MEHDİ HAKKINDAKİ
ÇEŞİTLİ KONULAR
Mehdi'nin
İstanbul'u Manen Fethetmesi
Allah O’nun eli ile Konstantiniyye’i
fethedecektir.
.

|
Naim
b. Hammad, Cafer’den tahric etti:
Hz. Mehdi ordusunu her tarafa gönderir.
Zulüm ve zalimlerin hepsini yok eder. Beldeler
onun emrine girer. Allah teala O’nun elindeki
Konstantiniyye’nin fethini müyesser kılar.
Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 56

Allah
Konstantiniyye’yi
çok sevdiği dostlarının ehline fethedecek
Kıyamet Alametleri,
181

…Muhtelif
ülkelerden birçok alim, birbirlerinden habersiz
şekilde Mehdi’yi aramak üzere yollara çıkacak
ve herbirisine 310 kadar insan refakat edecek.
Sonunda hepsi de Mekke’de buluşurlar ve
birbirlerine, buraya ne için geldiklerini
sorduklarında hepsi de:
“Bu fitneyi önleyecek ve Konstantiniyye’yi
fethedecek olan Mehdi’yi arıyoruz, çünkü
biz onun babasının, anasının ve ordusunun
isimlerini öğrendik. Şeklinde cevap verdiler.
Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 52
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 42
Kıyamet Alametleri,
169

Ebu Hüseyin
Ahmed bin Cafer-el Münadi “Kitab-ul Melahim”inde
Ebu Hureyre’den tahric etti:
Doğruyu, yanlışı ayırd eden, aldatmayan
çalmayan ve dinine bağlı emiriniz Konstantiniyye’yi
fethedecektir.
Mehdilik ve Imamiye
, 196

Mehdi
Konstantiniyye
ve Deylem dağını fethedecektir.
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 27

İbni Mace,
Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet etmiştir:
Dünyadan hiçbir zaman
kalmayıp ancak tek bir gün kalsa bile o
günde benim ailemden bir zatın Deylem
dağına (yahut eyaletine) ve Konstantiniyye
şehrine sahip olması için Allah (c.c.) muhakkak
o günü uzatacaktır.
Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman ,74
Ölüm-Kıyamet -Ahiret ve Ahirzaman Alametler,
440

Mehdi
Konstantiniyye’nin
fethi sırasında sabah namazı için abdest
alırken bir bayrak dikecek, deniz ikiye
ayrılarak su kendiliğinden uzaklaşacak ve
açılan yolu takibeden Hz.Mehdi karşı kıyıya
geçecektir.
Kıyamet Alametleri,
181
El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il
Muntazar, 57

Allah
Konstantiniyye’yi
çok sevdiği dostlarının ehline fethedecek
Kıyamet Alametleri,
181

Hz. İbni
Amr’dan (r.a.) rivayet edilmiştir: Peygamberimiz
(s.a.v) buyurdu ki: Ey Ümmet! Altı şey vardır
ki; onlar olmadan kıyamet kopmaz… (altıncısı)
medinenin fethi.
-Denildi ki : Hangi medine? (Hangi şehir?)
-Buyurdu ki: Konstantiniyye.
(*) Bu Konstantiniyye’nin Mehdi tarafindan
yapılacak fethidir.
Kıyamet Alametleri
, 204
Ramuz-el Ehadis, 296

Hatip,
Müttefek ve Müfterek’inde Ebu Hureyre’den
tahric ettiler:
Rumlar benim soyumdan ve ismi ismime uygun
bir vali (Mehdi) ye gadr ettikten sonra
Amik denilen yerde sizinle savaşacaklardır.
Burada müslümanların üçte biri öldürülür.
Üçüncü gün ise savaş Rumlar aleyhine döner.
Müslümanlar böylece savaşa devam ederler
ve Konstantiniyye’yi
fetheder ve oradaki malları taksim ederler.
Tam bu sırada “Deccal sizin evinize girmiş
ve çocuklarınızı esir almıştır” şeklinde
bir ses duyacaklardır.
Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 73

(Mehdi)
Rumlarla 3 gün savaşacak 3. gün galibiyet
onun olacak. Konstantiniyye
fetholana kadar savaşa devam edecektir.
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 29
|
|
|

|
Mehdi çetin bir harple Rumla savaşacaktır, Konstantiniyye’yi
fethedecektir.

|
Rumlar
A’mak veya Dabik denilen yerlere inmedikçe
kıyamet kopmaz. O vakit medine (şehir) den
yeryüzü halkının en hayırlılarından bir
ordu Rumlara karşı çıkar. Rumlar müslümanlara
: “Bizimle, bizden esir olanlar arasını
boşaltınız da onlarla harp edelim.” deyince
Müslümanlar da “-Hayır asla boşaltmayız,
size yol vermeyiz” diye cevap verirler.
Akabinde iki ordu büyük bir savaş yaparlar.
Sonunda islam ordusunun; üçte biri bozularak
kaçar ki Allah onlara ebediyen tevbe ilham
etmez, üçte biri şehit olur. Onlar Allah
nezdinde şehitlerin en faziletlisidirler.
Üçte biride düşmanı bozguna uğratıp fethe
devam eder ve hiçbir zaman fitneye düşmezler.
İşte bu muzaffer ordu Konstantiniyye’yi
fetheder.
Ölüm-Kıyamet -Ahiret
ve Ahirzaman Alametler, 443

İbni Cerir
tefsirinde Sudiy’den tahric etti:
Allah-u Teala’nin “Onların
dünyadaki zilleti, Mehdi’nin çıkıp Konstantiniyye’yi
fethetmesi ve Rumları yenmesidir.
Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 76

Amr b.
Avf’dan (r.a.) rivayet edilmiştir.
Siz muhakkak Benü’l-Asfar ile savaşacaksınız.
Sizden sonra gelenler de onlarla savaşacaklar.
Nihayet Allah yolunda hiçbir kınayanın kınamasından
korkmayan seçkin müslümanlar onlarla savaşa
çıkacaklar ve tesbihler ve tekbirlerle Konstantiniyye’yi
fethedecekler.
Sünen-i Ibni-i Mace,
10/359
|
|
|

|
Konstantiniyye’ye
Neresidir?
Konstantiniyye şehrini bir kısım raviler kendi
içtihatlarına binaen, Roma olarak anlamışlarsa da hadis-i şeriflerde
Konstantiniyye’nin bugünkü Roma şehri olduğuna dair açık bir
ifade yoktur. Aksine deliller Konstantiniyye’nin İstanbul şehri
olduğunu göstermektedir.
Konstanniyye : İslam
dünyasında İstanbul şehri için kullanılmış isimlerden biri.
Büyük Lugat, TÜRDAV
İstanbul tarih boyunca çeşitli adlarla anılmıştır.
En eski bilinen adi Bizantion’dur. 196 yılında imparator Septimus’un
oğlu Antonius’un izafeten Antoninia şeklini almış, fakat 330
yılında imparatorluk merkezi Roma’dan buraya nakledilince, şehre
İkinci Roma adı verilmiştir. V. Yüzyılda bu ad Yeni Roma olarak
değiştirilmiştir. Fakat sonraları o zamana kadar halkın kullandığı
Konstantinopolis=Konstantin şehri, genellikle kabul edilmiştir.
Cumhuriyet Ansiklopedisi
Bu şehir (Bugünkü İstanbul) IV. yüzyıldan itibaren
buradaki imparatorun adına izafeten Constantinopolis adını aldı.
Meydan Larousse
325’te Roma imparatoru olan Constantinus’dan sonra
bu kent onun ismi ile anılmaya başlandı.
Gelisim Hachette Ansiklopedisi
İmparator Constantin eski Bizans’ı kendi adıyla
anılmaya başlayan yeni bir başkent yapmıştır.
Dünya Tarihi ve Çag. Uyg. Ansk.
Bir kısım rivayetler ise Roma
ve Konstantiniyye (İstanbul) ‘yi doğru bir şekilde ayrı
şehirler olarak ele almışlardır.

|
Mehdi
maiyetindeki kuvvetlerle birlikte Roma’yı
Konstantiniyye’yi ve Altın kiliseyi
fethetmek için yola çıkar.
Ölüm-Kıyamet -Ahiret
ve Ahirzaman Alametler, 441
|
|
|
|
Ayrıca başka rivayetlerden de Konstantiniyye’nin
İstanbul şehrine işaret ettiğini anlamaktayız. Bu şehir deniz
sahilinde ve bir haliç üzerinde kurulmuştur.

|
Bu ordunun
hareket etmesi ve gönderilmesi, Magrib dağındaki
Masine denilen mevkideki deniz sahilinden
olacaktır.
Ölüm-Kıyamet -Ahiret
ve Ahirzaman Alametler, 439

“Ikdid-dürer”isimli
eserde söyle geçer:
Konstantiniyye’nin yedi suru vardır. O Rum
denizine dökülen Haliç üzerinde kurulmuştur.
Denizi Rum illerine ve Endülüs’e doğru uzanır
gider.
Kıyamet Alametleri,
181
|
|
|
|
Rumiyye
Neresidir ?
Hz. Mehdi (a.r.) ve ashabının fethedeceği yer
bazı rivayetlerde Konstantiniyye, bazı rivayetlerde de Rumistan
olarak geçmektedir.

