Sohbetler (22 Ağustos 2017; 10:00)

707

BÜLENT SEZGİN: İyi günler değerli izleyicilerimiz. Hoş Sohbetler’e başlıyoruz, inşaAllah. Adnan Bey hoş geldiniz.

ADNAN OKTAR: Ne güzel. Dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Yalnızca Kuzey Amerika’dan gözlemlenebilen tarihin en büyük güneş tutulması dün gece yaşandı. Benzer bir tutulma en son 1918’de gerçekleşmişti. Tutulmadan görüntüler var.

ADNAN OKTAR: Aynı gün de İstanbul’da Beykoz’da hortum oldu. “Bir şey olacak” dedim “önemli bir şey var” dedim. Hortum oldu da, hortum Beykoz’da niye oldu? Ne var o Beykoz’da ben onu anlayamadım. O kadar yerin içerisinde niye Beykoz? Kayalık alandır Beykoz.

BÜLENT SEZGİN: Ünlü Amerikan haber kanalı ABC’nin sunucusunun 26 Şubat 1979’daki güneş tutulmasıyla ilgili yaptığı konuşmasının videosu var Adnan Bey. 2017’de yaşanacak tutulma için dünyaya barış diliyor videoda.

VTR-

ADNAN OKTAR: 1979, Hz. Mehdi (as)’ın çıkış yılı. Bak bir; Hz. Mehdi (as)’ın çıkış yılında bir çıkıyor, iki; Mehdiyet’in geri dönülmez başarısının başlayacağı yılda çıkıyor. Bu yıldan itibaren tek yönlü olarak Mehdiyet gelişecek artık. Artık o orta denge gitti. Mehdiyet’in dışında hiçbir güç artık gelişemeyecek 2017’den itibaren. Hatta onu böyle hadislerden etkilenen astrologlar falan da söylüyorlar. Var mı onların açıklamaları?

BÜLENT SEZGİN: Dün izlenen güneş tutulmasının benzerlerinin olduğu tarihler var Adnan Bey. 8 Haziran 1918, 26 Şubat 1979, 11 Temmuz 1991.

ADNAN OKTAR: 1991 de Mehdiyet’in çok kilit tarihlerinden birisi.

KARTAL GÖKTAN: Astrolog Yazar Zeynep Turan’ın bir ifadesi var Adnan Bey. 26 Şubat 2017’de güneş tutulması olmuştu ondan iki gün önceki konuşması: “Güneş balık burcunda tutulacak” diyor. “Bu bir dönemin kapanışını sonun başlangıcını temsil ediyor. Yeni bir döneme gireceğiz. Devlerin ringe inmesini temsil ediyor. Bu, dünyayı değil kainatı etkileyecek” diyor.

ADNAN OKTAR: Dev dediği Mehdiyet, Hz. Mehdi (as) ve Hz. İsa Mesih (as). Ringe inmesi yani deccaliyeti tepelemeleri. Deccalı manevi yumruklarla yerle bir etmeleri. Yani nakavt etmeleri, inşaAllah. Evet.

KARTAL GÖKTAN: Yine Astrolog Yazar Zeynep Turan -resmini de görebiliriz- “7 yıllık bir döngü başlıyor, 2023’e kadar sürecek” diyor.

ADNAN OKTAR: Yani İslam’ın hakimiyeti Mehdiyet’in zahir olması. Evet.

KARTAL GÖKTAN: “2017 Ağustos’tan itibaren Türkiye’nin önüne kimse geçemeyecek.”

ANAN OKTAR: Ne dedik? Aynısı.

KARTAL GÖKTAN: “İslam dini çok konuşulacak.”

ADNAN OKTAR: Yani Mehdiyet, İslam. Evet.

KARTAL GÖKTAN: “Bu kadarla değil ama hayal ettiğinizin üzerinde konuşulacak” diyor.

ADNAN OKTAR: İşte tahminlerin üstünde olaylar olacak. Amerika’da güneş tutuluyor 2017’de oluyor bu olay. Aynı gün, güneşin tutulduğu gün İstanbul Beykoz’da da hortum oluyor. Hortum sanki bir merdiven, yani Beykoz’da. Acaba dedim hani gelenler gidenler mi oldu? İnsan merak ediyor yani.

Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Yine Zeynep Turan, “1979-80 yılı döngüsüne benzetebiliriz bu tutulmayı” diyor. “1979-80 dünyada ne kadar etki bıraktıysa bu güneş tutulması da o etkiyi yaşatıyor. Yalnız ülkeler kapsamında yasalardan bahsetmiyorum, dünya kapsamında bunu söylüyorum” diyor.

ADNAN OKTAR: Dünya değişecek yani onu diyor. Türkiye’nin önünde artık kimse duramayacak. Bu aydan, bu yıldan itibaren bitti bu iş. Mehdiyet’in tek yanlı tırmanışını göreceğiz. 2023’e kadar, 2023’ten sonra zaten tamam Allah’ın izniyle. 2033, 2043, 2053 ve 2071, ondan geri ileri tarih vermiyoruz, bir şey demiyoruz. Ondan sonra 2082 var en fazla, 2082’de bitiyor hitam buluyor. “Mehdi talebelerinin de son zamanlarına bakar” diyor Bediüzzaman. “Bir taife-i mübareğin son zamanlarına bakar” artık kalmıyor yani silsile tükeniyor 2082’de. Ondan sonra deccaliyet başlıyor, deccaliyet çağı. 2120 gibi de kıyamet Allah’ın izniyle.

Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Amerikan elçiliği Ruslara verilen vizeleri iptal ettiklerini açıklayınca, Rus Dışişleri Bakanı Lavrov “Bu mantık renkli devrimleri organize edenlerin mantığı. Ve Amerika’nın eski Başkanı Barack Obama yönetiminin açık bir yansıması” dedi.

ADNAN OKTAR: Evet. Barack Obama homoseksüelliği destekleyen, İngiliz derin devletinin etkisinde olan komünist kökenli komünizmi savunan bir adam. Muazzam tahrip etti Amerikan devletini ve çekti gitti. O tahribat şu an bütün gücüyle devam ediyor. Her yere kendi adamlarını yerleştirdi. Bak, Trump’ın da başına bela oldu adamlar. Devleti kendi kafasındaki adamlarla doldurdu. Bu çok büyük bir sorun.

Türkiye’de izlenen tam güneş tutulması 11 Ağustos’ta oldu, 1-1, 1999. Sonra da biliyorsunuz 11 Ağustos’tan sonra 17 Ağustos’ta deprem oldu. Sonra da bize operasyon yapıldı. 17 Ağustos’ta yapılacaktı operasyon yapılamadı deprem nedeniyle yapılamadı. Sonra malum.

Obama yönetimi her yeri homoseksüellerle doldurdu aşağı yukarı, yüzde 80-90.

Almanya’yı da 2. Dünya Savaşı’ndan sonra 1946’da biliyorsunuz ikiye böldüler. Batı Almanya İngiltere’nin kontrolüne geçti. Sonra bu dönemde Almanya’yı yönetecek kadrolar Avrupa Karargah Haber Alma Okulu’nda İngilizler tarafından yetiştirildi. Avrupa Karargah Haber Alma Okulu, İngilizlerin kurduğu. Burada Alman kadrolar İngiliz felsefesi, işte homoseksüelliği savunan, Rumiliği savunan, Darwinist ve İslam karşıtı, Türk karşıtı, tabii Çingene’ye de karşı, Çinliye de karşı kadrolar tarafından yetiştirildi. Özellikle Saksonlardan insan aldılar. Zaten İngiltere biliyorsunuz Anglosakson. Bu 1946-56 arası da 8 bin Sakson Wilton Park Okulu’nda yeniden eğitime alındı. Bu Wilton Park Okulu hocaları Fabian Society var, bir de bu Bertrand Russell var biliyorsunuz. Bertrand Russell ve Fabian Society bunlar Chatham House’den ders almış, Chatham House çizgisinde adamlar ve İngiliz derin devleti siyasetini tam anlamıyla destekleyen savunan adamlar. Yani İngiliz derin devleti tarafından desteklenen adamlar daha Türkçesi. Chatham House’dan Arnold Toynbee gibi İngiliz derin devletinin desteklediği adamlar da olayın içindeydi. Burada bu kadrolar yetiştirildi. Sonra da Almanya’nın başına bu adamlar getirildi. Şu an Almanya bu adamların kontrolünde. Dolayısıyla İngiltere’nin kontrolünde. Ta zamanında bunu hazırladılar. Bak 8 bin Saksonu devleti yönetecek şekilde eğittiler. Kendileri de biliyorsunuz Anglosakson ırkının üstünlüğünü savunuyorlar.

