HZ. SÜLEYMAN'A O GÜNE KADAR
BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ BİR MÜLK VERİLMİŞTİR
(Süleyman dedi ki:) Rabbim, beni bağışla
ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan
et. Şüphesiz Sen, karşılıksız armağan edensin. (Sad Suresi, 35)
Yukarıdaki ayette haber verilen Hz. Süleyman'ın duasına
Allah icabet etmiş ve onu Kendi katından çok büyük nimetlerle ve
üstün ilimlerle desteklemiş, ona hiç kimsenin ulaşamayacağı bir
mülk, görkemli bir saltanat, eşi ve benzeri bulunmayan bir hakimiyet
vermiştir. Hz. Süleyman'ın hayatından bazı bölümlerin aktarıldığı
ayetlerde bu zenginlikten, güç ve iktidardan, sahip olduğu ilimleri
kullanış şeklinden pek çok detay verilir.
HZ. SÜLEYMAN'A KUŞLARIN KONUŞMA
DİLİ ÖĞRETİLMİLTİR
Allah Hz. Süleyman'a kuşların konuşma dilini öğretmiş
ve bu üstün ilim sayesinde ordusunda kuşlardan oluşan bir bölük
kurmasını sağlamıştır. Hz. Süleyman bu vesileyle kuşlarla bağlantı
kurmuş, onlara dilediği şekilde hükmedebilmiştir. Bu durum tümüyle
Allah'ın Hz. Süleyman'a olan rahmetinin bir sonucudur.
... Ey insanlar, bize kuşların konuşma-dili
öğretildi ve bize herşeyden (bol bir nimet) verildi. Gerçekten bu,
apaçık bir üstünlüktür. (Neml Suresi, 16)
Hz. Süleyman kıssasındaki bu bilgiden, bazı önemli
sonuçlar çıkmaktadır:
- Kuşların, diğer insanların duyamadığı özel bir dalga
boyunda, kendilerine has bir konuşmaları vardır. Hz. Süleyman'a
bu özel frekanstaki konuşmayı anlayabilecek bir ilim verilmiştir.
Bu, teknolojik bir imkanla da olmuş olabilir.
- Süleyman Peygamber, kuşların bu farklı frekanslardaki
sesli iletişimini anlaması sayesinde onlara çeşitli emirler vermiş,
kuşlar da onun bu emirlerini yerine getirmiş olabilirler. (En doğrusunu
Allah bilir.)
- Hz. Süleyman kuşları kimi zaman haber taşımada,
kimi zaman da istihbarat toplamada kullanmış ve bu şekilde çok önemli
sonuçlar elde etmiştir. Bu ilim, onun diğer ülkelerle iletişimini
kolaylaştırmış, çok zor ulaşılabilecek bölgelere rahatlıkla ulaşmasına
imkan vermiştir. (En doğrusunu Allah bilir)
 |
Kuşların ses
telleri yoktur. Ses üretmek için bir kuşun ses kutusu
boyunca titreşimler gönderilir. Bu ses kutusuna ne kadar
çok kas bağlıysa, o kadar çok ses çıkarabilir. Örneğin
bülbüllerin çok fazla kası vardır ve birçok farklı ses
çıkarabilirler.
Özellikle ormanlar, otlaklar ve bataklıklar gibi, bitkilerin,
görüşe engel olduğu yerlerde iletişim kuşlar için çok
önemli olmaktadır. Kuşlar, şarkı söylemek, çığlık atmak,
hafifçe vurmak ve davul sesi çıkartmak gibi yöntemlerle
iletişim kurarlar. Her türün kendine özgü şarkısı ya
da şarkıları vardır. Hatta bazı kuşların bir düzineden
fazla ıslığı ve şarkısı vardır. Bazı kuşlar da diğer
türlerin şarkılarını ya da insanları taklit edebilirler.
|
|
- Bu ayetle, ahir zamanda benzeri kullanılacak olan
üstün bir teknolojinin varlığına dikkat çekiliyor olabilir. Bu kıssada
geçen kuşlarla, bildiğimiz kuşlara değil, bugün kullanılmakta olan
pilotsuz uçaklara da işaret ediliyor olması muhtemeldir.
