
MESCİD-İ AKSA SALDIRISI VE
SON KEHANET
Harun Yahya
Mescid-i Aksa’nın Yıkımı ve
Tapınağın İnşası Yolunda Şer İttifakı
Tapınak'ın inşa edilmesi için İslam mabetlerinin yıkılması
konusunda, Yahudiler yalnız değiller. Tarihsel müttefikleri
de bu konuda onlarla aynı düşünceleri paylaşıyor. Amerikalı
Evanjelikler, Tapınak'ın inşası konusunda her zamanki gibi
"kraldan çok kralcı" tavrını gösteriyor ve bunun için İsrail'e
her türlü desteği veriyorlar.
Amerikalı gazeteci Grace Halsell, "Prophecy and Politics"(Kehanet
ve Politika) adlı kitabında Evanjeliklerin Tapınak'ın yeniden
inşa konusunda İsrailliler'e verdikleri örgütlü destekten
ayrıntılı olarak söz ediyor. Kitabın "Provoking a Holy War"
(Kutsal Savaşı Kışkırtmak) başlıklı bölümünde, büyük olasılıkla
Müslümanlar ve Yahudiler arasında büyük bir savaş başlatacak
olan Mescid-i Aksa'yı yıkma ve yerine Tapınak'ı inşa etme
çabalarından bahsediliyor. Halsell, Amerika'daki ilginç bir
kurumdan bahsediyor: Kudüs Tapınağı Vakfı. Terry Reisenhoover
adlı petrol zengini bir Evanjelik tarafından yönetilen vakfın
diğer üyelerini de, az sayıda Yahudi dışında, Evanjelikler
oluşturuyorlar. Vakfın amacı ise Müslüman mabetlerini yıkmaya
çalışan radikal İsraillilere yardım etmek. Reisenhoover kendisini
"yeni Nehemya" olarak tanımlıyor. Nehemya, ilk yıkılışının
ardından Kudüs'ü inşa eden tarihsel Yahudi kahramanı...
Kudüs Tapınağı Vakfı'nın ikinci adamı ise genel sekreter
olan Stanley Goldfoot adlı eski bir Stern teröristi. 1940'lı
yıllarda Siyonist terör örgütü Stern'in saflarında King David
Oteli'nin bombalanması gibi kanlı eylemler gerçekleştiren
Goldfoot, Tapınak'ın inşası için büyük çaba harcayan Yahudilerden
biri. Ancak ilginç bir durum var: Goldfoot bir ateist. Ancak
buna rağmen Eski Ahit'ten pasajlar delil göstererek Kudüs'ün
Yahudilere ait olduğunu ve burada Müslüman mabetlerinin bulunmasının
kabul edilemez olduğunu söylüyor. Goldfoot'un yardımcısı Yisrael
Meida, şöyle diyor:
"Bu bir egemenlik sorunu. Tapınak Tepesi'ni kontrol eden,
Kudüs'ü de kontrol eder. Ve Kudüs'ü kontrol eden, tüm İsrail
diyarını kontrol eder... Burası İsrail'in diyarı, İsmail'in
değil. Yahudiler Müslümanları mutlaka Tapınak Tepesi'nden
(Harem-i Şerif) süreceklerdir. Şimdiki nesil yapamazsa,
bir sonraki nesil bunu yapar."

İsrailliler, Süleyman Tapınağı'nı inşa etmek için Harem-
i Şerif'teki İslam mabetlerini yıkmanın şart olduğunu
biliyorlar. İslam mabetlerini yıktıklarında yerine inşa
edecekleri Tapınağın planı bile hazırlanmış durumda.
Yanda, Harem-i Şerif'in bugünkü durumu, altta ise Tapınağın
rekonstrüksiyonu... |
Kudüs Tapınağı Vakfı, Tapınak'ı inşa için fiili olarak uğraşan
İsraillilere büyük destek veriyor. Vergiden muaf olan vakıf,
bu konu için yıllık yaklaşık 100 milyon dolar bağış topluyor.
