Oradan uzaklaşmaları gerekiyorsa
uzaklaşır, saklanmaları gerekiyorsa saklanırlar. Burada düşünülmesi
gereken şey şudur: Bu hayvanlar bu işareti gördüklerinde kaçmaları
gerektiğini anlıyorlarsa, bu hayvanların daha önceden bunu kendi
aralarında konuşarak kararlaştırmaları gerekir ki, tek komutta hemen
uygulamaya geçirebilsinler.
Burada göz ardı edilemeyecek derecede şuurlu davranışlar söz konusudur.
Bunun tek açıklaması canlılara yaptıkları bu akıllı davranışları
öğretenin ve uygulatanın, herşeyin yaratıcısı olan, yarattıklarını
koruyup kollayan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Allah olduğudur.
Canlılar Tehlikelere Birlikte Karşı Koyarlar
Sürü
halinde yaşayan birçok hayvan türü tehlike anında birbirlerini uyarmanın
yanı sıra tehlikeye de birlikte karşı koyarlar. Örneğin küçük kuşlar,
doğan veya baykuş gibi yırtıcı kuşlar bölgelerine girdiğinde topluca
bu hayvanların çevresini sarar. Bu arada çevredeki diğer kuşları
da bölgeye çekmek için özel bir ses çıkartırlar. Küçük kuşların
topluca gösterdikleri saldırgan hareketler, yırtıcı kuşları genellikle
bölgeden uzaklaştırır.
Birarada uçan bir kuş sürüsü de aynı şekilde tüm sürü üyeleri için
bir koruma sağlar. Örneğin sürü halinde uçan sığırcıklar aralarında
geniş bir mesafe bırakarak uçarlar. Ancak bir doğan gördüklerinde
aralarındaki boşlukları kapatırlar. Böylelikle doğanın sürünün ortasına
dalmasını zorlaştırırlar, kaldı ki doğan bunu yapsa bile başarılı
olamaz, kanatlarını sakatlar ve avlanamaz.
Genel olarak bir zebra sürüsü saldırıya uğradığında sürünün lideri
olan zebra geride kalır ve dişiler ile taylar önde koşar. Erkek
zebra arkada zigzaglar çizerek koşar, çifteler atar, hatta geri
dönüp saldırgan hayvanları kovaladığı bile olur.
Misk sığırları da
bir saldırganla karşılaştıklarında kaçmak yerine kendilerine bir
güvenlik çemberi oluştururlar. Tüm grup üyeleri düşmana arkalarını
dönmeden geri geri giderek bir daire haline gelirler. Yavrular bu
dairenin merkezindedir ve annelerinin uzun tüylerinin altında saklanır.
Yetişkinler yavruların çevresini kuşatarak onları tam bir koruma
altına alır. Saldırganların üzerine atılan bir misk sığırı saldırıdan
sonra yavruları koruyan dairenin dağılmaması için yerine geri döner.
(Harun Yahya, Canlılardaki
Fedakarlık ve Akılcı Davranışlar)
Elbette canlıların bu iş birliklerini kendi iradeleriyle gerçekleştirdiklerini
söylemek akıl sahibi bir insan için mümkün değildir. Bu gerçekler
karşısında varılması gereken sonuç şudur: Doğadaki herşey sonsuz
ilim ve kudret sahibi bir Yaratıcı'nın eseridir. O Yaratıcı tüm
canlıları, insanları, hayvanları, böcekleri, bitkileri, canlı cansız
tüm varlıkları yaratan Allah'tır. O, üstün bir kudret, şefkat, merhamet,
akıl, ilim ve hikmet sahibidir. İnsana düşen ise, Allah'ın ayetleri
üzerinde hakkıyla düşünmektir. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:
"Şu halde hamd göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve
alemlerin Rabbi Allah'ındır. Göklerde ve yerde büyüklük O'nundur.
O, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir." (Casiye Suresi,
36-37)
|