... Ve daha sizlerin bilmediğiniz neleri
yaratmaktadır?
(Nahl Suresi, 8)
|
- Bunların dışında, Hz. Süleyman diğer ülkeler ve
düşmanları hakkında istihbarat elde etmek için kuşlara verici yerleştirmiş,
bu şekilde hem görüntü hem de ses kaydı elde etmiş, elde ettiği
kayıtları ülkesinin yönetiminde çeşitli şekillerde kullanmış olabilir.
- Hz. Süleyman'ın cinler ve şeytanlar üzerinde büyük
bir hakimiyeti olduğu bilinmektedir. Allah Sebe Suresi'nin 12. ayetinde
"... Onun eli altında Rabbinin izniyle
iş gören bir kısım cinler vardı..." şeklinde
bildirmektedir. Enbiya Suresi'nin 82. ayetinde ise "...
Onun için denizde dalgıçlık yapan ve bundan başka iş(ler) de gören
şeytanlardan kimseleri de (emrine verdik)..."
diye buyurulmaktadır. Bu yönüyle düşünüldüğünde kuşlardan kasıt,
kuş görünümündeki cinlerden meydana gelen bir ordu olabilir.
 |
KUŞLARIN
KENDİ ARALARINDAKİ İLETİŞİM DİLİ
Kuşların kendi aralarında özel bir iletişim dili vardır
ve bunun için seslerini çok ustaca kullanırlar. Kuşlar,
belirli ses frekanslarını -UV-A dalga boyu- kullanarak
iletişim kurarlar. Bizim duymadığımız ses dalgalarında
anlaştıkları için biz bunları kavrayamayız. Kuşlar,
yavrularını, anne babalarını, eşlerini bu seslerle tanır,
sürülerinin toparlanmasını sağlar, tehlikelerden birbirlerini
haberdar ederler. İletişim frekanslarını değiştirebilir,
çok hızlı bilgi taşıyabilirler.
|
|
- Ayrıca bir başka ihtimal de, ayette söz edilen kuşların,
cinler vasıtasıyla yönlendiriliyor olmasıdır. Ve Süleyman Peygamber
de cinler vasıtasıyla kuşlara istediği tüm işleri yaptırmış olabilir.
- Kuran, Allah'ın kıyamete kadar
tüm insanlar için geçerli kıldığı kitabıdır. Dolayısıyla Hz. Süleyman
kıssasında anlatılan olayların benzerleri ahir zamanda da yaşanacak
olabilir. Bu ayetler, Allah'ın cinleri ve şeytanları ahir zamanda
da insanların hizmetine vereceğine işaret olabilir. Yine bu kıssada
işari manada dikkat çekilen yüksek teknolojiden, ahir zamandaki
insanların çok yoğun olarak istifade edeceğine dikkat çekiliyor
olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.)
|
Ultrasonik ve transonik
olarak adlandırılan sesler insan işitmesinin normal
sınırlarının üzerinde olan ses dalgalarıdır. Birçok
kuş, böcek veya kemirgen, yarasa, köpek, kedi, rakun
gibi memeli bu yüksek frekansları duyar ve bunlarla
iletişim kurar. Ama insanlar bu sesleri duyamaz ve bu
yüzden söz konusu canlılar arasındaki iletişimi de algılayamazlar.
Ancak ayetlerde gördüğümüz gibi Allah, Hz. Süleyman'a
bu sesleri algılayabilecek bir ilim ve teknoloji vermiş
olabilir.
|
|
HZ.
SÜLEYMAN'IN DİŞİ KARINCAYI ANLAMASI
Nihayet karınca vadisine geldiklerinde, bir
dişi karınca dedi ki: "Ey karınca topluluğu, kendi yuvalarınıza
girin, Süleyman ve orduları, farkında olmaksızın sizi kırıp-geçmesin."
