Tatma Duyusu
Bitkiler
sadece güneş ışığıyla yaşayamazlar; topraktan bazı besinleri de
almaları gerekir. Tat duyusu, topraktan mineral ve besinleri alan
bitki kökleri için çok önemlidir. Arabidopsis (tere otu) adlı bitkide
yapılan araştırmalarda, bir genin nitrat ve amonyum tuzlarının bol
olarak bulunduğu yerleri tespit ettiği ortaya çıkarılmıştır. Bu
gen sayesinde kökler gelişigüzel değil, besin yönünde gelişerek
bilinçli bir hareket sergilemektedir. Nitratları tespit eden bu
gen ANR1'dir.
Bu gen dışında, Teksas Üniversitesi'nde yapılan başka bir araştırmada
"apiraz" adlı bir enzim daha keşfedilmiştir. Kök yüzeyinde bulunan
bu enzim, mantar gibi toprağa karışmış mikroorganizmaların ürettiği
ATP'yi (adenozin trifosfat) tadabilmektedir. ATP molekülü doğada
her zaman hazır olan kısa süreli bir enerji rezervidir. Apiraz,
bitkinin bu molekülü alıp besine dönüştürmesini daha sonra da emmesini
sağlar. Bitkilerin bir çöpçü gibi hücre dışındaki ATP'yi toplayıp
kullanılır hale getirmesi yeni keşfedilmiş bir mucizedir.
Dokunma Duyusu
Tatma duyusu gibi
dokunma duyusu da bitkilerde çok sık rastladığımız algılardandır.
Venüs gibi etçil bitkiler, üzerlerine konan böceği bir anda yakalarlar.
Mimoza ise en hafif dokunuşta bile ince yapraklarını aşağı doğru
indirir. Bezelye ve fasulye gibi tırmanıcı bitkiler hassas dokunma
duyuları sayesinde filizlerini sağlam desteklerin etrafına sararlar.
Son yapılan araştırmalarda neredeyse bütün bitkilerin dokunma duyusuna
sahip oldukları ortaya çıkmıştır.
Bitkiler genelde yapraklara büyük zarar verebilecek rüzgarın şiddetine
karşı da dokunma duyusunu kullanırlar. Rüzgar altında kalan bitkiler
dokularını sertleştirerek tepki verir ve böylece şiddetli rüzgarlarda
kırılmaktan kurtulurlar. Araştırmacılar, dokunma duyusunun güçlendirilmiş
doku üretimine nasıl yol açtığına halen cevap bulamamaktadırlar.
Bir bitkinin yaşayabilmek için ihtiyacı olan tüm özelliklere son
derece kompleks sistemler sayesinde sahip olması, tek bir bitkinin
tek bir yaprağının dahi tesadüfen oluşamayacağını görmek ve kavramak
için yeterlidir. Bitki hücreleri, beyni, eli, gözü, şuuru ve bilgisi
olmayan gözle görülemeyecek kadar küçük varlıklardır. Bu varlıkların,
"rüzgara karşı bitkiyi nasıl kurtarabiliriz?" diye düşünüp bir yöntem
geliştirmeleri imkansızdır. Üstelik bu, iç içe geçmiş ve domino
taşlarının birbirini yıkması gibi birbirini aktif hale getiren parçalardan
oluşmuş bir sistemdir. Bu sistemi ne hücreler kendi akıl ve iradeleriyle
oluşturabilirler, ne de tesadüfler böyle kusursuz bir plan ve tasarım
yaratabilirler. Tüm bunlar, sonsuz bir ilim ve akıl sahibi olan
Allah'ın varlığının delillerindendir.
İşitme Duyusu
Başta North Carolina
Wake Forest Üniversitesi olmak üzere çeşitli merkezlerde yapılan
araştırmaların sonucunda, bitkilerin belirli bir ses frekansını
veya titreşimi algılayabildikleri yönünde kanaatler oluşmuştur.
Örneğin, Wake Forest'da yapılan bir deneyde, normal filizlenme oranı
%20 olan turp tohumlarının, belirli bir frekanstaki sese uzun süre
tabi tutulduklarında, filizlenme oranlarının %80-90 civarında arttığı
görülmüştür. Araştırmacılar, bitkinin boyunun uzaması ve tohumun
filizlenmesinde aracılık eden "giberellik asit" adlı bitki hormonunun,
"işitmeden" de sorumlu olduğunu düşünmektedirler.
Bu aşamada unutmamamız gereken bir nokta vardır. Bitkilerin beyni
ya da sinir sistemi yoktur. Bir insan bir nesneye dokunduğunda,
onu gördüğünde veya tattığında sinir sisteminde ve beyinde belirli
mesajlaşmalar ve komutlar serisi devreye girer. Hafıza, idrak gibi
unsurların da katılmasıyla birlikte bilinçli bir hareket için karar
alınır. Oysa bitkilerin böyle bir sinir sistemleri, beyinleri, idrak
ve hafıza güçleri yoktur. Buna rağmen, son derece bilinçli davranışlara
sahiptirler. Adeta görüyorlarmış gibi belli bir yöne dönmekte, dokunuyorlarmış
gibi kendilerine en uygun zemini bulabilmekte veya tat alabiliyorlarmış
gibi topraktaki birçok madde içinden kendilerine yarayanları seçebilmektedirler.
Dışarıdan bakınca bilinçli yapıldığı görülen bu hareketlerin ardındaki
aklın sahibi elbette bitkiler değildir. Onları ve herşeyi üstün
bir akla sahip olan Allah yaratmıştır.
Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin Yaratandır…
İşte Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan başka ilah yoktur. Herşeyin
Yaratıcısı'dır, öyleyse O'na kulluk edin. O, herşeyin üstünde
bir vekildir." (Enam Suresi, 101-102)
|