
ALTINÇAĞ'DA ÜSTÜN BİR SANAT
ANLAYIŞI HAKİM OLACAKTIR
Günümüzde pek çok kuruluş, kalite, düzey, anlam,
estetik gibi sanatsal değerleri değil, sadece çok satmayı
ve çok para kazanmayı düşündükleri için, "sanat"
ve "sanatçı" etiketleri altında son derece kalitesiz,
düzeysiz, anlamsız ve çirkin şeyleri topluma sunmaktadır.
Ayrıca şu anda sanat dünyasında "çirkinliği
tasvir etme" eğilimi bir hayli yaygındır. Söz konusu
eğilim, materyalist felsefenin topluma hakim olması sonucunda
yayılan nihilist ve karamsar fikirlerden doğmaktadır. Sanat
adına, insanları karamsarlığa sürükleyecek, yaşamdan soğutacak,
gerilim ve bunalıma sokacak ürünler ortaya konmakta, çirkinlik
bir değer olarak görülmektedir. Resimlerin, heykellerin ya
da müziklerin konuları, özellikle ölüm, acı, nefret, yalnızlık,
amaçsızlık, anlamsızlık gibi konulardan seçilmektedir. Bu
durum, inançsızlığın insan ruhunda meydana getirdiği karmaşa
ve tahribatın doğal bir sonucudur. Ahir zamanda ise inançsızlığın
doğurduğu tüm bu psikolojik buhranlar ortadan kalkacak, insanlık
Kuran ahlakının getirdiği mutluluk, huzur ve güvene kavuşacak
ve bunun doğal bir sonucu olarak sanat da çirkinlikleri değil,
güzellikleri tasvir eden bir uğraşı haline gelecektir.
Altınçağ'da insanlar arasında Kuran ahlakı egemen
olacağı için, Allah'ın yarattığı her varlık ve her olay insanlarda
büyük bir coşku yaratacak ve bu coşkuları sanatlarına da yansıyacaktır.
O dönemde sanat anlayışı çok üstün bir seviyede olacak, şehir
düzenlemelerinde, yapılarda, bahçe düzenlemelerinde, sanat
ve eğitim merkezlerinde bu üstün sanat anlayışı her yönüyle
kendini gösterecektir. Dünyaya Allah'ın Kuran yoluyla insana
kazandırdığı derinlikle bakan sanatçılar eserleriyle herkesi
hayran bırakacaklardır. Yaptıkları her yenilik, denedikleri
her çalışma benzersiz olacak, insanlara şaşkınlık dolu bir
zevk verecektir.
Çevremizde gördüğümüz Allah'ın
eşsiz yaratış örnekleri, tüm sanat dalları için birer
ilham kaynağıdır,. Bir üzüm dalındaki güzellik. kelebeğin
kanatlarındaki eşsiz renk uyumu, bir kuğunun zerafeti,
çiçeklerdeki renk ve doku güzelliği ya da bir zebranın,
kaplanın kürklerindek eşsiz uyum bunlardan sadece birkaçıdır.
Sanat bu güzellikleri dile getirmenin, yorumlamanın,
günlük hayatın içine taşımanın en önemli yollarından
biridir. Resim, müzik, dekorasyon gibi birçok sanat
dalı da insanın içinde yaşadığı bu çoşkuyu insanlara
aktarabileceği yollardır. |
Altınçağ, gelişmiş
sanat anlayışı açısından Hz. Süleyman dönemi ile benzerlikler
gösterecektir
Allah Kuran'da Müslümanların estetik anlayışı
ile ilgili detaylar vermiştir. Çok üstün bir sanat anlayışına
sahip olduğuna dikkat çekilen Hz. Süleyman bu konuda çok önemli
bir örnektir. Hz. Süleyman'ın Kuran'da bahsedilen köşkünde
gerçek bir sanat, estetik ve güzellik hakimdir. Saydam bir
camdan olan zemin ilk görene su olduğu izlenimi vererek o
kişiyi şaşırtmakta hayranlık duymasına neden olmaktadır. Saydam
bir zemin hem insanın ruhunun hoşuna gidecek, ferahlık verecek
bir görüntüdür, hem de benzersiz ve ilk kez karşılaşılıyor
olması nedeniyle heyecan vericidir. Nitekim Hz. Süleyman'ın
sarayındaki bu güzelliğin, Sebe Melikesi'nin üzerinde oluşturduğu
etki Kuran'da şöyle bildirilmektedir:
Ona: "Köşke gir" denildi.
Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını
açtı. (Süleyman:) Dedi ki: "Gerçekte bu, saydam camdan
olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir." Dedi ki: "Rabbim,
gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la birlikte
alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum." (Neml
Suresi, 44)
Bir başka ayette ise Hz. Süleyman'ın yanındaki
kişilere çeşitli sanat eserleri yaptırdığı şöyle haber verilir:
Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller,
havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar
yaparlardı. "Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın."
Kullarımdan şükredenler azdır.
(Sebe Suresi, 13)
Hz. Süleyman'ın yaptırmış olduğu eserler onun
üstün sanat zevkini bizlere yansıtmaktadır. Bugün Kudüs'te
yer alan ve sadece bir duvarı ayakta olan Süleyman Mabedi,
biraz önce söz ettiğimiz gibi Kuran'da dikkat çekilen ve bugün
tüm tarihi belge ve yazmalarda da bahsedilen, görkemli bir
saraydı. Allah Kuran'da Müslümanlara peygamberlerin yaşamlarını,
üstün ahlaklarını örnek almayı emretmiştir. Hz. Süleyman'la
ilgili Kuran'da anlatılanlar müminler için çok önemli bir
örnektir. Müslümanların yeryüzünü nasıl güzel eserlerle donatabileceklerini,
sanatta ve estetikte nasıl ilerleyebileceklerini göstermek
açısından önemli bir delil oluşturur.
 
"Ve (daha nice) çekici-süsler (de verirdik). Bütün
bunlar, yahnızca dünya hayatının metaıdır. Ahiret
ise, Rabbinin katından muttakiler içindir."
(Zuhruf Suresi, 35)
"Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara
içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler
ve Adnı cennetlerinde güzel meskenler vaat etmiştir..."
(Tevbe Suresi, 72)
|
Altınçağ’da cennete
benzer bir ortam oluşacaktır
Müminlerin
cennete duydukları özlem, onların çevrelerini cenneti andırır
mekanlara dönüştürmelerine neden olur. Cennet, elbette ki
her insanın hayal edebildiğinin çok üzerinde sanat eserlerine,
dünyada hiçbir insanın erişemeyeceği kusursuzlukta görüntülere,
güzelliklere sahip olan bir mekandır. Ancak Kurani bakış açısı,
dünyadaki tüm imkanları kullanarak, burayı elden geldiğince
cennete benzetebilmeyi gerektirir.
Öncelikle müminler Kuran'ın verdiği temizlik
anlayışını bulundukları ortama yansıtacaklardır. İnsanların
kullandıkları tüm mekanlar, yollar, ibadethaneler, eğlence
yerleri, işyerleri, evler kısacası her yer tertemiz olacaktır.
Allah bir ayetinde müminlere "Elbiseni
temizle. Pislikten kaçınıp uzaklaş."
(Müddessir Suresi, 4-5) şeklinde
emretmektedir. Bu ayet gereği Altınçağ'da da müminlerin
kılık kıyafetlerinde görülmemiş bir temizlik olacaktır. Bunun
sağlanması için gerekli olan temizleyici maddeler tüm insanların
kullanımına sokulacak, bu konularda insanlara büyük kolaylıklar
sağlanacaktır. İnsanların kıyafetleri ve yaşadıkları mekanlar
dışında çevre temizliğine de son derece önem verilecektir.
