
(Hz. İsa, Hz. Mehdi ve Deccal)
Ahir Zaman Şahısları Neden
Tanınmıyor ? -1
Harun Yahya
İçinde bulunduğumuz asır, Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerinde
ve İslam alimlerinin eserlerinde haber verilen ahir zaman
alametlerinin gerçekleştiği müjdeli bir dönemdir. Bu alametlerin
birbiri ardına gerçekleşmesi ile İslam alemi çok kutlu bir
bekleyiş içine girmiştir: Hz. İsa’nın yeryüzüne ikinci kez
gelişi ve Hz. Mehdi ile birlikte İslam ahlakını tüm dünya
üzerinde hakim kılmaları.
Hz. İsa’nın yeryüzüne ikinci kez gelişi Kuran ayetlerinde,
Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerinde ve kıymetli İslam
alimlerinin eserlerinde hiç şüpheye yer bırakmayacak şekilde
haber verilmektedir. Yine hadislerde ve İslam alimlerinin
açıklamalarında bildirildiğine göre, Hz. İsa ve Hz. Mehdi
ortaya çıkışlarının ilk yıllarında insanların büyük bir bölümü
tarafından tanınmayacaklardır. Onların tanınmamalarında Deccal’in
de büyük bir rolü olacaktır. Deccal, ahir zamanda Hz. İsa’nın
ve Hz. Mehdi’nin karşısında yer alıp, inkarın insanlar arasında
yayılması için mücadele eden, insanları kötülüğe sürükleyen
bir negatif güçtür. Deccal de ilk çıktığında türlü aldatmacalar
ve hilelerle kendisini insanlara farklı şekilde tanıtacak
ve bu nedenle negatif bir güç olduğu da hemen anlaşılamayacak
ve hemen tanınamayacaktır.
Deccal’in Hz. İsa ve Hz. Mehdi’ye karşı
kullanacağı propaganda yöntemleri
Kuran ayetlerinde birçok peygambere çok az sayıda kişinin
iman ettiği haber verilmiştir. Hz. Musa’ya kavminin gençlerinden
başka iman eden olmadığı bildirilmiştir: “Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden
(gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini
belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı...” (Yunus
Suresi, 83)
Hz. İsa’ya da az sayıdaki havarilerin iman ettikleri ve halktan
da ona destek veren kimsenin olmadığı haber verilmiştir: “Ey
iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun: Meryem oğlu İsa'nın
havarilere: "Allah'a (yönelirken) benim yardımcılarım kimlerdir?"
demesi gibi. Havariler de demişlerdi ki: "Allah'ın yardımcıları
bizleriz." Böylece İsrailoğulları'ndan bir topluluk iman etmiş,
bir topluluk da inkar etmişti. Sonunda Biz iman edenleri düşmanlarına
karşı destekledik, onlar da üstün geldiler.” (Saff Suresi,
14)
Gönderilen elçilere sadece az sayıda kişinin inanma sebeplerinden
biri ise Kuran’da şöyle açıklanmıştır:
“Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme
dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların
nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.” (Neml Suresi, 14)
Ayetin açıklamasından da anlaşılacağı gibi bazı insanlar
kalben ve vicdanen doğru olanı kavradıkları halde nefislerine
uydukları için bu gerçeği reddetmektedirler. Tarih boyunca
tekrarlanmış olan bu durum, hadislerde işaret edildiğine göre,
Hz. İsa’nın ikinci gelişi ve Hz. Mehdi için de söz konusu
olacaktır. İnsanlar bu mübarek şahısların üstünlüklerini vicdanen
kavrayacak ancak nefislerinin etkisinde kalarak onların durumlarını
anlamazlıktan geleceklerdir. Hz. İsa’yı ve Hz. Mehdi’yi kabul
etmemek, onlara destek olmamak ve onlardan uzak durabilmek
için ise çeşitli bahanelerin ardına sığınacaklardır. Kuran’da,
bu bahane yöntemlerinin, tarih boyunca yaşamış olan tüm münafıkların
kullandığı yöntemler olduğu haber verilmektedir. Vicdanen,
kalben ve aklen çok iyi kavradıkları halde anlamazlıktan gelmekte
ve türlü bahaneler bulmaktadırlar. Peygamberimiz (sav)’le
birlikte mücadeleye katılmaktan kaçınan kimseler, “güç
yetiremedikleri için” (Tevbe Suresi, 42); “evleri açık olduğu için” (Ahzab Suresi,
13); “mallarının ve ailelerinin kendilerini
meşgul ettiği” (Fetih Suresi, 11) gibi bahaneler öne
sürmüşlerdir.
Ahir zamanda Hz. İsa ve Hz. Mehdi’ye uymamak için bahane
arayan bu gibi insanların yardımcısı ise Deccal olacaktır.
Hadislerde işaret edildiğine göre, aradıkları bahaneleri Deccaliyet
onlara hazır olarak sunacak, onların bu ihtiyaçlarını kolaylaştıracaktır.
