
AHİR ZAMANDA YÖNELİK İŞARETLER
Peygamberimiz
(sav), gerek kendi yaşadığı dönemle gerekse İslam aleminin geleceğiyle
ilgili birçok haber vermiş ve Rabbimiz'in bir mucizesi olarak bu
haberlerin hepsi doğru çıkmıştır. Hz. Muhammed (sav)'in İslam aleminin
geleceğiyle ilgili verdiği haberlerin büyük bir kısmı, ahir zamanla
ilgili olayları kapsar. Ahir zamanda depremlerin artacağı, kuraklık
yaşanacağı, gökyüzünde olağanüstü olayların görüleceği, büyük savaşlar
olacağı, kargaşa ve anarşinin artacağı, güvenliğin azalacağı,
ihtilaller olacağı Peygamberimiz (sav)'in verdiği ve içinde yaşadığımız
dönemde gerçekleştiğine şahit olduğumuz haberlerdir. Peygamberimiz
(sav), ahir zamanda Müslümanların ve iman edenlerin çeşitli sıkıntılar
yaşayacağını, bu sıkıntılı dönemin ardından Hz. İsa'nın yeniden
yeryüzüne dönüşü ve Hz. Mehdi'nin zuhur edişiyle birlikte tüm müminleri
aydınlık bir dönemin beklediğini de müjdelemiştir. Hz. İsa ve Hz.
Mehdi'nin gelişi öncesindeki alametleri çok detaylı açıklayan
Peygamberimiz (sav), bu mübarek zatların zuhuruyla birlikte yaşanacak
güzellikleri de kapsamlı olarak tarif etmiştir.
Hadislerde
Deccal'in çıkış alametleri ve bu dönemde meydana gelecek gelişmeler
hakkında da çeşitli bilgiler verilmiştir. Bu hadislerden günümüze
işaret etmesi muhtemel olalardan bazıları şöyledir:
YAĞMUR BOMBASI
Müslim’in Nüvvas b. Sem’an’dan nakl ettiği bir hadisde şöyle varit olmuştur:
"Göğe emredip yağmur yağdıracak..." (Kıyamet alametleri baskı 10 sf. 219)
Hadiste
ahir zamanda istenildiği zaman yağmur yağdırılabilecek yöntemler
geliştirileceği bildirilmiştir. Nitekim günümüzde bu yöntemler
kullanılmaktadır. Yağmur bombası veya bulut tohumlama olarak bilinen bu
yöntem şöyle uygulanmaktadır:
"Yağmur
bombası, çok soğuk bulutlara, buz kristalleri saçarak yağmur ve kar
şeklinde yağışın sağlanmasıdır. Çok soğuk bulutlar sıkça görülür.
Bunlar 0°C'nin altında veya hatta -40°C'nin altında bulunan çok küçük
su damlacıklarından ibarettir. Böyle bir buluta buz kristallerinin
atılması şartları değiştirir. Kristaller suya göre daha düşük buhar
basıncına sahip olduğu için, su damlacıklarının buharlaşmasına sebep
olurlar. Daha sonra bu nem, buz kristallerinin üzerinde yoğunlaşır.
Böylece, buz kristallerinin büyüklüğü aşağı düşerken sürekli artar. Bu
şekildeki bulut tohumlaması, yüksek seviyelerde buz kristallerinin
oluşması ile tabii olarak meydana gelir. Buz kristallerinin buluta
düşmesi veya atmosferdeki buzlaşmış tozların bulunması olayı tamamlar.