Tüm yerleşim merkezlerinde çevre kirliliğinin önüne geçilecek,
hava kirliliğine neden olan her konuya çözüm getirilecektir.
Tüm bunların yanı sıra insanların toplu olarak
kullandıkları yerlerde de her türlü konfor sağlanacaktır.
Örneğin tüm ibadethanelerde sıcak, soğuk suyun sürekli akması,
toplu taşıma araçlarında herkesin rahatlıkla yolculuk edebilmesi
sağlanacaktır. Kirli, pis kokulu, kalabalık ortamlarda insanların
saatlerce mağdur olmasına izin verilmeyecek sistemler geliştirilecektir.
Hatta böyle yerler tamamen ortadan kaldırıldığı için, insanlar
artık geçmişte yaşanan bu zorlukları unutacaklardır.
İnsanların sosyal hayatları da son derece zengin
olacaktır. Eğlence merkezleri, dinlenme alanları, müzik dinlenen
yerler hem yukarıda söz ettiğimiz gibi tertemiz olacak, hem
de insanların en rahat kullanabilecekleri şekilde düzenlenecektir.
Gençlerin gittikleri eğlence ortamlarında sağlığa zararlı
hiçbir yiyecek ve içecek bulundurulmayacak, her ortamda insanların
sağlığı gözetilecektir.
Aynı zamanda hayvan sevgisi de teşvik edilecek,
her türlü hayvanın rahatlıkla sevilebileceği ve incelenebileceği
ortamlar oluşturulacaktır. Hatta aslan, panter, çita gibi
hayvanlar eğitilerek sokaklarda dolaşmaları sağlanacaktır.
Bunun yanı sıra akrep, yılan gibi hayvanların zehirlerinin
bilimsel metotlarla yok edilmesi sayesinde, bunların da insanlara
zarar vermesi engellenecektir. Ahir zamanda yaşanacak olan
bu ortama Peygamberimiz (sav)'in bir hadisinde şöyle dikkat
çekilmiştir:
|
"...kişi,
koyun ve hayvanlarına haydi gidin otlayın,
diyecek, onlar gidecekler, ekinin ortasından
geçtikleri halde bir başak bile ağızlarına
almayacak, yılan ve akrepler kimseye eza
etmeyecekler, yırtıcı hayvanlar kapıların
önünde duracak da kimseye zararları dokunmayacak..."
(Kıyamet
Alametleri, Pamuk Yayınları, s. 245)
|
|
|
|
Altınçağ da insanların cennete özlem duyduğu,
Allah'ın rızasını ve cennetini umarak yaşadıkları bir dönem
olacaktır. Dolayısıyla bu dönemde insanlar her yerde cennet
benzeri bir sanat, estetik ve güzellik oluşturmaya çalışacaklardır.
Allah cennetteki ortamı İnsan Suresi'nde şu şekilde tarif
eder:
Ve sabretmeleri dolayısıyla cennetle
ve ipekle ödüllendirmiştir. Orada tahtlar üzerinde yaslanıp-dayanmışlardır.
Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler.
(Meyvelerin) Gölgeleri onlara pek yakın ve devşirilmeleri
kolaylaştırıldıkça kolaylaştırılmış. Çevrelerinde gümüşten
billur kaplar, kupalar dolaştırılır. Gümüşten billur kaplar
ki, onları belli bir ölçüyle tespit etmişlerdir. Orada onlara
bir kadeh içirilir ki, karışımı zencefildir. Bir pınar ki
orada "selsebil" olarak adlandırılır. Çevrelerinde
(gençlikleri ve dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır-durur;
sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın. Her
nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün.
(İnsan Suresi, 12-20)
İşte Altınçağ, Allah'ın insanlara dünyada olabilecek
en ihtişamlı güzellikleri ve nimetleri sunacağı bir dönem
olacaktır. Bu dönemde oluşacak ortamın gözde canlandırılabilmesi
açısından cennetteki ortamı tarif eden ayetlere bakmak yeterlidir.
|