HAZRETİ MUHAMMED
Peygamberimizin Güzel Hayatı
Peygamber Efendimizin hayatının her anında, müminlere
çok güzel örnekler bulunmaktadır. Hz. Muhammed (sav)'in sahabeleriyle
olan sohbetleri, onlara hitapları, şakaları, çocuklara olan sevgi
ve ilgisi, hanımlarına karşı adaletli, sevecen ve ilgili tavrı,
hem ailesi hem de tüm Müslümanlar için örnek bir koruyucu olması,
güler yüzü, neşesi, canlılığı, müminlere olan düşkünlüğü ve şefkati,
güzel ahlakın ve ideal insan modelinin önemli bir örneğidir. Bu
bölümde Peygamber Efendimizin Allah'ın hoşnut olduğu güzel hayatından
örnekler verilecektir.
PEYGAMBERİMİZ (SAV) GÜLER YÜZLÜYDÜ
VE GÜLER YÜZLÜ OLMAYI TAVSİYE EDERDİ:
Peygamber Efendimiz, üzerindeki ağır sorumluluğa
ve karşılaştığı türlü zorluklara rağmen, son derece tevekküllü,
teslimiyetli ve huzurlu bir insandı. Hayatının her anında imanın
neşesi ve şevki içindeydi. Hem bu imani neşesi, hem de güzel ahlakı
nedeniyle daima güler yüzlü ve candan bir tavrı vardı. Sahabeler,
Peygamberimiz (sav)'in bu halini şöyle anlatmaktadırlar:
Hz. Ali
(ra): "Onun güler yüzlü oluşu ve herkese nazik davranışı adeta onu
halka bir baba yapmıştı. Herkes onun katında ve nazarında eşit idi."156
Allah Resulü
daima güler yüzlü, yumuşak huylu idi...157
"Allah Resulü...
halkın en çok gülümseyeni ve en neşelisi idi."158
Peygamberimiz (sav) ashabına da güler yüzlü olmalarını
tavsiye etmiş ve şöyle demiştir:
"Sizler insanları
mallarınızla memnun edemezsiniz, onları güzel yüz ve güzel huyla
hoşnut edersiniz."159
"Allah Teala kolaylık
gösteren ve güler yüzlü kişiyi sever."160
PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN SAHABELERİ
İLE OLAN İLİŞKİSİ VE SOHBETLERİ
Peygamberimiz (sav), çevresindeki Müslümanlarla
çok yakından ilgilenirdi. Onların her birinin imanını, tavrını,
temizliğini, neşesini, sağlığını yakından takip ederdi. Her birinin
eksiklerini, ihtiyaçlarını gözetir, temin edilmesini sağlardı. Onlarla
olan sohbetlerinde ise, onları çok hoş tutar, gönüllerini alırdı.
Sahabeler yanından neşe ve huzur içinde ayrılırlardı.
En yakınlarından biri olan Hz. Ali (ra), Peygamberimiz
(sav)'in sohbetlerindeki ortamı ve sahabeleriyle olan ilişkisini
şöyle açıklamıştır:
"Resulullah insanların
eli en açık, gönlü en geniş ve şivesi en düzgün olanı, yüklendiği
işi en iyi şekilde ifa edeni, en yumuşak huyluları ve sohbeti en
güzel olanıydı. Onu tanıyıp sohbetinde bulunanlar ona severek sokulurdu.
Onu niteleyen: 'Ondan önce de ondan sonra da onun gibisini görmedim'
derdi. Ne zaman kendisinden bir şey istense onu mutlaka verirdi."161
"(Birlikte) oturduğu
kimselerin her biriyle ilgilenir, farklı muamele ettiği izlenimi
vermezdi. İhtiyacını gidermesi için onunla oturan veya onu ayakta
tutan kimseye karşı sabırlı olur, o kişi ayrılmadıkça kendisi onu
terk edip ayrılmazdı."162
"Ashabını özler,
(göremediği zaman) sorardı. İnsanların durumlarının nasıl olduğunu,
işlerinin ne alemde olduğunu da sorardı. Güzele güzel, çirkine çirkin
derdi."163
"Daima doğruların
yanındaydı, başkasını kabul etmezdi. Yanına geçici olarak girerlerdi,
çıktıklarında mutmain olarak çıkarlardı. Yanından birer delil ve
kılavuz olarak çıkarlardı."164
Gelen yabancıların
aşırı ve mantık dışı davranışlarını sabırla karşılardı. Ashab bazen
buna kızarlardı da o onları teskin eder, şöyler derdi: "böyle kimseleri
gördüğünüzde onu irşad edin!"165
"Kimsenin sözünü
kesmez, bitirinceye kadar beklerdi."166
"... İnsanları
birbirine sevdirecek, birbirlerine kaynaştıracak şeyleri konuşurdu.