Sun'i bulut tohumlaması havadan veya yerden yapılabilir. Bir uçak
kullanılarak, bulutların içine katı karbondioksit (kuru buz)
tanecikleri saçılır. Sıcaklıkları çok düşük olduğu için bu taneciklerde
çok miktarda buz kristalleri vardır." (http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Yağmur_Bombasım)
Bu yöntemin günümüzde sık kullanıldığı yerlerden biri Kanada’dır. Konuyla ilgili National Geographic dergisinin internet sitesinde şu bilgiler verilmiştir:
"Kansas'ta
(ABD) kimi zaman toplanan bulutlar yağmur beklentisi yaratır, ama bir
türlü boşalmaz; bunun yerine hasada zarar veren doluya çevirdiği
zamanlar da olur. Batı Kansas Hava Durumu Modifikasyon Programı
bulutları yola getirmek için uçaklar gönderir. Kanatlara takılı
brülörlerin saldığı gümüş iyodür dumanı, yükselen havayı, belirli
fırtına bulutlarını sıfır derece altındaki iç bölüme doğru yöneltir. O
yükseklikte gümüş iyodür parçacıkları, bulut suyunun etrafında
donabileceği birer çekirdek işlevini görür. Yeterli ağırlığa ulaşan buz
taneleri düşmeye başlar ve iniş sırasında eriyerek yağmura dönüşür.
Kuramsal olarak bakıldığında, bu strateji sadece yağış miktarını
artırmakla kalmaz, nemin bulutlar içinde yukarıya sürüklenerek dolu
haline gelmesini de önler… (http://www.nationalgeographic.com.tr/ngm/mercek.asp?Konu=2&Mercek=5&Yil=05&Ay=06)

Resimde
Kansas’ta uçaktan gümüş iyodür dumanı püskürterek gerçekleştirilen bir
bulut tohumlama işlemi görülmektedir. (Kaynak: National Geographic
sitesi)
Yağmur bombası son 60 yıl
içinde geliştirilmiş bir teknolojidir. Günümüzde içlerinde ABD, İsrail,
Kanada, Rusya, Tayland, Fas, Avustralya’nın da olduğu yaklaşık 24 ülke
bu yöntemi daha fazla yağış sağlamak için kullanmaktadır. (http://www.aksam.com.tr/haber.asp?a=77081,10) Aşağıdaki resimlerde günümüzde kullanılan gümüş iyodür ve bulut tohumlama cihazlarından bazıları görülmektedir:

Uçak kanadına takılmış bulut tohumlama fişekleri

50 gr gümüş iyodür içeren bulut tohumlama fişekleri

Bir bulut tohumlama cihazının deneme atışı
SÜT ÜRETİMİNDE ARTIŞ
Peygamber
Efendimiz (sav)'in ahir zamana yönelik hadislerinde Deccal'in çıkış
alametlerinden biri olduğu belirtilen olaylardan biri de süt
üretimindeki artıştır. Yaşadığımız bu dönemde hayvancılık alanındaki
kaydedilen gelişmeler, hadislerde işaret edilen bu verim artışına sebep
olmuştur. (En doğrusunu Allah bilir)
Bu hadis İbnil-Münadi Ali (K.V.) den rivayet etmiştir.
Müslim’in Nüvvas b. Sem’an’dan nakl ettiği bir hadiste şöyle varit olmuştur:
‘’Bir
kısım insanlara gelip davet edecek, onlar ona inanacaklar... Göğe
emredip yağmur yağdıracak... Yere emredip ekin bitirecek...
Hayvanlarını da bollatacak... Memelerini de sütle dolduracak. (Kıyamet Alametleri 10. baskı, s. 219)
Günümüzde,
kısa bir süre önce kullanılmaya başlanan hayvan popülasyonuna suni
tohumlama uygulanması, embrio transferi ve yüksek verimli hayvanlar ile
hayvan kalitesinin artırılması, Hollanda ve Belçika başta olmak üzere
tüm ülkelerde süt üretiminde büyük bir artışa sebep olmuştur. Örneğin
Hollanda da bir inekten alınan günlük süt miktarı ortalama 35 lt'ye
çıkmıştır. Hatta günlük 53 lt süt veren ineklerin de olduğu
bilinmektedir.