Para, İsrail'e, Tapınak'ın yeniden inşası için yürütülen projelere
aktarılıyor. Vakfın finansal yönden desteklediği grupların
başında, İsrail'deki Ateret Cohanim adlı yeshiva (tekke) geliyor.
Ateret Cohanim, 1970'lerin başında, Kabalacı ekolün en büyüğü
sayılan Zvi Yehuda Hacohen Kook'un Merkaz Harav adlı yeshivasının
bir uzantısı olarak Kudüs'te kuruldu. Gush Emunim'in önemli
kalelerinden biri olan Ateret Cohanim'in en önemli özelliği
ise Tapınak'ın yeniden inşasıyla birlikte yeniden başlatılacak
olan eski Tapınak ritüelleri üzerine yoğunlaşmış olması. Merkaz
Harav'daki Kabalacılar, Tapınak'ın inşasının çok yakın olduğunu
düşünüyorlar ve bu nedenle de Hz. Süleyman döneminde Tapınak'ta
yapıldığına inandıkları ayinleri hayvan kurban edilmesi, çeşitli
tütsüler vs yeniden eksiksiz biçimde uygulamak için öğrencilerini
Ateret Cohanim'de hazırlıyorlar. Ateret Cohanim'in yöneticilerinden
Kabalacı Haham Shlomo Chaim Hacohen Aviner Tapınak'ın önemini
şöyle belirtiyor: "Unutmamalıyız ki, sürgünlerin toplanması
(diaspora Yahudilerinin İsrail'e getirilmesi) ve devletimizin
kuruluşunun tek bir kutsal amacı vardır: Tapınak'ın yeniden
inşası. Piramidin tepesinde, Tapınak bulunmaktadır."
Kudüs Tapınağı Vakfı, Amerikalı Evanjeliklerden topladığı
bağışları işte bu Kabala merkezine yolluyor. Vakıf, 1984 yılında
Mescid-i Aksa'yı havaya uçurmak üzereyken tutuklanan Machteret
Yehudit'le yakın ilişki içindeydi. Hatta daha sonra mahkemeye
çıkartılan Machteret Yehudit üyelerinin avukatlarının bir
kısmının paraları da vakfın fonundan ödenmişti.
Kısacası, İsraillilerin Mescid-i Aksa'yı yıkmaya yönelik
herhangi bir girişiminin, sayıları 50 milyon civarında olan
Amerikalı Evanjelikler tarafından güçlü bir biçimde destekleneceğine
kuşku yok.
Yahudilerin öteki tarihsel müttefiği olan masonluğun bu konuda
da Yahudilerin yanında yer alıyor olması, olayın bir başka
önemli boyutudur. Tüm ideolojisini, sembollerini ve ritüellerini
Süleyman Tapınağı'na dayandırmış olan masonluk açısından,
Tapınak'ın yeniden inşası, yeryüzündeki en büyük hedeflerden
biridir. Bu konu üzerinde masonik kaynaklarda da zaman zaman
durulur ve Tapınak'ın yeniden inşasının örgütün temel amaçlarından
biri olduğu vurgulanır.
Gerçekte Tapınak Şövalyeleri'nin devamından başka bir şey
olmayan masonluğun daha farklı bir yaklaşım içinde olması
düşünülemez zaten. Bilindiği gibi Tapınakçılar bir dünya egemenliği
hesabı yapmakta ve bunun için de 2000 yılını belirlemektedirler.
Ünlü İtalyan yazar Umberto Eco şöyle diyordu: "Tapınakçılar,
iki bin yılının, onların Kudüs'ünün başlangıcını belirleyeceğini
düşünüyorlar: Bir yeryüzü Kudüs'ü." Eco, ayrıca, konunun uzmanlarından
Gauthier Walther'in de, "La Chevalerie et les Aspects Secrets
de I'Histoire" (Şövalyelik ve Tarihin Gizli Yönleri) adlı
kitabında, "Tapınakçılar'ın erki ele geçirme planının 2000
yılında gerçekleştirilmesinin öngörüldüğünü" söylediğine dikkat
çekiyordu.
