Yılan hızlandıkça kafasını
ve kuyruk ucunu ortaya doğru kaldırıyor ve bir yandan diğerine geniş
bir S şeklinde dalgalanıyor. Yılanın bu hareketi, masa üzerindeki
bir kamçının bir uçtan diğer uca dalgalanmasına benziyor.
Dalgalanarak Uçmak
Bu yılanın nasıl manevra yaptığı sorusuna Socha, "uçan canlıların
çoğu, bir çeşit yaslanma tekniği kullanırlar. Yılan ise uçma işlemini
bir taraftan diğerine dalgalanarak gerçekleştirir" cevabını vermektedir.
Kuşlarda ya da süzülen sincaplarda olsun, havada yapılan manevralar,
canlının bedenini belli bir tarafa yatırması sayesinde gerçekleşir.
Yılan ise sola yaslansa da sağa yaslansa da aynı silindirik yapısını
koruyacağından bu bir fayda vermez. Oysa manevrada dalgalanma tekniğini
kullanan yılan havada son derece çeviktir. Chrysopelea paradisi
yılanının manevra kabiliyeti o kadar üstündür ki havada yönünü 90
dereceye kadar aniden değiştirebilir. Söz konusu araştırmada, yılanın
bir ağaca çarpmamak için havada kolaylıkla yön değiştirebildiği
gözlemlenmiştir. (Harun Yahya, Doğadaki
Tasarım)
Bir uçak gemisinden yatay kalkış yapan bir jet pilotu için kısacık
kalkış pistinde göstereceği beceri çok önemlidir. Eğer pilot yeteri
kadar hızlanamaz ve uçağın burnuyla kanatlardaki flapları ayarlayamazsa
derhal suya çakılacaktır. İşte yılanın uçuşa kalkışında da benzer
bir durum söz konusudur. Yılanın kalkış anında kendisini hızla ileriye
itmesi saniyenin onda birinden az bir sürede gerçekleşir. İşte bu
kısacık sürede bedenin de derhal yassılaşması gerekir. Aksi takdirde
derhal yere çakılacaktır. Bu hareketin biyomekaniği, yani bedensel
parçaların birbirleriyle hangi ilkeler doğrultusunda çalışıp hareket
oluşturabildiklerinin detayları ise bilim adamları için hala bilinmez
bir konudur.
Uçan Yılanlardaki Uçuş Mekanizması Bir Tasarım
Harikasıdır
Yılanın havada bulunduğu sırada bir grup kas yassılaşmayı sağlarken
bir diğer grup kas havadaki S şekilli dalgalanma hareketini kontrol
eder. Bu iki kas grubunun uygun şiddette ve şekilde kasılması yılan
için hayati önem taşır. Bu kasların kasılmasını sağlayan faktör
ise sinir hücrelerinden gelen sinyallerdir. Sinir hücrelerinden
bu kaslara her an çok sayıda emir ulaştırılır. Bu emirlerin her
birinde, örneğin, saniyede yüz emir alan bir kasın aldığı 100 emirde
de, kasılma şiddeti ihtiyaca göre an ve an hesaplanarak aktarılır.
Ancak yılanın sinir hücrelerinden kaslarına tek yönlü bir haberleşme
yeterli olmaz. Yılanın kaslarının alınan emir doğrultusunda aldıkları
pozisyon sinir hücrelerine haber verilerek harika bir kontrol mekanizması
sağlanmış olur.
Onbinlerce sinir ve kas hücresi arasında durmaksızın sürdürülen
bu mekanizma olmasaydı, yılanın bazı kasları kasıldığı halde bazı
bölümleri kasılmayacak sonuçta yılan tepe taklak bir şekilde hızla
yere çakılacaktı. Socha 6 yıl boyunca Singapur hayvanat bahçesindeki
10 metrelik bir kuleden (3 katlı bir bina yüksekliği) atlayan yılanları
gözlemlemiş, tek bir yılanın dahi yaralanmadığını bildirmiştir.
Şüphesiz yılanların böylesine uzun bir mesafeyi hiç yaralanmadan
uçabilmeleri vücutlarındaki bu olağanüstü kas yapısından kaynaklanmaktadır.
Ancak unutulmamalıdır ki böylesine kompleks bir kas yapısı ya da
yılanın üstün anatomisi yüzyıllarca beklense dahi kendi kendine,
tesadüfen oluşabilecek bir mekanizma değildir. Kuşkusuz Chrysopelea
paradisi yılanındaki bu tasarımı, yüce Rabbimiz belli bir plan dahilinde
kusursuz olarak yaratmıştır.
|