DEFİNE DEDEKTÖRÜ
Ahir
zamanı anlatan Deccal'in çıkışını ve özelliklerini anlatan bir hadis-i
şerifte de, Deccal'in bir binanın yanından geçerken bu binanın altında
saklı olan defineyi haber verdiği anlatılmaktadır:
(Deccal) Yıkılmaya yüz tutmuş bir harabenin yanından geçerken "Haydi
altında saklı olan defineni çıkar!" diye emir verecek, anında define
meydana çıkacak..." (Müslim, Nuvvas'dan nakl edilmiştir) (Kıyamet alametleri, sf 219)
Bilindiği gibi, günümüzde yer altındaki metalleri tespit eden, değerli
ve değerli olmayan metalleri ve metal alaşımlarını birbirinden ayıran
dedektörler yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu dedektörler sayesinde,
bir binanın, göçüğün ya da toprağın altında gömülü metal olup olmadığı
hemen anlaşılmaktadır. Gömülü olan altın, gümüş, bakır, bronz gibi
metallerin yerlerinin kolaylıkla tespit edilmesini sağlayan bu
dedektörler mühendislikte, inşaatta, askeriyede sıkça kullanıldığı
gibi, bazı kimseler tarafından da define dedektörü olarak
kullanılmaktadır.
Yukarıdaki hadiste de,
define dedektörü gibi bir aletin kullanılmasına işaret ediliyor
olabilir. Bu yolla, yıkılmak üzere olan binanın altında hazine olduğu
tespit edilmiş ve bu hazine yeryüzüne çıkarılmış olabilir. (En
doğrusunu Allah bilir.)
TROL AVCILIĞI
Onun (Deccal’in) akıllara hayret veren işlerinden biri de şudur: Günde üç defa denize dalacak; ellerinin biri uzundur. Uzun
olan eliyle denizin dibine dayanacak, diğer eliyle denizin dibine
dayanacak diğer elleriyle derinliklerdeki balıklardan istediğini tutup
çıkaracak... (Ebu Nuaym Hüzeyfe (r.a)’dan nakil edilmiştir). (Kıyamet Alametleri, 10. baskı, s. 216)
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde ahir zamanda Deccal’in "denizin dibine uzanarak, derinlerdeki balıkların tutup çıkaracağı"na işaret edilmiştir. Günümüzde su ürünleri avcılığında kullanılan "trol ağları", hadisin işaretiyle tam olarak mutabık görünmektedir (en doğrusunu Allah bilir).
Trol ağları ile avcılık, pek çok türün aynı anda avlanıldığı bir
avcılık dalı olduğundan "multi avcılık" da denilmektedir. Bir sürütme
ağı olan trol, dip ve orta su balıkçılığında kullanılmaktadır. Çelik
halatlarla denizin dibini tarayan bu ağlar, önüne çıkan tüm balıkları
içine almaktadır.
Trol ağı, külah biçiminde büyük bir torbaya benzer ve ağzı yaklaşık 30 metre
genişliğindedir. Ağ atılırken ağzı açık tutmak için her iki yanına
tahta levhalar yerleştirilir. "Kapı" denen bu tahta levhalar da çelik
kablolarla trol teknesine bağlanır. Deniz dibinin engebeli olmadığı
yerlerde dip balıklarını avlamak için genellikle dip trolü kullanılır.
Trol teknesinden denize bırakılan trol ağı, tekneyle sürüklenir ve ağ
deniz dibini tarayarak yolunun üzerindeki balıkları toplar. Ağı
sürükleme işi 1,5-3 saat kadar sürer. Sonra ağ bir vinç yardımıyla
çekilir ve içindeki balıklar tekneye boşaltılır. Balıklar temizlenip
yıkandıktan sonra, teknenin ambarında buzların arasına gömülerek
saklanır. Bazı büyük ve gelişmiş trol teknelerinde balıklar
temizlendikten sonra soğutma aygıtlarında dondurulur. Bu tür tekneler
denizde daha uzun süre kalıp avlanmaya devam edebilir. |
ÖMÜRLERİN UZAMASI
Hadislerde de haber verildiği gibi, ahir zamanın ve Hz. Mehdi'nin
zuhurunun alametlerinden biri de bu kutlu dönemde "ömürlerin uzayacak
olması"dır. Konuyla ilgili hadis ve rivayetlerden bazıları şöyledir:
Onun
(Hz. Mehdi'nin) zamanında ömürler uzayacak. Ömürlerin uzaması onun (Hz.