(Neml Suresi, 18)
Üstteki ayetten şu gibi yorumlar
yapılabilir:
- Dişi karınca, vadiye gelenlerin
Hz. Süleyman'ın ordusu olduğunu anlamaktadır. Burada son derece
şuurlu bir tanıma vardır. Bu vadide bulunan karıncaların kendi aralarında
konuşmaları, çevrelerinde olup biten olayların tam olarak şuurunda
olmaları, farklı bir topluluk olabileceklerine işaret olabilir.
Bu şuurlu davranış, söz konusu canlıların cin olma ihtimalini akla
getirmektedir. (En doğrusunu Allah bilir)
- Ayrıca burada herhangi bir karıncadan bahsedilmemektedir.
"Karınca vadisi" denen özel bir yere ve özel karıncalara
dikkat çekilmektedir. Bu da söz konusu canlıların cin olma ihtimalini
kuvvetlendirmektedir.
Göklerde ve yerde olan
ne varsa, canlılar ve melekler Allah'a secde ederler ve onlar
büyüklük taslamazlar. Üstlerinden (her an bir azab göndermeye
kadir olan) Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyi yaparlar.
(Nahl Suresi, 49-50)
|
(Süleyman) Bu sözü üzerine tebessüm edip
güldü ve dedi ki: "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete
şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et
ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat." (Neml Suresi,
19)
- Hz. Süleyman'ın, karıncaların kendi aralarındaki
konuşmalarını duymasında da ahir zamanda bilgisayar teknolojisinde
yaşanacak olan gelişmelere yönelik bazı dikkat çekici işaretler
bulunuyor olabilir.
- Günümüzde "Silikon Vadisi" terimi teknoloji
dünyasının merkezini ifade etmektedir. Hz. Süleyman Kıssası'nda
da bir "karınca vadisi"nden bahsedilmesi son derece manidardır.
Allah bu ayetle ahir zamanda yaşanacak olan ileri bir teknolojiye
dikkat çekiyor olabilir.
- Ayrıca günümüzde karıncalar ve bazı böcek türleri
yüksek teknoloji alanında yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu canlılar
örnek alınarak geliştirilen robot projeleri, savunma sanayinden
teknoloji alanına kadar pek çok alanda hizmet vermeyi amaçlamaktadır.
Ayette bu gelişmelere de işaret olabilir.
 |
1950 yıllarında
Amerikalı akademisyenlerin bilgi ve tecrübelerini biraraya
getirip, dünya pazarına girmek istemeleri sonucunda
oluşturulan ve 4000 kilometrekarelik bir zemine yayılan
Silikon Vadisi, California'daki Stanford Üniversitesi
öncülüğünde kurulmuştur. Dünyanın dört bir yanındaki
bilişim, enformasyon ve yüksek teknoloji üzerinde çalışan
8000 şirket bu bölgede toplanmıştır. Konularında en
uzman 300.000'e yakın iyi yetişmiş bilim adamı, mühendis
ve araştırmacı bu vadide yüksek teknoloji ürünlerinin
geliştirilmesi için görev almakta, teknoloji alanında
yaşanan gelişmelerin büyük bölümü bu bölgede gerçekleşmektedir.
|
|
AHİR ZAMANA YÖNELİK MÜJDELER
Hz. Süleyman'ın ve Hz. Zülkarneyn'in yaşadıkları dönemlerde
gerçekleşmiş olan bu dünya hakimiyeti tüm Müslümanlar için çok büyük
bir müjdedir. Çünkü bu kıssalarda ahir zamana yönelik önemli işaretler
bulunmaktadır.