Onları ürkütmez, kaçırmazdı. Her kavmin liderine önem atfederdi;
ikram ederdi..."167
Torunu Hz. Hasan (ra) ise Peygamberimiz (sav) için
şunları söylemiştir:
"Bakışları
son derece anlamlı idi... Mani kelimelerle (az sözle çok mana ifade
edecek şekilde) gayet güzel ve veciz konuşurdu. Sözlerinde ne fazlalık
olurdu ve ne de eksiklik."168
İleri gelen kimselerle
de sade vatandaşlarla da eşit şekilde konuşurdu. Onlardan hiçbir
şeyi saklamazdı."169
Ebu Zer (ra,) Peygamberimiz (sav)'in sahabelerine
karşı sevgi dolu tavrını şöyle anlatmıştır:
"Bir gün Peygamberimizin
yanına gittim. Bir divanda oturuyordu. Kalktı beni kucakladı. Bu
kucaklaması gerçekten pek içtendi."170
Ebu Hüreyre (ra) ise Hz. Muhammed (sav)'in insanlara
karşı son derece ince düşünceli ve insaniyetli olan güzel tavrını
şöyle tarif etmiştir:
"Allah Resulü'nün
elini birisi tuttuğunda o kişi elini bırakmadıkça, Resulullah elini
çekmezdi. Kendisiyle konuşan herkese karşı yüzünü döndürür, konuşan
lafını bitirmeden çehresini çevirmezdi."171
Peygamberimiz
(sav), sahabelerinin rahatsızlıkları ile de yakından ilgilenirdi.
Zayıf olanların kilo almaları, kilosu fazla olanların diyet yapmalarını,
yiyeceklerin faydalı olanlarını seçmelerini tavsiye ederdi.172
Örneğin bazı hastalıklarında, sahabelerine bal şerbeti içmelerini
tavsiye etmiştir.173
Hz. Ebu Hüreyre (ra)'nin anlattığına
göre, bir gün Ebu Hüreyre (ra) bayıldığında, Peygamberimiz (sav)
onu kendisi ayağa kaldırmış, evine getirmiş ve aç olduğunu anlayarak
ona ilk önce süt içirmiştir.174
PEYGAMBERİMİZ (SAV) SAHABELERİNE
ŞAKALAR YAPAR, ONLARLA BİRLİKTE GÜLERDİ
Sahabelerin aktardıkları olaylardan anlaşıldığı
gibi, Peygamber Efendimiz hem ailesi hem de sahabeleri ile sık sık
şakalaşır, onların yaptıkları esprilere güler ve onlara güzel isimler
veya lakaplar takardı. Ancak, her konuda olduğu gibi şakalaşma konusunda
da Peygamberimiz (sav) çok ince düşünceli, vicdanlı ve anlayışlı
davranırdı. Peygamberimiz (sav)'in şakalar konusunda ashabına verdiği
tavsiyeler şöyle özetlenebilir:
- "Ben şaka yaparım
ama sadece doğru olanı söylerim"
- "Bir Müslümanın kardeşini korkutması
helal değildir"
- "Kardeşinle münakaşa etme, alaya
alarak onunla şakalaşma."
- "Başkalarını güldürmek için yalan
söyleyene yazıklar olsun."
- "Kul, şaka da olsa yalan söylemeyi,
doğru da olsa münakaşa etmeyi bırakmadıkça iyi bir mümin olamaz."
- "Şaka da olsa yalan söylemeyin."175
PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN SEVGİ
KONUSUNDAKİ TAVSİYELERİ
Peygamber Efendimizin özellikle üzerinde durduğu
en önemli konulardan biri, müminlerin birbirlerini hiçbir çıkar
gözetmeden, içten bir sevgi ile sevmeleri ve birbirlerine karşı
kin, öfke ve kıskançlık gibi kötü hisler beslememeleriydi. Peygamberimiz
(sav) hem bu konuda müminlere en güzel örnek olmuş, hem de onlara
sık sık bu konularda tavsiyelerde bulunmuştur.