Mehdi'nin) da uzun ömürlü olmasını gerektirir. ( Kıyamet Alametleri, s.
184)
Onun (Hz. Mehdi'nin) zamanında... ömürler uzayacak ve emanet zayi olmayacaktır...
(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)
Ömürler uzayacak, emanetler yerine teslim edilecek.
(İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, sf. 1699, Sf. 179)
Geçtiğimiz
dönemlerde de insan ömründe nisbi olarak bir artış yaşanmış, ancak
hiçbir dönemde 21. yüzyılda olduğu gibi gözle görülür bir artış
olmamıştır. Yapılan araştırmalar insan ömrünün bu yüzyılda %50 oranında
arttığını, 100 yaşını geçen insanların sayısının önümüzdeki yıllarda
çok daha fazla olacağını ortaya koymuştur.
Yüzyıllara göre insan ömründe artış
1800'lerde ortalama yaşam süresi 24 yıl
1900'lerde ortalama yaşam süresi 48 yıl
2000'lerde ortalama yaşam süresi 63 yıl
20.
yüzyılın sonu ve 21. yüzyılın başında gen teknolojisinde yaşanan
gelişme ve genetikte yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlar,
"ömürlerin daha da uzayacağını" göstermektedir. Örneğin, National Geographic dergisinde
yer alan bir haberde, "Daha uzun ve sağlıklı bir ömür sunmak için
gerekli olan formülün çok yakında eczanalerde bulunabileceği"
yazmaktadır. İnsanın uzun ömürlü olmasını sağlayan geni tespit
ettiklerini söyleyen bilim adamları, yakın bir gelecekte insan ömrünün
100 yılı aşkın olabileceğini ifade etmektedirler. Yapılan bir başka
araştırma ise bu yıllarda doğan çocukların, 125-150 yaşına kadar
yaşayacağını söylemektedir. Pek çok araştırmacı da, 21. yüzyılın ikinci
yarısında "150 yaşındaki insanların garip karşılanmayacağını" dile
getirmekte ve insan ömrünün 21. yüzyılda, geçmişle kıyaslanamayacak
ölçüde uzayacağına dikkat çekmektedirler.
Peygamberimiz (sav)'in bundan 1400 yılı aşkın bir süre önce haber
vermiş olduğu bir bilginin, böylesine açık ve net olarak gerçekleşmesi,
şüphesiz müminler için çok kıymetli bir müjdedir. Tıpkı bu haber gibi,
Peygamber Efendimiz (sav)'in diğer haberler de birbir gerçekleşek, 21.
Yüzyılda insanlık çok kutlu olaylara şahit olacaktır. Allah'ın izniyle
Hz. İsa yeniden dünyaya gelecek, Hz. Mehdi zuhur edecek, bu mübarek
zatların vesilesiyle İslam ahlakı tüm dünyaya hakim olacaktır. İslam
ahlakının yeryüzüne hakim olması, Kuran'da da vaad edilmiş olan bir
müjdedir. Nur Suresi'nin 55. ayetinde, Rabbimiz şu şekilde buyurmuştur:
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara vaad
etmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar
sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak,
kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp
sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe
çevirecektir... (Nur Suresi, 55)
DAHA UZUN YAŞAMAK MÜMKÜN
Radikal Gazetesi, 21 Nisan 2002
… 19. yüzyılın sonlarında 'Sanayi Devrimi' ve bilimdeki ilerlemeler,
geçen yüzyılda tıpta olağanüstü gelişmelere yol açtı. Bu durum, insan
ömrünü %50 oranında uzattı... Orta yaş sınırı 40-50'lerden 60-70'lere
geldi. Yeni binyıla girerken de insan yaşamının sırrı olan genlerdeki
bozuklukların bazı hastalıklara neden olduğu ortaya çıktı.