İncil’de “O günlerin sıkıntısından sonra güneş kararacak” diyor. İncil’de Hz. İsa Mesih (as)’la ilgili bir bilgi olarak belirtilmiş.

Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Cumhurbaşkanı Erdoğan Kandil ve Sincar’a harekat yapma planıyla ilgili soruya tehdit unsuru haline gelmiş olan terör örgütlerine karşı İran’la müşterek hareketin yapılmasının her an gündemde olduğunu söyledi. “Nasıl bir çalışma yürütülür, bunun diplomatik boyutu ne olabilir bunların hepsini aramızda görüştük. Benim kabulümde de kendileriyle bunun daha geniş anlamda nasıl olması gerekir, çalışmalar devam edecek. Çünkü PKK terör örgütünün İran’daki ayağı biliyorsunuz PJAK. Bunların sürekli İran’a da bizlere de verdikleri zararlar var. Bu tehditler her iki ülkenin dayanışması halinde çok farklı bir şekilde çok daha kısa bir zamanda bir neticeye düşüncesinden hareketle bu çalışmaları yapıyoruz yapacağız” dedi.

ADNAN OKTAR: Tayyip Hocam İran’ı tam anlamıyla kucaklasın, mükemmel insanlar. Milletiyle, devletiyle, kişiliğiyle mükemmel insanlar. Ve Allah bize böyle mükemmel bir komşu vermiş, mükemmel bir dost vermiş, mükemmel arkadaş vermiş müthiş bir sevinç duymamız lazım, bayram etmemiz gerekir. Allah’a hamdolsun. Türkiye’nin doğusunda dev bir İslam devleti. Üstelik Kuran ahlakını kabul eden bir devlet ve ordusu güçlü, milleti imanlı, dürüst, vicdanlı mükemmel bir nimet. Bunun sevincini, heyecanını yaşayalım. Ürdün kendi evladımız, direkt bağrımıza basalım hiç beklemeyelim. Azerbaycan zaten onlar kalbimiz bizim. Ermenistan bizim bağrımızdan kopup-gitmiş evlatlarımız onları da bağrımıza basalım. Yunanistan, açalım sınırları, pasaportu-vizeyi kaldıralım hiç beklemeyelim. Ama İran, Azerbaycan hiç beklenmeyecek olaydır, derhal. Ürdün, hiç beklemeyelim.

Bu komünistlere silah sevkiyatı Obama döneminin çok çirkin kararı. PKK ve YPG’yi Obama bütün gücüyle destekledi. Muazzam silah sevkiyatı kararı çıkarttı. Şu an karar uygulanıyor yani bu yeni dönemde alınmış bir karar değil eski dönemin kararı.

Dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Dünya güreş şampiyonasında grekoromen stilde 85 kilo finalinde Alman Denis Maksymilian’ı 2-1 yenen milli güreşçi Metehan Başar altın madalya kazandı.

ADNAN OKTAR: Yalnız Metehan, maşaAllah tebrik ediyoruz seni, Allah ömrünü uzun etsin ama koçyiğidim aslanım 2-1 senin şanına yakışmaz, aldın mı çırpacaksın. Kucaklayıp direkt basacaksın tuşu yani. “Bu bizi kesmez” diyor Tayyip Hocam “künde istiyoruz senden” diyor. Geçenlerde iki-üç kere söyledim biliyorsunuz “güreş kündeyle olur asıl” dedim künde, bak aynısını söylüyor Tayyip Hocam da “senden künde istiyoruz” diyor. Başarılı künde istiyoruz, bastı mı kündeyi yapıştıracak.

KARTAL GÖKTAN: Açıklamasının videosu var.