Allah'ın sınırlarını titizlikle koruyan, İslam ahlakını
dünya üzerinde hakim kılmak için ciddi bir çaba sarf eden ve hiçbir
zorluk karşısında yılgınlık göstermeyen Müslümanlar, tarihin her
döneminde mutlaka üstün geleceklerdir. Allah'ın yardımı ve desteği
mutlaka onların yanında olacaktır. Hz. Süleyman ve Hz. Zülkarneyn
yukarıda saydığımız özelliklerinin dünyadaki karşılığını güçlü bir
hakimiyetle (ve elbette Allah'ın diğer pek çok manevi lütfu ile)
almışlardır. Ahir zamanda aynı hakimiyet Allah'ın izniyle mutlaka
gerçekleşecektir.
İslam ahlakının bu büyük hakimiyeti -daha önce de
vurguladığımız gibi- Peygamber Efendimizin bazı hadislerinde Hz.
Süleyman ve Hz. Zülkarneyn'in dünya hakimiyetlerine benzetilerek
tarif edilmiştir. Bunlardan bazıları şöyledir:
Mehdi tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi
dünyaya hükmedecektir. (El Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiy-il
Muntazar, s.29)
Tüm olarak yeryüzünün meliki dört tanedir.
Onların ikisi: Zülkarneyn ve Süleyman müminlerden, diğer ikisi,
Nemrud ve Buhtunnasr kafirlerdendir. Yere beşinci olarak ehli beytimden
biri sahip olacak. Yani Mehdi. (Mektubat-ı Rabbani, 2/1163)
MEHDİ DÖNEMİNDE HZ. SÜLEYMAN
VE HZ. ZÜLKARNEYN
DÖNEMİYLE OLAN BENZERLİKLER
Mehdilik, Hz. Süleyman'ın ve Hz. Zülkarneyn'in üstün
ahlaklarının, ahir zamanda yeniden, daha değişik ve geniş bir zeminde
hayat bulmasıdır. Hz. Süleyman'ın ve Hz. Zülkarneyn'in şahs-ı manevileri,
ruhları, mantıkları, akıl tecellileri, sosyal tecellileri ahir zamanda
kendini gösterecektir.
Hz. Süleyman, Hz. Zülkarneyn ve Mehdi dönemleri, İslam'ın,
güzel ahlakın yeryüzünde yaygın şekilde yaşanmasıdır. Her üçü de
Allah'ın beğendiği dönemlerdir. Kuran'da ve Peygamberimiz (sav)'in
hadislerinde bildirilen Buhtunasr, Nemrut ve Firavun dönemleri ise
şeytaniyetin ve imansızlığın hakim olduğu dönemlerdir. Bu dönemlerin
hemen ardından Allah nasıl İslam ahlakını hakim ettiyse, ahir zamanda
yani dünyanın son döneminde de Rabbimiz İslam ahlakının hakim olduğu
bir dönemi kullarına yaşatacaktır. İşte bu Altınçağ'dır.
Bu çağ, Hz. Süleyman ve Hz. Zülkarneyn devirlerinin
daha geniş çaplı bir yansıması ve tecellisidir. Bir başka deyişle
Mehdilik; huzur, mutluluk, sevgi, kardeşlik, vefa, barış, fedakarlık,
insancıllık, yardımseverlik gibi özelliklerin dünyaya hakim olmasıdır.
Hz. Süleyman ve Hz. Zülkarneyn ile Altınçağ dönemi
arasındaki benzerliklerden bazı örnekleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Mehdi'nin Dünya Hakimiyeti
Daha önce de vurguladığımız gibi Hz. Süleyman ve Hz.
Zülkarneyn İslam ahlakını dünyaya hakim kılmışlardır. Çok geniş
bir coğrafyaya hükmetmiş, çok güçlü bir orduya sahip olmuşlardır
ve onların dönemi bu yönüyle Altınçağ ile çok büyük benzerlikler
göstermektedir.
