
SONUÇ
itap
boyunca ortaya koyduğumuz gerçek, Hz. İsa'nın getirdiği dinin,
"Allah'a bir ve tek olarak iman eden, hak din"
olduğudur. Ancak bu mübarek insanın tebliği, onun Allah Katına
alınışının ardından, özünden uzaklaştırılmış, gerçek İseviliğin
yerine "üçleme ve kefaret gibi" batıl felsefeleri temel alan
yeni bir inanç oluşturulmuştur. Ve bu inanç insanlara "hiç
düşünmeden, sorgulamadan, araştırmadan" kabul edilmesi gereken
"mutlak bir kanun" olarak sunulmuştur.
Ancak
insanlar, konsillerde "oy çoğunluğuyla" kabul edilen bu yanlış
inanışları artık sorgulamaya başlamışlardır. Geçmişte üçleme
inancı hakkında şüphelerini dile getirenler, Engizisyon mahkemelerine
çıkarılır, ölüm cezalarına çarptırılırken, artık bu tartışmalar
suç olmaktan çıkmıştır. Asırlar boyunca üzerinde konuşulmayan,
tartışılmayan üçleme inancının Hıristiyan kutsal metinlerinde
yer almadığı, bu inancın Hz. İsa'dan 3 asır sonra Hıristiyanlığa
girdiği her ortamda dile getirilmeye başlanmıştır. Kitap boyunca
da örneklerini gördüğümüz çeşitli ilahiyatçılar, yazarlar,
araştırmacılar insanlara gerçek Hıristiyanlığı anlatmaktadırlar.
Üçleme inancını reddeden çeşitli bağımsız kiliseler de dünyanın
dört bir yanında insanlara üçleme inancı hakkındaki gerçekleri
vaaz etmektedir. Bu gelişmelerin son yıllarda daha da hız
kazanmasının ise çok önemli bir sebebi bulunmaktadır: Hıristiyanlığın
tüm yanlış inanışlarından arınıp kendi özüne döneceği vakit
yaklaşmıştır.
İçinde yaşadığımız ahir zaman, tüm iman sahipleri için çok
kutlu ve müjdeli bir zamandır. Çünkü, Rabbimiz iki
bin yıl aradan sonra, ahir zamanda elçisini yeniden dünyaya
göndereceğini müjdelemiştir. Bu elçi, Hz. İsa'dır. Bu
özellikle de Hıristiyanlar için çok önemli bir müjdedir. Çünkü
iki bin yıldan bu yana özünden uzaklaşan Hıristiyanlığı özüne
döndürebilecek olan tek kişi ise Hz. İsa'dır. Hıristiyanlık
Hz. İsa'nın vesilesiyle "Gerçek İsevilik", Hz. İsa'ya tabi
olanlar da "Gerçek İseviler" olacaklardır.
Kuran ayetlerinde Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişi
çeşitli alametlerle bizlere bildirilmektedir. Peygamber Efendimiz
(sav)'in de "...Vallahi muhakkak ve muhakkak Meryem
oğlu İsa inecek, hem adil bir hakem, adaletli bir hükümdar
olarak inecek..." (Sahih-i Müslim bi Şerhin-Nevevi,
cilt 2, s.192) gibi birçok hadisinde Hz. İsa'nın geldiğinde
yapacakları ve o dönemin özellikleri çeşitli örneklerle anlatılmaktadır.
Hadislerde bildirildiğine göre Hz. İsa geldiğinde; İseviliği
özüne döndürdükten sonra Dünya üzerinde hakim olan inkarcı
sistemi ortadan kaldıracak ve bunun ardından insanlar akın
akın din ahlakını yaşamaya yöneleceklerdir. Gerçek din ahlakının
yaşanması insanlara hem manen hem madden huzur ve rahatlık
getirecektir. Dünya üzerindeki tüm çatışma ve kavgalar son
bulacak, anlaşmazlıkların hepsi barışcıl yollarla çözüme kavuşacaktır.
Ahlaki bozukluklardan kaynaklanan tedirginlik ve korkular
yerini güvenliğe bırakacaktır. Adalet tüm dünyaya hakim olacak,
dünyanın neresine gidilirse gidilsin, insanlar güzellik, zenginlik
ve bereketle karşılaşacaklardır.
Tüm iman edenler gibi bizim de temennimiz, Rabbimiz'in bizi
Hz. İsa'yla karşılaşma şerefine eriştirmesi ve onun gelişinden
önceki bu dönemde, mübarek misafirimizi karşılamak için en
güzel hazırlığı yapmamızı bize nasip etmesidir. Dileğimiz
Hıristiyan kardeşlerimizin de İncil'de "... Sizden
göğe alınan bu İsa, göğe gittiğini nasıl gördünüzse, aynı
şekilde geri gelecektir." (Elçilerin İşleri, 1: 11)
şeklinde haber verilen bu müjdeyle sevinmeleri ve üçleme yanılgısını
fark edip katıksızca Allah'a yönelmeleridir.
|