Allah bu konu hakkında Kuran'da şöyle buyurmaktadır:
İşte Allah, iman edip salih amellerde
bulunan kullarına böyle müjde vermektedir. De ki: "Ben buna karşı
yakınlıkta sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum." Kim bir
iyilik kazanırsa, biz ondaki iyiliği arttırırız. Gerçekten Allah,
bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir. (Şura Suresi, 23)
Peygamber Efendimizin sevgi, dostluk ve kardeşlik
hakkındaki hadis-i şeriflerinden bazıları ise şöyledir:
"Mümin kendisi
için sevdiğini kardeşi için de arzular."176
"Hediyeleşin,
birbirinizi sevin. Birbirinize yiyecek hediye edin. Bu, rızkınızda
genişlik hasıl eder."177
"Ziyaretleşin,
hediyeleşin. Çünkü ziyaret sevgiyi perçinler, hediye de kalpteki
kötü duyguları söker atar."178
"Birbirinizi
kıskanmayınız, birbirinize kin tutmayınız, birbirinize çirkin sözler
söylemeyiniz, birbirinize sırtlarınızı dönmeyiniz, kiminiz kiminizi
arkasından çekiştirmesin. Allah'ın kulları kardeşler olunuz."179
"Sizden önceki
toplumların derdi size de bulaştı: Haset ve kin. Kin beslemek kökten
kazıyan şeydir. Allah'a yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz.
Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız. Size birbirinizi
seveceğiniz bir şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yayın."180
PEYGAMBER EFENDİİMİZİN ÇOCUKLARA
OLAN İLGİSİ VE ŞEFKATİ
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in tüm insanlığa
örnek olan şefkati, merhameti ve müminlere olan düşkünlüğü, çocuklara
olan tavrında da çok yoğun olarak görülmektedir. Peygamberimiz (sav)
hem kendi çocukları ve torunları hem de ashabının çocukları ile
çok yakından ilgilenmiş, doğumlarından isimlerinin konmasına, sağlıklarından
ilimlerinin artmasına, giyimlerinden oynadıkları oyunlara kadar
onlar için tavsiyelerde bulunmuş, hatta bizzat yol göstermiş, ilgilenmiştir.
Örneğin, Peygamber Efendimiz,
kızı Hz. Fatıma (ra)'ya, her iki torununun doğumundan hemen önce
"Doğum olunca bana haber vermeden çocuğa hiçbir
şey yapmayın"181 diye tembihlemiştir.
Bebeklerin doğumundan sonra ise onların beslenmelerini, bakımlarını
ve nasıl korunacaklarını bizzat göstererek anlatmıştır.
Peygamberimiz (sav) ayrıca,
yeni doğan bebeklere, çocuklarına, torunlarına ve ashabının çocuklarına
hep dua etmiştir. Onları severken ya da onların oyunlarını izlerken,
onlar için Allah'tan hayırlı ve uzun bir ömür, ilim, hikmet ve iman
istemiştir. Örneğin torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e her vesilede
dua etmiş ve bu duasının, Hz. İbrahim'in Hz. İshak ve Hz. İsmail
için ettiği dua olduğunu belirtmiştir.182
Ashabından İbn-i Abbas (ra)
çocukken Peygamberimiz (sav)'in kendisine "Allah'ım buna hikmeti
öğret" diye dua ettiğini aktarır. Ashabından Enes (ra)'e ise çocukluk
döneminde, Allah'ın mal ve evladını çok ve ömrünü uzun kılması ve
verdiklerinin Enes (ra) hakkında hayırlı ve mübarek olması için
dua etmiştir.183
Peygamber Efendimiz çocukların
oyununa da çok önem vermiş, hatta zaman zaman onlarla oyun oynayarak
ilgilenmiştir. Hz. Peygamber (sav), "Çocuğu olan onunla çocuklaşsın"184
diyerek, anne babalara çocuklarını bizzat eğlendirmelerini tavsiye
etmiştir. Peygamberimiz (sav) çocukların yüzme, koşu, güreş gibi
oyun ve sporlarla meşgul edilmelerini de tavsiye etmiş, hatta torunlarını
ve çevresindeki çocukları buna teşvik etmiştir.