Altınçağ dönemi de İslam ahlakının tüm dünyaya hakim
olacağı, insanların akın akın Müslüman olacakları, inkarcı ideolojilerin
yeryüzünden silineceği, dinin Peygamberimiz (sav) dönemindeki şekliyle
yaşanacağı bir dönemdir. Bazı hadislerde Altınçağ dönemindeki hakimiyet
şu şekilde tarif edilmektedir:
(Mehdi) bütün dünyaya malik olacaktır. (Kitab-ul
Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 10)
Mehdi doğu ile batı arasındaki her yeri
fetheder. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamat-il Mehdiyy-il Muntazar,
s. 56)
Mehdi'nin Sahip Olduğu Özel
İlim ve Hz. Süleyman'a ve Hz. Zülkarneyn'e Bağışlanan Büyük İlimler
Kitabın önceki bölümlerinde Allah'ın Hz. Süleyman'a
çeşitli ilimler lütfettiğinden bahsettik. O, Allah'ın dilemesiyle
cinlere ve şeytanlara hükmetmiş, kuşlarla konuşmuş, karıncaların
kendi aralarındaki konuşmalarını duyabilmiş, rüzgar ve bakır madeni
onun emrine verilmiştir. Bunların her biri Hz. Süleyman'ı diğer
insanlardan ayıran mucizevi özelliklerdir. Hz. Zülkarneyn için de
Kuran'da, "İşte böyle, onun yanında "özü
kapsayan bilgi olduğunu" (veya yanında olup-biten herşeyi)
Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık." (Kehf Suresi,
91) şeklinde bildirilmektedir. Bundan da anlaşıldığı gibi Allah'ın
ilim verdiği kullardandır.
Mehdi de aynı bu iki kutlu insan gibi çok özel ilimlere
sahip olacaktır. Taşköprülüzade Ahmet Efendi, Mevzuatu'l ulum isimli
eserinde (11/246) Mehdi'nin cifr ilmine vakıf olacağını kaydetmiştir.
Bir diğer hadiste ise Mehdi hakkında şu bilgi verilmektedir:
O kimsenin bilemediği gizli bir duruma kılavuzlandığı
için kendisine Mehdi denilmiştir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 77)
Peygamberimiz (sav) ayrıca Mehdi'nin tıpkı Hz. Süleyman
gibi hayvanların dilini bileceğini ve yine tıpkı Hz. Süleyman gibi
insanların yanı sıra cinler üzerinde de hakimiyeti olacağını bildirmiştir:
O (Mehdi), doğrulanmış, kuş ve bütün hayvanların
dillerini bilen biridir. Onun için adaleti, bütün insanlar ve cinlerce
cari olacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 188)
Hayvan Sevgisine Önem Vermeleri
Kuran'da Hz. Süleyman'ın hayvanlara olan şefkatli
ve sevgi dolu tutumu ile ilgili bazı bilgiler de verilmektedir.
Önceki bölümlerde onun, karıncalara zarar vermekten dahi kaçınan
tutumunu, atlara olan sevgisini anlatmıştık.
Altınçağ döneminde de hayvanlara olan sevgi teşvik
edilecektir. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bu dönemde, her
türlü hayvanın rahatlıkla izlenebileceği ve sevilebileceği ortamlar
oluşturulacağı haber verilmektedir. Bu konudaki hadislerden bazıları
şöyledir:
... kişi, koyun ve hayvanlarına haydi gidin
otlayın diyecek, onlar gidecekler, ekinin ortasından geçtikleri
halde bir başak bile ağızlarına almayacak, yılan ve akrebler kimseye
eza etmeyecekler, yırtıcı hayvanlar kapıların önünde duracak da
kimseye zararları dokunmayacak... (Kıyamet Alametleri, s. 245)
Yılanlar çocuklarla, inekler aslanlarla
geçinebilecek... (El Kavlu'l Muhtasar, s. 64)
Yukarıdaki hadislerde görüldüğü gibi Altınçağ ile
Süleyman dönemi arasındaki bir diğer dikkat çeken benzerlik de,
hayvanlar üzerindeki hakimiyettir. Hz. Süleyman kuşlar başta olmak
üzere çeşitli canlılar üzerinde nasıl hakimiyet kurduysa, Altınçağ
döneminde de hayvanlar üzerinde, yırtıcı hayvanların dahi insanlara
zarar vermesi engellenebilecek şekilde bir hakimiyet olacaktır.
