Daha küçük ve zayıf memeliler
ise genellikle yavrularını korumak için onları gizler veya güvenli
bir yere taşırlar. Ancak buna fırsatları kalmadığında düşmanlarını
yavrularından uzaklaştırmak için saldırganlaşabilirler. Örneğin
son derece ürkek bir hayvan olan tavşan, yavrularına saldıran bir
düşmanı uzaklaştırmak için büyük riskleri göze alır. Yavrularına
bir saldırı olduğunda, hemen yuvasına koşar ve güçlü arka ayaklarıyla
düşmanına birkaç çift sert tekme atar. Bu cesareti çoğu zaman yırtıcı
bir hayvanı bile geri kaçırmak için yeterli olabilmektedir.
Hayatlarını tehlikeye atan hayvanlar
Ceylanlar ise, yırtıcı
hayvanlar yavrularını kovalamaya başladığında, hemen yavrularının
arkasına geçerler. Çünkü yırtıcı hayvanlar, avlarını genellikle
arkadan yakalar. Anne ceylan mümkün olduğunca yavrusuna yakın hareket
eder. Eğer yırtıcı hayvanlar yakınlaşırlarsa, anne onları uzaklaştırır.
Yavrusu takip edilen bir ceylan, toynakları ile çakalları tekmeleyebilir.
Saldırganları yavrularından uzaklaştırmak için kasten onların önünde
koşar.
Kuş sürülerinde de yetişkinler, yavruların tamamını koruma görevini
üstlenirler. Özellikle martılar bu kuş sürüleri için tehlike oluştururlar.
Yetişkin bir veya iki kuş güç gösterisi yaparak martıları kaçırabilirler.
Genellikle yetişkin kuşlar yavru kuşları nöbetleşe olarak korurlar
ve görevlerini devrettiklerinde daha uzak sularda beslenmek için
o bölgeden ayrılırlar. Geyikler, eğer yavrularına saldırmak üzere
olan düşmanları ile baş edemeyeceklerini anlarlarsa, kendilerini
hiç çekinmeden düşmanlarının önüne atarlar ve av olarak düşmanın
kendilerini kovalamasını sağlarlar. Böylelikle düşmanı yavrularından
uzaklaştırırlar. Birçok hayvan aynı taktiği kullanır. Örneğin dişi
kaplan kendilerine doğru avcı bir hayvanın yaklaştığını gördüğünde,
yavrularının yanından ayrılır ve hemen düşmanının dikkatini kendi
üzerine çeker. Rakunlar ise düşmanlarının geldiğini gördüklerinde
yavrularını en yakındaki ağacın üzerine taşırlar ve daha sonra hızla
ağacın üzerinden aşağı inerek düşmanlarının arasına dalarlar. Onları
uzun süre peşlerinden sürükler ve yavrularından yeterince uzaklaştırdıklarına
kanaatleri geldiğinde, düşmanlarını atlatarak hemen sessizce yavrularının
yanına dönerler. Elbette ki bu davranışları her zaman yüzde yüz
başarıyla sonuçlanmayabilir. Yavrular kurtulsa bile, ebeveynler
yavruları uğruna ölüme gidebilirler.
Yaralı taklidi yapan kuşlar
Bazı kuşlar ise
"yaralı taklidi" yaparlar ve böylelikle düşmanlarının dikkatini
yavrularının üzerinden dağıtarak kendi üzerlerine çekerler. Bir
düşmanın yaklaştığını gören dişi kuş sessizce yuvasından uzaklaşır.
Düşmanının önüne geldiğinde yerde çırpınmaya ve bir kanadını yere
vurmaya başlar. Bu esnada da acı dolu çığlıklar atar. Kuş yerde
çaresizce çırpınıyor gibi görünür. Ancak her zaman tedbirli davranır
ve düşmanın erişebileceği mesafenin ilerisinde durur. "Yaralı" kuşu
kolay bir av olarak gören yırtıcı hayvan avını yakalamaya çalışırken,
yuvadan bir hayli uzaklaştırılmış olur. Avcı yuvasından yeterince
uzaklaştığında, dişi kuş bir anda taklit yapmayı bırakır ve saldırgan
hayvan tam kuşa yetişmişken dişi kuş aniden havalanır ve kaçar.