|
Huzeyfe
b. Yemani Mehdi kıssası ve Rumiyye’nin fethi
hakkında Resulullah ‘dan (s.a.v.) rivayet
etti.
Mehdi’nin askerleri 4 tekbir getirdiği zaman
Rumiyye’nin duvarları yerle bir olacaktır…
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 74

Hz.Mehdi
Rumistan’ı 4 tekbirle fethedecek…
(Mehdi) Rum kalelerini ve Rumistan’ı tekbirlerle
fethedecektir.
…Hz. Mehdi ve ordusu içinde Yüzbaşı çarşının
ve her bir çarşıda yüzbin esnafin bulunduğu
Rumistan beldesine gelir.
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 35-46-36
|
|
|
|
Rumistan olarak adlandırılan bu şehrin neresi olduğunu İbn-i
Hacer-i Mekki şöyle izah ediyor.

|
Tarihçiler
Rumistan olarak isimlendirilen bu beldeyi
dünya üzerindeki hiçbir şehirde bulunmayan
bir takım hususlarla vasıflandırıyorlar.
Bu özelliklere en yakın olan da Konstantiniyye’dir.
El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il
Muntazar, 31
|
|
|
|
Görüldüğü gibi Rumistan ve Konstantiniyye
aynı şehre verilen farklı isimlerdir, her ikisi de İstanbul’dur.
Kur’an-ı Kerim’de mübarek beldelerden ve memleketin
ana merkezlerine , yani baş şehirlerine gönderilen elçilerden
bahsedilmektedir:

|
28/59-
Senin Rabbin,
'ana yerleşim merkezlerine'
onlara ayetlerimizi okuyan bir elçi göndermedikçe
şehirleri yıkıma uğratıcı değildir. Ve biz,
halkı zulmeden şehirlerden başkasını da
yıkıma uğratıcı değiliz.
|
|
|
|
Türk
Milleti ve 700-1400 Yılları
Tarihin seyri içinde 700 yılı ve onun katları olan yıllar, Türkler
için çok önemli hadiselerin baslangıç yılları olmuştur. Mesela;
Oguz Han’ın ortaya çıkışı |
: Hicretten 1400
yıl önce |
Türklerin Çin’i istilası |
: Hicretten 700
yıl önce |
Selçukluların Müslüman olması
|
: Hicretten 350
yıl önce |
Selçukluların hüküm sürmesi |
: Hicretten 350
yıl önce |
Osmanlı Devletinin kuruluşu |
: Hicretten 700
yıl önce |

|
İşari
manada ayet meali:
15/87- Andolsun,
sana çiftlerden yediyi
ve büyük Kur’an-ı verdik.
|
|
|
|
İlk büyük kıyamet alameti sayılan Mehdi hazretleri, Bediüzzaman
ve Suyuti gibi kıymetli alimlerin izah ettiği gibi Hicri 1400
(Miladi: 1979-80) yılında çıkacaktır, dolayısıyla Mehdi ve onun
önderliğinde İslam’ın dünya hakimiyetine ilk adım bu yıllarda
atılmış olacaktır.
Mehdi’nin 1400’de çıkması, ilk ordusunu Türklerden
kurması yine bu orduyu Türklere yollayarak (*) Konstantiniyye’yi
(bugünkü İstanbul) manen fethetmesi, yukarıda söylediğimiz meseleye
daha ayrı bir anlam kazandırmaktadır.
(*) (Bakınız, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Ahir Zaman 42.50.72 sahifeler)
.
Mehdi'nin Zuhur Ettiğinde
Tanınması
.

|
İbni
Ebu Seybe, Asim b. Ömer Beceli’den tahric
etti.
Bir adam (Mehdi) semadan ismiyle mutlaka
çagırılacak ve delil
onu inkar etmeyecek, zelil ona mani olmayacaktır.
Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 52

Asim
b. Amr Beceli’den rivayet edilmiştir :
Gökten bir ses gelecek, onu ne delil inkar
edecek ve ne de delil olmaktan o alıkonacak.
Kıyamet Alametleri,
200

Onun
ismiyle semadan nida olunacak ve hiç kimse
onun Mehdiliğini inkar
etmeyecektir.
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 47
|
|
|
|
.
Bir tevili şudur ki:
Hz. Mehdi (a.r.) tam manasıyla zuhur ettiğinde, Resulullah (s.a.v.)
efendimizin bildirdiği şekil ve sureti, mücadelesi, ordusu,
fethedeceği yerler… ile ilgili bütün hadis-i şeriflerle uygunluk
gösterecek, bu konuda şüphe ve tereddüt olmayacaktır. Herkes
tam kanaat getirerek onun Mehdi’liğini tasdik edecektir.
Mehdi'nin
Çıkışının İlanı

|
Semadan
zuhur eden bir el ve “Emiriniz Mehdi’dir”
şeklinde bir nida duyuluncaya kadar tefrika
ve ihtilaflar devam edecektir.
El-Kavlu’l Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, 55

O günün
alameti : Semadan
bir el uzanacak ve insanlar ona bakacak
ve göreceklerdir.
El-Kavlu’l Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, 55

Esma binti
Umeys’ten (r.a.) rivayet edilmiştir :
O günün alameti semada uzatılmış ve insanların
kendisine bakıp durduğu bir el’dir.
Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 69
|
|
|
|
Hadis-i şerifte geçen “el” keyfiyeti bilinmeyen
bir gücü remzediyor. Hz. Allah’ın c.c. el(yed)inden Kur’an-ı
Kerim’de bahis var ve bu el’in bizim bildiğimiz manada bir el
olmadığını biliyoruz.

|
48/10-
Şüphesiz sana biat edenler,
ancak Allah'a biat etmişlerdir. Allah'in
eli, onların ellerinin
üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa,
artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmus
olur. Kim de Allah'a verdiği ahdine vefa
gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir
verecektir.
|
|
|
|
Bu ayette bahsedilen “el” (Allah’in eli);

|
3/7-
Sana Kitabı indiren O'dur.
O'ndan, Kitabın anası (temeli) olan
bir kısım ayetler
muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir.
Kalplerinde bir kayma
olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını
yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar.
Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez.
İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık,
tümü Rabbimizin katındandır" derler. Temiz
akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
|
|
|
|
Ayetinde bahsedilen müteşabih ayetlerden bir tanesidir.
Allah’ın Kudreti, tasarrufu manasına gelmektedir. Aynı şekilde
yukarıdaki hadislerde bahsedilen “el” de bunun gibi farklı manada
müteşabih bir ifadedir.
Allahualem Semadan yayılan televizyon yayınına
ait dalgalar bir nevi el gibi bir gücü oluşturuyor. Bu el hemen
her eve uzanıyor ve herkes tarafindan görülebiliyor. “…İnsanlar
ona bakacak ve göreceklerdir.” Cümlesi de bu hususa işaret ediyor.
Bu konuda diğer rivayetler de şöyledir :

|
Semadan
bir ses onu ismiyle çağıracak ve doğuda,
batıda hatta uykuda olan bile bu sesi duyacak
ve uyanacaktır.
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 56

Onun
ismiyle semadan nida olunacak ve hiç kimse
onun Mehdi’liğini inkar edemeyecektir.
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 49

Bir adam
semadan ismiyle mutlaka çağrılacak ve delil
onu inkar etmeyecek, zelil ona mani olmayacaktır.
Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 52
|
|
|
|
.
İlk hadis “… İnsanlar ona bakacak ve göreceklerdir”
ifadesi ile televizyon yayınına dikkat çekileceği gibi bu hadiste
de “ Semadan bir ses onu ismiyle çağıracak…”
ifadesiyle aynı zamanda radyolardan da yayınlanabilen
sesli bir neşriyata dikkat çekmektedir. (Allahualem) Ve yine
semadan Mehdi’yi çağıracak bu ses hem doğuda hem batıda dünyanın
her tarafinda duyuluyor, bu sesi her kavim kendi lisanında işitiyor.

|
İkdid-Durer’de
der ki: Bu ses bütün yeryüzüne yayılacaktır,
her kavim kendi dilinden duyacaktır.
Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 51
Kıyamet Alametleri,
201

Semadan,
arz ehline samil olan bir ses ki, herkes
bunu kendi lisanında işitir.
Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 37
|
|
|
|
Rivayetlerden anlaşılıyor ki Hz. Mehdi (a.r.)
zuhur ettiğinde, radyo ve televizyon gibi haberleşme vasıtaları
ile doğu-batı bütün dünyaya ilan edilecek ve her millet bu sesi
kendi diline çevirerek işitecektir. (Allahualem)
Bediüzzaman Said Nursi (a.r.) hazretleri de aynı
manada Deccal’in çıkışı hakkında şunları söylemektedir.