Birçok sahabe, Peygamber Efendimizin çocukları
nasıl sevdiğini, onlarla nasıl ilgilendiğini ve oyunlar oynadığını
aktarmıştır. Bunlardan bazıları şöyledir:
Hz. Enes (ra):
"Resulullah aleyhissalatu vesselam
çocuklarla şakalaşmada insanların en önde olanıydı."185
El Bera (ra):
"Peygamber Sallallahu
aleyhi ve sellemi Hasan omuzunda iken gördüm…"186
"Peygamberimiz
(sav) kızı Hz. Fatıma (ra)'ya şöyle derdi: 'Haydi şu oğullarımı
(Hasan ve Hüseyin) çağır bana!' Ondan sonra o ikisini göğsüne basar,
koklardı."187
Ya'la İbnu Mürre (ra) Peygamberimiz (sav)'in çocuklara
olan sevgisine, onlarla nasıl şakalaştığına dair şunları anlatmıştır:
"Bir grup ashab, Resulullah ile birlikte aleyhissalatu
vesselam'ın davet edildiği bir yemeğe gittiler. Yolda torunu Hüseyin'e
rastladılar, çocuklarla oynuyordu.
"Resulullah (sav)
çocuğu görünce ilerleyip cemaatin önüne geçip onu tutmak için ellerini
açtı. Çocuk ise sağa sola kaçmaya başladı. Resulullah da onu takliden
sağa sola koşarak, tutuncaya kadar peşinde koştu. Yakalayınca ellerinden
birini çenesinin altına diğerini de ensesine koyup öptü ve 'Hüseyin
bendendir. Ben de Hüseyindenim. Kim Hüseyin'i severse Allah da onu
sevsin. Hüseyin sıbtlardan bir sıbttır (torun)' buyurdu."188
Hz. Enes (ra)'in bildirdiğine
göre Resulullah (sav), "dünyadaki iki reyhanım" dediği torunları
Hasan ve Hüseyin'i sık sık yanına çağırtıp onları koklar ve bağrına
basardı.189
İbnu Rebi'ati'ibni'l Haris (ra) diyor ki:
"Babam beni,
Abbas (ra)'da oğlu el-Fadl (ra)'ı Resulullah'a gönderdi. Huzurlarına
girdiğimiz zaman bizi sağlı sollu oturttu ve bizi öylesine sıkı
kucakladı ki daha kuvvetlisini görmedik."190
Resulullah (sav)çocuklara olan
sevgisini gösterirken sıkça onların başlarını okşardı ve onlara
hayır duaları ederdi. Örneğin Yusuf İbni Abdillah İbni Selam (ra),
"Hz. Peygamber (sav) beni Yusuf diye isimlendirdi, başımı okşadı"
der. Amr İbnu Hureys (ra) ise annesinin kendisini Hz. Peygamber
(sav)'in huzuruna götürdüğünü, Resulullah (sav)'ın başını okşayıp
bol rızka kavuşması için dua ettiğini, Abdullah İbnu Utbe (ra) de
beş-altı yaşlarındayken Peygamberimiz Efendimizin başını okşayarak,
zürriyeti ve bereketi için dua ettiğini hatırlayabildiğini anlatır.191
Hz. Muhammed (sav)'in çocuklara gösterdiği ilgili
ve sevgi dolu tavrı, Ebu Hüreyre (ra) de şu örneklerle anlatmıştır:
"Meyvenin
ilk çıkanı getirildiği zaman Resulullah (sav) şöyle derdi: 'Allah'ım
Bize, Medinemize, meyvelerimize, müdd ve saımıza (yani ölçeklerimize)
kat kat bereket ver' diye dua ederdi. Sonra meyveyi orada bulunan
en küçük yaştakine verirdi."192
"Çocuğa karşı
yumuşak davranmak Allah Resulü'nün adetlerindendi. Allah Resulü
bir seferden döndüklerinde çocuklar kendilerini karşılarlardı. Allah
Resulü de durur sahabelerine çocukları kaldırmalarını emrederdi.
