

 
P53: Bu gen Hem Kansere Hem de Evrime Meydan Okuyor!
Amerika'dan Çin'e kadar birçok ülkeden bilim adamları, insan DNA'sında
yer alan 3 milyar kimyasal harfi okumak ve sıralarını belirlemek
için 10 yıldır uğraşmaktaydılar. Bu çalışmanın sonucunda, insan
geninde yer alan bilgilerin %85'i doğru olarak dizilebildi. Bu her
ne kadar heyecan verici, önemli bir gelişme olsa da, İnsan Genomu
Projesi'nin başında bulunan Dr. Francis Collins'in de "İnsanın kullanım
kılavuzunda ilk defa bir bölümü tamamlayabildik" sözleriyle belirttiği
gibi, DNA'daki bilginin deşifresi için henüz ilk adım atılmıştır.
Bu bilginin deşifresinin neden bu kadar uzun sürdüğünü anlayabilmek
için DNA'ya sığdırılan bilginin genişliğini ve fonksiyonlarını anlamak
gerekir.
DNA molekülünün bir bölümü olan her bir gen insan vücudundaki belli
bir özelliği kontrol eder. Boyun uzunluğu, gözün rengi, burnun,
kulağın, kafatasının malzemesi, şekli gibi sayısız özellik ilgili
genlerin emriyle meydana gelir. Bu genlerin her birini bir kitabın
sayfalarına benzetebiliriz. Sayfaların üzerinde ise A- T- G- C harflerinden
oluşmuş yazılar vardır.
DNA Kendini Nasıl Kopyalar?
Hücreler bölünerek çoğalırlar. İnsan vücudundaki hücreler ortalama
altı ayda bir yenilenirler. Hücreler bölünürken hücre DNA'ları da
bölünmek zorundadır. DNA, kendini çoğaltmak için önce karşılıklı
iki parçaya ayrılır. Bu olay oldukça ilginç bir şekilde gerçekleşir.
Yapısı sarmal bir merdivene benzeyen DNA molekülü, bu merdivenin
basamaklarının ortasından fermuar gibi ikiye ayrılır. Artık DNA
iki yarım parçaya bölünmüştür. Her iki parçanın da eksik olan yarıları
ortamda hazır bulunan malzemelerle tamamlanır. Böylece iki yeni
DNA molekülü üretilmiş olur. Operasyonun her kademesinde enzim denilen
ve adeta gelişmiş robotlar gibi çalışan uzman proteinler görev yapar.
İlk bakışta basit gibi görünse de bu operasyon sırasında gerçekleşen
ara işlemler o kadar çok ve karmaşıktır ki olayı ayrıntılarıyla
anlatmak sayfalar tutar. Şuursuz, akıl ve bilgisi olmayan küçücük
yapıların bu kadar kompleks, bilgi, bilinç ve akıl gerektiren işlemleri
kusursuzca yerine getirmeleri, okuyup geçilecek bilgiler değildir.
Bu bilgilerin insana gösterdiği ve düşündürdüğü önemli gerçekler
vardır.
Büyük bir hızla üretilen yeni DNA molekülünde, dış etkiler sonucunda
normale göre daha fazla hatalar yapılabilir. Bu sefer hücredeki
ribozomlar, DNA'dan gelen emir doğrultusunda DNA onarım enzimleri
üretmeye başlarlar. Böylece DNA kendi kendini korur ve böylece hem
DNA'nın hem de soyun devamı güvence altına alınmış olur. İşte bilim
dünyasına bir bomba gibi düşmüş olan P53 geni ve onun kontrol ettiği
P53 proteinin görevi de bu hassas noktada başlar. (Harun Yahya,
Savunma Sistemi Mucizesi)
P53 Geninden Akıllı Manevralar
P53 geni ve onun kodladığı P53 proteinin görevi hücre yaşamı sırasında
DNA'da meydana gelen hasarları onarmaktır. Hücrenin hayatını normal
olarak devam ettirdiği anlarda P53 geni sessizdir. Dış etkiler vasıtasıyla
DNA'da bir bozulma meydana geldiğinde, bu gen harekete geçer ve
ribozoma P53 enzimini (proteinini) salgılamasını emreder. Bu protein
büyük bir dikkat örneği göstererek milyarlarca nükleotidin arasından
hasarlı noktayı bulur ve hatalı dizilimleri onarır. Eğer hücrede
oluşan hasar tamir edilemeyecek boyutta ise, P53 geni hücreye kendi
kendini yok etme emri verir, DNA'sı hasarlı hücrenin oluşturacağı
tehlikeler bu sayede engellenmiş olur.
P53 Kansere Meydan Okuyor
P53 geninin bu faaliyetinin iki türlü etkisi vardır. Birincisi
tümör yani kanser oluşumunu önlemektir. Trilyonlarca hücremizin
birçoğunun DNA'ları her an bozulmaktadır. Hücre bölünmesi, dış etkenler,
maruz kaldığımız ışınlar bu bozulmayı artırmaktadır. P53 geni bu
bozulmaları onarmaktadır. Böylece her an bozulmakta olan hücrelerimiz,
kansere dönüşmeden ya normale dönmektedir ya da kendini yok etmektedir.
Kanserli hücrelerde yapılan araştırmalarda hücrelerin tamamında
bu genin bozulduğu ve görevini yapamaz hale geldiği gözlemlenmiştir.
Bu sebeple de P53 genine "Son Güvenlik Önlemi" adı verilmiştir.
P53 geninin diğer etkisi ise evrim teorisini yıkıcı etkisidir.
