

 
Keseli Su Bitkileri
Durgun
su birikintilerinde yaşayan keseli bitkiler diğer bitkilerden farklı
olarak lifli bir vücut yapısına sahiptirler. Bu bitkilerin kökleri
yoktur ve gövdeleri de belirgin değildir. Bataklıklarda ve su birikintilerinde
su yüzeyinin hemen altında sürüklenirler ve bu bitkilerin sadece
parlak sarı çiçekleri suyun üzerinde görüldüğü zaman göze çarparlar.
Bu bitkilerin en ilginç özelliği ise sahip oldukları keseli tuzaklar
ve bu tuzakları kullanma şekilleridir. Bitki keseleri mikroskop
altında incelendiğinde, her bir şeffaf kesenin iç duvarlarının bir
salgı beziyle kaplı olduğu görülür. Bunlar içlerine su çekebilirler,
böylece kısmi bir vakum etkisi meydana getirirler. Kesenin sırt
tarafında ise avların yakalanmasını sağlayan tetikleyici kıllar
yer almaktadır. Bu kıllara dokunan su pireleri, tatarcık larvaları
veya solucanlar gibi küçük canlılar saniyenin binde biri gibi kısa
bir sürede derhal içeri çekilirler. Kıllar, avlar için herhangi
bir kaçış ihtimaline olanak bırakmazlar, salgı bezleri de bazı enzimler
salgılayarak yakalanan avların yenebilir kısımlarını sindirmeye
yardımcı olurlar. (http://www.bbc.co.uk/ nature/animals/features/)
Durgun su birikintilerinde yaşayan keseli bitkilerin sahip oldukları
bu mekanizma her aşamasıyla kusursuz bir şekilde çalışmaktadır.
Eğer bu mekanizmada herhangi bir aksaklık meydana gelecek olursa
bitki sahip olduğu üstün avlanma yeteneğini kaybedecek ve bu nedenle
yaşamını devam ettiremez hale gelecektir. Ancak bu hiçbir zaman
olmaz; keseli bitkilerin bu kusursuz mekanizması hiç durmaksızın
çalışan bir kapan gibi görevini eksiksiz olarak yerine getirir.
Tüm bunlar bizlere keseli bitkilerin birer tasarım harikası olduklarını
göstermektedir.
Allah Her Canlıyı Kontrolü
Altında Tutar
İnsan bedeni de tıpkı diğer varlıklarda olduğu gibi şuursuz atomlardan
meydana gelir ve vücudumuzda bu atomların oluşturduğu şuursuz hücreler
tarafından sayısız işlem gerçekleştirilir. Beyin denilen organımız
da düşünmemizin kaynağı gibi görünse de kendi başlarına bir karar
mekanizması olmayan sinir hücrelerinden oluşur. Kısacası şuur, belli
sebep sonuç ilişkileriyle açıklanamaz. Şuurla ilgili olarak, evrimci
olan Julian Huxley'nin şu sözleri oldukça çarpıcıdır:
"Bilinçli hal kadar olağanüstü bir şeyin nasıl olup da bir sinir
hücresinin başlatıcı hareketi sonucu ortaya çıktığı, aynı Aleaddin'in
lambası hikayesinde lambanın ovuşturulmasıyla cinin görünmesi kadar
anlaşılmazdır..." (The Problem of Consciousness, Colin McGinn) |