Onlar da çocukların kimini Allah Resulü'nün önüne kimisini terkisine
bindirir ve bazılarını da kendileri bineklerine alırlardı."193
"Resulullah (sav)
Hz. Fatıma'nın evinin avlusuna geldi ve oturdu. 'Burada çocuk var
mıdır?' diye sordu. Hz. Fatıma'nın çocuğu (Resulullah'ın torunu),
süratle koşarak geldi ve Resulullah'ın boynuna sarıldı. Resulullah
çocuğu öptü."194
"Çocuklarla o
kadar içice olmuştu ki, bir defasında yarış yapan çocukları görmüştü
de, onların neşesine katılmak için birlikte koşmuştu."195
Cabir İbnu Semüre (ra) de aynı konuda şunları anlatmıştır:
"Resulullah aleyhissalatu
vesselam'la birlikte ilk namazı kıldım. Sonra aleyhissalatu vesselam
ehline gitti. Onunla ben de çıktım. Onu bir kısım çocuklar karşıladı.
Derken onların yanaklarını bir bir okşamaya başladı. Benim yanağımı
da okşadı. Elinde bir serinlik ve hoş bir koku hissettim."196
Kız çocuklarının doğar doğmaz öldürüldükleri bir
dönemde peygamber olarak görevlendirilen Hz. Muhammed (sav), kız
çocuklarını da erkek çocuklardan ayırmamak gerektiğini, kız çocuklarını
öldürmenin günah olduğunu bildirmiş, ve hepsine eşit sevgi ve ilgi
göstererek, topluma da güzel bir örnek olmuştur. Peygamberimiz (sav)'in
kız çocuklarındaki güzel özellikleri vurguladığı sözlerinden biri
şudur:
"Kız ne güzel
evlattır. Şefkatli, yardımsever, munis, kutlu ve analık duyguları
ile doludur."197
Peygamberimiz (sav) sevgisini
hem sözleriyle hem de davranışlarıyla gösterirdi. Çocuklara onları
sevdiğini söylerdi.198
Peygamber Efendimiz, çocuklara olan şefkatinde
hiçbir ayırım gözetmezdi. Kendi çocuklarına ve torunlarına gösterdiği
sevgi ve merhametin aynısını diğer Sahabî çocuklarına da gösterirdi.
Halid bin Said (ra), Peygamberimiz (sav)'i ziyarete geldiğinde yanında
küçük kızı da vardı. Habeşistan'da doğduğu için, Peygamberimiz (sav)
ona ayrı bir yakınlık gösterirdi. Bir seferinde Peygamberimiz (sav)'in
eline işlemeli bir kumaş parçası geçmişti. Hz. Halid'in kızını çağırttı
ve ona verdi, sevindirdi.
Cemre o sıralar küçük bir çocuktu. Babası alır,
onu Peygamberimiz (sav)'in huzuruna götürür, derdi ki: "Yâ Resulallah,
şu kızım için Allah'a bereketle dua eder misiniz?" Peygamber Efendimiz
Cemre'yi kucağına oturttu, elini başına koydu ve bereketle dua buyurdu.
Peygamberimiz (sav)'in yardımcısı Hz. Zeyd (ra)'in
oğlu Üsame (ra) Peygamber Efendimiz ile ilgili şunları anlatmıştır:
"Resulullah bir
dizine beni, bir dizine de torunu Hasan'ı oturtur; sonra ikimizi
birden bağrına basar ve 'Ya Rabbi, bunlara rahmet et. Çünkü ben
bunlara karşı merhametliyim' diye dua ederdi."199
Bazı kimseler, Peygamberimiz (sav)'in çocuklarla
oyun oynamasını, onlarla ilgilenmesini anlamıyorlardı. Bir defasında
Akra bin Habis (ra), Peygamberimiz (sav)'i, Hz. Hasan'ı öperken
gördü ve şöyle dedi:
"Benim on çocuğum
var. Şimdiye kadar hiçbirini öpmedim." Bunun üzerine Peygamberimiz,
"Merhamet etmeyene merhamet olunmaz" buyurdu."200
Peygamber Efendimiz mübarek evladı Hz. İbrahim'i
de, süt annesinin evinde sık sık ziyarete gider, şefkat ve merhametini
göstererek, başını okşar, bağrına basardı. Peygamber Efendimizin
hizmetkarı Hz. Enes (ra), ilgili bir hatırasını şöyle anlatır:
"Ben ev halkına
Resul-i Ekremden (sav) daha şefkatli, daha merhametli davranan bir
kimse hayatımda görmedim. İbrahim, Medine'nin Avali kısmında sütannesinin
yanında bulunurken, Peygamberimiz onu görmeye gider, biz de beraberinde
bulunurduk... Peygamberimiz içeri girer, oğlunu alır, öper, sonra
dönerdi... Yine bir gün gittiğimizde Resulullah çocuğunu getirtti,
bağrına bastı. Ona bazı sözler söyledi, onunla konuştu."201
Hazret-i Ali anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz
bize ziyarete gelmişti. O gece bizde kaldı. Hasan ve Hüseyin de
uyuyorlardı. Bir ara Hasan su istedi. Peygamberimiz hemen kalktı
ve su kırbasından bir bardak su aldı, çocuğa verdi…"202
Peygamberimiz (sav), ayrıca müminlere çocukları
arasında adaletle davranmalarını hatırlatmış ve şöyle demiştir:
"Allah'tan korkun.