Bilindiği gibi evrim teorisi canlı türlerinin birbirlerinden evrimleşerek
ortaya çıktığını savunur. Bu iddiasını delillendirmek için ortaya
koyduğu mekanizma ise mutasyonlardır. Bir başka deyişle evrim teorisi
canlıların, DNA'larındaki mutasyon adı verilen ufak değişimlerin
sonucunda geliştiğini iddia eder. Oysa yalnızca P53 geninin varlığı
bile bu iddiayı geçersiz kılmak için yeterlidir. Çünkü P53 geni
ve onun kodladığı P53 enziminin görevi, yukarıda da anlatttığımız
gibi DNA'daki herhangi bir dış etkiyle oluşan değişimleri onarmaktır.
Onaramadığı durumlarda ise hücrenin kendi kendisini yok etmesini
sağlamaktır. Dolayısıyla bütün imkansızlığına rağmen evrim teorisinin
iddia ettiği gibi canlıların evrimleşmesine sebep olacak herhangi
bir mutasyon oluştuğu varsayılsa dahi P53 enzimi onu yok edecektir.
Hiçbir mutasyon birkaç saniyeden daha uzun ömürlü olmayacaktır.
Kanser araştırmalarının vardığı bu sonuç, 20. yüzyıl biliminin
bir kez daha evrim teorisinin geçersizliğini ve bir safsatadan ibaret
olduğunu ispatladığını gösterir. Kainat ve barındırdığı bütün varlıklar,
Rabbimiz'in "Ol" emriyle vücuda gelmiştir. Her bir varlık Allah'ın
eşsiz sanatının yeryüzündeki delillerindendir ve O'na boyun eğmiştir.
Ayette şöyle buyrulmaktadır:
"Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri
ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır. Gündüzü, durmaksızın
kendisini kovalayan geceyle örten, Güneş'e, Ay'a ve yıldızlara
Kendi buyruğuyla başeğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da,
emir de (yalnızca) O'nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir."
(Araf Suresi, 54)
P53 geni kanser önleyici gen olarak anılır. 17 numaralı kromozomda
bulunmaktadır. Bu genin kodladığı P53 enzimi 393 amino asitten oluşmaktadır.
Normal hücrelerde sessizdir, hasarlı hücrelerde ise faaliyet halindedir.
Kanserli hücrelerde bu genin hasara uğradığı ve görevini yapamaz
hale geldiği gözlemlenmektedir.
Kanser Nasıl Oluşur?
DNA'da yer alan bilgilerin çok hassas bir düzen ve dengeye sahip
oldukları incelendiğinde, tesadüfi bir owluşumun ne kadar imkansız
olduğu daha da iyi anlaşılır. Üç milyar harften oluşan DNA'daki
bilgiler, A-T-G-C harflerinin birbiri ardına özel ve anlamlı bir
sıra içinde dizilmesi ile oluşur. Ancak bu sıralamada tek bir harf
hatasının dahi yapılmaması gerekir. Ansiklopedide yanlış yazılmış
bir kelime ya da harf hatası önemsenmez, hatta çoğu zaman fark edilmez
bile. Buna karşın, DNA'da herhangi bir basamaktaki, örneğin 1 milyar
719 milyon 348 bin 632'nci basamaktaki bir harfin yanlış kodlanması
gibi bir hata bile, hücre için, dolayısıyla insan için korkunç sonuçlara
yol açabilir.
Genetik yapıdaki çeşitli bozuklukların neden olduğu birçok kalıtsal
hastalık vardır. Her biri çok ciddi olabilen bu hastalıkların tek
nedeni, genetik şifredeki milyarlarca harften yalnızca bir veya
birkaç tanesinin yanlış yerde bulunmasıdır. Sözgelimi, Mongolizm
veya Down Sendromu oldukça yaygındır. Nedeni ise her hücredeki 21.
kromozom çiftinde fazladan bir kromozom bulunmasıdır. Bir diğer
örnek ise Huntigton Koresidir. Hasta 35 yaşına kadar sağlıklıdır,
ama bu yaştan sonra birdenbire kol, bacak ve yüz kaslarında denetlenemeyen,
istemsiz kasılmalar başlar. Tedavisi olmayan bu ölümcül hastalık
beyni de etkilediğinden hastanın belleği ve düşünme yeteneği de
giderek zayıflar.
Tüm bu genetik hastalıkların gösterdiği önemli bir gerçek vardır;
genetik şifre o kadar hassas, dengeli ve kusursuzca hesaplanarak
planlanmıştır ki, bu düzendeki en küçük bir değişiklik dahi ciddi
sorunlar oluşturabilmektedir. Sadece bir harfin eksikliği veya fazlalığı
ölümcül hastalıklara veya hayat boyu sürecek ciddi sakatlıklara
neden olabilmektedir.
Bill Clinton tarihin en büyük buluşlarından biri olan Genom Projesi'nin
açıklanmasının ardından tüm dünyaya hitaben yaptığı konuşmasında,
' Allah'ın yaşamı yarattığı dili öğreniyoruz' diyerek başladığı
sözlerini 'Allah'ın en kutsal armağanının ne kadar harika, güzel
ve karmaşık olduğunu daha yakından anlıyoruz' şeklinde tamamlamıştır.
Kanserli hücreler yalnız hareket etmezler. Kanserli hücrelerle
işbirliği yapan ve haberleşen birçok hücre bulunur.
(Resimlerde çeşitli kanser türlerine yakalanmış hücreler görülmektedir)
Öldürücü T hücreleri kanserli bir hücreye saldırıyor.
1-http://www.pote.hu/pubhealth/10fej.html
2http://www.intouchlive.com/home/frames.htm?http://www.intouchlive.com/cancergenetics/p53.htm&3
3-http://www.iarc.fr/p53/SlideShow/sld002.htm
|