Biyoteknolojik gelişmeler artık genlerdeki bozuklukların giderilmesi
noktasına geldi.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=35461 |
İNSAN ÖMRÜNÜN ÜST SINIRI VAR MI?
Hürriyet Gazetesi, 18 Mart 2004
Bazı bilim adamlarına göre bugün doğan çocuklar 150 yaşına kadar
yaşayabilir, bazıları ise uzun yaşamın üst sınırının olmadığı
kanısında. Yaşam süresi, her 10 yılda çok düzenli olarak 2 yıl uzuyor.
Buna göre 2150 yılında ortalama yaşam süresi 122.5 olacak ve 150 yaşına
ulaşmış insanlar normal karşılanacak. ABD'de bugün 100 yaşının üzerinde
40.000 insan var. Oysa bu sayı 1950'lerde 2.300 civarındaydı. Almanya,
Rostock'taki Max Planck Demografik Araştırma Enstitüsü'nden James
Vaupel, yüz yaşındaki insan sayısının sanayileşmiş ülkelerde her 10
yılda bir ikiye katlanacağını ileri sürüyor.
http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2004/03/18/429832.asp |
Tempo Dergisi, 25 Haziran 2004
9. yüzyılın sonundan bu yana insan ömrü neredeyse iki katı uzadı.
Genetik tıptaki gelişmeler sayesinde, insan ömrünün daha da uzayacağı
tahmin ediliyor. Anti-Aging tıp dergisinin yaptığı araştırmada, 60
yaşlılık uzmanından, 2100 yılında dünyaya gelecek bir bebeğin ne kadar
yaşacağını tahmin etmeleri istendi. Uzmanların çoğu, soruya "en az 100
yıl" diye cevap verirken, bazıları yaşam süresinin 150, hatta 200 yıl
olabileceğini söylediler.

GÜNEŞ OCAKLARININ KEŞFİ
Havada uçan kuşu tutacak anında Güneş'in altında kızartabilecektir. (1) |
Peygamberimiz
(sav)'den rivayet edilen yukarıdaki hadislerde, Deccal’in dönemi ile
ilgili "avlanan canlının bulunduğu yerde hemen pişirilip yenebilmesi"ne
dikkat çekilmektedir. Tariflerdeki bir diğer yön de; bu eylemin
"Güneşli bir ortam"da gerçekleşmesidir. Hadislerdeki bu açıklamalar,
günümüz teknolojisi ile kullanılan "güneş ocakları"na dikkat
çekiyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.)
Günümüzde LPG, doğalgaz, elektrik, odun ve kömürün yerine alternatif
olarak üretilen "güneş ocakları" sayesinde, Güneş'in altında et gibi
yiyeceklerin dahi hemen pişirilip yenmesi mümkün olmaktadır.
Güneşten gelen ısı, resimde görüldüğü gibi iç yüzeyi parlak plakalar
sayesinde ocağa odaklanmaktadır. Ocağın ortasına yerleştirilen yiyecek,
yansıtılan Güneş ışınlarından gelen yüksek ısı sayesinde pişmektedir. (2)
Ahir zamanla ilgili bu tarifler, içinde bulunduğumuz döneme bakan yönleri itibariyle son derece manidardır.
(1) Kıyamet Alametleri, 8. baskı, mütercim: Naim Erdoğan, Pamuk Yayıncılık, s. 216.
(2) Emily Krone, "Elburn-made solar ovens give hope to many Third World", Daily Herald, 26 Eylül 2004, ss. 1, 3.