Kuşkusuz Tapınakçılar'ın söz konusu "yeryüzü Kudüs'ü" planı,
Kabalacılar'ın yürüttüğü Mesih Planı'ndan başka bir şey değildir.
Ve eğer Tapınakçılar ve de onların modern versiyonları olan
masonlar bu "yeryüzü Kudüs'ü"nün 2000 yılında başlayacağını
hesaplıyorlarsa, İsrail'in Mescid-i Aksa'yı yıkmasına da canla-başla
destek olacaklardır. Çünkü "yeryüzü Kudüs'ü"nün, yani Kudüs'ten
yeryüzüne yayılacak Mesihi Yahudi egemenliğinin anahtarı,
Kudüs'teki Tapınağın yeniden inşasıdır.
Evanjeliklerin ve özellikle de masonluğun Tapınak'ın yeniden
inşası için Yahudilere vereceği destek ise bu işi başarmak
için teknik yönden oldukça yeterlidir. Evanjelik ya da mason
çevrelerinin dışında, İslam'la bir "medeniyetler çatışması"
içine girecek olan Batı dünyası, genel olarak, bu olaya sıcak
bakacaktır. Sonuçta, görünen odur ki, İsrailliler iyi bir
zamanlama ve "biz istemeden oldu" gibi bir açıklama ile Mescid-i
Aksa'yı ortadan kaldıracaklar ve yerine kısa sürede eski Tapınak'ın
bir kopyasını inşa edeceklerdir. Kudüs'teki Kabala tekkesi
Ateret Cohanim'de Hz. Süleyman zamanında Tapınak'ta yapıldığı
öne sürülen tören ve ritüellerin provalarının yapılıyor oluşu
boşuna değildir.
İsrail'in gerek Ortadoğu'da gerekse dünya ölçeğinde İslami
güçleri zayıflatmak, mümkünse yok etmek için giriştiği savaşın
arkasındaki mantıklardan birisi de Tapınak'ın yeniden inşası
olabilir. Kuşkusuz Yahudi Devleti Mescid-i Aksa'yı yıktığında
Müslümanlarla karşı karşıya geleceğini bilmektedir ve şu an
yürüttüğü anti-İslami programın bir amacı da, kaçınılmaz olarak
savaşacağı bu gücü önceden mümkün olduğunca zayıflatmak olarak
yorumlanabilir.
Uzun yıllar Kudüs'te çalışan Amerikalı arkeolog Gordon Franz,
bu konudaki gözlemlerine dayanak şöyle diyor:
"Emin olduğum bir şey varsa, Tapınak'ı yeniden inşa etmeyi
hedefleyen Yahudilerin o iki camiyi mutlaka yıkmak istiyor
oluşlarıdır. Bu yıkımın nasıl olacağı konusunda kesin bir
fikrim yok ama olacaktır. Yıkacaklar ve burada onun yerine
bir Tapınak inşa edecekler. Ne zaman, nasıl yapılacak bilmiyorum,
ama yapılacak."
Houston İkinci Baptist Kilisesi'nden rahip James E. DeLoach
ise tüm Yahudilerin camileri yıkıp Tapınak'ı inşa etmek istediklerini,
ancak bunu Machteret Yehudit gibi radikal yöntemlerle değil,
Aksiyon'un haberinde yer alan şekilde yapacaklarını söylüyor:
"Şu bir gerçek; tanıdığım bütün Yahudiler o camilerin yıkıldığını
görmek istiyorlar. Ama bana söylediklerine göre, bu yıkım,
Tanrı'dan gelecek bir hareketle, örneğin bir depremle ya da
ona benzer bir şekilde gerçekleşecek."
İsrail'in bir şekilde Harem-i Şerif'teki İslam mabetlerini
yıktığını ve Tapınak'ı inşa ettiğini varsayalım. Bu durumda
Mesih için gerekli tüm kehanetler yerine getirilmiş ve 500
yıllık Plan sona ermiş olacaktır.
Açıkça anlaşılmaktadır ki, bu son kehanet gerçekleşmediği
sürece İsrailli radikallerin Harem-i Şerif'e karşı saldırıları
bir son bulmayacaktır.
makaleler
index >>>
|