DÜNYAYI
AYAĞA KALDIRAN FİLM VE
HZ. İSA
1.BÖLÜM
Ünlü aktör Mel Gibson'ın "Mesih'in Acısı"
adlı filmi, aylardır süren tartışmalardan sonra sonunda gösterime
girdi. ABD'de büyük bir ilgiyle izlenen film, bazı sinemaların
adeta bir kilise havasına bürünmesine neden oldu. Milyonlarca
Hıristiyan, inançlarının merkezinde olan Hz. İsa hakkındaki
bu önemli yapımı izlemek için sıraya girmiş durumda.
Filmin yorumcular tarafından en çok dikkat
çekilen yönlerinden biri, klasik Hollywood filmlerinin aksine,
bir "eğlence" unsuru olmayışı. Aksine, filmin pek
çok sahnesinde büyük bir acı, sıkıntı ve hatta işkence var.
Hıristiyanlar Hz. İsa'nın Romalılar tarafından çarmıha gerilerek
öldürüldüğüne inanıyorlar ve Mel Gibson, çarmıhın ve ondan
önceki zulümlerin ne kadar acı verici bir işkence olduğunu
gösteriyor. Filmin dünya çapındaki Hıristiyan topluluklar
üzerinde nasıl bir etki uyandıracağı merakla bekleniyor.
Bazı Yahudiler'in Tepkisi
Mel Gibson'ın filmine en büyük tepki ise
bazı Yahudilerden geldi ve gelmeye de devam ediyor. Peki neden?
Bu sorunun cevabı, Hıristiyanlığın İncil'de
anlatılan tarihinde gizlidir.
İncil'e göre Hz. İsa Yahudilerin asırlardır
beklediği kurtarıcı, yani Mesih'tir. Ama tebliğine başladığında,
Yahudi halkını Allah'a iman etmeye davet ederken, bir yandan
da Yahudiler arasında itibarlı olan bazı din adamlarının ikiyüzlülüklerini
eleştirir. Bu nedenle Yahudi halkın önemli bir bölümü Hz.
İsa'yı severken, söz konusu din adamlarının çoğu ona düşman
kesilirler. Onu öldürebilmek için tuzak kurmaya karar verirler.
Sonunda, Hz. İsa'yı, o sıralarda Filistin'i yönetmekte olan
Romalılara şikayet etmeye karar verirler. Roma Valisi Pilatus'a
çıkarak, Hz. İsa için "kral olduğunu iddia ediyor, siyasi
karışıklık çıkarıyor, oysa bizim kralımız Sezar'dır"
derler. Roma Valisi Pilatus Hz. İsa'yı sorgular ve hiç bir
suç işlemediğini görerek onu serbest bırakmak ister. Ama Yahudi
din adamları ısrar ederler; Hz. İsa'nın çarmıha gerilerek
idam edilmesini isterler. Pilatus da bu isteği kabul eder.
Yani İncil'e göre, Hz. İsa'nın idam edilmesi kararının asıl
sorumluları, Yahudilerdir.
Bu ise, tarih boyunca bazı Hıristiyanların
Yahudilere düşmanlık beslemesine neden olmuştur. Yahudi düşmanlığı
anlamına gelen "antisemitizm"in çıkış nedenlerinden
biri, Hıristiyanların Yahudileri "Hz. İsa'nın katilleri"
olarak görmeleridir.
İşte son aylarda Yahudi liderlerin Mel Gibson'ın
filmine karşı gösterdikleri tepki, filmin, 2000 yıldır süregelen
bu anlayışı yeniden gündeme getirmesi. Filmin pek çok sahnesinde,
dönemin bazı Yahudi din adamlarının Hz. İsa'ya olan kin ve
öfkesi tasvir ediliyor. Ve bu, pek çok ortak noktaya sahip
olan Yahudilik ve Hıristiyanlığı birbirinden ayıran, hatta
kimi zaman birbirine karşı hale getiren çok önemli bir çatışma
noktası.
Kuran-ı Kerim'de Bildirilen
Gerçek
Ancak Yahudiler ve Hıristiyanlar arasında
sürüp giden Hz. İsa tartışmasının ardında, aslında çok önemli
bir gerçek yatmaktadır.
Bu gerçek, Kuran-ı Kerim'de haber verilir.
Yüce Allah'ın ayetlerinde bildirdiğine göre, Hz. İsa gerçekte
çarmıha gerilerek öldürülmüş değildir. Bazı Yahudiler bu yönde
bir tuzak kurmuşlardır; ama Allah bu tuzağı bir mucize ile
bozarak Hz. İsa'yı kurtarmış, çarmıha onun yerine bir başkası
gerilmiştir. Bu gerçek, Nisa Suresi'nde şöyle açıklanır:
Ve: "Biz, Allah'ın
Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri
nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler
ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten
onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler.
Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiç bir bilgileri
yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler. (Nisa Suresi, 157)
Bu ayette geçen "onu öldürmediler ve
onu asmadılar" ifadesi, Hz. İsa'nın çarmıha gerilmediğini
ve öldürülmediğini açıkça bildirir. Ayette geçen Arapça "salebe"
kelimesinin Türkçe'de tam karşılığı "haçlamak"tır.
Yani ayetin tam tercümesinin "onu öldürmediler ve onu
haçlamadılar" şeklinde olduğunu söyleyebiliriz. Bundan
sonra gelen ifade ise yine çok önemli bir bilgi vermektedir:
Çarmıha gerilen kişi aslında Hz. İsa değil bir başkasıdır,
ancak çarmıha gerenler bu işi, o kişiyi Hz. İsa sanarak yapmışlardır.