|
Rivayette
var ki: Deccal çıktığı
gün bütün dünya işitir…
Allahu a’lem, bu rivayetler tamamen sahih
olmak şartıyla te’villeri şudur: Bu rivayetler
mu’cizane haber verir ki:
“Deccal zamanında vasıta-i muhabere (haberleşme
vasıtaları) … O derece terakki edecek ki,
bir hadise bir günde umum dünyada işitilecek.
Radyo ile bağırır,
şark-garb işitir ve umum ceridelerinde (gazetelerde)
okunacak…diye zuhurundan on asır
evvel telgraf, telefon, radyodan .. mu’cizane
haber verir.
Sualar, 496
|
|
|
|
Bu konuya işaret eden diğer hadis-i şerifler şöyledir:

|
Naim
Hz.Ali’den (r.a.) rivayet etti ki:
Semadan bir münadi
“Hak Al-i Muhammed’dedir.” Şeklinde
bağırdığı zaman Mehdi zuhur eder, herkes
sadece O’ndan konuşur. O’nun sevgisini içer
ve O’ndan başka birşeyden bahsetmezler.
Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 33
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 40
Kıyamet Alametleri,
200

Çok yaygın
ve sona ermesi mümkün görülmeyen bir
fitne çıkacak, ve bu fitne semadan 3 kez
“Emir Mehdi’dir, gerçek O’dur”şeklindeki
nidaya kadar sürecektir.
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 55
Kıyamet Alametleri,
200

Gökten
şöyle bir ses duyulacak:
“Ey insanlar, artık Allah, Cebbarları, Münafık
ve yardımcılarını sizden uzaklaştırdı. Ümmet-i
Muhammed’in en hayırlısını başınıza getirdi..”
Kıyamet Alametleri,
165
|
|
|
|
Mehdi'nin Çıktığı Yer

|
"Yakında
size Horasan tarafindan siyah bayraklılar
gelecek. Kar üzerinde emekliyerek olsa da
onlara iltihak ediniz. Zira onların arasında
Allah'in halifesi 'Mehdi' vardır."
(Hz. Sevban r.a.
/ Ramuz El-Ehadis 1. Cilt, Sayfa 298, No
2)

Şöyle
rivayet edilmiştir: "Şu muhakkak ki ahir
zamanda mağrib memleketinin en uzak mevkiinden
Mehdi denilen bir zat çıkacak. Ve ön tarafinda
kırk mil mesafe olarak yardım yürüyecek.
Mehdi'nin bayrakları beyaz ve sarıdir. İçinde
çizgiler bulunur. Bayraklarında Allah'ın
ism-i azamı yazılmıştır. Onun bayrağı altındaki
hiçbir birliği mağlup edilmez…
(İmam Şarani, Ölüm-Kıyamet-Ahiret
ve Ahirzaman Alametleri Muhtasaru, (Tezkireti'l-Kurtubi),
sf. 438)
|
|
|
|
Mehdi'ye Kendisi İstemediği Halde Biat Edilmesi

|
Ümmü
Seleme (r.a.)den rivayet edildiğine göre
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur.
Halifenin ölümü anında ihtilaf olur. Medine
halkından bir kişi koşarak Mekke’ye
çıkar. Mekke halkından bir grup onu, istememesine
rağmen (bulunduğu yerden) çıkarırlar. Hacer-i
Esved’le Makamı İbrahim arasında ona biat
ederler.
Sünen-i Ebu Davud,
5/94
El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il
Muntazar, 20

Hz. Mehdi
insanların “Eğer
kabul etmezsen, senin boynunu vururuz.”
şeklindeki zorlamalarından sonra
Rükün ve Makam arasında biatleri kabul edecektir.
Onun yanına, büyük bir fitneden sonra kendilerine
hükmetmesi için gidilecek ve ancak
ölümle tehdit edildikten sonra başa geçmeye
razı olacaktır. Ondan sonra insanlar
arasında bir damla kan dökülmeyecektir.
Hz.Mehdi istemediği
halde ona biat edeceklerdir. Daha
sonra Hz. Mehdi, onlara 2 rekat namaz kıldıracak
ve Makam’ın yanında minbere çıkacaktır.
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 34,50 44

Naim
b. Hammad, İbni Mesud’dan tahric etdi:
Ticaret ve yolların kesildiği ve fitnelerin
çoğaldığı zaman, muhtelif beldelerden yedi
alim her birinin beraberinde üçyüz on küsur
kişi olduğu halde, birbirlerinden habersiz
bir şekilde Mekke’de bir araya gelirler.
Biri diğerine “Burada ne arıyorsun?” diye
sorar. Ona şöyle derler: “Biz O şahsı aramak
için geldik ki, fitneler Onun eliyle sönebilir.
Konstantiniyye O’nunla fethedilir. Biz O’nun
Mekke’de olduğunu da biliyoruz. “Bu yedi
alim bu konuda birleşirler. O’nu ararlar
ve Mekke’de bulurlar. Ve kendisine “Sen
falan oğlu falansın” derler. O ise
“Ben sadece Ensar’dan
birisiyim” der. Onların elinden kurtulur.
O’nu tanıyan ve bilenlere anlatırlar, bunun
üzerine “aradığınız sahibiniz O’dur ve Medine’ye
gitmiştir” denilir. Bu defa O’nu ararlar,
halbuki O tekrar Mekke’ye dönmüştür. O’nu
tekrar Mekke’de bularak yine, “Sen falan
oğlu falansın, annen de filan kızı filanedir,
sende şu şu alametler vardır, birinci defa
bizden kurtuldun uzat elini sana biat edelim”
derler. Bunun üzerine O “Ben aradığınız
değilim” der ve tekrar Medine’ye gider .
Medine’de yine aranınca tekrar Mekke’ye
döner. Mekke’de kendisini Rükün da bularak
şöyle derler: “Eğer biatlarımızı kabul etmezsen,
bizi aramakta olan ve başında Haddam’dan
birisinin bulunduğunu Süfyani ordusuna karşı
korumazsan, günahlarımız Senin üzerine ve
kanlarımız da boynuna olsun” derler. Bunun
üzerine Mehdi, Rükun ile Makam arasına oturur
ve elini uzatarak biatları kabul eder.
Dani,
Katade’den tahric etti:
Fitne içindeki insanlar kan akıtıldığı bir
zamanda evinde oturmakta olan Mehdi’ye gelir
ve “Bizim için kalk
artık”der. O ise kabul
etmez, ancak ölümle tehdit edildikten
sonra onlar için kalkar. Ondan sonra artık
kan dökülmez.
Naim
b. Hammad, Zühri’den tahric etti:
Hz.Fatima’nın soyundan gelen Mehdi, Mekke’de
meydana çıkarılır ve istemediği
halde kendisine biat edilir.
Kitab-ül Burhan
Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 52,53
|
|
|

|
Hadis-i şeriflerde Mehdi’ye biatın kendisi istemediği halde
yapılacağı bildiriliyor. Bu da gösteriyor ki Mehdi kendisini
hiçbir zaman Mehdi olarak ilan etmeyecektir, hatta insanlar
ona gelip “alametler sende mevcut, sen Mehdi’sin” dedikleri
halde o gene reddedecektir. Ancak “ölümle tehdit” edildikten
sonra Mehdi başa geçmeyi kabul edecektir.
Mehdi’nin (aleyhirridvan) nefsani bir arzu ile
halife olmayı isteyeceğini düşünemeyiz. Bu görev, pek ağır ve
zorluklarla doludur. Halife, bütün müslümanlardan hatta koruması
altında yaşayan ehli kitaptan Allah-u Teala’ya karşı sorumludur.
Resulullah (s.a.v.) efendimiz bu sebeple göreve talip olanları
dikkatlice uyarmıştır.

|
Ebu Said, Abdurrahman
b. Semüre (r.a.) den: Günün birinde Resulullah
(s.a.v.) efendimiz bana hitaben şöyle buyurdu:
Ey Abdurrahman, memuriyet isteme; çünkü
kendin istemeden memuriyete tayin olunursan
Allah’dan yardım görürsün. Eğer kendi arzunla
tayin olunursan o vazife ile başbaşa bırakılırsın.
Buhari ve Müslim’den
Riyazü-s-Salihin, 2/89
Ebu Zer
(r.a.) den: Ya Resulullah! Beni memur tayin
etmez misin? Dedim. Mübarek elini omuzuma
koydu sonra şöyle buyurdu:
Ebu Zer, sen zayıfsın; memuriyet bir emanettir.
O kıyamette rüsvaylık ve pişmanlıktır. Yalnız
o emaneti ehil olup alan ve hakkıyla başaran
müstesnadır.
(Müslim’den) Riyazü-s
-Salihin, 2/90
|
|
|
|
Mehdi’nin (a.r.) halife olacağı, bizzat Allah’u Teala tarafindan
peygamberine bildirilmiştir. Resulullah (s.a.v) efendimiz de
bunun üzerine Mehdi için “Halifetullah”tır. (Allah’ın Halifesidir)
buyurmuştur. Hz.Mehdi (r.a.) tam manasıyla zuhur ettiğinde alimlerin
icması (oybirligi) ile halifeliğe seçilecektir. Bundan sonra
da biatler kabul edilecektir. (Allahualem)
Kur’an-ı Kerim’de 12. surede Yusuf (a.s.)’ın da,
kendi isteği olmaksızın bulunduğu ülkenin kralı tarafindan doğruluğu,
adaleti, bilgisi, güvenilirliği sayesinde başa getirildigi haber
verilmektedir.

