GELİN
BİRLİK OLALIM
Barış İçin Birlik Olalım
Allah iman edenlere yeryüzünde barışı sağlamalarını
ve barışın koruyucuları olmalarını emretmiştir. Yeryüzünde bozgunculuk
yapanları, haklı bir gerekçesi (savunma veya mazlumları kurtarma
amacı) olmadan savaş çıkaranları, düzeni bozanları, masum insanları
katledenleri lanetlemiştir. Rabbimiz'in emrettiği ahlakı yaşayan
müminlerin, önemli sorumluluklarından biri de insanlar için barışı
ve güvenliği sağlamak, tüm insanların huzur içinde yaşayabilecekleri
bir dünya meydana getirebilmektir.
Daha fazla toprak elde etmek, kendi ırkının veya
ulusunun üstünlüğünü ispat edebilmek, diğer milletleri tahakkümü
altına alabilmek gibi gerekçelerle başlayan savaş ve çatışmalar
geride hayatını kaybetmiş masum insanlar, sakatlar, öksüzler, yetimler,
ruh sağlığını ve dengesini yitirmiş bireyler, yakılıp yıkılmış şehirler,
tahrip edilmiş medeniyetler, yokluk, korku ve açlık bırakmaktadır.
Üstelik bu kayıplar savaşın tüm taraflarını doğrudan etkilemekte,
telafisi uzun yıllar alan yıkımlar meydana gelmektedir.
Savaşların, çatışmaların ve her türlü kan dökücülüğün
temelinde insanların gerçek din ahlakından uzaklaşmaları vardır.
Kimi zaman da sözde din adına ortaya çıkan bazı kimselerin sapkın
yorumları gerçek din ahlakı hakkında yeterince bilgi sahibi olmayan
kimseler üzerinde etki edebilmekte, onları din ahlakına hiçbir şekilde
uymayan eylemler yapmaya yönlendirebilmektedir. Anlaşmazlıkların
ve sorunların şiddet yoluyla çözülmesi gerektiğine inananlar, baskıcı
ve despot uygulamalarıyla insanlara zulmedenler, zulümlerini kendilerince
meşrulaştırmaya çalışanlar karşısında iman edenlerin iş birliği
önem kazanmaktadır.
O halde gelin birlik olalım;
İnsanlara gerçek din ahlakını anlatarak onları
çatışma ve kavgaya sürükleyen her türlü sebebin ortadan kalkmasına
vesile olalım.
Farklı inançlar arasında hiçbir şekilde çatışma
olmasına gerek olmadığını, birlik halinde hareket ederek tavır ve
davranışlarımızla insanlara gösterelim.
Sevginin, hoşgörünün ve merhametin yaygınlaşması
için insanlara Allah sevgisini anlatalım.
Müminlerin gerçek dostu ve yardımcısı, gözeticisi
ve koruyucusu Allah'tır. Allah, herşeyden haberi olan, herşeye gücü
yeten, müminlerin işlerini kolaylaştıran, onları üstün ve güçlü
kılandır. İşte bu nedenle ümitsizlik, karamsarlık, üzgünlük, bezginlik,
gevşeklik, iman edenlerin asla yaşamayacağı özelliklerdir.
Allah, Kendi yoluna uyanlara kesinlikle yardım
edeceğini bir Kuran ayetinde şöyle vaat etmiştir:
Onlar, yalnızca; "Rabbimiz Allah'tır"
demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar.
Eğer Allah'ın, insanların kimini kimiyle defetmesi (yenilgiye uğratması)
olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın isminin
çokça anıldığı mescitler, muhakkak yıkılır giderdi. Allah Kendi
(dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah,
güçlü olandır, aziz olandır. (Hac Suresi, 40)
Kuran'da bir gerçek daha müjdelenmiştir: Kötülerin
düzenleri, kurdukları tuzaklar ne kadar büyük gibi görünse de harcadıkları
çabalar boşa gidecek, sonuç vermeyecektir. Kötülüğün, ahlaksızlığın
yayılması için kurulan her tuzak, yapılan her plan nihayetinde bozulacaktır.
Kötülük ve ahlaksızlığı örgütleyenlerin tasarladıkları, kendi başlarına
geçecek, aleyhlerine dönecektir. Bu gerçek bazı ayetlerde şöyle
haber verilmiştir:
Gerçek şu ki, onlar hileli-düzenler kurdular. Oysa
onların düzenleri, dağları yerlerinden oynatacak da olsa, Allah
katında onlara hazırlanmış düzen (kötü bir karşılık) vardır. Allah'ı,
sakın elçilerine verdiği sözden dönen sanma. Gerçekten Allah azizdir,
intikam sahibidir. (İbrahim Suresi, 46-47)
(Hem de) Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülüğü
tasarlayıp düzenleyerek. Oysa hileli düzen, kendi sahibinden başkasını
sarıp-kuşatmaz. Artık onlar öncekilerin sünnetinden başkasını mı
gözlemektedirler? Sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik
bulamazsın ve sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir dönüşüm de
bulamazsın. (Fatır Suresi, 43)
Müslüman, Hıristiyan veya Yahudi olsunlar, tüm
inananlara düşen görev açıktır: Yukarıdaki gerçekleri unutmadan,
barışın, huzurun, refahın, güzel ahlakın, iyiliğin, mutluluğun,
güvenliğin hakim olduğu toplumlarda yaşamak için el ele vermek.
Böyle asil bir amaç uğrunda birlik ve beraberlik içinde hareket
edersek, Allah bizleri başarılı kılacaktır.
İman eden her Hıristiyan, her Müslüman, her Yahudi
bu doğrultuda elinden gelen tüm çabayı göstermekle mükelleftir.
Tek bir Allah'a iman eden, O'nun beğenisini kazanmaya çalışan, O'na
tam bir teslimiyetle teslim olmuş, O'na gönülden bağlı, O'nu yücelten,
temelde aynı değerleri savunan Müslümanların, Yahdilerin ve Hıristiyanların
ortak hareket etmeleri en doğrusudur.
Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar aralarındaki
tarihsel sorunlara, ön yargılara, yanlış anlamalara veya taassuba
dayanan tartışmalara ve çekişmelere tamamen son vermelidirler. Kaybedilecek
tek bir gün dahi olmadığı unutulmamalıdır. Her üç dinin mensupları
da birbirlerine anlayış ve hoşgörü içinde yaklaşmalıdır. Önemli
olan, farklılıkları değil ortak noktaları gündeme getirmek, zorlaştırıcı
değil kolaylaştırıcı, yıkıcı değil yapıcı, engelleyici değil yardımcı,
ayırıcı değil tamamlayıcı, bölücü değil birleştirici olmaktır.
Bilgisizlikten veya din ahlakına karşı olanların
provokasyonlarından kaynaklanan ön yargılar ortadan kaldırılmalıdır.
Bilinmelidir ki, Hıristiyanlık, Yahudilik ve İslam arasında kurulmaya
çalışılan duvarlar, sadece inkarcıların ve din ahlakına karşı olanların
işine yarar.
Şüphesiz, hayırlara çağıranlar, iyilikleri uygulamayı
ve kötülüklerden sakınmayı tavsiye edenler ve bu yüce amaçlar doğrultusunda
birlik içinde hareket edenler, Allah'ın izniyle, kurtuluşu ve sonsuz
mutluluğu umabilirler. Aksini yapan insanlar "kayıp" içinde
iken, sadece onlar ebedi bir kazanca kavuşurlar:
Asra andolsun; Gerçekten insan, ziyandadır.
Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye
edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka. (Asr Suresi,
1-3)
GERİ

|