Karanlık ortamda fotoğraf makinesinin flaşının patlaması, anahtarı çevirdiğimiz zaman arabanın motorunun hareket etmek üzere çalışması, bilgisayarımızın istediğimiz işlemleri büyük bir hızla gerçekleştirmesi… Burada sadece birkaç kelime ile anlattığımız işlemlerin olması için çok fazla sayıdaki parçacık birbiri ile uyum içinde çalışırlar. Tıpkı örnek verilen teknolojik aletler gibi dünyadaki tüm olaylar ve Kainat da mükemmel bir uyumun eseri olarak kusursuz biçimde çalışmaktadır. Bu mükemmel organizasyonun en dikkat çekici olanlarından biri de kendi vücudumuzda gerçekleşir. Bu öylesine bir organizasyondur ki insanın gülme, konuşma, gözünü açıp kapama, yürüme, tanıma, anlama gibi sayarak bitiremeyeceğimiz birçok işi aynı anda yapabilmesine olanak tanır, bu sırada bizim için hayati önem taşıyan görevleri de yerine getirir. Üstelik tüm bu işlemler saniyenin binde biri kadarlık bir zamanda çok hızlı olarak gerçekleşir. Çünkü Yüce Allah vücudumuzdaki tüm sistemleri birbiriyle uyum içinde, tam ihtiyaca yönelik ve kusursuz olarak yaratmıştır. Günlük hayatımızda yürümek, nefes almak, çevremize bakmak, tanıdık biriyle selamlaşmak gibi bize oldukça sıradan görünen davranışlarımızda vücudumuzdaki her hücrenin üzerinde bu üstün akıl ve şuur tecelli eder ve yaptığımız işle ilgili olarak organ ve dokularımız birbiriyle olağanüstü bir koordinasyon ve denge içinde çalışır.
www.insanmucizedir.imanisiteler.com
Yürümek, hepimizin küçük yaşlarda öğrendiği ve kimilerinin “çok kolay” olarak kabul ettiği bir işlemdir. Oysa sadece tek bir adım atmamız için vücudumuzda çok farklı sistemler devreye girer ve her biri aynı anda aynı hızda çalışarak, adım atmamızı mümkün kılar. Üstelik bu sistemler öylesine organize çalışır ki bir adım attıktan sonra diğer adımımızı atmak için beklememize dahi gerek kalmaz. Yürümek için gerçekleşen işlemleri ancak bir genelleme yaparak sıralayabiliriz. Sıralama yaparak yazmak durumunda olduğumuz tüm bu işlemlerin vücudumuzda “aynı anda” gerçekleşmesi ise elbette büyük bir mucizedir.
Üstelik yürümemiz için böylesi kompleks sistemler devreye girerken biz aynı anda konuşur, nefes alır, gözlerimizi kırpar, başımızı sağa sola çevirir, çevremizdeki objeleri isimleri ile birlikte tanırız. Burada birkaç cümle ile ifade ettiğimiz bu işlemlerin aynı anda gerçekleşmesi vücudumuzdaki mükemmel yaratılışı bir kez daha gözler önüne sermektedir.
İstediğimiz sözcüklerin ağzımızdan dökülmeleri için, ses tellerinin hangi açıklıkta, ne kadar titreşmesi gerektiğini, ağzımızdaki, dilimizdeki, boğazımızdaki yüzlerce kastan hangilerini, hangi sıra ile kaç defa, ne oranda kasıp gevşeteceğimizi, ciğerlerimize kaç santimetreküp hava alıp, bu havayı hangi hız ve aralıklarla boşaltmamız gerektiğini oturup da hesaplamayız. İstesek de bunu yapamayız! Çünkü ağzımızdan çıkan tek bir kelimenin oluşumu, insanın solunum sisteminden sinir sistemine, kaslarından kemiklerine kadar uzanan pek çok yapının uyumlu çalışmasının bir sonucudur.
Herhangi bir yerde tanıdık biri ile karşılaştığımızda vücudumuzda bu yeni duruma karşı muhteşem bir organizasyon oluşur. Aynı anda devreye giren bu işlemleri şöyle sıralayabiliriz:
Tanıma işlemi öncelikle görme ile başlar. Karşımızdaki kişinin vücudundan yansıyan ışık, saniyede 10 trilyon foton (ışık parçacığı) geçecek şekilde gözbebeğine varır. Işık önce bu merceğin daha sonra da göz yuvalarını dolduran sıvının içinden geçer ve retinanın üzerine düşer. Retinanın üzerinde, renkleri seçebilen “koni hücreler” ile aydınlık ve karanlığı ayırt edebilen, “çubuk hücreler” olmak üzere yüz milyon hücre vardır. Retina hücreleri, kompleks kimyasal işlemler sayesinde fotonları algılar ve elektrik sinyalleri üretir. Retinadan gelen elektrik uyarısı, bu sayede bir nörondan diğer nöron hücresine iletilerek ilerler ve beynin görme korteksine gider. Bu sayede tanıdığınız kişinin görüntüsü, kusursuz bir biçimde beynin korteks merkezinde oluşur.