Onların nefislerinin istek ve arzularına hitap edecek, böylece
onları etkisi altına alacaktır.
Hadislerde işaret edildiğine göre Deccal, insanların Hz.
Mehdi ve Hz. İsa'ya itaat etmelerini engellemek amacıyla çeşitli
propaganda yöntemleri kullanacaktır. Deccal'in kullanacağı
propaganda taktikleri, tarih boyunca inkarcıların başvurdukları
yöntemler ile benzerlik gösterecektir. Kuran'da inkarcıların,
müminler aleyhinde komplolar kurmak, çeşitli yalanlarla toplumu
müminler aleyhinde kışkırtmaya çalışmak, sahte deliller oluşturmak,
insanları galeyana getirebilecek üsluplar kullanmak, oluşabilecek
infial ortamını şiddetlendirmek için yaygaracı bir üslup kullanmak
gibi yöntemlere başvurdukları haber verilmektedir.
Hadislerde Deccal’in nefislerine uyabilmek için bahane arayan
insanların bu ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla basın ve yayın
araçlarını kullanarak propaganda yapacağına yönelik işaretler
de yer almaktadır (en doğrusunu Allah bilir).
Deccal çıktığında müthiş bir şekilde
bağırır, nara atar ki, Doğu ve Batının bütün halkı onu duyar.
(İbni Kesir, en-Nihaye, 1:96)
"Deccal, evlerinize girmiş, çocuklarınızı
esir almıştır" diye bir ses duyulacaktır. (Muhyiddin
Arabi, El Fütühatül Mekkiye, I-XII, 2:168; Şaban Döğen, Mehdi
ve Deccal, Gençlik Yayınları, 2. Baskı)
Bu ifadelerde Deccal'in kitle iletişim araçlarını kullanarak
tüm evlere gireceği haber verilmektedir. Hadislerdeki işaretlere
göre, Deccal bu araçları kullanarak ahlaksızlığın propagandasını
yapıp salih müminleri karalamayı hedefleyecektir. Televizyon
ve basın yolunu kullanarak Hz. Mehdi ve Hz. İsa’ya “uzak durun”,
“sapkın”, “büyülenmiş”, “insanları delalete sürüklüyor”, “insanları
kandırıyor” gibi iftiralar atacaktır. Tüm bu olayları Kuran
ahlakına ve ehl-i sünnet inancına göre değerlendirmeyen bir
kısım cahil Müslümanlar da farkında olmadan Deccal’e destek
vererek bu propagandayı güçlendireceklerdir. Bir hadiste “Şüphesiz
beraberinde bir cennet ve bir cehennem (diye isimlendirdiği
iki ırmak) bulunması da onun fitnesidir. Aslında cehennemi
bir cennet olup, cenneti de bir cehennemdir. (İbn-i Mace,
4075, 4076; Tırmizi, Fiten: 59, no. 2240, 4/510) sözleriyle
bildirildiği gibi, insanlara iyiyi kötü, kötüyü iyi gibi gösterecektir.
Onun bu propagandasının bir sonucu olarak da Hz. İsa, Hz.
Mehdi ve diğer salih müminler insanlar tarafından tanınamayacak
ve hatta kötü bilinecektir.
Deccal, halkın istediği gibi ve onların nefislerine uygun
şekilde davranacağı için nefisler Deccal’i sevecek ve onun
sunduğu bahanelere severek uyacaklardır. İnsanların büyük
bir kısmı, Deccal'in kendilerini iyiliğe çağırdığını sanarak
ona tabi olacak ve asıl tabi olmaları gereken Hz. İsa ve Hz.
Mehdi’den de yüzçevireceklerdir. Hatta onlara cephe alacaklardır.
Vicdanları yerine nefisleriyle hareket edecekleri için de
içerisine düştükleri bu durumu fark edemeyeceklerdir. Deccal’in
onlara sunduğu sahte propagandalar nefislerine ve çıkarlarına
daha uygun olacağı için tercihlerini Müslümanlar aleyhinde
kullanacaklardır. Deccal onlara maddi ve manevi kayba uğrayacakları
yönünde telkinde bulunacaktır. Aileler de malları, oğulları,
ve ticaretlerine zarar geleceğini düşündükleri için bundan
korkacak ve Deccal’e destek vereceklerdir. Kuran’da bu kimselerin
içerisine düştükleri durum şöyle haber verilmektedir: “De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz,
eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kar getireceğinden
korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan,
O'nun Resûlü’nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli
ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah,
fasıklar topluluğuna hidayet vermez.” (Tevbe Suresi, 24)
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Deccal’in bu tür propaganda
yöntemlerinden etkilenerek, Hz. Mehdi’nin bu kutlu cemaatinden
ayrılanların da olacağı haber verilmektedir:
Hz. Ömer (R.A.)'den rivayet edilmiştir: Mehdi ile birlikte
mücadele edeceklerdir. Sonra Medine (şehir) sarsılacak, münafıklarını
içinden atacaktır... Orada halis Müslümanlar kalacak...