|
12/54-
Hükümdar dedi ki:
"Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım."
Onunla konuştuğunda da
(şöyle) dedi: "Sen bugün bizim yanımızda
(artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilir
(bir danışman-yönetici)sin."
|
|
|
|
.
Mehdi'nin Kaybolma Meselesi
Nedir?

|
Ebi Abdullah
Hüseyin bin Ali’den rivayet edildi:
Mehdi 2 kez insanların gözünden kaybolacaktır.
Bir seferinde o kadar uzun bir zaman görülmeyecek
ki, kimisi onun öldüğünü, kimisi
de bırakıp gittiğini zannedecek, yakın arkadaşları
dışında hiç kimse onun yerini bilemeyecektir.
|
|
|
|
.
Bu hadis, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman isimli
kitabın Süleymaniye Kütüphanesinde bulunan el yazılı bir nüshasında
mevcuttur.
Yukarıdaki hadis-i şerif Hz. Mehdi’nin (a.r.)
zuhurundan sonra biri kısa diğeri uzun bir süre olmak üzere
2 kez insanlardan ayrı kalacağını bildiriyor. Ayrıca bu hadis-i
şerifte Mehdi’nin ikinci kayboluşunun daha ağır şartlarda ve
daha uzun süreli olduğuna, o devrede onunla görüşmenin güçlüğüne
ve sadece yakınları ile görüşme imkanı olduğuna da dikkat çekilmiştir.
(Allahualem)
Hz. Mehdi (a.r.) diğer hadis-i şeriflerin tariflerine
göre çıkışı ile birlikte mücadelesine başlayacak, insanları
Hak ve hakikata davet edecektir. Hz. Mehdi’nin en önemli
bir ibadet olan cihadı böyle en gerekli bir devrede bilerek
terketmesi düşünülemeyeceğine göre onun insanlardan ayrı ve
uzak kalması kendi iradesi dışında gerçekleşecektir. (Allahualem)

|
Dani,
Seleme b. Züfer’den tahric etti:
Bir gün Huzeyfe’nin yanında Mehdi’nin çıktığı
söylendi. O dedi ki: Siz eğer aranızda Hz.Muhammed’in
(s.a.v.) ashabı olduğu halde o çıkarsa felah
buldunuz. Muhakkak ki, O, insanların karşılaştıkları
şerler sebebi ile Gaib’in (Mehdi’nin) kendilerine
insanların en sevgilisi olmadıkça çıkmayacaktır.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Ahir Zaman, 27
|
|
|
|
Bu hadis aynı zamanda Şii’likteki “Kayıp Mehdi” inancının asılsızlığını
da ortaya koyuyor. Yani, Mehdi’nin kayıplığı; efsane şeklinde
yüzlerce yıl süren bir kayıplık değil, fakat belli aralıklarla
insanlar arasından ayrılma, zorunluluklar neticesinde onlardan
uzak kalma şeklinde gerçekleşecektir. Hadisin son kısmında da
bu kayıplık devresinde insanların çeşitli şerlere (fenalıklara)
maruz kalması sebebiyle Mehdi’ye karşı olan sevgi ve özlemlerinin
artacağına işaret ediliyor.
Kur’an-ı Kerim’de anlatılan Yusuf kıssası ile
Mehdi hadisesi arasındaki yakın bağlantı, ileride ayrı bir bölüm
halinde anlatılacaktır.Yalnız burada yeri gelmişken bir benzerliğe
dikkat çekmek istiyoruz.
Yusuf aleyhisselam da Mehdi gibi, biri kısa diğeri
uzun süre iki defa insanların gözünden kaybolmaktadır. Birincide,
Yusuf (a.s.) kuyuya bırakılmış, kısa bir süre sonra oradan geçen
kafile onu oradan çıkarmış, ikincide ise haksız yere zindana
atılmış, uzun bir müddet orada kalmıştır. Fakat sonradan masumluğu
anlaşılarak, zindandan da çıkartılmıştır.

|
12/15-
Nitekim onu götürdükleri
ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca
davrandıkları zaman, biz ona (şöyle) vahyettik:
"Andolsun, sen onlara kendileri, farkında
değilken bu yaptıklarını haber vereceksin."
12/35-
Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin)
delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu
belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)
ağır bastı.
|
|
|
|
.
12 Halife Meselesinin
Aslı
Şiilik’te Mehdi’nin kaybolduğu ve 12.imamın sonuncusu olarak
dünyaya tekrar döneceği inancı vardır. Bu yanlış inanç peygamberimizin
söylediği iki ayrı hadisin yanlış anlaşılarak tahrif edilmesinden
kaynaklanmaktadır. Birincisi, önceki sayfada açıklığa kavuşturduğumuz
Mehdi’nin kayıplığı, ikincisi de yeryüzüne 12 halife geleceginden
bahseden hadislerdir. Bu iki hadisin aslı vardır, fakat tahrif
edilmiştir.

|
Cabir
b. Semura’nin (r.a.) rivayetinde Resulullah
(s.a.v.) şöyle buyurdu: 12 halifeye kadar
bu dinin üstünlüğü devam edecektir. Bu halifelerin
hepsi Kureyş’ten (peygamber soyundan) olacaktır.
Sünen-i Ebu Davut,
5/90
|
|
|
|
Şiiler, ilk olarak hadisteki halife kelimesini imam olarak değiştirmişler
ve bu imamların masum (günahsız) olduğunu savunmuşlardır.
Bu iki çarpıtma dışında, Halbuki peygamberimiz, “Halifeler Kureyş’lidir”
diyerek onların peygamber soyundan olmaları özelliğine dikkat
çekmiştir.
İslam alimlerinin ekserisi bu hadisteki 12 halifeden
ilk dördünün peygamberin (s.a.v.) halifeleri (Ebu Bekir, Ömer,
Osman, Ali r.a) olduğunu söylemişlerdir. Mehdi de bu salih halifelerden
biridir. Başka bir hadiste ise Mehdi’den sonra başa geçecek
olan üç salih halifeden bahsedilmektedir. (Allahualem) Geri
kalan diğer dört halife ise tam olarak bilinememektedir.
Fakat onların da önceki devirlerde islam aleminin başında bulunmuş
salih halifeler olmaları muhtemeldir. (Allahualem)

|
İşari
manada ayet meali:
5/12-
“Onlardan oniki güvenilir-
gözetleyici göndermiştik.”
|
|
|
|
Mehdi Muhalifi Şahıslar
Allah’u Teala, Kur’an-ı Kerim’de her peygamberin bir baş düşmanı
olduğunu haber vermektedir. Musa (a.s)’a Firavun, İbrahim (a.s.)’a
Nemrud baş düşmandı. Peygamberimizin de (s.a.v.) en büyük düşmanı
kavminin lideri Ebu Cehil’di.

|
25/31-
İşte böyle; biz, her
peygambere suçlu-günahkarlardan bir düşman
kıldık. Yol gösterici ve yardımcı olarak
Rabbin yeter.
2/258-
Allah, kendisine mülk verdi, diye Rabbi konusunda
İbrahim'le tartışmaya gireni görmedin mi?
Hani İbrahim: "Benim Rabbim diriltir ve öldürür"
demişti; o da: "Ben de öldürür ve diriltirim"
demişti. (O zaman) İbrahim: "Şüphe yok, Allah
güneşi doğudan getirir, (hadi) sen de onu
batıdan getir" deyince, o inkarcı böylece
afallayıp kalmıştı. Allah, zalimler topluluğunu
hidayete erdirmez.
|
|
|
|
Hadis-i şeriflerde Mehdi’nin düşmanları olarak birkaç
isim zikredilmektedir. Süfyaniler, Deccal bunlardandır. Süfyanilerin
en önemli özelliği Mehdi’nin inkisaf eden davasını engellemeye
çalışmalarıdır.
Süfyaniler

|
İbni
Münavi kitabında şöyle anlatıyor:
Süfyan’lar ve Mehdi’ler
3 tanedir. 1.Süfyan için 1.Mehdi, 2.Süfyan
için 2.Mehdi, 3.Süfyan için 3.Mehdi gelecektir.
El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il
Muntazar, 64
|
|
|
 |
Bu hadiste 3 tane Süfyan ve bunlara karşı 3 tane
Mehdi olacağı bildirilmektedir. 3. Süfyan için 3. Mehdi yani
asıl ve büyük Mehdi gelecektir.

