1. Erken Haber Alma-Uyarı
Sistemi:
Böcek, yaprakları yemeye başlamadan, böceğin son derece hafif adımları
bitki tarafından olağanüstü hassaslıkla tespit ediliyor. Bu sistem,
düşman uçakları henüz görülür hale gelmeden yerlerini radyo dalgaları
göndererek belirleyen radar sistemlerine benzemektedir.
2. Aşamalı Alarm Sistemi:
Bitki böceğin kendi üzerindeki hareketini gözlemleyerek, kimyasal
savunma silahlarını harekete hazır hale getirmek üzere aşamalı olarak
alarm sistemini devreye sokuyor. Bilindiği gibi hava savunma teknolojisinde
hava sahasına yabancı bir uçak girdiğinde alarm durumuna geçilir
ve duruma göre alarmın boyutu değiştirilebilir (sarı alarm, kırmızı
alarm). Bitkideki aşamalı alarm sistemindeki yapı ise bundan daha
komplekstir.
3. Kimyasalların Yapısı:
Bitki, karmaşık kimyasal reaksiyonlarla üretilen, zehirli salgılar
sentezlemektedir. Ancak burada bir mucize söz konusudur. Çünkü bu
kimyasalların formülleri son derece karmaşık formüllerdir ve salgıyı
meydana getiren elementler özel olarak seçilir ve yine özel bir
plana göre birleştirilir. Eğer herhangi bir aşamada yanlış elementler
seçilirse ortaya başka bir kimyasal çıkacak böylece bu silah böcek
üzerinde etkili olamayacak ve bitki böcek tarafından tahrip edilecektir.
(www.belgeseller.net)
Ayrıca bu kimyasalın böcek üzerinde etkili olabilmesi için böceğin
metabolizmasının da bitki tarafından detaylı olarak bilinmesi gerekir.
Halbuki bitki böcekle sadece fiziksel bir temastadır ve ortada böceğin
biyokimyasını inceleyebileceği bir laboratuvar yoktur. Üstelik bitkinin
"bu böceğe şu elementleri şu formülle birleştirip bir zehir yaparsam
onu yenerim" diye düşünebileceği bir beyni de yoktur.
Bu canlının başardığı işteki olağanüstülüğü daha iyi anlamak için
başka bir yönden düşünelim:
Siz elinize bir canlı alsanız onun biyokimyasal özelliklerinin
bir profilini çıkarabilir, üstelik vücudunuzda ona karşı zehirli
bir içeriğe sahip kimyasal salgılar geliştirebilir misiniz? Elbette
ki hayır. İşte bitkinin böceğe karşı, hem de 3 tane zehirli maddeyi
tesadüfler sonucu veya kendiliğinden geliştirmesi de bu denli imkansızdır.
Dolayısıyla bitkinin kendisini savunması sırasında apaçık bir mucize
gerçekleşmektedir. Hiç şüphesiz bitkideki bu bilincin sahibi, herşeyin
Yaratıcısı, alemlerin Rabbi olan Allah'tır. Allah bir ayette herşeyi
bir düzen içinde ve ölçüyle yarattığını şöyle bildirir:
"Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir.
O'na mülkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş,
belli bir ölçüyle takdir etmiştir". (Furkan Suresi, 2)
Allah, Kuran'da ayrıca akıl sahiplerini, diğer insanların hiç düşünmediği
-ya da "evrim", "tesadüf", "doğa mucizesi" gibi sözde açıklamalarla
geçiştirmeye çalıştıkları- konular üzerinde düşünmeye davet eder.
Allah bu konuyla ilgili olarak Kuran'da şöyle buyurmaktadır:
"Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece
ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten
ayetler vardır. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı
zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler.
(Ve derler ki:) 'Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek
yücesin, bizi ateşin azabından koru.'" (Al-i İmran Suresi, 190-191)
Bu ayetlerde de görüldüğü gibi akıl sahiplerine düşen, Allah'ın
ayetlerini görmek ve gördükleri bu mükemmelliklerden yola çıkarak
Allah'ın sonsuz bilgi, güç ve sanatını kavramaya çalışmaktır.
Çünkü Allah'ın ilmi sonsuz, yaratışı kusursuzdur...
Ve düşünen insanlar için, çevrelerindeki herşey bu yaratışın delillerindendir.
|