DUMAN BULUTLARI
Deccal,
"Ben Alemlerin Rabbi'yim... İşte bu güneş benim iznimle seyr eder,
isterseniz onu haps edeyim! diyecek. Pekala haps et bakalım diye
mükabele edecekler. Bunun üzerine güneşi haps edecek, bir günü bir ay
gibi, bir haftayı da bir sene gibi yapacak." (Nuaym b. Hammad ve Hakim
İbni Mes'uttan (R.A.) rivayet edilmiştir) (Kıyamet Alametleri, 10.
baskı, s. 219, 220)
Peygamberimiz
(sav)'ın hadislerinden birinde, Deccal'in güneşi hapsedeceğine işaret
edilmiştir. Günümüzde çeşitli teknik yöntemlerle duman bulutları
oluşturulabilmekte ve bu bulutlar vesilesiyle güneş ışığı
engellenebilmektedir. Duman bulutlarının oluşmasını sağlayan sis
bombaları, 1. ve 2. Dünya savaşlarında kullanılmış, tüm gökyüzünü
kaplamış, görüşü tamamen kapatmış ve gökyüzündeki uçakların ve
paraşütlü askerlerin tespit edilmesini engellemiştir. Bu suni oluşum,
hadiste işaret edilen güneşin hapsedilmesi, yani güneşin ışığının
engellenmesi için kullanılacak bir yöntemdir ve hadisle mutabık
görülmektedir. (En doğrusunu Allah bilir).
DECCAL, EĞİTİMSİZ CAHİL KİŞİLERİ ETKİSİ ALTINA ALACAKTIR
Hadislerde
işaret edildiğine ve İslam alimlerinin açıklamalarına göre ahir zamanda
Deccal'in en önemli fitnesi, dinsizliği yaygınlaştırması, bu yolla
insanlar arasında anarşi ve kargaşa çıkarması olacaktır. İnsanları
inkara, dinsizliğe, ahlaksızlığa sürükleyen Deccaliyet bunu yaparken
materyalizmi ve Darwinizm'i kullanacaktır. Ancak hadislerde dikkat
çekildiği üzere, Deccaliyetin materyalist propagandası özellikle
eğitimsiz, cahil insanlar üzerinde olacaktır.
Deccal'in bu yönü şu şekilde açıklanmaktadır:
(Deccal) Bilhassa kadın ve köylü cahilleri daha kolayca kandırabilecek... (Kıyamet Alametleri, sf. 216) |
Yakın
geçmişte Çin, Sovyetler Birliği, Kuzey Kore, bazı Güney Amerika
ülkeleri gibi komünist ayaklanmanın yaşandığı yerlere bakıldığında bu
hadisin işaret ettiği bilginin gerçekleştiği görülecektir. Komünist
liderler, genellikle kırsal kesimde ya da dağlık bölgelerde yaşayan,
eğitim seviyesi yüksek olmayan veya hiç olmayan kişileri materyalist
telkinlerle aldatmış, büyük fitnelere sebep olmuşlardır. Lenin Rus
köylülerini, Mao Çinli köylüleri ayaklandırmış, Castro ihtilali
Küba'nın kırsal ve ormanlık alanları içinde, o bölgede yaşayan halkı
etkisi altına alarak yürütmüştür. Kuzey Kore'de ve bazı Güney Amerika
ülkelerinde, halen, kırsal kesimlerde komünist gerilla hareketleri
varlığını devam ettirmektedir. Ülkemizde de komünist bölücü terör
örgütünün, faaliyet alanı olarak dağlık bölgeleri seçmesi, o bölgede
yaşayan ve eğitim olanaklarından yoksun insanları aldatmaya çalışması
çok dikkat çekicidir. Elbette bölgede yaşayan feraset ve basiret sahibi
halkımız bölücü terör örgütünün dinsiz bir yapılanma içinde olduğunu
her geçen gün daha iyi anlamaktadır ve teröristlerin bu oyununa
gelmeyecektir.