|
Ebu Hureyre’den
(r.a.) rivayet edilmiştir:
Sam’ın ortasında adına Süfyani
denilen ve kendisine tabi olanların çoğunun
Kelb kabilesinden olacağı biri çıkar. O
insanları öldürür, hatta kadınların karınlarını
deşip çocuklarını katleder.
Hz.Ali’nin
(r.a.) rivayetinde ise (ilave olarak):
Süfyani’nin kafası oldukça büyüktür. Yüzünde
kasıntılı bir hastalıktan eser vardır. Gözünde
de beyaz bir nokta bulunur. Kendisine
karşı toplanan Kays kabilesini de iyice
yok eder. (İşte o zaman) Ehl-i Beyt’imden
bir adam çıkar. Onun haberi Süfyani’ye
ulaşınca, Süfyani
ona karşı bir ordu gönderir. Ancak bu ordu
Beyda’ya vardığında yere batırılır. Kendilerinden
haber getirenler dışında hiç kimse sağ kalmaz.
Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 40
|
|
|
|
Hafiz Esad, 1970 yılında darbeyle başa geçmesinden sonra kurduğu
baskıcı rejimle ülkesini adım adım komünizme yaklaştırmıştır.
Ülkede İslam düşmanlığı büyük boyutlara varmıştır.
Müslümanların inançlarının gereklerini yapmaları engellenmekle
kalmayıp, bizzat canlarına kastedilmektedir. Sadece 1982’de
Hama katliamında 30 bin müslüman öldürülmüştür.
Başka bir hadiste de Süfyan’ın yapacağı diğer
işler anlatılmaktadır.

|
“Ciğerlerini
yiyenlerin oğlu” olan Süfyani
kuru bir vadiden çıkar. Kelp kabilesinden
abus çehreli, sert kalpli adamlardan kurulu
bir ordu düzenler.
Ve bunlar her tarafa zulmederler. O; medrese
ve mescidleri yıkar, rüku ve secdeye giden
herkesi cezalandırır. Zulüm, fesad
ve fısk çıkarır. Alim ve zahidleri katleder,
pek çok şehri de işgal eder. Kan akıtmayı
helal kılarak Ali Muhammed’e düşman kesilir.
Kendi zulüm ve keyfine karşı geleni öldürtür.
Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman , 37
|
|
|
|
“Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman” kitabının
52. ve 53.sayfalarında anlatılan uzun hadiste, yardımcısı Haddam
olan Süfyan’dan bahsedilmektedir. Hafiz Esad’ın yardımcısı da
General Abdülhalim Haddam’dı.

|
“Süfyani
Sam tarafindan (Yabis vadisi denilen) bir
yerden çıkacaktır.
Süfyani Küfe’den
yola çıkacaktır.
Yerle bir olan askerin Sam’dan gelecegine
dair rivayetler oldugu gibi Irak’tan olduklarina
dair rivayetler de vardır.”
Kıyamet Alametleri,
172

“Hz.
Ali’nin neslinde olan Süfyani’ye
gelince; (1) O büyük cüsseli bir şahıstır.
(2) Bu adam Mehdi’den önce etrafını yakıp
yıkacaktır. (3) Bütün şark ülkelerini dolaşacak.
(4) Birçok melikle harb edecek (5) Ve herkesi
mağlub edecektir.”
Mehdilik ve Imamiye,
82 (el-Isa’a, li Esrat’s Saa, 167 ‘den nakil)
|
|
|
|
Bir tevili şudur ki;
(1) Büyük cüsseli olması, Süfyan’ın belki de kendisi gibi
suretlerinin büyüklüğüne veya çeşitli vasıtalarla şahsının olağanüstü
bir insanmış gibi gösterilmesine işaret etmektedir.
(2) Bu adam Mehdi’den önce etrafını yakıp yıkacaktır…Demek
ki Süfyani Mehdi’den önce çıkacak, birçok savaşlarda bulunacak,
ortalığı savaş silahlarıyla yakıp yıkacaktır
(3) Bütün doğu ülkelerini dolaşacak…Hadisin bu kısmı Süfyani’nin
birçok memlekete seyahat etmesine isaret edebileceği gibi, fikir
sisteminin bu ülkelerde de yayılmasına işaret edebilir.
(4) Birçok melike harb edecek…Süfyani, zamanında birçok
devletin ordusu ile silahlı savaşa girecektir.
(5) Ve herkesi mağlub edecektir. Süfyani savaştığı bütün
orduları yenilgiye uğratacak, kesin bir zafer kazanacaktır.
(Allahualem)
Hadis-i Şeriflerde bildirildiği üzere Mesih’i
Deccal daha ileriki senelerde Yahudiler arasından çıkacak, bizzat
kendisi de Yahudi olacaktır. Deccal sihir ve hipnotizma türünden
çeşitli istidracı haller göstererek, önce beklenen Mesih olduğunu
iddia edecek, sonra ilahlığını ortaya sürecektir. Dinsizliği
ve her türlü ahlaksızlığı teşvik ederek kendisine büyük taraftar
toplayacaktır. Fakat sonunda Hz.İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.r.)
tarafindan öldürülecektir.

|
Selef
ve halef uleması arasında şu husus pek şöhret
bulmuştur:
Ahirzamanda mutlaka bir adam zuhur edecektir.
Bu kişi benim Ehl-i Beyt’imden olacaktır.
Buna Mehdi denecektir. Daha sonra da Deccal’i
öldüreceklerdir.
Taç Hadis Kitabı
|
|
|
|
Kenane ve Sahari’nin Çıkışı

|
Mehdi
Sam ile Hicaz hududuna gelince orada duracak.
Kendisine “Ne duruyorsun. Yürü! Denilince
şu cevabı verecek. “Önce amcazademe (Sahari’ye)
yazayım, eğer bana boyun eğmezse üzerine
yürürüm.”
Mehdi’nin mektubu ona ulaşınca yanındaki
arkadaşları şöyle dediler “İşte Mehdi çıkmıştır.
Ya ona uyacaksin ya seni öldürecegiz.” Bunun
üzerine Kudüs’e gelecek…
Sonra Kelp kabilesinden Kenane
isimli bir adam çıkıp Sahari’ye gelecek
şöyle diyecek “Biz sana biat ettik yardımda
bulunduk. Fırsat tam eline gelince bu adama
(Mehdi’ye) biat ettin. Yazıklar olsun sana!
Allah sana bir gömlek giydirdi, sen ise
çıkardın onu! “
“Yani verdiğim sözü bozayım mı dersiniz”
Evet”
Diğer bir rivayette şöyle denmiştir: O aradan
üç yıl geçtikten sonra ahdini bozacak ve
anlaşmayı kaldıracak.
Kıyamet Alametleri, 175
|
|
|
|
Mehdi'nin
Gericilerle Mücadelesi
“Dini ayakta dimdik durduracak,
eski hüviyetine kavuşturacaktır. İslama yeniden ruh üfleyecek,
zelil hale geldikten sonra onunla İslami eski, güçlü haline
sokacaktir. O, islam öldükten sonra Mehdiyle islami tekrar diriltecektir.
Cizyeyi kaldıracak, kılıç vasıtasıyla insanlari Allah’ın dinine
davet edecektir. Ondan kaçan öldürülecek, onunla mücadeleye
girisen perisan olacaktir.
Hatta Resulullah yasamis olsaydi, kendisine
hiçbir sey yapmayacakti. Onunla hükmü ise baglayacakti. Yani
Resulullah bile onun isine müdahale etmeyecektir. Onun döneminde
din tamamen reyden arınmış olarak eski hüviyetini kazanacaktır.
Verecegi bir çok hükümlerde ulemanin fikirlerine muhalefet edecektir.
Bundan dolayi ondan uzak duracaklar.”
Hadis-i Seriflerde Mehdi’ye de birçok yobazın
karşı çıkacağı bildirilmektedir. Onlar, Mehdi’nin dini bidatlardan
kurtarıp, aslına döndürme çabasından hoşnut kalmayacaktır, hatta
“bu adam dinimizi mahvetmek istiyor” diyecek kadar ileri gideceklerdir.
Ancak Mehdi Kuran ayetlerinin ve Peygamber Efendimizin sünnetinin
isiginda hükmedecek, bu fikri mücadelesinde çok kararli ve başarılı
olacaktır. Mehdi döneminde, Allah'ın izniyle, İslam dini Peygamberimizin
döneminde yaşandığı şekline, yani özüne dönecektir.
Kur'an-ı Kerim'de, peygamberlerin inkarcılarla
ve puta tapanlarla yaptığı mücadeleleri dışında onların yobaz
zihniyetle olan mücadelelerinden de bahsedilmektedir. Bu zihniyetin
peygamberimiz devrinde kaybolmadığını ve günümüzde de varlığını
sürdürdügünü bilmekteyiz. Kur'an'da bir çok ayette yobaz insanların
özellikleri verilmiş, bu zihniyet şiddetle eleştirilmiştir.
Kur’an-ı Kerim, peygamberlerin inkarcılarla
ve puta tapanlarla yaptığı mücadeleleri dışında onların yobaz
zihniyetle olan mücadelelerinden de bahsetmektedir. Bu zihniyetin
peygamberimiz devrinde kaybolmadığı ve günümüzde de varlığını
sürdürdüğünü bilmekteyiz. Kur’an’da bir çok ayette yobaz insanların
özellikleri verilmiş, bu zihniyet şiddetle eleştirilmiştir.
1. Dini zorlaştırırlar. Bunun neticesi dinin
ana teması olan Allah’a iman ve ibadetin esası ihlas unutulur.
Gerçekte ise dinin kolay oldugunu ve aşırılıktan kaçınılması
gerektiğini bizzat Kur’an-ı Kerim emretmektedir.

