Netlik Ayarı
Fotoğraf çekilirken yapılacak ilk işlem netlik ayarıdır. Görme
işleminde de, etrafımızdaki görüntülerin duyarlı tabaka üzerine
net olarak düşmesi için aynı işlemin yapılması gerekir. Fotoğraf
makinelerinde bu işlem elle, gelişmiş kameralarda ise otomatik olarak
yapılır. Daha özel amaçlarda kullanılan mikroskop ve teleskoplarda
da netlik ayarı yapılır.
Ancak yapılan bu işlem her durumda vakit
kaybına neden olur. Oysa insan gözü bu ayarı her an, çok kısa bir
süre içinde kendi kendine yapar. Üstelik kullanılan yöntem taklit
edilemeyecek kadar üstündür. Göz merceği, çevresinde bulunan kaslar
sayesinde görüntüyü retina üzerine kesintisiz düşürür. Yapısı son
derece esnek olan ve kolay biçim değiştiren bu mercek gerektiğinde
bombelenerek, gerektiğinde gerilerek ışığın düştüğü noktayı sabit
tutar.
Işık Uyumu
Bir fotoğraf makinesinde gündüz çekilen fotoğraf net olur. Ancak
aynı film ve makineyle gece yıldızlar çekildiğinde fotoğrafta hiçbir
şey gözükmez. Oysa göz kapakları saniyenin onda biri zamanda açılıp
kapanmasına rağmen geceleri yıldızlar çok net bir şekilde görülebilir.
Çünkü göz çok çeşitli aydınlanma koşullarına ve değişik ışık şiddetlerine
göre kendisini her an otomatik olarak ayarlayabilmektedir.
Renkli Dünyaya Açılan Pencere
Göz, görüntünün aynı anda hem siyah-beyaz, hem de renkli fotoğrafını
çeker. Daha sonra bu fotoğraflar beyinde sentezlenerek normal görüntü
halini alırlar. Retina tabakasında bulunan çubuk hücreleri, görülen
şeklin siyah-beyaz görüntüsünü tespit ederler. Çubuk hücrelerinin
bir diğer görevi bakılan nesnenin biçimini ayrıntılı olarak algılamaktır.
Koni hücreleri ise nesnenin biçimini değil renklerini tespit ederler.
Sonuçta, her iki hücreden alınan sinyallerin değerlendirilmesiyle,
dış dünyanın görüntüsü şekillenir ve renkli bir halde beynimizde
oluşur. (Harun Yahya, Gözdeki
Mucize)
Üstün Teknoloji
Gözün fotoğraf makinesi ile karşılaştırılması yalnızca konunun
daha iyi anlaşılması için başvurulmuş bir yöntemdir. Gerçekte fotoğraf
makinesi göze göre son derece ilkel bir yapıya sahiptir. Hatta gözün
görüntü iletme tekniği en gelişmiş kameralardan bile kat kat üstündür.
Sonuç olarak da gözün ilettiği görüntü insanoğlu tarafından yapılmış
herhangi bir aletin iletebildiği görüntüden çok daha kalitelidir.
Gözün tüm bu anlattıklarımızdan çok daha üstün bir işleyiş mekanizmasına
sahip olduğu dahası hiçbir bakım ve parça değişimine ihtiyaç duymadığı
düşünülürse gözün yapısının ne kadar şaşırtıcı ve mükemmel olduğu
çok kolay bir şekilde anlaşılır. Peki gözdeki bu kompleks yapı nasıl
ortaya çıkmıştır?
Kuşkusuz bu yapının tesadüfler sonucunda ya da uzun zaman içinde
kendi kendine oluşması mümkün değildir. Çünkü hiçbir tasarım tesadüfen
oluşamaz. Ortada açık bir tasarım var ise Tasarımcı'nın varlığı
da şarttır. Gözde ki bu tasarımın da tek sahibi Allah'tır. Allah,
herşeyi en güzel bir biçimde algılamamızı sağlayan gözümüzü Kendisi'ne
şükretmemiz ve O'nun yüceliğini anlamamız için yaratmıştır. Bu gerçeği
Allah bir ayette şöyle bildirmiştir:
"De ki: "Sizi inşa eden (yaratan), size kulak,
gözler ve gönüller veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz?" (Mülk
Suresi, 23)
|