ADNAN OKTAR: Bak Tayyip Hocam’la aynı fikirdeyiz. Her konuda Tayyip Hocam’la ittifak halindeyiz. Kündeyi defalarca dile getirdim. En yangın olduğumuz konulardan birisi, bak Tayyip Hocam “senden künde bekliyoruz” diyor, maşaAllah. Tayyip Hocam aslan, Tayyip Hocam’a laf yok.

Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: İzleyici sorusu var.

VTR: Bir Müslümanı dış görünüşü olarak diğer insanlardan ayıran şey nedir?

ADNAN OKTAR: Canımın içi, çok nurlu çok çok güzelsin, tesettürün sana çok yakışmış. Allah nuraniyetini artırsın. Güzel yüzlüm, nurudur nuru, sadece nurudur. Çünkü Resulullah (sav) zamanında Peygamberimiz (sav) sarık sarıyordu, müşrikler de sarık sarıyordu, Hristiyanlar ve Museviler de sarık sarıyorlardı. Hepsi cübbe giyiyorlardı, hepsinin sakalı vardı, herkes birbirine benziyordu. Nuruyla mümin fark edilir.

Evet.

BÜLENT SEZGİN: İtalya’nın İschia Adası açıklarında 3.6 büyüklüğünde deprem oldu. Depremde ilk bilgilere göre 1 kişinin öldüğü 25 kişinin yaralandığı ve en az 7 kişinin de enkaz altında kaldığı açıklandı. Bazı kaynaklar depremin büyüklüğünün 4 olduğunu söylüyor.

ADNAN OKTAR: 3-4 ikisi de düşük. Yüksek bir deprem gücü değil, bina zayıf binaymış demek ki yani zaten yıkılmaya hazırmış. Çünkü 3-4 İstanbul’da Türkiye’de her yerde oluyor. Tahrip edici deprem 7, 6.5’la başlar, 6.5-7. Allah vermesin 8-9 yani felaket onlar.

Evet, dinliyorum.

VTR: Mevcut hükümet sizce yeterli mi?

ADNAN OKTAR: Tabii ki yeterli değil ama ellerinden geleni yapıyorlar. Yani genç bir hükümet bu, genç bir parti. Ama çok aşkla şevkle çalışıyorlar. Tayyip Hoca sürekli yeniliyor yenileme çok önemli. O metal yorgunluğu dediği doğru. Ama “vefalıyız” diyor bak çok hayati bir noktayı yakalamış. Adalet Partisi’nde en büyük hata o olmuştu Doğru Yol Partisi’nde. Ben Tansu Çiller’e o zaman söylemiştim “Vefaya çok önem verin” dedim. Hiç önem vermedi, bütün eskileri gönderdi işe yaramaz gibi gördü. Doğru Yol Partisi haritadan silindi. Olmaz, bereketi olur. Hiçbir işe yaramasa da bereketi olur durur dursun kenarda, otursun sandalyede otursun yüzü görünsün yeter bereket getirir. Onun için vefa yönü Tayyip Hoca’nın güzel.

Evet, devam edelim.

VTR: IŞİD’i kim destekliyor?

ADNAN OKTAR: IŞİD’i tabii ki İngiliz derin devleti destekliyor.