Hz. Muaviye (R.A.)den rivayet edilmiştir: Kıyamet kopmaz,
ümmetimden bir taife herkes üzerinde hakim olmadıkça. Onlar
kendilerini terk edenlerin terk etmesine aldırmazlar ve kendilerine
yardım edene de aldırmazlar.
Müstedrek’ten rivayet edilmiştir: Ümmetimden
bir taife kıyamet kopuncaya kadar yardım görmekte devam eder.
Kendilerini terk edenlerin ayrılmaları da onlara bir zarar
vermez. (Ramuz El-Ehadis, 472; Hakim’in Müstedrek’i)
Hz. Muaviye (R.A.)'den rivayet edilmiştir:
Ümmetimden bir taife, Allah'ın emriyle hareket etmekte devam
eder. Onlar hak üzerinde oldukları halde, kıyamet kopana kadar
kendilerini terk eden ve muhalefet eden kimsenin onlara bir
zararı dokunmaz. Tâ ki Allah'ın emri gelinceye kadar onlar
insanlara galibdirler. Hz. Muaviye RA (Büyük Kıyamet
Alametleri, 472/1) http://www.aitco.cmehom/sonuyari/public_html/kitap/kiyamet/buyuk.htm
Oysa Deccal’in tüm bu oyunlarının geçersizliği Kuran ayetlerinde
ve Peygamberimiz (sav)'in hadisleriyle bizlere haber verilmiştir.
Kuran’da, Allah'ın elçilerinin ve onlar gibi insanları din
ahlakına uymaya davet eden salih kişilerin tümüne menfaatperestlik,
delilik, kendini beğenmişlik, büyücülük gibi türlü iftiralar
atıldığı haber verilmektedir. Bu, Allah’ın elçilerinin toplum
üzerindeki etkisini kendilerince yok etmek ve insanların Allah'a
iman etmesini engellemek amacıyla yüzyıllardır uygulanan bir
yöntemdir. Peygamber Efendimiz (sav) de hadislerinde, kendisinden
sonra gelecek tüm “enbiya (elçiler) ve evliyanın (keramet
sahibi olanlar, veliler)”–Allah’ın gönderdiği dini tebliğ
etmeleri ve yaymaları nedeniyle- çeşitli zorluk ve iftiralara
maruz kalacaklarını haber vermiştir.
...Biz öyle bir ev halkıyız ki; Allah
bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. Benim ehlibeytim
muhakkak benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır.
Benden sonra ehlibeytim bela ve mihnetlerle (eziyet, sıkıntı)
karşılaşacaklar ve darbe maruz kalacaklardır. (Kitab-ül
Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14)
Ancak Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerinde bildirildiği
gibi, Hz. İsa’ya ve Hz. Mehdi’ye halkın yardımcı olmamasına,
beraberlerindeki inananların sayılarının çok az olmasına ve
Deccal’in tüm bu propoganda yöntemlerine rağmen, bu kutlu
şahıslar Allah’ın izniyle Kuran ahlakını dünyaya hakim kılacaklardır.
(Harun Yahya, Mesih Müjdesi)
Hiç şüphesiz ki, Rabbimiz Hz. İsa ve Hz. Mehdi’nin bu gizlilik
ve tanınmama dönemini çok büyük hayır ve hikmetlerle yaratmıştır.
Bu dönem, bu iki kutlu şahsın, inkarcı ve müşrik sistemlerle
çok büyük bir fikri mücadele yürüttükleri, din ahlakının yayılması
için dünya çapında çaba sarf ettikleri bir dönem olacaktır.
İnsanlar tarafından tanınmamaları faaliyetlerinin ilk yıllarında
onlar için çok büyük bir kolaylık sağlayacak, İslam ahlakının
insanlar tarafından kabulünü de hızlandıracaktır. Bu gizlilik,
Allah’ın izniyle, Hz. İsa ve Hz. Mehdi’yi inkar edenlerin
tuzaklarından, iftiralarından, saldırılarından koruyacaktır.
(En doğrusunu Allah bilir.)
Hz. İsa ve Hz. Mehdi’nin gizlilik ve tanınmama dönemleri
çok büyük hayır ve hikmetlerle yaratılmıştır. Bu iki kutlu
şahsın, insanlar tarafından tanınmamaları, faaliyetlerinin
ilk yıllarında onlar için çok büyük bir kolaylık sağlayacaktır.
Bu gizlilik, Allah’ın izniyle, Hz. İsa
ve Hz. Mehdi’yi inkar edenlerin tuzaklarından, iftiralarından,
saldırılarından koruyacaktır.
Ahir Zaman Şahısları
Neden Tanınmıyor ? -2
makaleler
index >>>
|