Kullanılan teknolojilerden
en önemlisi kafes sistemleriydi. Bu yöntemde yapının taşıyıcı elemanları,
yekpare yapıda değil, birbiri içine geçmiş, kafes şeklinde çubuklardan
oluşmaktaydı. Bilgisayar yardımıyla yapılan karmaşık hesaplar sayesinde,
büyük köprüler ve endüstriyel yapılar çok daha dayanıklı ve daha
ucuza inşa edildiler.
Kemiklerin iç yapısı da, insanların binalarda ve köprülerde kullandığı
kafes yapı sistemine benzer bir yapıda inşa edilmiştir. Önemli bir
farkla; kemik içindeki sistem, insanın geliştirdiğinden çok daha
üstün ve karmaşıktır. Bu sayede kemikler, hem son derece sağlam,
hem de insanın rahatlıkla kullanabileceği hafiflikte olurlar. Eğer
aksi olsaydı, yani kemiklerin içi, dışı gibi sert ve tamamen dolu
olsaydı, hem kemiklerin ağırlığı insanın taşıyabileceğinin çok üzerinde
olurdu, hem de kemiğin yapısı gevrek ve sert olup en küçük bir darbede
çatlayabilir veya kırılabilirdi. (Harun Yahya, İnsan Mucizesi)
Tasarım Harikası Kemiklerimiz
Kemiklerimizin bu mükemmel tasarımı, bizim son derece rahat bir
hayat sürmemizi, çok zor hareketleri kolaylıkla ve hiç acı duymadan
yapabilmemizi sağlamaktadır. İnsana düşen kuşkusuz bu mükemmel bedeni
onun için yaratmış ve emrine vermiş olan Allah'ı bilmesi ve O'na
şükredici olmasıdır.
İnsan vücudundaki kemiklerin esneklikleri ihtiyaca göre değişebilir.
Örneğin kadınlarda leğen kuşağı kemikleri, hamileliğin son aylarına
doğru gevşer ve birbirinden biraz ayrılırlar. Bu son derece önemli
bir ayrıntıdır, çünkü bu gevşeme sayesinde bebeğin başı doğum sırasında
ezilmeden dışarı çıkabilir. Acaba leğen kemiği, dünyaya yeni gelecek
bir canlının başının ezilmemesi için kendisini daha esnek bir hale
getirmeye nasıl karar vermektedir?
Böylesine önemli bir ayarlama, evrimin yani tesadüflerin bir hediyesi
asla olamaz. Açık olan tek gerçek vardır. Tüm bunların cevabı kusursuz
ve planlı bir yaratılıştır.
Kemiklerin esnekliğine başka bir örnek olarak bebekleri verelim.
Bebeklerin kafatası ve diğer kemikleri çok yumuşaktır ve birbirleri
üzerinde az da olsa hareket edebilirler. Bu esneklik sayesinde bebeğin
başı doğumda bir hasar görmeden çıkabilir. Eğer bu kafatası kemikleri
doğum sırasında sert olsaydı, anne karnından çıkarken çatlayabilir
hatta kırılarak bebeğin beyninde büyük hasarlara yol açabilirdi.
Bu aşamada tekrar kaçınılmaz bazı sorularla karşılaşıyoruz. Acaba
bebeğin kafatası kemiklerinin doğum sırasında karşılacakları tehlikeyi
kim, nereden bilmekte, bu önlem nasıl alınmaktadır? Açıktır ki annenin
de, çocuğun da böyle bir engelle karşılaşacaklarından haberleri
yoktur. Üstelik haberleri de olsa herhangi bir şekilde müdahalede
bulunamazlar. Bebeğe ve annesine hayat veren de, onlar için böyle
bir sistemi yaratan da kuşkusuz üstün ilim sahibi olan Allah'tır.
İskeletin Hareket Kabiliyeti
İskeletlerin hareket kabiliyeti de üzerinde durulması gereken önemli
bir ayrıntıdır. Her adım atışımızda omurgamızı meydana getiren omurlar
birbiri üstünde hareket eder. Bu sürekli hareket ve sürtünme, omurların
aşınmasına neden olabilir. Oysa bunu önlemek için her bir omur arasına
disk denilen dayanıklı kıkırdaklar yerleştirilmiştir. Bu diskler
amortisör görevi yapar. Dahası her adım atışta, vücut ağırlığı yüzünden
yerden vücuda bir tepki kuvveti gelir. Bu kuvvet, omurganın sahip
olduğu amortisörler ve "kuvvet dağıtıcı" kıvrımlı şekli sayesinde,
vücuda zarar vermez. Eğer tepkiyi azaltan esneklik ve özel yapı
olmasaydı, ortaya çıkan kuvvet doğrudan kafatasına iletilirdi ve
her adım attığımızda beynimiz sarsılırdı. (www.harunyahya.org)
Tüm bunlar insan bedeninin çok mükemmel bir tasarımın, daha doğrusu
bir yaratılışın ürünü olduğunu göstermektedir. İnsan bu mükemmel
tasarım sayesinde birbirinden çok farklı hareketleri büyük bir hız
ve rahatlık içinde yerine getirir. Oysa böyle olmayabilirdi. Çok
daha sert, çok daha kaba bir iskeletimiz olabilirdi. Örneğin tüm
bacağımızın tek bir uzun kemikten meydana geldiğini düşünün. Böyle
bir durumda yürümek büyük bir sorun haline gelecek, son derece hantal
ve hareketsiz bir bedenimiz olacaktı. Bir yere oturmak bile güçleşecek,
bu tür hareketler sırasındaki zorlamalar nedeniyle bacak kemiği
kolaylıkla kırılabilir hale gelecekti.
Oysa yapmak istediğimiz her harekete izin veren, dahası bunları
kolaylaştıran ve güvenli hale getiren bir iskeletimiz vardır. Fakat
biz ne iskeletimizin tasarımını yaptık, ne de kemiklerimizi meydana
getirdik. Bunları herhangi bir tesadüfi güç ya da doğal bir süreç
de meydana getirmedi. Bunları bizim için en mükemmel şekilde yaratan
Allah'tır. Rabbimiz bizleri bu gerçek üzerinde düşünmeye şöyle davet
eder:
"... Kemiklere de bir bak nasıl biraraya getiriyoruz,
sonra da onlara et giydiriyoruz?" (Bakara Suresi, 259)
|