Elbette
ki böyle bir şeyi hiç kimse söyleyemez. Kontrolsüz tesadüfler, değil
milyonlarca rengi, hiçbir şeyi oluşturamazlar. Örneğin bir kelebeğin
kanatlarını düşünün; veya her biri birer sanat harikası görünümündeki
rengarenk çiçekleri. Bunların bilinçsiz bir sürecin sonucunda oluştuğunu
söylemek, sağlıklı bir akıl için elbette ki mümkün değildir.
Görüldüğü gibi bu, açıkça körlüktür. Biraz
düşünmeye başlayıp bu körlükten kurtulan kişi ise, dünyada son derece
mucizevi bir ortamda yaşadığını hemen anlayacaktır. Ve, yaşamı için
en uygun şartlara sahip olan bu ortamın tesadüfen meydana gelemeyeceğine
de tam anlamıyla kanaat getirecektir.
Düşünen insan nasıl ki bir tablonun, mutlaka
bir ressamının da olduğunu ilk baktığı anda anlıyorsa, çevresindeki
rengarenk, ışıl ışıl, simetrik ve son derece estetik ortamın da
bir Yaratıcısı olduğunu aynı şekilde anlayacaktır.
Bu Yaratıcı; yaratmada hiçbir ortağı olmayan,
herşeyi birbiriyle uyum içinde yaratan, bizi milyonlarca renkle
bezenmiş, sayısız güzelliğin bulunduğu bu dünyaya yerleştiren Allah'tır.
Allah’ın yaratmasında herşey birbiriyle tam bir uyum içindedir.
Allah, yaratma sanatındaki eşsizliğini Kuran ayetlerinde şöyle haber
vermektedir:
"O, biri diğeriyle 'tam bir uyum'
içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında
hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir;
herhangi bir çatlaklık görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha
çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir
halde bitkin olarak sana dönecektir." (Mülk Suresi, 3-4)
Renklerin dili
Renkler nasıl insanlar için çevrelerini
tanımakta önemli iseler aynı şekilde diğer canlıların yaşamlarını
sürdürmeleri için de vazgeçilmezdirler. (Harun Yahya, Allah'ın
Renk Sanatı)
Canlılar, sahip oldukları ışık ve algılama
sistemlerine göre işleyen bir "renk dili"ne sahiptirler.
Yani her canlı türü için renklerin ifade ettiği anlamlar değişmektedir.
Her canlının yaşamını sürdürebilmesi için yaşadığı ortamdaki renklerin
dilini bilmesi zorunludur. Çünkü yaşamsal faaliyetler ancak bu dilin
algılanmasıyla yönlendirilir.
Canlılar renk dilini nasıl kullanırlar?

Sahip olduğu renkler sayesinde yaprakların arasnda kamufle olmuş
bir kelebek |
Öncelikle canlıların çok büyük bir bölümü
besin bulabilmek için renklerin yardımına ihtiyaç duyarlar. İkinci
olarak deri, pul veya kürk gibi oluşumlarında bulunan renkler, özellikle
ısıyı yayma veya tutma gibi özellikleriyle canlılığın devamı açısından
çok önemli bir rol oynarlar. Ayrıca canlılar düşmanlarından korunurken
de renklerini kullanırlar. Yaşadıkları çevreyle uyum içindeki renkleri
sayesinde kamufle olur, düşmanlarından gizlenebilirler. Üzerlerinde
taşıdıkları renkler ve desenler düşmanları açısından caydırıcı bir
görünüm oluşturabilir. Rengin yardımcı olduğu bir başka nokta da
canlıların eşlerini veya yavrularını tanımalarıdır. Örneğin anne
kuş yavrusunun besin ihtiyacını gagasının rengi sayesinde anlar.
Aynı şekilde yavru da annesini bu şekilde tanır ve besinin geldiğini
anlar. Doğadaki bu örneklerde de görüldüğü gibi canlılar, yaşamlarını
sürdürebilmek için renklerin anlamlarını doğru olarak bilmelidirler.
Bu bilgiyi doğru olarak alabilmeleri için de, bunu algılayabilecekleri
uygun sistemlere sahip olmaları gerekir.
Eğer bu sistemler olmasa dış ortamı algılayamaz
ve hayatlarını sürdürmeleri için gereken faaliyetleri yapamazlardı.
Dolayısıyla dış dünyadan kopar, ölüme mahkum olurlardı.
Her sistem, her uyum, her tasarım, her
program, her plan, her denge bir düzenleyici tarafından yaratılmak
zorundadır. Bu uyumu en mükemmel biçimde canlıların içine ve yaşadıkları
çevreye yerleştiren bir irade ve güç mutlaka vardır. Bu gücün sahibi,
alemlerin Rabbi olan Allah'tır.
|