Bu kişinin tanıdık biri olduğunun algılanması için, hafıza hücreleri yoklanır ve kişinin yüzü ile hafızadaki bilgiler karşılaştırılır. Hatta beyin korteksindeki görüntüdeki yüz ile hafızadaki yüz bilgisi karşılaştırılır ve bu kişideki bir değişiklik (saçını kestirmesi, yüzünün solgunluğu, vb gibi) hemen algılanır.
Buraya kadar gerçekleşen binlerce kompleks işlem muazzam bir hızda gerçekleşir ve biz karşımızdaki kişiyi hemen tanır, gülümser, selamlaşır ve konuşmaya başlarız. Bu kez küçük bir tebessümün sağlanması için 17 kas aynı anda, görevi doğru yaparak çalışmak zorundadır. 17 kastan bir tanesi çalışmasa veya görevini yanlış yapsa gülümseme gerçekleşmez üstelik yüzdeki ifade de anlamsızlaşır.
Konuşmak ve selamlaşmak için de özel bir çaba harcamayız. İstediğimiz sözcüklerin ağzımızdan dökülmeleri için, ses tellerinin hangi açıklıkta, ne kadar titreşmesi gerektiğini, ağzımızdaki, dilimizdeki, boğazımızdaki yüzlerce kastan hangilerini, hangi sıra ile kaç defa, ne oranda kasıp gevşeteceğimizi, ciğerlerimize kaç santimetreküp hava alıp, bu havayı hangi hız ve aralıklarla boşaltmamız gerektiğini oturup da hesaplamayız. Zaten istesek de bunları yapamayız. Çünkü ağzımızdan çıkan tek bir kelimenin oluşumu, Yüce Allah’ın ilhamıyla solunum sisteminden sinir sistemine, kaslardan kemiklere kadar uzanan pek çok yapının uyumlu çalışmasının bir sonucudur.
Yüce Allah insanı kusursuz bir şekilde yaratmıştır. İnsan vücudu Yüce Allah’ın gücünü ve sonsuz ilmini kanıtlayan delillerden yalnızca biridir. Aklını ve vicdanını kullanabilen herkes bu açık gerçeği görür. Rabbimiz’in yaratma sanatı ayetlerde şu şekilde bildirilmiştir:
“Ey insan, ‘üstün kerem sahibi’ olan Rabbine karşı seni aldatıp-yanıltan nedir? Ki O, seni yarattı, ‘sana bir düzen içinde biçim verdi’ ve seni bir itidal üzere kıldı. Dilediği bir surette seni tertib etti.” (İnfitar Suresi, 6-8)
www.Allahinsanati.imanisiteler.com
Beyin, her santimetrekübünde 10 milyon (10.000.000), tamamında ise 10 ila 15 milyar arası sinir hücresi içerir. Aynı zamanda sayısı sinir hücrelerinin bin katı kadar olan, yani ortalama 15 trilyon (15.000.000.000.000) sinir hücresi bağlantısına sahiptir. Sinir hücreleriyle bağlantılı olarak onları besleyen ve destekleyen hücrelerin (beyin bağ dokusu) sayısı ise 90 milyar (90.000.000.000) dolayındadır.
Sinirler yoluyla beyne taşınan mesajlar saatte 200 mil (320 km.) hızla yol alırlar. Yani beyin hücrelerinden vücuda ulaşan sinirlerimiz, beyinle vücut arasında giden bilgiler için adeta bir otoban görevi görür. Vücudunuzda an an meydana gelen bütün olaylar, mesela;
Kısacası makale boyunca saysak bitiremeyeceğimiz her türlü işleviniz, her an beyne giden sinyaller ve beynin vücudun her yerine ayrı ayrı gönderdiği emirler yoluyla devam eder. (Sadece 1 dakika içinde beyinde 100.000 ile 1.000.000 arası kimyasal reaksiyon oluşabileceği bilinmektedir.)