Çünkü bu kişi Hz. İsa'ya benzerdir ya da benzetilmiştir. (En
doğrusunu Allah bilir.)
Kuran'da yer alan bu bilgi, Hıristiyanlarla
Müslümanlar arasında asırlardır tartışma konusu olmuştur.
Hıristiyanlar, Hz. İsa'nın yüzlerce şahidin gözleri önünde
çarmıha gerildiğini, İncillerin ve diğer Hıristiyan yazılarının
bu konuda ittifak içinde olduklarını, bunun asırlardır milyonlarca
inanan tarafından tasdik edilen kesin bir gerçek olduğunu
söylerler.
Oysa Hz. İsa'nın çarmıha gerilmediği gerçeği,
bazı Hıristiyanlar tarafından da kabul görmüştür.
Çarmıha İnanmayan Hıristiyanlar
Çarmıha gerilen kişinin kim olduğu sorusuna
Hıristiyanlar arasında da farklı cevap getirenler olmuştur.
Bunlar, Katolik doktrininde "sapık" (heretik) bir
akım sayılan bir inanca sahiptirler. Akımın adı "Dosetizm"dir
(Docetism).
Dosetizm hakkındaki en önemli bilgiler, Katolik
Kilisesi'nin ünlü kurucularından Rahip Irenaeus'un ikinci
yüzyılın sonlarında yazdığı Adversus Haereses (Sapkınlara
Cevaplar) adlı bildiride verilir. Irenaeus, bu akımın temsilcilerinden
biri olan Basilides'ten söz eder. Buna göre, İskenderiyeli
Hıristiyan bir tarihçi olan Basilides, 130-150 yılları arasında
yazdığı yazılarda Hz. İsa'nın çarmıha gerilmediğini ısrarla
vurgulamıştır. Çarmıha gerilen kişinin gerçekte Hz. İsa olmadığını,
onun yerine Kireneli Simon adlı bir başka kişinin haça gerildiğini,
Allah'ın Simon'un yüzünü mucizevi bir biçimde değiştirerek
onu Hz. İsa'ya benzettiğini ve böylece Yahudilerin ve Romalıların
onu Hz. İsa sandığını savunmuştur. Hatta Basilides, Kireneli
Simon çarmıha gerilirken Hz. İsa'nın da bu olayı seyrettiğini,
sonra da oradan uzaklaştığını ve göğe canlı olarak yükselerek
Allah'ın Katına çıktığını yazmıştır. (William Smith, D. A
Dictionary of Christian Biography. Cilt I. s. 768)
Acaba Basilides bu bilgiye nereden ulaşmıştır?
Üçüncü yüzyılda yaşamış bir Hıristiyan teolog olan İskenderiyeli
Clement'in yazılarına göre, Basilides kendisine gizli bir
bilginin ulaştığı iddiasındadır. Anlattığına göre Hz. İsa'nın
havarilerinden Simon Petrus'un tercümanlığını yapan Glaucias
adlı bir kişi, bu sırrı Petrus'dan öğrenmiş ve Basilides de
ondan duymuştur. Basilides, Glaucias'tan öğrendiği bilgilerle,
muharref İncillerin yanlışlarını kendisine göre düzelterek
yeni bir "İncil" de yazmıştır.
Dosetikler arasında bu iddiayı savunan tek
kişi Basilides de değildir. Ondan başka Kilise tarafından
"sapkın" sayılan bazı isimler ya da tarikatlar da
Hz. İsa'nın çarmıha gerilmediğini, onun yerine, ona benzetilen
bir başkasının haçlandığını savunmuşlardır. Hıristiyan yazar
Faris Al-Qayrawani Mesih Gerçekten Haçlandı mı? adlı kitabında
bu konuda şöyle yazar:
"Hıristiyanlığı kabul etmiş olan Thebes
Rahiplerinin soyundan bir... mezhep 185 yılında 'Tanrı Mesih'in
haçlanmasını yasaklar, o rahatça göklere yükseltilmiştir'
diye iddia etmişlerdir. 370 yılında da bir Gnostik mezhep
'Mesih'in haçlanmadığını, ancak onu haçlayan seyircilere böyle
göründüğünü' düşünerek haçlanmayı reddetmişlerdir. Yeniden
520 yılında, Suriye Episkoposu Severus, kaçtığı İskenderiye'de,
İsa Mesih'in haçlanmadığını ancak O'nu çarmıha çivileyen insanlara
böyle göründüğünü öğreten bir filozof grubuna rastlamıştır...
Yaklaşık 610 yıllarında da Kıbrıs valisinin oğlu episkopos
John, Mesih'in haçlanmadığını fakat yalnızca onu haçlayan
seyircilere öyle göründüğünü ilan etmeye başlamıştır."
(Faris Al-Qayrawani, Mesih Gerçekten Haçlandı mı?
çev. Kemal Kaya. Sevgi Yayınları, Ankara. s. 23)
Ancak Katolik Kilisesi'nin mutlak egemenliğinin
kurulduğu dördüncü yüzyıldan itibaren, "sapkın"
sayılan diğer akımlar gibi Dosetikler de aşamalı biçimde yok
oldular. Hz. İsa'nın çarmıha gerildiği öğretisi, Kilise'nin
zoruyla, Hıristiyan dünyasında temel bir dogma olarak yerini
sağlamlaştırdı.
İnsanlığın bu konudaki gerçeği öğrenmesi,
ancak Kuran'ın Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.) vahyedilmesi
ile olmuştur. Kuran'da Allah Hz. İsa hakkındaki gerçeği bildirmiştir:
"Onu öldürmediler ve
onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi..."
(Nisa Suresi, 157)
2. BÖLÜM
:
KURAN'A GÖRE HZ. İSA'NIN HAYATI >>
|