Türk-İslam Dünyası'nın birlik oluşturması, dünyadaki her ülkenin huzuruna yönelik çok büyük faydalar getireceği gibi, öncelikli olarak kendi yaşam alanında bu huzur ortamını sağlayacaktır. Bununla birlikte ekonomik ve sosyal alanda da bu ülkeler büyük bir kalkınma ve ilerleme sağlayacaklardır.
1. Dayanışma ve işbirliğinin olduğu bir ortamda, insanlar daha açık fikirli ve daha üretici olacak, farklı kültürlerin harmanlanmasıyla çok zengin bir medeniyet inşa edilecektir.
2. Sevgi ve kardeşlik temeli üzerine kurulacak olan Türk-İslam Birliği'nin tesis edilmesiyle birlikte Türk-İslam dünyası kendi arasındaki gerilimlere ve huzursuzluklara son verecektir. Müslümanlar birbirlerini kardeş olarak bilecek ve karşılaştıkları olumsuzlukları birlik ve beraberlik içerisinde ele alacaklardır.
3. Ortak katılımla oluşacak merkezi karar organları tüm tarafların hakkını gözeterek sorunların hızlı ve kalıcı bir şekilde çözümlenmesini sağlayacaktır.
4. Barış ortamı sayesinde, Türk-İslam dünyasının birbirlerinin bilgi birikimi ve tecrübelerinden faydalanmaları mümkün olacaktır. Barış, Müslümanların her alanda güçlerini birleştirmelerine, birbirlerinin eksik yönlerini telafi etmelerine, dolayısıyla çok daha etkin olmalarına vesile olacaktır.
5. Barış, her ülkenin silahlanmaya ayırdığı bütçenin azaltılmasını, bu paranın toplumların refahı için harcanmasını sağlayacaktır. Tüm üye ülkeler ortak savunma paktının üyesi olacaklarından, daha az bütçe ile daha güçlü bir savunma ve korunma sağlanacaktır. Bu sayede silah sanayi ve teknolojisi için yapılan yatırımlar, sağlık, eğitim, bilimsel ve kültürel gelişme gibi alanlara kaydırılabilecektir.
6. Türk-İslam dünyasının bazı bölgelerindeki mevcut istikrarsızlık ve çatışmalar diğer ülkelere göçe neden olmaktadır. Pek çok doktor, mühendis, akademisyen, bilim adamı, düşünür, yazar ülkelerinde kendilerini güvende hissetmedikleri için Batıya göç etmekte ve çalışmalarına orada devam etmektedir.
Barış ortamı, Türk-İslam dünyasındaki iç gerginliklerin de ortadan kalkması ile birlikte iyi eğitim almış bireylerin göçünün engellenmesini ve bu kişilerin kendi ülkelerindeki ihtiyacı karşılamalarını sağlayacaktır.
7. Günümüzde bazı sınır problemleri başta olmak üzere Türk-İslam dünyasında sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunlar ekonomik istikrarsızlığı beraberinde getirmektedir. Örneğin, yer altı kaynaklarının çıkartılması, taşınması ve dünyaya ihracında güzergahlarının güvenli olması gerekmektedir. Oysa günümüzde bölgede yaşanan kaos ortamı ve siyasi istikrarsızlıklar Türk-İslam dünyasının zengin kaynaklardan yeteri kadar faydalanmasını engellemektedir.
Su kaynakları için de benzer bir durum geçerlidir. Ortadoğu'da su, anlaşmazlık konularının başında gelmektedir. Oysa Türk-İslam dünyasının birbirlerine desteği ve anlaşmazlıkların uzlaşma yoluyla çözümlenmesi ile bu sorunlar tamamen gündemden kaldırılabilir.
8. Türk-İslam dünyasının imkanlarını ve gücünü birleştirmesini sağlayacak ortak girişimlerle, yüksek teknoloji ürünü olan pek çok malzeme Müslüman ülkelerde de üretilebilecektir. Oluşturulacak bir ortak pazar sayesinde, bir ülkede üretilen ürünler, gümrük, kota gibi sınırsal engellere takılmadan bir diğer ülkede kolaylıkla pazarlanabilecektir. Ticaret alanı genişleyecek, tüm üye ülkelerin pazar payı artacak, ihracat gelişecek, bu, ülkelerdeki sanayileşme sürecini hızlandıracak, ekonomide sağlanacak kalkınma ile teknolojide de gelişme yaşanacaktır. Böylece, Türk-İslam dünyası ortak bir güç olarak hareket edebilecek ve küresel ekonominin önemli bir parçası haline geleceklerdir.