|
22/78-
“…O, sizleri seçmiş ve din konusunda size
bir güçlük yüklememiştir…”
2/286-
“Allah, hiç kimseye güç
yetireceginden başkasını yüklemez…”
4/28-
Allah (ağır yükleri)
sizden hafifletmek ister: (Çünkü) insan
zayıf olarak yaratılmıştır.
5/6-
“…Allah size güçlük
çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek
ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur
ki şükredersiniz”
7/157-
Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de
(geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici
(Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara
marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü)
yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri
haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki
zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek
olup savunanlar, yardım edenler ve onunla
birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa
erenler bunlardır.
|
|
|
|

|
Ebu Musa’dan
rivayet edildi. Peygamberimiz buyurdu ki:
Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz. Müjdeleyiniz,
nefret ettirmeyiniz.
El-Lü’lüü Vel-Mercan,
2/296

İbni
Abbas’ın (r.a.) rivayetinde Peygamberimiz
(s.a.v.) buyuruyor ki: Dinde aşırılıktan
sakınınız. Sizden öncekiler ancak
bu yüzden helak oldular.
Ramuz-El Ehadis,
1/176

Hz.Ayşe’nin
(r.a.) rivayetinde Peygamberimiz:
Allah beni ruhbaniyetle görevlendirmedi.
Allah yanında dinin hayırlısı kolay tevhid
yoludur.
Rumuz El Ehadis,
2/498
|
|
|
|
. .
2. Helal olduğu halde birçok şeyi haram yaparlar, (yiyecek,
içecek, teknoloji vs.) Allah adına onları insanlara yasaklarlar.

|
16/116-
Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla
şuna helal, buna
haram demeyin. Çünkü Allah'a karşı
yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah'a
karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.
10/59-
De ki: "Allah'ın sizin için indirdiği sizin
bir kısmını haram
ve helal kıldığınız rızıktan, haber
var mi? Söyler misiniz?" De ki: "Allah mı
size izin verdi, yoksa Allah hakkında yalan
uydurup iftira mı ediyorsunuz?"
6/140-
“…Allah'ın kendilerine rızık
olarak verdiklerini haram kılanlar
elbette hüsrana uğramışlardır. Onlar, gerçekten
şaşırıp sapmışlardır ve dogru yolu bulamamışlardır.
5/87-
Ey iman edenler, Allah'ın sizin için helal
kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın
ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddi
aşanları sevmez.
|
|
|
|
3. Takva adı altında hiçbir ilahi kaynağı olmayan
teferruat ve ayrıntıyı Dinin emriymiş gibi takdim ederler.
Kur’an-ı Kerim bu konu üstünde önemle durmaktadır.
Hz.Musa devrinde Allah’u Teala inananlara bir sığır kesmelerini
emretmiş, bunu çok açık, kısa ve net bir şekilde bildirmişti.
Fakat o devrin yobaz zihniyetli insanları bununla yetinmemiş
defalarca Allah’tan teferrutlı izah istemişti.
.

|
2/71-
(Bunun üzerine Musa, “Rabbim) diyor ki:
O, yeri sürmek ve ekini sulamak için boyunduruğa
alınmayan, salma ve alacası olmayan bir
inektir" dedi. (O zaman): "Şimdi gerçeği
getirdin” dediler. Böylece ineği kestiler;
ama neredeyse (bunu)
yapmayacaklardı.
|
|
|
|
.
Kur’an-ı Kerim’de hiçbir kıssa boşuna anlatılmamıştır.
Dikkat edilirse bu kıssada insanların teferruat ve ayrıntı
ile meşgul olmaları hiç hoş karşılanmamaktadır.Çünkü teferruat,
insanların ibadetlerini zorlaştırdığı gibi, asıl maksadını da
unutturur.
4. Dinin basitliği ve kolaylığıyla yetinmeyip,
bir sürü ilaveler uydururlar, batıl inançları da bunlara dahil
ederler. Kur’an-ı Kerim onlar için hiçbir zaman yeterli bir
kaynak olmaz.

|
İşari
Manada Ayet Meali:
68/36, 37-
Size ne oluyor? Nasıl
hüküm veriyorsunuz? Yoksa (elinizde) ders
okumakta olduğunuz bir kitap mı var?
|
|
|
|
5. Kendilerine ulaşan bilgileri, doğruluğunu araştırmaya gerek
görmeden körü körüne kabul ederler. Yanlış da olsa aynı bilgileri
çocuklarına aktarırlar.

|
İşari
manada ayet mealleri:
31/21- Onlara;
"Allah'ın indirdiklerine uyun" denildiğinde,
derler ki; "Hayır, biz atalarımızı üzerinde
bulduğumuz şeye uyarız." Şayet şeytan, onları
çılgınca yanan ateşin azabına çağırmışsa
da mı (buna uyacaklar)?
2/170-
Ne zaman onlara: "Allah'ın indirdiklerine
uyun" denilse, onlar: "Hayır, biz, atalarımızı
üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız"
derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye
ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler?
|
|
|
|
6. Şekilciliğe çok önem verirler, dinlerini bu şekilde
tebliğ ettiğini sanırlar.
7. Onlar için ahlak ikinci planda gelir.
İnsanlarla geçinememek, kırıcı olmak, iğneleyici konuşma tarzı,
hoşgörüden anlamamak, kaba-sabalık genel vasıflarıdır. Halbuki
peygamberimiz “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim”
buyurmaktadır.
8. Nezaket ve kibarlık ile araları pek iyi
değildir.
9. Kadınları, aşağılamak, onları ikinci
sınıf varlık görmek de önemli özelliklerinden sayılır. Kadın
sevgisi, kadına hürmet ve itibar hiç bilmedikleri konulardır.
10. Sanattan anlamazlar, güzel sanatların
hiçbir dalına ilgi duymazlar, yetmezmiş gibi haram deyip işin
içinden çıkarlar.
11. Her türlü yeniliğe kapalıdırlar. Bu;
teknolojik bir yeniliği kabullenme de olduğu gibi, dini yeni
bir metodla açıklama (*) girişiminde de görülür.
12. Her yobaz yalnız içinde bulunduğu grubun-fırkanın
haklılığını savunur. Diğer grubların düşmanı olur. Koyu taassubundan
dolayı, diğer din kardeşlerini kırmaktan çekinmez, onlardan
gelen bir bilgiyi güzel de bulsa kabul etmez, hemen reddeder.
Onların başarılarını kıskandığı gibi hizmetlerini de engellemeye
çalışır.
Aslında bütün insanlar iman etmeye, ahlaklı olmaya
ve dini yaşamaya fitraten (yaratılıştan ) egilimlidirler.

|
49/7-
“…Allah size imanı sevdirdi,
onu kalplerinizde süsleyip-çekici kıldı
ve size inkarı, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi…”
|
|
|
|
Fakat halk ne zaman İslam’ı öğrenmeye veya öğrenip de uygulamaya
niyetlense karşılarında yobazları örnek görmektedir. Onlarda
gördüğü her olumsuz davranışın dinden kaynaklandığını zannederek
daha başlangıcında bu niyetinden vazgeçer. Bu arada dine karşı
soğukluk başlar, hatta düsmanca bir tavır gözlenir. Bütün müslümanlar
halk nazarında “hacı-hoca takımı” diye kötülenir, her fenalığın
arkasında müslüman biri aranır hale gelir.
Anlattığımız konunun önemi buradan gelmektedir.
Halk, İslam’ı gerçek manasıyla tanımadığı için yobazların şahsında
dini yargılamaya başlar. Din düşmanı basın ve yayın organlarının
da kasıtlı bir şekilde İslamiyet’i yobazlık ve gericilik şeklinde
takdim etmelerinin de bu işte büyük payı olduğu bir gerçektir.
Aslında halkın nefret ettiği İslamiyet değil, yobaz zihniyettir.
Halk en çok “Acaba ben de dinimi yaşamaya başlarsam bu insanlar
gibi mi olacağım?” düsüncesiyle bu işte çekingen davranmaktadır.
Bu sebeple müslümanım diyen herkesin dinini çok iyi tanıması
, okuyup araştırması ve bilmediklerini ihtisas sahiplerinden
ögrenmesi gerekir. Her müslüman aydın ve kültürlü olmaya gayret
etmelidir. Hoşgörüyü hiç elden bırakmayarak halkı Allah’ı tanımaya
davet etmeli, dini yaşamaya ve ahlaklı olmaya özendirmelidir.
Mehdi Dini Aslına Döndürmesi