Andolsun, (peygamber
olarak) gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir: Gerçekten
onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır. Ve
hiç şüphesiz; bizim ordularımız, üstün gelecek olanlar onlardır.
(Saffat Suresi 171-173)
|
Barış
Yanlısı Olmaları ve Diplomasi Yolunu Tercih Etmeleri
Hz. Süleyman'ın komşu ülkelerle
olan ilişkilerinde hoşgörülü, affedici ve barış yanlısı bir tutum
içinde olduğunu daha önce vurgulamıştık. O, sorunları diplomasi
yoluyla çözmeyi tercih etmekte ve demokratik yöntemler izlemekteydi.
Hz. Süleyman yaşadığı dönemde çok üstün bir kültür oluşturmuş ve
hakimiyetini de diplomasiyle, sanatla ve kültürle sağlamıştır. Çok
güçlü, karşı konulamaz ordulara sahip olmasına rağmen, askeri gücünü
kullanmamıştır. Hz. Zülkarneyn ise çevresindeki halklar tarafından
"yeryüzünde bozgunculuğu ve fitneyi önleyen kişi" olarak
tanınmış, insanlara barış ve huzur getiren bir lider olmuştur. Hz.
Süleyman ve Hz. Zülkarneyn dönemleri bu yönüyle Altınçağ dönemiyle
çok büyük benzerlikler göstermektedir.
Altınçağ'da da insanlar kendi istekleriyle
Müslüman olacak, hiçbir savaşa gerek kalmadan İslam ahlakı tüm dünyaya
hakim olacaktır. Bu dönemi tasvir eden hadislerde şu şekilde belirtilir:
Zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak,
ne de bir kimsenin burnu kanayacaktır. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, s. 42)
Mehdi, Peygamberin yolunda gidecek, uyuyan
kişiyi uyandırmayacak, kan da akıtmayacaktır. (Kıyamet Alametleri,
s. 163)
Hadislerde de belirtildiği gibi Mehdi tüm dünyaya
İslam ahlakını, barış yoluyla hakim edecek, savaş ve şiddetten kaçınacaktır.
Mehdi'nin izleyeceği yol tüm dünya çapında büyük bir kültürel atılım
ile insanların İslam ahlakına yöneltilmesi olacaktır. O dönemde
Allah'ın izniyle aşağıdaki ayetler tecelli edecektir:
Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman ve
insanların Allah'ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde,
hemen Rabbini
hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok
kabul edendir. (Nasr Suresi, 1-3)
Din Ahlakına Davet Konusunda
Kararlı Olmaları ve Hızlı Davranmaları
Hz. Süleyman aldığı akılcı ve seri kararlar ile tüm
müminler için çok önemli bir örnektir. Sebe Ülkesi'ni iman etmeye
davet etmek için yazdığı mektup onun tebliğ gücünü gösterirken,
ilim sahibi bir kişinin aracılığıyla Sebe Melikesi'nin tahtını getirtmesi
hızlı karar alma konusuna verdiği önemi ortaya koymaktadır. Hz.
Zülkarneyn'in Yecüc ve Mecüc isimli kavmin bozgunculuğunu önlemek
için hemen kıyamete kadar yıkılamayacak kadar güçlü bir set inşa
etmesi de onun gücünün ve akılcılığının bir göstergesidir. Altınçağ
da bu yönüyle Hz. Süleyman ve Hz. Zülkarneyn dönemine çok büyük
benzerlik gösterecektir.
Altınçağ döneminde insanlar akın akın İslam'a yönelecek,
bunun için çok geniş kapsamlı ve seri çalışmalarda bulunulacaktır.