VTR: Şeytan Allah’ın her şeyi bildiğini sonsuz bilgi sahibi olduğunu biliyor, buna rağmen (haşa) Allah’a kafa tutuyor. Bizim şu an hayatta olmamızın sebebi olarak bunu görüyoruz. Bu ne kadar mantıklı?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, şu an münafıklar da Allah’a kafa tutuyorlar. Birçok dinsiz Allah’a kafa tutuyor, meydan okuyor biliyor Allah’ın gücünü. Yani bilinçaltında Allah’ın gücünü ve varlığını biliyor. Bildiği halde kafa tutuyor işte aynısı. Münafık bütün gücüyle Müslümanlara savaş açıyor, Allah’a savaş açıyor, gece-gündüz her türlü ahlaksızlığı yapar münafık, her türlü psikopatlığı yapar ama kendinin üstün ve akıllı olduğunu iddia eder. Şeytan da ne yapıyor? Allah’a savaş açıyor ama kendisinin üstün ve akıllı olduğunu iddia ediyor. Her münafıkta Allah’tan büyük olma azmi vardır. Her şeytanda da Allah’tan büyük olma düşüncesi vardır. Dolayısıyla bunda senin şaşacağın bir şey yok. İnsan şeytanlara baktığında hemen anlarsın. Yani onlar nasıl Allah’tan büyük olmayı göğsünü gere gere söylüyorlar görüyorsundur arkadaşlarında falan vardır konuşuyor adamlar. Kendisinin Allah’tan daha büyük olduğunu söylüyor, daha güçlü. Allah’a akıl veriyor “şöyle yapması lazım, böyle yapması lazım Allah” diyor. Sonsuz güç sahibi olduğunu bildiği halde. O zaman “ne kadar mantıklı” diyorsun. Hayatta yaşanıyor görüyorsun mantık her yere oturmuş. Adamların mantıksızlığı ayrı, akılsızlığın mantı olmaz. Ama adamlar akılsız Allah aklını almış. “Adam niye akılsız, mantıkla bana açıkla.” Ben bunu açıklayamam sana. Adam niye Allah’tan kendini büyük görüyor, mantıksız, nasıl açıklayayım? Yapıyor adam yani. Ama bu oluyor mu olmuyor mu, yüz binlerce milyonlarca insan var böyle gözünün önünde görüyorsun. Yani hayat açısından sen böyle bir şey olmaz diyorsun o yüzden ben söylüyorum. Böyle bir şey mantıkla olmaz, oluyor gözünün önünde. Çok fazla arkadaşın vardır Allah’a meydan okuyan ve Allah’a akıl veren. Mantıklı olmadığını biz de biliyoruz ama böyle bir olay mantıksız olmaz diyorsan o zaman sen doğru konuşmamış oluyorsun. Çünkü milyonlarca örneği gözünün önünde.

Evet.

VTR: Cennetteki hız ışık hızı mıdır?

ADNAN OKTAR: Cennetteki hız hayal hızı, daha yüksek. Işık hızının belirlidir gücü. Mesela uzak bir gezegenden bize 3 milyar ışık yılı zamandan ışık geliyor, 3 milyar ışık yılı uzaklıktan. Yani 3 milyar yıl önce o gezegen yok olmuş ama halen görüntüsü devam ediyor. Yani 3 milyar yıl görüntüsü devam ediyor, baktığında duruyor görünüyor çünkü ışık gelmeye devam ediyor, halbuki çoktan bitmiş. Ama hayal hızında nasıl olur? O parçalandığında derhal görürüz hayal hızında. Işık hızıyla kıyaslanmayacak hızdır, en yüksek hızdır. Yani orada artık saliseler bile konuşmuyor hayal hızında derhal görürsün.

Evet.

VTR: Merhaba ismim Murat. Mehdi’siz çözüm olamaz mı?

ADNAN OKTAR: Murat senin aklına geliyorsa şu çözüm olabilir mi diye konuşalım. Veyahut birisi öyle bir fikir getirsin. Mehdi’siz hiçbir çözüm yok. Nasıl olsun? Dünyada binlerce baş var, binlerce fikir var ve hepsi birbiriyle mücadele ediyor. Türkiye’de bile mesela iktidar var, muhalefet var. Türkiye’yle birçok ülke mücadele halinde, Türkiye birçok ülkeyle mücadele halinde mümkün değil. Ayrı ayrı başların olduğu bir sistemde sevginin, barışın, kurtuluşun sağlanması imkansız. Tek baş gerekiyor tek baş, o da Hz. Mehdi (as)’dır.

Evet.

VT: Fitnenin ilacı nedir?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, fitne biliyorsun imtihan anlamına gelir. İmanla, akılla, vicdanla, samimiyetle fitneyi en güzel şekilde Müslüman karşılar ve ortadan kaldırır. Mesela kargaşa meydana getirirler, mümin onu İslam ahlakıyla, sabırla, vicdanla, sevgiyle yatıştırır ve fitne kalkmış olur. 15 Temmuz bir fitneydi, Mehdiyet’in bereketiyle ortadan kaldırıldı. Allah’a şükür. Millette Allah Hadi ismiyle tecelli etti ve meseleyi kökünden millet olarak hallettik, Allah’ın yardımı, inayetiyle elhamdülillah.