Vücuttaki kusursuz uyumun ilk şartı doğru bilgi teminidir. Ancak doğru bilgilerin elde edilmesiyle yeni değerlendirmeler yapılabilir. Bunun için de vücutta muhteşem bir haber alma ağı mevcuttur.
Koordine edilmiş bir hareketi yapabilmek için herşeyden önce o hareketle ilgili vücut organlarının konumlarının ve birbirleriyle ilişkilerinin bilinmesi gereklidir. Bu bilgi gözlerden, iç kulaktaki denge mekanizmasından, kaslardan, eklemlerden, deriden, kemiklerden gelir. Her saniye milyarlarca bilgi işlenir, değerlendirilir ve bunlara göre yeni kararlar verilir. Siz uykudayken bile hayati organlarınız sinir sisteminin bir bölümünden -alt beyin ve omurilikten- gelen emirler sayesinde çalışmaya devam eder. Kalbiniz atar, akciğerleriniz çalışır ve nefes alırsınız.
Vücudun çalışma sisteminde hiçbir bilgisayarın ulaşamayacağı bir bilgi-işlem hızı vardır. En basit bir işten en zor işlere kadar her ne yaparsanız yapın vücudunuzda olağanüstü hesaplamalar yapılır.
Açıkça görülmektedir ki, bu anlatılanların hepsi sonsuz kudret gerektiren bir yaratılış sonucunda gerçekleşir. Bu sonsuz kudret ise tüm evreni yaratmış olan üstün güç sahibi Allah’a aittir. Bir Kuran ayetinde şöyle buyrulmuştur:
“… Hayır, göklerde ve yerde her ne varsa O’nundur, tümü O’na gönülden boyun eğmişlerdir.” (Bakara Suresi, 116)
Siz Bu Yazıyı Okurken…
Vücudunuzdaki sistemler her saniye kusursuz biçimde çalışmasını sürdürmektedir. İşte bu organizasyon sayesinde çevrenizdeki sesleri duyabilir, aynı anda okuduğunuz yazıyı görür ve anlarsınız. Bu sırada kalbiniz atmayı, burnunuz koku almayı, akciğerleriniz nefes alıp vermeyi sürdürür, sürekli olarak gözlerinizi kırpar ve yutkunursunuz, belki yanınızda olan bir fincan çayı yudumlarsınız, o sırada sindirim sisteminiz devreye girer. Ayrıca hiçbir şey yiyip içmeseniz bile bir süre sonra acıktığınızı hissedersiniz. İlginç olan nokta tüm bu işlemler gerçekleşirken sizin okuma ve anlama işini sürdürmeye devam etmenizdir. Niyetiniz tek bir noktaya, okumaya ve anlamaya hedeflendiği halde, kendi isteminiz dışında vücudunuzdaki organizasyon hayatınızı devam ettirmeye çalışır, üstelik bu işlemler sizin böyle bir talebiniz olmadığı halde gerçekleşir. Elbette ki bu kusursuz koordinasyon insanın kendi başına gerçekleştireceği bir işlem değildir. Hiçbir insan hayatı boyunca okurken “gözlerim kurumasın diye gözlerimi kırpmam gerekir” veya koşarken “nefesimi ayarlamam gerekir” diye düşünmez. Çünkü bunlar otomatik olarak gerçekleşir. Belki de bu güne kadar üzerinde hiç düşünmediğiniz size son derece sıradan gelen hareketler aslında vücudunuzda çok detaylı bir organizasyonun var olduğunu gösterir ve Yüce Allah’ın üstün aklını, yaratış sanatının kusursuzluğunu sergiler. Yüce Allah Kuran ayetlerinde yarattıklarının muhteşem bir uyum içinde olduğunu şöyle haber verir:
“O, biri diğeriyle ‘tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir ‘çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.” (Mülk Suresi, 3-4)
İçimizde her an işleyen, hayranlık uyandıran komplekslikte ve büyüklükte bir koordinasyon ağı vardır. Amaç canlılığı devam ettirmektir. Bu koordinasyon özellikle vücudun hareket sisteminde görülür. Çünkü en küçük hareket için bile iskelet sistemi, kaslar ve sinir sistemi mükemmel bir işbirliği içinde çalışmak zorundadır. Bu ise ancak sonsuz ilim ve kudret sahibi Yüce Allah’ın kusursuz yaratışı ile mümkündür. Gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri kusursuz bir ilimle yaratan Yüce Rabbimiz, insan vücudunu da en mucizevi detaylarla ve olağanüstü bir koordinasyonla yaratmıştır.