KİŞİYE SESİNİN KONUŞMASI
Nefsim yed-i kudretinde olan (Allah)’a kasem ederim ki, yırtıcı hayvanlar insanlarla konuşmadıkça, kişiye sesi ve pabucu konuşmadıkça ve ehlinin ne yaptığını ona bildirmedikçe kıyamet kopmaz.” (İmam-ı Şa’rani, Ölüm, Kıyamet, Diriliş, sf.471 ) |
Günümüzde yaygın olarak kullanılan kaset ve CD çalarlarla kişinin sesi kaydedilip sonra dinlenebilmektedir. Rivayette geçen “kişiye sesi konuşması” ifadesiyle bu cihazlar kastediliyor olabilir. “Kişiye pabucu konuşmadıkça” ifadesiyle de istihbarat uzmanlarının ayakkabılarına yerleştirdikleri
dinleme cihazları akla gelmektedir. Özellikle Soğuk Savaş döneminde
Romanyalı istihbarat uzmanlarının geliştirdiği ayakkabı topuğuna
yerleştirilen dinleme cihazları Batılı diplomatlar tarafından
kullanılıyordu.
“Kişiye ehlinin ne yaptığını ona bildirmedikçe” ifadesi
ise internet kameraları ve görüntülü telefonlarla uzak mesafelerde
ailelerin, arkadaşların birbirleriyle iletişim kurup, birbirlerinin ne
yaptığından haberdar olmalarına işaret etmektedir.
“Kişiye kamçısının ucu, ayakkabısının bağı konuşmadıkça, kişi zekatını kabul edecek kimseyi bulamayacak derecede bollanmadıkça, Arap topraklarında nehirler ve dereler akmadıkça kıyamet kopmaz.” |

Ayakkabı topuğuna yerleştirilen ses alıcısı
|
Yukarıdaki rivayette bildirilen “ayakkabısının bağı konuşmadıkça” ifadesi ile ayakkabılara yerleştirilen dinleme sisteminde “ayakkabı bağı”nın da anten görevi görmesine işaret etmektedir.
“Kişiye kamçısının ucu konuşmadıkça” ifadesi
ise yine günümüz teknolojisine ait kamçı gibi çoğu zaman elde taşınan
antenli telsiz ve cep telefonlarına işaret ediyor olabilir. Antenleri
de kamçının ucu gibi olan antenli telsiz ve cep telefonlarıyla kişinin
karşıdaki kişinin sesini duyması rivayette bildirilen “kişiye
kamçısının ucu konuşmadıkça” ifadesine birebir benzemektedir.
ARAP TOPRAKLARINDA NEHİRLERİN AKMASI
“Arap topraklarında nehirler ve dereler akmadıkça kıyamet kopmaz” ifadesi bugün Arabistan yarımadasında özellikle İsrail ve Suudi
Arabistan gibi ülkelerde suyun bolca kullanılarak çölde tarım
yapılmasına işaret etmektedir.
İsrail’in Hayfa kentindeki su fıskiyeleri |
İsrail’in Tel Aviv kentindeki süs havuzları |
Mur Vadisi, Suudi Arabistan |
Kral Fahd Fıskiyesi, Cidde, Suudi Arabistan |
DİĞER İŞARETLER...
İbnil Münadi Ali (K.V.)den rivayet edilmiştir:
"Bulutları sağ eliyle tutacak, güneşi battığı yere kadar kavrayacak,
denizde yürüyecek, fakat su topuğuna kadar gelecek... Önünde duman,
arkasında yeşil dağ bulunacak... Öyle bir nara atacak ki yer ile gök
arasındakilerin hepsi duyacak..."
(Kıyamet Alametleri, 10. baskı, s. 219) |
Bulutları sağ eliyle tutacak..
