadır.
Üniversiteler ve uluslararası kuruluşlar söz konusu projelere büyük
destek vermektedir. Buna rağmen, Warwick Üniversitesi'nden Julian
Gardner'in belirttiği gibi, elektronik burun teknolojisi henüz başlangıç
safhasındadır.
İnsan Burnu ile Elektronik Burun Arasında Bir Kıyaslama
Öncelikle belirtmek gerekir ki, bilim adamları burundaki kokuya
duyarlı hücrelerin algılama kapasitesinin bir eşi olmadığını ifade
etmektedirler. Dahası, insan burnunun tamamıyla yerini alacak bir
elektronik cihazın geliştirilmesinin imkansızlığı da bazı araştırmacılar
tarafından dile getirilmektedir. Elektronik sensör teknolojisi uzmanlarından
E. J. Staples de bu gerçeği açıkça söyleyen uzmanlardan birisidir.
Diğer bir bilim adamı, Profesör James Harper "Elektronik burun insanlardakinin
yerini alacak bir şey değil, bir tamamlayıcıdır" diyerek, elektronik
burnun sadece yardımcı olabileceğine dikkat çekmektedir. Bu durum
şöyle de ifade edilebilir: Bir fotoğraf makinası veya kamera gözün
yerini dolduramaz; yalnızca destek olabilir. Elektronik benzerinin
insan burnu ile ilişkisi de işte aynı bu şekildedir.
NASA'da görevli koku uzmanı George Aldrich, New Scientist dergisinin
23 Haziran 2001 tarihli sayısında, insan burnunun yerine geçecek
hiçbir şey olmadığını ifade etmektedir. Aldrich koku testlerinde
NASA'nın neden elektronik cihazları kullanmadığı sorusuna da şöyle
cevap vermektedir:
"Kanaatimce onlar (elektronik burunlar) insan burnunun sınırlarına
bile yaklaşamıyorlar. İnsan burnundan daha iyi hiçbir şey yoktur."
Bu gerçekleri kısa bir süreliğine bir kenara koyarak, iki burun
modeli arasında bir karşılaştırma yapalım. Böyle bir kıyas, insan
burnunun ne derece üstün bir tasarıma sahip olduğunu bir kere daha
gözler önüne serecektir:
1) Elektronik burunlar insandaki gibi binlerce kokuyu değil,
sadece sınırlı sayıda kokuyu algılayabilmektedir.
2) Bilgisayar destekli elektronik burunlar, insan burnu ve beynine
kıyasla oldukça büyüktür; yoğun bir kontrol ve bakım altında çalışan
hassas cihazlardır. Dahası sensörlerin kısa ömürlü olması önemli
bir problem olmaktadır. Buna karşın sahip olduğumuz koku alma
sistemi, bir hayat boyu sürdürdüğü görevinde herhangi bir bakıma
dahi gerek duymaz.
3) Sadece tek bir elektronik burnun maliyeti 100.000 Amerikan
dolarına (yaklaşık 170 milyar TL) kadar yükselebilmektedir.
4) İnsanlardaki koku alma işlemi bir saniyeden çok daha kısa
sürede olup biter. Elektronik benzerinde ise analiz süresi saniyeler
hatta dakikalar alır.
5) Sensörlerin ayarlanması ve bağlı oldukları bilgisayarın programlanması
oldukça önemlidir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki yüksek
oranlarda su, alkol, karbondioksit ve asetik asit cihazın duyarlılığını
bozabilmektedir. Ayrıca elektronik burnun, koku uzmanları tarafından
son derece hassas biçimde programlanması da gerekmektedir. Aksi
takdirde bazı kokular cihazın yanlış veya kararsız sonuçlar vermesine
neden olmaktadır.
6) Unutmamalıdır ki; sensörler ve bilgisayardan oluşan bir sistem
mantıklı bir muhakeme mekanizmasından da yoksundur. Oysa bu, insanların
daha küçük yaşlardan itibaren yapabildiği bir işlemdir. Örneğin,
bir bebek doğar doğmaz koku alma duyusunu kullanarak annesini
tanıyabilir; doğduktan iki gün sonra kokuları ayırt edebilir.
7) Kısacası, günümüzün ileri teknolojik koşullarına rağmen insan
burnunun algılama kapasitesine denk bir elektronik cihaz üretilememiştir.
Bu durum, sahip olduğumuz koku alma sistemindeki tasarımın ne
kadar hayranlık verici olduğunu gösterir. Elektronik burunlar
üzerinde çalışan uzmanlar diğer insanlardan daha çok bu gerçeğin
farkındadırlar.
İnsandaki Mükemmel Yaratılış
İnsandaki koku alma sistemi, ilk insanın yaratılışından bu yana
mükemmel olarak işler durumdadır. Bahsettiğimiz o denli kompleks
bir yapıdır ki, koku alıcıların çalışma mekanizmasının detayları
ve beyindeki algılama sistemi büyük ölçüde anlaşılamamıştır. Hatta
koku alma sistemi hakkında bildiklerimiz görme, işitme ve dokunma
duyuları üzerine bilinenlerden daha azdır. Böyle bir durumda, insan
burnunun yerini alacak bir elektronik sistemin hayal olmaktan öteye
geçmeyeceği açıktır. (Harun Yahya, Biomimetik)
Taklit Edilemeyen Mükemmellik
Görünen odur ki; önümüzdeki senelerde daha gelişmiş elektronik
burunlar üretilecektir. Ancak bu durum şu apaçık gerçeği hiçbir
zaman değiştirmeyecektir: Bir elektronik burun tesadüfen olamaz;
belirli bir plan, program ve tasarım ürünüdür. Aynı şekilde elektronik
benzerlerinden çok daha üstün olan insan burnu ve koku alma sistemi
de kendiliğinden veya tesadüfen meydana gelmemiştir; sonsuz şefkat
ve merhamet sahibi olan Allah'ın üstün yaratışının delillerindendir
ve tüm canlıların hizmetine verilmesi çok büyük bir nimettir.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: İnsan vücudunu ve koku alma sistemini
tanımaya yönelik yapılacak her yeni bilimsel gelişme, inatla evrimi
savunmaya devam edenleri bir kere daha hüsrana uğratacak; aynı zamanda
da Allah'ın sınırsız ilmini ve aklını tefekkür etmemize yardımcı
olacaktır. Bu tefekkürler, akıl sahibi olan iman edenlerin Allah'a
olan yakınlıklarını artırır, Allah'ın gücünü daha iyi takdir etmelerini
sağlar ve Allah korkularının artmasına vesile olur. İman sahiplerinin
Allah'ın ayetleri karşısındaki tavırları Kuran'da şöyle bildirilmiştir:
"Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece
ile gündüzün art arda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten
ayetler vardır. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı
zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler.
(Ve derler ki:) 'Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin,
bizi ateşin azabından koru.'" (Al-i İmran Suresi, 190-191)
|