Çocuklarınızın size itaatli olmalarını istediğiniz gibi siz de onların
aralarında adaletle davranınız."203
"Allah öpücüğe varıncaya kadar her
hususta çocuklar arasında adaletli davranmanızı sever"204
Peygamberimiz (sav) çocukların eğitilmeleri ve
güzel ahlak ile terbiye edilmeleri üzerinde de durmuş ve bu konuda
birçok tavsiyede bulunarak yol göstermiştir. Peygamberimizin (sav)
bu konudaki sözlerinden bazıları şöyledir:
"Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan
daha üstün bir miras bırakamaz."205
"Çocuğun, babası üzerindeki haklarından
biri ismini ve edebini güzel yapmasıdır."206
"Çocuklarınıza ikram edin ve terbiyelerini
güzel yapın..."207
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav),
her konuda olduğu gibi, çocuklarla ilgilenmesi, onlara gösterdiği
sevgi ve şefkat ile müminlere en güzel örnektir. Peygamberimiz (sav)
"Küçüklerimize şefkat etmeyen ... bizden değildir"208
diyerek, çocuklara gösterilen şefkatin önemini belirtmiştir.
PEYGAMBER EFENDİİMİZ'İN EŞLERİ
MÜMİNLERİN ANNELERİDİR:
Peygamber Efendimizin eşleri, tüm müminlerin anneleri,
tüm Müslüman kadınlara örnek, takva sahibi müminlerdir. Kuran'da,
hadis-i şeriflerde ve Peygamber Efendimizin hayatı hakkındaki rivayetlerde
Hz. Muhammed (sav)'in eşlerinin huyları, imanları, Peygamberimiz
(sav)'e nasıl yardımcı oldukları, yaptıkları tebliğ ve güzel ahlakları
hakkında birçok bilgi verilmektedir.
Kuran'da Peygamber Efendimizin eşleri hakkında
verilen bilgilerden biri, onların tüm müminlerin annesi olduğudur:
Peygamber, müminler için kendi nefislerinden
daha evladır ve onun zevceleri de onların anneleridir… (Ahzab Suresi,
6)
Bir başka ayette ise, Allah müminlere, Peygamberimiz
(sav)'den sonra onun eşlerini nikahlamalarını yasaklamıştır. Bu
ayet şöyledir:
… Allah'ın Resûlüne eziyet vermeniz
ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız size ebedi olarak (helal) olmaz.
Çünkü böyle yapmanız, Allah katında çok büyük (bir günah)tır. (Ahzab
Suresi, 53)
Kuran'ın bazı ayetlerinde ise, Peygamberimiz (sav)'in
hanımlarının diğer kadınlar gibi olmadıkları belirtilmiş ve onların
nasıl bir tavır içinde olmaları gerektiği haber verilmiştir. Ayetlerde
şöyle buyrulur:
Ey peygamberin kadınları, siz kadınlardan
herhangi biri (gibi) değilsiniz; eğer sakınıyorsanız, artık sözü
çekicilikle söylemeyin ki, sonra kalbinde hastalık bulunan kimse
tamah eder. Sözü maruf bir tarzda söyleyin. Evlerinizde vakarla-oturun
(evlerinizi karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini
açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru
kılın, zekatı verin, Allah'a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt,
gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi
tertemiz kılmak ister. Evlerinizde okunmakta olan Allah'ın ayetlerini
ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah, latiftir, haberdar olandır.