Peygamberimiz (sav)'den rivayet edilen bu hadiste, "Deccal'in bulutları
sağ eliyle tutmasına" işaret edilmiştir. Günümüzde gökyüzünün üst
tabakalarına kadar yükselebilen uçaklar, bu hadise işaret ediyor
olabilir. Uçaklar, bulutların seviyesine çıkmakta ve gökyüzündeki
bulutlar insan için ulaşılabilir olmaktadır. Bu teknoloji, hadiste
belirtilen "bulutları sağ eliyle tutacak" sözleri ile mutabık
görünmektedir. En doğrusunu Allah bilir.
Güneşi battığı yere kadar kavrayacak...
Aynı
hadiste belirtilen "güneşi battığı yere kadar kavrayacak" izahı da,
günümüz teknolojisi ile mutabık anlamlar taşımaktadır. Günümüzde
teleskop ve uydu gibi teknolojik cihazlarla dünyanın her yanındaki
günbatımı izlenebilmekte, tüm detayları ile incelenebilmektedir. Uydu
sistemleri, tüm ülkeleri görüntüleyebilmekte ve bu görüntüler internet
üzerinden yine tüm dünya tarafından izlenebilmektedir. Hadiste geçen
"Deccal'in güneşi battığı yere kadar kavrayacağı" ifadesi, söz konusu
uydu sistemin kullanımına işaret ediyor olabilir. (En doğrusunu Allah
bilir.)
Denizde yürüyecek, fakat su topuğuna kadar gelecek...
Peygamberimiz
(sav), "Deccal'in denizde yürüyeceği, fakat suyun topuğuna kadar
geleceğini" de belirtmiştir. Bu tanım günümüzde yapılan sörf, su
kayağı, uçurtma sörfü, çıplak ayakla su kayağı gibi çeşitli su spor
dalları ile mutabık anlam taşımaktadır. Söz konusu sporları yapan kişi,
denizin yüzeyinde hareket etmekte, su ile yalnızca ayakları muhatap
olmaktadır. Suyun yalnızca ayakların topuğuna ulaşacağı şekilde deniz
üzerinde yürünmesi tanımlaması, bahsi geçen su sporları ile mutabık
görünmektedir. En doğrusunu Allah bilir.
Önünde duman, arkasında yeşil dağ bulunacak...
Hadiste
belirtilen, "önünde duman, arkasında yeşil dağ bulunacak" izahı da
günümüzde havada uçakların oluşturduğu manzara ile uyum içindedir. Uçak
gökyüzünde uçarken, resimde de görüldüğü gibi, önünde bulutlardan
oluşan bir duman bulutu varken, ardında yeşilliklerle dolu bir dağ
manzarası bırakır.
Öyle bir nara atacak ki yer ile gök arasındakilerin hepsi duyacak...
Hadiste
Deccal için, "öyle bir nara atacak ki yer ile gök arasındakilerin hepsi
duyacak" ifadesi de kullanılmıştır. Günümüzde radyo, televizyon ve
internet gibi teknolojik gelişmeler, çeşitli uydu sistemleri ve radyo
dalgaları vesilesiyle dünyanın dört bir yanında yayın yapabilmekte, tek
bir yayını dünyanın her ülkesinden herkes aynı anda duyabilmektedir. Bu
teknolojik sistem, tek bir yayının veya tek bir sesin, hadiste
belirtilen şekilde gökte ve yerde herkesin duyması konusu ile mutabık
görünmektedir. En doğrusunu Allah bilir.

Yere emredip ekin bitirecek...
Hadiste
ayrıca, "Deccal'in yere emredip ekin bitireceği" belirtilmektedir.
Günümüzde birbirinden farklı tarım makineleri ve çeşitli boylarda
traktörler vesilesiyle toprağa ekin kolaylıkla ekilebilmekte ve yine
benzer makinelerin sulama ve gübreleme teknolojileri sayesinde kısa bir
süre içinde hasat alınabilmektedir. Yerin söz konusu tarım makineleri
ile kolaylıkla ekilebilir ve verim alınabilir konumda olması, hadisin
işaretiyle uyum göstermektedir. Kuşkukuz en doğrusunu Allah bilir.
makaleler
index >>>
|