|
"Fütühat-ül
Mekkiye" isimli eserinde Muhyiddin Arabi
şöyle bildirmektedir: ...Mehdi, dini peygamberin
(s.a.v.) zamanında olduğu gibi aynen tetbik
edecek. Yeryüzünden mezhepleri kaldıracak.
Halis ve hakiki dinden başka hiç bir mezhep
kalmayacak.
Onun düşmanları içtihad alimlerinin taklid
edenleri olacak. Çünkü onlar Mehdi'nin
mezhep imamlarının tersine hükmettiğini
gördüklerinde bundan hoşlanmayacaklar,
fakat karşı da gelemeyecekler...
Onun açık düşmanları fukaha (fikih alimleri)
olacak. Çünkü halk arasında bir imtiyazları
kalmayacak. Hatta ahkam hususunda ilimleri
de azalacak. Bu imamın gelişiyle alimlerin
hükümlerdeki anlaşmazlıkları da giderilecek..
Şayet elinde kılınç (ilim) olmasaydı onun
ölümüne fetva verirlerdi.
Kıyamet Alametleri,
186-187
|
|
|
|
.
Mehdi, dini peygamberimizin (s.a.v.) uyguladığı gibi aynen tatbik
edecektir. Yani onun rehberi Allah'in yüce kitabi Kur'an-ı Kerim
ve peygamberimizin sünneti olacaktır. Peygamberimizin uygulamaları,
sözleri, açıklamaları ve tavsiyeleri Mehdi'nin fikri mücadelesinde
çok önemli bir yer tutacaktır. Bunun yanısıra Mehdi, Müslümanlar
arasındaki sadece vahiy kaynakli Allah'ın yüce kitabı Kur’an-ı
Kerim ile hüküm ve amel edecektir. Müslümanlar arasında mezhep
ayrılıklarını giderecek, dinin aslında olmayan, sonradan ilave
edilmis birçok inanis ve ibadet sekillerini ortadan kaldiracaktir.
Bid'at ehli simdiye kadar hiç karşılaşmadıkları bu durum karşısında
çok şaşıracaklar, hatta bir kısım Mehdi'nin dinlerini kaldırmaya
çalıştığını zannedecekler.

|
“Hz.Mehdi
hiçbir bidati birakmaycak.”
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 43

“Mehdi
kaldırmadık bid'at bırakmayacaktır. Ahir
zamanda aynı peygamber gibi dinin icablarını
yerine getirecektir.”
Kıyamet Alametleri,
163
|
|
|
|
Bid'at: Dinin aslında olmadığı halde, dine sokulan adetler.

|
İmam
Rabbani bu konuda şöyle demektedir:
Geleceği vaad edilen
Mehdi dinin tervicini (değerini artırmayı),
sünnetin ihyasını (yeniden canlandırmasını)
murad ettigi (istediği) zaman; bid'at ehl-i
ile ameli adet edinen, hasene zannı ile
dini karıştıran (dinin aslında, özünde olmayan
seyleri, dinin emri oldugunu zanneden bazı
insanlar) hayretle söyle diyecektir:
-Bu kimse (yani Mehdi) dinimizi kaldırmak
ve şeriatımızı izale (mahvetmek) istiyor.
Mektubat-i Rabbani,
1/535

Hz.Peygamber
(s.a.v) en başta İslamı nasıl ayakta tuttuysa,
Hz.Mehdi de en sonunda aynı şekilde İslami
ayakta tutacaktır.
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 27

Naim
b. Hammad Hz. Ali'den rivayet etti. Peygamberimiz
buyurdu ki; Mehdi bizdendir. (Soyumuzdandır)
Allah bu dini nasil bizimle baslatmışsa
onunla sona erdirecektir. Ve onlar bizimle
nasıl şirkten kurtulmuşlarsa, onunla da
fitneden kurtulacaklardır.
Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 20

Mehdi'nin
"mezhep imamlarinin tersine hükmedecegi"
nin bildirilmesi, onun kendi reyi ile içtihat
edeceğini göstermekterir. Bediüzzaman hazretleri,
Mehdi için "en büyük bir müçtehid" hem en
büyük müceddid, hem hakim, hem mehdi, hem
mürsid, hem kutb-u azam, olan bir zat'i
nuraniyi gönderecek ve o zat da ehl-i beyt-i
nebeviden olacaktır.
Mektubat, 411
|
|
|

|
.
Dinde
Ayrılık Olmamalı

|
İşari manada
ayet mealleri:
43/65-
Sonra, içlerinden birtakım
fırkalar ihtilafa düştü. Artık, acı
bir günün azabından vay o zulmetmiş olanlara.
23/53-
Ancak onlar, işlerini
kendi aralarında (farklı) kitaplar halinde
böldüler; her bir grup, kendi ellerinde
olanla yetinip sevinmektedir.
3/85-
Kim İslam'dan
başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez.
O, ahirette de kayba uğrayanlardandır.
15/91-
Ki onlar Kur'anı parça
parça kıldılar.
2/176-
Bu, Allah'ın Kitabı şüphesiz hak olarak indirmesindendir.
Kitap konusunda anlaşmazlığa
düşenler ise uzak bir ayrılık içindedirler.
|
|
|
|
Mehdi devrinde Kur’an-ı Kerim'e gereken önem verilecektir.
O devirde Kur’an ara sıra bakılan, ezbere okunan bir kitap olmaktan
kurtarılacak, hayatın her safhasını düzenleyen en önemli başvuru
kitabı olacaktır. "Mehdi dini, peygamberin zamanındaki gibi
tatbik edecektir" sözünün manası budur.
Mehdi'nin Yakın Yardımcıları

|
Bu vezirler ondan
aşağı ve fakat beşten yukarı olacaktır.
Kıyamet Alametleri,
Memleket işlerinin
ağırlıklarını onunla paylaşacaklar. Dokuz
kişiden ibaret olacaktır.
Kıyamet Alametleri,
187
Ebu Cafer Muhammed
b.Ali'den rivayet edildi:
Mehdi daha çıkmadan önce onun bir arkadaşı
ona tabi olan bazı insanlarla karşılaşacak
ve "Siz burada kaç kişisiniz?" diye soracaktır.
Onlar da "40 kişiyiz" cevabını verecekler
"Siz Mehdi'yi gördüğünüz zaman ne yapacaksınız?"
şeklinde tekrar soracak ve "O, dağların başında
kalsa biz de kalırız" cevabını alacaktır.
Bunun üzerine o kişi gidecek, ertesi gece
tekrar gelerek "Reislerinizden 10 kişiyi ayırınız"
diyecek ve Mehdi de onlarla buluşacaktır.
Ertah'tan
rivayet edildi ki:
...(mehdi'nin Süfyani ile savaşında en büyük
ordusu 100 (yüz) kişiden müteşekkildir.
Not: Bu iki rivayet, "Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman" adil eserin Süleymaniye
kütüphanesinde bulunan nüshasında mevcuttur.
Bedir savaşındaki
askerler gibi 313 kişinin kumandasını elinde
tutarak etrafa meydan okuyacak. Çünkü bu 313
kişi gece abid gündüz kahraman niteliğini
taşımaktadırlar.
Kıyamet Alametleri,
169
Muhammed
b. Hanefi (r.a.)'dan rivayet edildi ki:
...Bulutların semada toplandığı gibi, Allah
O'nun etrafina bir kavim toplar. Onların kalblerini
uzlaştırır. Onlar içlerinden şehit düşene
üzülmez, kendilerine katılana da sevinmezler.
Sayıları Bedir ashabı (313) kadardır. Evvelkilerin
onları geçmediği gibi, sonrakiler de onlara
yetişemezler ve onların sayıları Talud ile
nehri geçenler kadardır.
Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 57
Hz. Mehdi'ye
aralarinda kadınların da bulunduğu 314 kişi
biat edecektir.
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 25
|
|
|

|
Hz. Mehdi'nin (a.r.) ordusu; talebelerinin hasları,
hasların havası şeklinde farklı tabakalarla olabilir. Belki
de bu farklı rivayetler, muhtelif gelişme safhalarındaki sayılara
işaret etmektedir.
Hz. Mehdi'ye ilk anda biat edenlerin bu kadar
az sayıda (313) olması makul karşılanmalıdır. Tarihin her döneminde
hep böyle olmuştur. Nuh (a.s.) Musa (a.s.) zamanında da böyleydi.
İsa (a.s.)'a inananlar 12 kişiydi. Peygamber efendimize (s.a.v.)
dahi ilk inananlar çok az sayıda kimseydi. Bazı rivayetlerden
öğrendiğimize göre nübüvvetin ilk altı yılında ona inananlar
sadece 40 kişiydi.

|
2/249-
Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi
ki: "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan
edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden
değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar
hariç- onu tadmazsa bendendir. Küçük
bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti.
O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmaği)
geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün
bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak)
gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak
Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle)
dediler: “Nice az bir topluluk, daha çok
olan bir topluluğa Allah’ın izniyle galip
gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir.”
|
|
|
|

|
11/40-
Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran
ettiği zaman, dedik ki: "Her birinden ikişer
çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmis
olanlar dışında, aileni ve iman edenleri
ona yükle." Zaten onunla birlikte çok
azından başkası iman etmemişti.
26/53-
Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker)
toplayıcılar gönderdi.
26/54-
"Gerçek şu ki bunlar
azınlık olan bir
topluluktur;"
|
|
|
|

|
10/83-
Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir
zürriyetinden (gençlerinden) başka
-Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini
belalara çarptırmaları korkusuyla- iman
eden olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde
büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü
taşıranlardandı.
|
|
|
|
Kıyamete
Kadar Mücadele Edecek Olan Cemaat.