(Ahzab Suresi, 32-34)
Peygamberimizin takva sahibi eşlerinin ayetlerde
bildirilen tutumları, yani sözü maruf, akla ve vicdana uygun bir
şekilde söylemeleri, vakarlı tavırları, sakınmaları, ibadetlerde
ve Peygamber Efendimize itaatteki titizlikleri, Kuran'ı ve Peygamberimiz
(sav)'in sünnetini çok iyi biliyor olmaları tüm mümin kadınlara
örnektir.
Allah, ayetlerinde Peygamberimiz (sav)'in hanımlarının
ecirlerinin iki kat verileceğini şöyle bildirmiştir:
Ey peygamberin kadınları, sizden
kim açık bir çirkin-utanmazlıkta bulunursa, onun azabı iki kat olarak
arttırılır. Bu da Allah'a göre pek kolaydır. Ama sizden kim Allah'a
ve Resûlü'ne gönülden -itaat eder ve salih bir amelde bulunursa,
ona ecrini iki kat veririz. Ve Biz ona üstün bir rızık da hazırlamışızdır.
(Ahzab Suresi, 30-31)
O, hevadan (kendi istek, düşünce
ve tutkularına göre) konuşmaz. O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta
olan bir vahiydir. (Necm Suresi, 3-4)
Muhammed, Allah'ın elçisidir.
Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında
ise merhametlidirler... (Fetih Suresi, 29)
… Eğer Allah dileseydi, sizi
bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir.
Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. Hakkında
anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir. (Maide Suresi,
48)
Peygamber Efendimizin mübarek eşlerinden ilki,
Hz. Hatice (ra)'dir. Hz. Hatice aynı zamanda ilk Müslümanlardandır.
Peygamberimiz (sav), ilk vahyi aldığında hemen kendisine söylemiştir.
Aklı, feraseti, basireti ve hikmeti ile tanınan Hz. Hatice, hemen
iman etmiş ve o günden sonra Peygamberimiz (sav)'e büyük destek
olmuş, Kuran ahlakının yayılmasında maddi ve manevi olarak büyük
bir çaba göstermiştir.
Peygamberimiz (sav)'in Hazreti Sûde, Hazreti Aişe,
Hazreti Hafsa, Hazreti Zeyneb, Hazreti Ümmü Seleme, Hazreti Cuveyriye,
Hazreti Ümmü Habibe, Hazreti Safiye, Hazreti Meymune gibi isimleri
zikredilen diğer hanımları da fedakarlıkları, sabırları ve Peygamber
Efendimize olan bağlılıkları ile sahabelere örnek olmuşlardır.
Peygamberimiz (sav), hem hanımları
hem de çocukları ile çok yakından ilgilenmiş, onların imanlarını,
sağlıklarını, neşelerini ve ilimlerini artırmalarına vesile olmuştur.
Rivayetlerde Peygamberimiz (sav)'in hanımları ile oyunlar oynadığı,
koşu yarışları yaptığı da belirtilir. Sahabeler "Peygamber
(sav) hanımlarıyla en fazla şakalaşan kişiydi"209
diyerek, Peygamber Efendimizin eşlerine olan ilgisini belirtmiştir.
Ayrıca Hz. Aişe
(ra)'den rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz,"Hanımlarına
karşı insanların en yumuşağı, en kerimi, güler yüzlüsü ve mütebessim
olanı idi."210
Peygamber Efendimizin bilinen bir başka özelliği
ise, hanımları arasında son derece adaletli olmasıdır. Hatta rivayetlerde.
eşlerini ziyaretlerini eşit olarak taksim ettiği belirtilir. Bu
konuda Hz. Aişe (ra) şöyle der:
"Resulullah (sav)
gece taksiminde adalete riayet eder ve derdi ki: "Ey Allah'ım. Bu
taksim benim iktidarımda olanda yaptığım bir taksimdir. Senin muktedir
olup benim muktedir olmadığım şeyden dolayı beni levmetme."211
Hz. Enes (ra) anlatıyor:
"Resulullah (sav)'ın
yanında dokuz hanımı vardı. Hanımlara uğrama işini sıraya koyuyordu.
Birinci hanımına ikinci uğrayışı dokuz gün sonra oluyordu. Hanımları
her akşam Resullulah'ın o gün geleceği odada toplanıyordu."212
Peygamber Efendimiz birçok sözünde
de mümin kadınların ne kadar değerli varlıklar olduklarını belirtmiştir.
