Ancak bu, düşünüldüğünde
hiçbir anlam ifade etmeyen bir cümledir. Çünkü tahta bir gövdeden,
yeşil yapraklardan, çiçeklerden, köklerden oluşan bir ağacın ya
da bir çiçeğin kendisi adına böyle bir ihtiyaç hissetmesi ve düşünmesi,
tohumunun uykuya geçmesini sağlayacak bir sistemi keşfetmesi, bu
mekanizmayı kendi içinde kurması, sonra da bunun için gerekli olan
genetik bilgiyi kodlayarak bunu hücrelerine yerleştirmesi ve bu
bilgiyi gelecek nesillere aktarması elbette ki mümkün değildir.
Böyle bir iddia bilimsellikten olduğu kadar akılcılıktan da uzaktır.
Evrimcilerin bu konudaki bir başka hikayesi ise şöyledir: "Evrim
süresince, her bir bitki türü çevre koşullarına ait verileri ustalıkla
elde etti ve zihnine yerleştirdi. Bu bilgiler konsantre edilerek
genetik materyalinin içerisine kodlandı. Tohumlar, mevsimlerin ardarda
geldiğini, toprağın cinsini ve kalitesini, bir akarsuyun yakın olup
olmadığını, etrafında rakip türlerin var olup olmadığını, ortaya
çıkan boş bir alanın varlığını 'tanıma' yeteneğine sahip oldular."
(Grains de Vie, s.68)
Yukarıdaki ifadeler biraz düşünüldüğünde bunların da son derece
mantıksız varsayımlar olduğu rahatça anlaşılacaktır. Bir bitkinin
zihni yoktur ki, çevresindeki verileri "zihnine yerleştirsin!" Veya
bir bitki, sahip olduğu genetik materyalden haberdar değildir ki,
buna yeni bilgiler eklesin! Aynı şekilde bitki akıl ve şuur sahibi
bir varlık değildir ki, çevresini "tanıma yeteneğine" sahip olsun!
Bunların tümü bitkileri Allah'ın yarattığını kabul etmek istemeyen
evrimcilerin gerçek dışı masallarıdır. (Harun Yahya, Tohum
Mucizesi)
Evrimcilerin iddialarının tutarsızlığının bir başka yönü daha vardır.
Evrimciler, bitkilerin özelliklerini zaman içinde gelişen tesadüfi
değişimlerle kazandıklarını iddia ederler. Bu iddiaya göre, bitkilerin
uzun yıllar süren uyuyabilme özelliğini kazanabilmeleri için de
aradan yüzbinlerce, milyonlarca hatta yüzlerce milyon yıl geçmiş
olması, bitkilerin olumsuz koşullara dayanarak bu kadar uzun yıllar
boyunca beklemiş olmaları gerekmektedir. Ancak bitkiler böyle bir
zorluğa dayanamazlar. Tohum çimlenmeye başladıktan sonra şartlar
olumsuzsa yaşamını sürdüremez ve bu da o bitkinin soyunun tükenmesi
demektir.
Böyle bir durumda, kötü şartlarla karşılaşan ilk tohuma, uyuma
yeteneğini kazandıracak olağanüstü bir tesadüfün (buna mucize demek
daha doğru olur) meydana gelmiş olması gerekir. Bunun hiçbir şekilde
mümkün olmayacağı, evrimcilerin tek alternatif olarak öne sürdükleri
tesadüflerin değil yüz milyonlarca, trilyon kere trilyon yıl beklense
de bir bitkinin genetik şifresine yeni bir bilgi ekleyemeyeceği,
tohumlara uyuma özelliğini ya da başka herhangi bir özelliği kazandıramayacakları
sağduyu sahibi her insan için açıktır.
Bitkiler ve onları meydana getiren tohumları, Allah bugünkü özellikleriyle
birlikte kusursuz bir şekilde yaratmıştır.
|