
KEHF KISSASI'NDA KIYAMET
ALAMETLERİNE VE AHİR ZAMANA YÖNELİK ÖNEMLİ İŞARETLER VARDIR
Böylece, Allah'ın va'dinin hak olduğunu
ve gerçekten kıyametin, kendisinde şüphe bulunmadığını bilmeleri
için (şehir halkına ve sonraki insan kuşaklarına) onları buldurmuş
olduk. (Onları görenler) Kendi aralarında durumlarını tartışıyorlardı,
(bir kısmı) dedi ki: "Onların üstüne bir bina inşa edin,
Rableri onları daha iyi bilir." Onların işine galip gelen
(sözleri geçen)ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid
yapmalıyız" dediler. (Kehf
Suresi, 21)
Kehf Ehli'nin insanlar tarafından bulunması ise,
iyi insanların iyilerle kendiliğinden buluşacaklarına, birbirlerinden
uzakta bulunsalar da bir gün mutlaka biraraya geleceklerine
işaret olabilir.
Onların sayısını
sadece Allah ve az sayıda kişi bilmektedir
(Sonra gelen kuşaklar) Diyecekler ki:
"Üç'tüler, onların dördüncüsü köpekleridir." Ve:
"Beştiler, onların altıncısı köpekleridir" diyecekler.
(Bu,) Bilinmeyene (gayba) taş atmaktır. "Yedidirler,
onların sekizincisi köpekleridir" diyecekler. De ki:
"Rabbim, onların sayısını daha iyi bilir, onları pek
az (insan) dışında kimse bilemez." Öyleyse onlar konusunda
açıkta olan bir tartışmadan başka tartışma ve onlar hakkında
bunlardan hiç kimseye bir şey sorma.
(Kehf Suresi, 22)
Ayette geçen "onları pek az (insan) dışında
kimse bilemez" ifadesiyle Allah, derin bilgiye sahip
çok az sayıda kişinin, bu sayıyı bilebileceğine işaret etmektedir.
Örneğin bu kişi Hz. Hızır olabilir. Bunun yanısıra Hz. Hızır'ın
eğitiminden geçmiş ve ona tabi olmuş talebelerinin de, Allah'ın
dilemesi ve bildirmesiyle bu bilgiye sahip olması mümkündür.
Nitekim Kuran'da Allah'ın vahyetmesiyle elçilerin gaybdan
yana bazı bilgilere sahip oldukları bildirilmektedir.
Bu ayetin devamında geçen "... açıkta olan
bir tartışmadan başka tartışma" ifadesi ise, Kuran'a
uygun tartışmaya işaret etmektedir. Müminler, bir konu üzerinde
tartışırken Kuran'a uygun delil getirmeye önem vermelidirler.
Dini inkar edenler tam tersi bir tutum içindedirler. Onların
tek amacı tartışma çıkarmak, bu vesileyle dine ve inananlara
karşı düşmanca tavırlarını ortaya koymaktır. Nitekim Allah
Kuran'da bazı insanların "yalnızca
bir tartışma-konusu olsun diye" (Zuhruf Suresi,
58) inkarcı örnekler verdiklerine dikkat çekmektedir.
Yukarıdaki ayetin sonunda geçen "onlar hakkında
bunlardan hiç kimseye bir şey sorma" şeklindeki ifade
ise, iman edenlerin vahiyle bildirilenlerin dışında hiçbir
bilgiye rağbet etmemeleri gerektiğini ifade etmektedir. Çünkü
gaybı bilen Allah'tır. İnsanların kendi bilgilerine, zanlarına
ve yorumlarına dayanarak ortaya attıkları yanlış rivayetlerin
müminler nezdinde hiçbir kıymeti yoktur. Dolayısıyla kaynağı
belli olmayan, ağızdan ağıza dolaşarak gelen, kulaktan dolma
aktarılan, uydurma rivayetlere, haberlere önem vermek bu ayetle
yasaklanmaktadır.
Ashab-ı kehf’in mağarada
kalış süresi
Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar
ve dokuz (yıl) daha kattılar. De ki: "Ne kadar kaldıklarını
Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O,
ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun dışında
onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak
kılmaz." (Kehf Suresi, 25-26)
Bu ayetlerde Ashab-ı Kehf'in mağarada uyku halinde
üç yüz yıl kaldıkları bildirilmektedir. Uyanmalarına yakın
bir zamanda bu süre uzatılmış ve üç yüz yılın üzerine dokuz
yıl daha eklenmiş olabilir. Böylece onlar mağarada üç yüz
dokuz yıl kalmış olabilirler.
|