Toplumlar birbiri ardına İslam ahlakını benimseyecek, inkarcı ideolojiler
hızlı ve kalıcı girişimlerle dünya üzerinden kalkacak, her türlü
zulüm sistemi tarihin karanlıklarına gömülecektir. Bu konu ile ilgili
olarak büyük İslam alimi Muhyiddin Arabi şunları bildirmektedir:
Allah ona (Mehdi'ye) o kadar güç verecek
ki, bir gece içinde zulmü ve ehlini ortadan kaldıracak, dini ikame
edecek, İslamı ihya edecek, önemsenemez bir hale geldikten sonra
ona tekrar kıymet kazandıracak, ölümünden sonra onu diriltecek...
Asrında cahil, cimri ve korkak olan bir adam hemen alim, cömert
ve cesur olacak... Dini, Resulullah (sav)'ın zamanında olduğu gibi
aynen tatbik edecek... (Muhyiddin Arabi el-Endülüsu, Futuhat-ül
Mekkiye, Bab 66, Kıyamet Alametleri, s. 186)
İmar İşlerine Büyük Önem
Verilmesi
Hz. Süleyman'ın imar çalışmalarına verdiği önemi kitabın
önceki bölümlerinde detaylı olarak incelemiştik. O, emri altında
çalışan bina ustası cinleri ve şeytanları kullanarak kaleler, heykeller,
çanaklar ve kazanlar yaptırmıştır. Onun görkemli sarayını her gören
insan, -başta Sebe Melikesi olmak üzere- hayran kalmıştır. Hz. Zülkarneyn'in
inşa ettiği setin yapımında ise, Allah'ın dilemesi dışında yıkılamayacak
kadar güçlü bir teknik kullanılmıştır.
Peygamber Efendimizin hadislerinde, Altınçağ'da da
imar işlerine çok büyük önem verileceğine dikkat çekilmektedir.
Bu dönemde şehirlere huzur ve barışın yanı sıra, üstün bir medeniyet
de götürülecektir. Bu hadislerden biri şu şekildedir:
Mehdi Konstantiniyye ve diğer beldelerin
imarına çalışır. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar,
s. 40)
Zenginliği ve İhtişamı,
İslam'ın Menfaati, Allah'ın Rızası İçin Kullanmaları
Hz. Süleyman sahip olduğu zenginlikleri Allah'ın dinini
anlatmak ve İslam ahlakını dünya üzerinde yaymak için en güzel şekilde
kullanmıştır. Fethettiği ülkelerde yaşayan insanları öncelikle Allah'a
iman etmeye ve teslim olmaya davet etmiştir. Sebe Ülkesi'ne gönderdiği
İslam'a davet mektubu bu konuda çok önemli bir delildir. Hz. Zülkarneyn
de "... Rabbimin beni kendisinde sağlam
bir iktidarla yerleşik kıldığı (güç, nimet ve imkan) daha hayırlıdır..."
(Kehf Suresi, 95) ayetinden de anlaşıldığı gibi, Allah'ın nimetiyle
sağlam bir iktidara sahiptir. Ve bu büyük gücü, yeryüzünde bozgunculuğu
engellemek için kullanmıştır.
Altınçağ döneminde de insanlar çok büyük bir zenginliğe,
refaha ve huzura kavuşacaklardır. Mehdi yeryüzünün tüm zenginliğini
Allah'ın dinini yeryüzüne hakim kılmak için kullanacak, fethettiği
ülkelerde güzel ahlakı ve barışı esas alacaktır. Onun eşi ve benzeri
olmayan uygulamaları insanların İslam ahlakına karşı kalplerinin
yumuşamasına vesile olacak ve İslam ahlakı çok kısa bir sürede tüm
dünyaya hakim olacaktır. Bu konudaki hadislerden bazıları şu şekildedir:
Ümmetim arasında Mehdi çıkacak, Allah onu
insanları zengin kılmak için gönderecektir. Ümmet nimetlenecek,
hayvanlar bol bol yiyip içecek, arz nebatını çıkaracak... (Kitab-ül
Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 15)
... Biattan önce, insanlar grup grup ona
akın edecekler ve oraya giden herkes ondan bereket kazanacaktır.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 25)
|