|
Hz.Muaviye’den
(r.a.)rivayet edilmiştir.
Kıyamet kopmaz, ümmetimden bir taife herkes
üzerinde hakim olmadıkça. Onlar kendilerini
terk edenlerin terk etmesine aldırmazlar
ve kendilerine yardım edene de aldırmazlar.
Ramuz El-Ehadis,
472 (Hanbel’in Müsned'i - Buhari
-Müslim)

Hz.
Muaviye b. Kirra (r.a) dan rivayet edilmiştir:
Ümmetimden bir taife kıyamet koyuncaya
kadar yardım görmekte devam eder. Kendilerini
terk edenlerin ayrılmaları da onlara bir
zarar vermez.
Ramuz El-Ehadis,
472 (Hakim’in Müstedrek’i)

Ümmetimden
bir cemaat devamlı olarak Allah’ın emri
üzerine düşmanla kahredercesine savaşacak
muhalifleri kendilerine hiçbir zaman veremeyecek.
Bu (hal kıyamete
kadar böyle devam edecek.)
Kıyamet Alametleri,
286
|
|
|
|
Yukarıdaki hadis-i şerifte ümmetten bir taifenin
kıyamet kopuncaya kadar hak
üzere mücadele edeceği bildiriliyor. Başka hadis-i şeriflerden
de biliyoruz ki kıyamet kopmasından bir süre önce müminlerin
ruhu kabzedilecek ve kıyamet kafirlerin üzerine kopacaktır.
O halde burada kıyamet kopmasından kastedilen başkadır. Bu
konuda diğer bir rivayet bu hususu açıklığa kavuşturuyor.

|
Hz.Muaviye
b. Curre’den (r.a.) rivayet edilmiştir:
…Deccal’la savaş
oluncaya kadar ümmetimden bir taifenin
“hak üzere” galip olması devam edecektir.
Ramuz Em-Ahadis,
65 (Ibni Asakir Tarihi -Ebu Muaym)
|
|
|
|
Görüldüğü gibi kıyamet kopmasından kastedilen “Deccal’le
savaşın başlaması” anlamıdır. Bir başka hadis-i şerif de bu
mübarek taifenin Deccal’le mücadele edecek olan mehdi ve yardımcıları
olduğunu haber veriyor.

|
Ahmet,
Müslim, İbni Cüreyr ve İbni Hibban, Cabir
b. Abdullah(r.a.) tahric ettiler:
Kıyamete (Deccal ile savaşa) kadar benim
ümmetimden bir grub hak üzere galip olarak
çarpışacaktır. Ve İsa b. Meryem gökten
nüzul ettiğinde onların emiri (Mehdi)
kendisine, “Gel bize namazı kıldır” der.
Ancak O su ümmete Allah’ın bir ikramı
olarak “Sizin biriniz, diğerlerinize emridir”
cevabını verir.
Kitab-ül Burhan
Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 80

Hz.İmran’dan
(r.a.) rivayet edilmiştir:
Ümmetimden bir taife, kendilerine düşmanlık
edenlere galib oldukları halde Hak üzerine
mücadelede devam ederler. Hatta onların
sonuncusu mesih deccal ile harp eder.
Ramuz El-Ahadis,
472 (Hanbel’in Müsned’i -Ebu Davud-Tabarani
-Hakim)
|
|
|
|
Mehdi'nin
Yeryüzünde Kalış Süresi
.

|
İbni
Ebil Caad da, “Mehdi 21 veya 22 yıl kaldıktan
sonra, gelecek olan kimselerin sonuncusu,
salih bir kişi olacak ve 9 yıl adil bir
şekilde hükmedecektir.
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 28

Naim
bin Hammad, Bakayye bin Velid’den tahric
etti:
Mehdi’nin hayatı 30 senedir.
Kitab-ül Burhan
Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 83

Ebu
Said El-Hudri (r.a.)den rivayet edilmiştir:
Ümmetimde Mehdi vardır, çıkacak ve 5
veya 7 veya 8 (şüphe eden, ravilerden
Zeyd’dir) yaşayacaktır. Ebu Said diyor
ki: “Bu müddet nedir? Diye sorduk ve Rasul-u
Ekrem “senedir!” buyurdu.
Sünen-i Tirmizi
, 4/93
Ramiz El –Ahadis,
508 (Hanbel’in Müsned’i)

Ebu
Said El-Hudri (r.a.)dan, Resulullah (s.a.v.)
şöyle buyurdu:
Mehdi bendendir…yedi
sene hükmeder…
Süneni-i Ebu Davud,
5/93

…O
zat yeryüzünde 7
sene kalır, sonra vefat eder ve
Müslümanlar onun üzerine namaz kılarlar.
Sünen-i Ebu Davud,
5/95

Naim
bin Hammad, Hz. Al’den tahric etti:
Mehdi insanların işlerini 30 ile 40 yıl
üzerine alacaktır.
Kitab-ül Burhan
Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 83
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 50

Ebu
Ya’la, Ebu Hureyre’den tahric etti. Dedi
ki, dostum Ebu kasım (s.a.v.) buna şöyle
buyurdu:
Ehli beytimden birisi çıkıp insanları
Hakk’a dönene kadar mücadele etmedikçe
kıyamet kopmaz. Ben dedim, “Onun hükmü
ne kadar devam eder?” Buyurdu: 5
ve 2
Kitab-ül Burhan
Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 82

Bir
önce geçen, şu hadis-i şerif Katade’den
rivayet olundu. Katade (Mehdi’in yeryüzünde
kalış müddesi) 7 senedir, dedi.
Ebu Davud şöyle dedi: Hisam’dan rivayet
eden ravilerden Muaz’dan başkaları 9
senedir, dedi.
Sünen-i Ebu Davud,
5/95
Kitab-ül Burhan
Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 9
(Ramuz-El Ahadis
346 ‘Tabarani’nin Kebir’i - Ibni Adiy
El Kamil)
|
|
|

|
Yukarıda Hz. Mehdi’nin (a.r.) yeryüzünde
kalış, görev ve hüküm süreleri ile ilgili çeşitli rivayetler
nakledildi. Dikkat edilirse bu rivayetlerde geçen 5, 7, 8,
9, 20-21, 30, 40 senelerinin ifade ettiği manalar net ve açık
bir şekilde belirtilmemiştir. Hadis tasnifçileri, farkettikleri
bu eksikliği gidermek için, ya çeşitli açıklamalar yapmışlar
ya da tevil cihetine gitmeyi uygun görmüşlerdir.

|
…7
sene ile tahdid edilme, bütün ülkelere
tam manasıyla yedi sene hakim olması itibariyledir.
9 sene ile tahdid edilmesi, Kostantiniyeyi
fethetme müddedi itibariyledir. 19 yıl
ile tahdidi, Süfyani ile savaş yapması
onu öldürüp hakim olması ve bütün insanların
emrinin altına girmesi itibariyledir…
Kıyamet Alametleri,
184

7
sene dünyaya malik olacaktır. Meşhur pek
çok rivayete göre böyledir, ancak buna
muhalif başka nakiller gelmiştir. Bunlara
göre, bu süre bazılarında 19 sene ve birkaç
ay, 20 sene, bazılarında 40 sene, 24 sene,
30 sene şeklindedir. Bir nakilde de onun
hilafeti sırasında 9 sene ehli Rum’la
barış içinde kalacağı belirtilmektedir.
Kanaatimce, bu rivayetlerin hepsinin de
sahih olması mümkündür. Şöyleki, onun
dünyada kalışı 40 sene olur, herkesçe
zuhuru ve kuvveti 7 sene olur, bu zuhur
ve kuvvet, başlangıç ve sonuç itibariyle
20 sene sürebilir.
El-Kavlu’l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 22

Yukarıda
anlattığımız, Mehdi’nin 7 veya 9 senelik
hilafeti, İsa(a.s)’ın zamanında olması
ihtimaline peygemberimizin şu mübarek
sözü aykırı düşmez: “Başlangıçta ben,
ortasında Mehdi, sonunda İsa’nın içlerinde
bulunacağı bir ümmet asla helak olmayacaktır..”
Çünkü İsa (a.s.)’dan 30 küsur sene evvel
inecektir. Nitekim Mehdi’nin 40 yıl kalacağına,
İsa’nın (a.s.) ise 45 yıl kalacağına dair
hadisler varit olmuştur. Biz bundan anlıyoruz
ki, her ikisinin bir arada kalması 7 veya
9 senelik bir müddet almış oluyor. Meteakip
seneler ise ayrılık süresidir.
Kıyamet Alametleri,
191
|
|
|

|
|