Bu "tiyatro gösterisi" genellikle son derece ikna edicidir. Köpekler,
kediler, yılanlar ve hatta diğer kuşlar bile bu oyuna kanarlar.
Kuşların "yaralı kuş" senaryosuna bugün bile bilim adamları hiçbir
açıklama getirememektedirler.
Bir kuş böyle bir senaryoyu kendi kendine hazırlayabilir mi? Bunun
için kuşun son derece bilinçli bir varlık olması gerekir. Bu davranış
herşeyden önce "taklit", zeka ve yetenek gerektirir. Ayrıca bir
hayvanın kendisini tereddütsüzce düşmanının önüne atabilmesi ve
kendini kovalatması için son derece cesaretli ve gözü kara olması
gerekir. Daha da ilginç olanı bu kuşlar bu davranışı başkalarından
görerek yapmazlar. Bu savunma taktiğine ve yeteneğine doğuştan sahiptirler.
(Harun Yahya, Canlılardaki
Fedakarlık ve Akılcı Davranışlar)
Kuşkusuz burada anlatılanlar hayvanlar dünyasında yaşanan bilinçli
ve fedakarca davranışların yalnızca bir kısmıdır. Yeryüzündeki milyonlarca
çeşit canlı, kendine özgü bir koruma sistemine sahiptir. Ancak bu
sistemlerden ziyade, bunlardan çıkan sonuç önemlidir. Bir kuşun
kendi bilinci ve iradesi ile yavrusunu korumak için ölümü göze aldığını
iddia etmek akla ve mantığa uygun değildir. Burada söz konusu olan
akılsız, bilinçsiz, şefkat, merhamet gibi duygulara sahip olması
mümkün olmayan hayvanlardır.
Eğer bir canlı türünün içinde sadece bir nesil bencillik ederek
bu fedakarlıklar yapılmasa, o türün nesli tükenecektir. O halde
bu canlılara son derece akılcı davranışları yaptıran kimdir? Akılları
olmayan bu varlıklar nasıl bir sistemle böylesine mükemmel işler
yapabilirler?
Elbette ki, bu canlıların böyle bir davranışı sergilemelerinin
nedeni, onları Allah'ın bu şekilde yaratmış olmasıdır. Bu canlılar
da yeryüzünde var olan herşey gibi Allah'ın ilhamı ile hareket etmektedirler.
Bu hayvanların böylesine bilinçli, şefkatli, merhametli hareket
etmesini sağlayan, onları bu özellikleri ile yaratan göklerin ve
yerin Rabbi olan Allah'tır. Allah, bu canlılara ilhamıyla sonsuz
şefkat ve merhametinin örneklerini sergilemektedir. Allah Kuran'da
kullarına Kendini şöyle tanıtır:
"O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde)
kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler
O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir.
O, Aziz, Hakim'dir." (Haşr Suresi, 24)
"Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih
etmiştir. O, üstün ve güçlü (aziz) olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Diriltir ve öldürür. O, her
şeye güç yetirendir." (Hadid Suresi, 1-2)
Yağmur kuşu, yavrularına göz diken hayvanları uzaklaştırmak için
kanatlarından birini kırıkmış gibi yere bırakır ve yaralı gibi yerde
sürüyerek düşmanını kendi üzerine çeker. Yuva güvenliğe alınana
kadar düşmanın kendisini takibine izin verir. Düşmanının yuvadan
yeterince uzaklaştığına kanaat getirdiğinde rol yapmayı bırakır
ve hızla yavrularının yanına döner.
|