Örneğin bir sözünde "Dünya bir metaıdır. Dünya
metaının en hayırlısı saliha kadındır"213
dediği belirtilir.
Peygamber Efendimiz ashabına da eşlerine karşı
nasıl bir tutum içinde olmaları gerektiğini anlatmıştır:
"En olgun
imana sahip mümin huyu en güzel ve ailesine karşı en nazik, lütufkar
olanıdır."214
"En hayırlınız,
hanımlarına en hayırlı olanınızdır. Ben hanımlarına karşı sizlerin
en iyisiyim."215
--------------------------------------------------------------------
156- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman
er-Rudani, Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul
ve Mecma'iz-zevaid, cilt 5, İz Yayıncılık, s. 33
157- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s.34
158- Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din,
2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998,
s.801
159- Bezzar, Ebu Yala, Taberani; Huccetü'l İslam
İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle,
Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 111
160- Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din,
2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998,,
s.444
161- Tirmizi; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u
Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul
1998, s.814
162- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s. 33
163- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s. 33
164- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s.33
165- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s.34
166- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s.34
167- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s.33
168- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s.32
169- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s. 32
170- Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din,
2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998,
s.459
171- Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din,
2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998,
s.443
172- Tirmizi, ibni-mace; İmam Gazali, Huccetü'l
İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 4. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı
Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.570
173- Konyalı Mehmed Vehbi, Tam Metni Sahih-i Buhari,
4. cilt, Üçdal Neşriyat, İstanbul 1993, s.304
174- Konyalı Mehmed Vehbi, Tam Metni Sahih-i Buhari,
4. cilt, Üçdal Neşriyat, İstanbul 1993, s.260
175- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 15. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 209
176- Buhari ve Müslim; Huccetü'l İslam İmam Gazali,
İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi,
İstanbul 1998, s. 152
177- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.239
178- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.239
179- Buhari ve Müslim; Huccetü'l İslam İmam Gazali,
İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi,
İstanbul 1998, s. 315
180- Tirmizi; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u
Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul
1998, s. 425
181- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.448
182- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.450
183- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.450-51
184- http://www.diyanetvakfi.dk/cocuk/hikaye/cocuksevgisi/cocuksevgisi.htm
185- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 15. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.209
186- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s.135
187- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s.136
188- Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.519
189- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 508
190- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 508
191- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 509
192- Haydar Hatipoğlu, Sünen-i İbni Mace Tercemesi
ve Şerhi, Kahraman Yayınları, 9. cilt, İstanbul 1983, s. 82
193- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 510
194- Konyalı Mehmed Vehbi, Tam Metni Sahih-i Buhari,
2. cilt, Üçdal Neşriyat, İstanbul 1993, s.411
195- http://www.sevde.de/Pey-ornek/peygamberimizin-ahlaki.htm
196- Müslim, Fezail 80, (2329); Kütüb-i Sitte,
Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 15. cilt, Akçağ
Yayınları, Ankara, s.369
197- Vesail, Ebvab-ı Ahkam-ül-Evlad, 4.bab, 4.haber-Meşkiniden
naklen; Hüseyin Hatemi, İlahi Hikmette Kadın, Birleşik Yayıncılık,
4. baskı, İstanbul, 1999, s. 72
198- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.511
199- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.508
200- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.507
201- Müsned, 4:194; Müslim, 4:1807, Kütüb-i Sitte,
Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ
Yayınları, Ankara, s. 506-507
202- http://www.sevde.de/Pey-ornek/peygamberimizin-ahlaki.htm
203- G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt,
Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 13/10
204- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.498
205- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.512
206- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.512
207- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.515
208- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.506
209- Hasan B. Süfyan Müsnedi'nde aktarılmıştır;
Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri:
Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.105
210- G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt,
Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 531/7
211- Ebu Davud., nikah 39, (21347); Tirmizi. Nikah
42, (11407); Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr.
İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 66
212- Müslim, Rada 46, (1462); Kütüb-i Sitte, Muhtasarı
Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları,
Ankara, s. 68
213- Müslim, Rada 64, (1467); Nesai, Nikah 15,
(6,69); Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim
Canan, 15. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 514
214- Nesai, Tirmizi ve Hakim'in de yaklaşık anlamda
rivayetleri vardır.; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din,
2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998,
s.105
215- Tirmizi; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u
Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul
1998, s.10
|