
ALTINÇAĞ, BİLİMSEL ALANDA BUGÜNE KADAR
GÖRÜLMEMİŞ
GELİŞMELERE SAHNE OLACAKTIR
İnsanın
çevresini saran harikuladelikleri fark edebilmesi, güzellikleri
anlayabilmesi için düşünmesi ve incelemesi gerekir. Kuran'da
insanlar her zaman çevrelerindeki yaratılış delillerini görebilmek
için düşünmeye davet edilmişlerdir. İnsan ancak bu şekilde
Allah'ın canlılar üzerinde tecelli ettirdiği üstün aklı ve
ilmi taktir edebilir. Yeryüzünün, gökyüzünün, hayvanların,
bitkilerin ve insanların yaratılışında üzerinde düşünülmesi
gereken incelikler saklıdır. Allah'ın insanları bu incelikler
üzerinde düşünmeye daveti ayetlerde şu şekilde anlatılır:
O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat)
içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında
hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte
gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk
ve çarpıklık) görüyor musun? (Mülk
Suresi, 3)
İnsan bir baksın, hangi şeyden yaratıldı?
(Tarık Suresi, 5)
Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı?
Göğe, nasıl yükseltildi? Dağlara; nasıl oturtulup-kuruldu?
Yere; nasıl yayılıp-döşendi?
(Gaşiye Suresi, 17-20)
Allah'ın bu emirlerinin yerine getirilmesi ile
kuşkusuz bilim alanında geniş ufuklar açılmış olur. İnsanların
düşünme, araştırma, inceleme konusundaki istekleri artar.
İşte Kuran ahlakının yaşandığı bir ortamda meydana gelecek
bu gelişmeler Altınçağ'da da en güzel şekliyle yaşanacaktır.
Altınçağ'da bilimin bu denli ilerlemesine ve
olumlu sonuçlar vermesine neden olacak en büyük etken ise,
o devirde bilim dünyasının bir takım dogmalardan ve yanlış
hedeflerden kurtulacak olmasıdır. Son birkaç yüzyıl içinde,
materyalist felsefe ya da Darwinizm gibi batıl inanışlar bilimin
ilerlemesini olumsuz yönde etkilemiştir. Çok sayıda bilim
adamı tümüyle yanlış olan bu gibi varsayımları ispatlamaya
çabalamış, birer hiç uğruna büyük bir emek ve zaman harcamıştır.
Altınçağ'da tüm evreni ve canlıları Allah'ın yarattığı gerçeği
tüm bilim dünyası tarafından kabul edilecek ve böylece bilim
doğru bir temel üzerine oturtulacaktır. Darwin'in hayallerini
desteklemek ya da kimyasal silahlar, nükleer bombalar üretmek
için kullanılmış olan bilimsel imkanlar, Allah'ın rızasına
uygun bir biçimde insanlık yararına kullanılacaktır. Bu bilince
ulaşan bilim adamları ise, insanlığa hizmet etmenin Allah'ın
hoşnut olacağı bir tavır olduğunu bildikleri için, çok daha
verimli bir biçimde çalışacaklardır.
Tıpta ve genetik
biliminde çok büyük ilerlemeler kaydedilecektir
20. yüzyılın ortalarında DNA'nın keşfedilmesi,
tıp ve biyoloji alanında çok büyük bir çığır açmıştır. Aynı
şekilde Altınçağ'da yaşanan her türlü bilimsel ve teknolojik
gelişme de tıbbi çalışmaları hızlandıracak, hata payını çok
düşürecek, hastalıklara teşhis konmasını kolaylaştıracak ve
tedavi imkanlarını artıracaktır.
Tıpta yaşanacak olan ilerlemenin temelinde ise
genetik bilimi yatacaktır. 21. yüzyılın bilimi olarak anılan
genetik, insanın DNA şifresi üzerinde yapılan çalışmalarla,
birçok hastalığın genetik temelinin ortaya çıkarılmasını hedeflemektedir.
Bu konuda başlatılan İnsan Genomu Projesi, on sekizden fazla
ülkenin ve binlerce bilim adamının katılımı ile 15 yıllık
bir zaman diliminde DNA'nın sırlarını çözmeyi planlamaktadır.
İnsan genomunun ayrıntılarıyla tespit edilip, bu geniş bilgi
bankasının tüm bilim adamlarının kullanımına açılmasıyla insan
sağlığı konusunda çok yeni bir dönem başlamış olacaktır. Bu
projelerin öncelikli hedefleri DNA üzerinde yapılabilecek
değişikliklerle insanı hastalığa yakalanmaktan korumak, vücudun
ilaçlara nasıl tepki vereceğini önceden belirlemek, her insanın
zayıf noktalarını belirleyip tedbir almasını sağlamaktır.
Bu projeyle birlikte "kişiye özel" ilaç yapımı ve
her bir kişinin tüm genetik özelliklerinin bulunduğu bir bilgi
bankası, genetik kart konusu da gündeme gelmiştir. Bu şekilde
birbirlerinden küçük de olsa farklılıklar gösteren hastalıklar
arasında ayrım yapılabilecek ve kişiye özel tedavi imkanları
ortaya çıkacaktır.
İşte tüm bu gelişmeler sonucunda Altınçağ'da
insanlar doktor ya da ilaç bulamadıkları ya da geç veya yanlış
tedavi yapıldığı için çaresizlik yaşamayacak, her ihtiyacı
olana o an yardım edilecektir. Çünkü Kuran ahlakına uygun
olan davranış zorluk içinde olanlara, hastalara yardım etmek,
"can kurtarmak"tır. Kuran ahlakının eksiksiz olarak
uygulandığı bir dönem olarak Altınçağ'da da, insan hayatına
ve sağlığına büyük önem verilecektir.
|