Örneğin birçok bitkide çiçeklenme yılın belli bir
zamanında olur. Çünkü bu zamanlar bitkinin çiçeklenmesi için en
uygun zamanlardır. Bitkilerin bu zaman ayarlamalarını yapan saatleri,
güneş ışığının yapraklara düşme süresini de hesaplar. Her bitkinin
biyolojik saati bu süreyi bitkinin kendi yapısal özelliğine göre
hesaplar. Yapılan hesap ne olursa olsun çiçeklenme en uygun zamanda
gerçekleşir. Bu şekilde bir zaman ayarlaması yapan soya fasulyesi
üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda, bu bitkilerin ne zaman
ekilirlerse ekilsinler her zaman yılın aynı zamanlarında çiçek açtıkları
görülmüştür.
Gelincik çiçekleri polenlerini yayma zamanlarını, polen taşıyıcıların
en yoğun şekilde dolaştıkları günlere ve saatlere denk getirirler.
Yine her bitki için bu günler ve saatler değişir. Ama sonuçta her
bitki yaptığı zaman ayarlamasıyla en garantili biçimde polenlerini
yaydırır. Gelincik çiçekleri Temmuz ile Ağustos aylarında sabah
05.30 ile 10.00 saatleri arasında polenlerini yayarlar. Bu saat,
arıların ve diğer böceklerin de beslenmek için dışarıya çıktıkları
saatlerdir. Burada bitki, kendi özellikleri dışında bir de diğer
canlıların özelliklerini en ince ayrıntısına kadar hesaba katmalıdır.
Bu bitki kendisini dölleyecek olan canlıların yuvalarından çıkacakları
zamanı, katedecekleri yolun süresini ve beslenme saatlerini tam
olarak bilmelidir. Bu durumda akla şu soru gelecektir: Bütün bu
"bilgilere" sahip olan ve gerekli "hesaplamaları
yapan", "diğer bir canlının özelliklerini analiz eden"
ve bir bilgisayar merkezini andıran bu saat, bitkinin neresindedir?
Bilim adamları için bitkilerdeki bu mükemmel zaman ölçme sisteminin
nerede bulunduğu hala tam bir sırdır. (Harun Yahya, Bitkilerdeki
Yaratılış Mucizesi)
Bu sonuç, bitkilerin her türlü faaliyetlerinin zamanlamasını belirleyen,
dolayısıyla hepsini bilgisi ve denetimi altında bulunduran üstün
bir aklın ve gücün delillerini ortaya koymaktadır.
Bitkilerdeki biyolojik saat konusu, sayısız yaratılış mucizelerinden
sadece biridir. Canlılığın tesadüflerle ortaya çıktığı gibi büyük
bir saçmalığı savunan evrim teorisi ise bilimsel gerçeklerle çelişen,
sadece çeşitli senaryolar üreterek iddialarına destek bulmaya çalışan
bir teoridir. Bu, evrimcilerin zaman zaman kendilerinin de itiraf
ettiği bir gerçektir. Nobel ödüllü, bir evrimci olan Dr. Robert
Milikan evrimcilerin içinde bulundukları durumu şöyle itiraf etmektedir:
"Şu çok acıklı, biz bilim adamları şu ana kadar hiçbir bilim
adamının kanıtlayamadığı evrimi kanıtlamaya çalışıyoruz." (http://www.rmplc.co.uk/eduweb/sites/sbs777/vital/evolutio.html
)
Allah üstün gücü ve sonsuz aklıyla her yerde yaratılış delillerini
bizlere göstermekte, bunları görerek öğüt almamızı ve düşünmemizi
istemektedir. Kuran’da da belirtildiği gibi, ancak aklını kullanabilen
kişiler öğüt alıp düşünür ve Rabbimize bir yol bulabilirler:
“Sizin için gökten su indiren O'dur; içecek ondan,
ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. Onunla
sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her
türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk
için ayetler vardır.” (Nahl Suresi, 10-11)
|