VTR: İnsanlar çevresinde bu kadar insan varken neden yalnız hissederler?

ADNAN OKTAR: Çünkü çevresindeki insanlar onu sevmiyor, onu sevmedikçe o da onları sevemiyor. Sevgi olmayınca, dostluk olmayınca yalnızlık mecburi oluyor. O zaman odasında tek başına oturuyor. İşte kedisi oluyor veyahut kuşu oluyor veyahut balığı oluyor onunla konuşuyor, onu dost ediniyor. Allah ayette diyor ki “Allah’tan başka ne gerçek bir dost “şeytandan Allaha sığınırım “ne de gerçek bir vekil vardır.” Ne demek? Eğer Beni dost edinirseniz herkesi size dost ederim, müminleri size dost ederim. Eğer Beni sevmezseniz yalnız kalırsınız, münafıklık yaparsanız yalnız kalırsınız. Cehennemde de yalnız kalırsınız, dünyada da yalnız kalırsınız. Cehennemde hücresinde, o kavurucu ateşin kalplere kadar tırmandığı hücresinde yalnız kalmış oluyor sonsuza kadar. Dünyada da yalnızlık münafığın ızdırap içindeki hayatının bir bölümüdür. Mümin eğer Allah’ı çok sever dost ederse Allah tecellileriyle onu sarar. Dost tecelliler etrafında görür, dost arkadaşlar görür. Onların hepsi Allah’ın tecellisidir. Aslında ayrı ayrı insanlar zannediyor ama hepsi Allah’ın birer görünümüdür ona. Allah’ı sevdiği için Allah ona mükafat olarak onu verir.

Evet.

VTR: Türkiye’ye ne zaman demokrasi gelecek merak ediyorum?

ADNAN OKTAR: Şimdi kız arkadaşın çok güzel, sen de çok yakışıklısın, bu konudan önce, önce bunu bir halledelim. İkisi de çok güzleler değil mi, maşaAllah. Allah ömrünüzü uzun etsin. Türkiye’de demokrasi şu an var. Ama senin dediğin anlamda mükemmel demokrasi Hz. Mehdi (as) devrindedir. Yani kusursuz demokrasiden bahsediyorsun o Hz. Mehdi (as) devrindedir. Ve Hz. İsa Mesih (as), Seyidina İsa Mesih (as) İbni Meryem.

Beykoz önemli bir yerdir Beykoz. Kayalıktır Beykoz. Orada kim var şu an meftun Beykoz’da?

OKTAR BABUNA: Hz. Musa (as)’ın genç yardımcısı Yuşa var.

ADNAN OKTAR: Yuşa, Hz. Musa (as)’ın genç yardımcısı. Hz. Hızır (as)’ın arkadaşı aynı zamanda, değil mi? Yuşa, genç yardımcısı. Hz. Musa (as)’a genç yardımcı olarak da görünebilir Hz. Hızır (as). Bazen de kuru bir balık şeklinde de görünebilir. Yani tek bir varlık olarak görünmeyebilir. Yuşa Tepesi, Beykoz biraz önemli olayların gelişeceği yer gibi görünüyor.

Evet.

BÜLENT SEZGİN: Türkiye’de siyasi gerekçelerle tutuklanan Alman vatandaşlarının serbest bırakılmaması nedeniyle Alman hükümetinin Türkiye’yi ekonomik baskı altına almak için şu adımları attığı ortaya çıktı; Avrupa Birliği mali yardımlarından yüzlerce milyon kesinti, Almanya’nın doğrudan yaptığı ikili anlaşmaların durdurulması ve Türkiye’ye verilen Avrupa Yatırım Bankası kredilerinin azaltılması. Avrupa Yatırım Bankası kredileri AK Parti hükümeti ve AK Partili belediyeler açısından önem taşıyor. Altyapı ve kalkınma hamleleri bu kredilerle yapılıyor. 1960’lı yıllardan itibaren Türkiye 25.8 milyarlık kredi aldı.

ADNAN OKTAR: Kredi vermezseler başka yerden alırız dert mi yani? Kredileri onlara kalsın teşekkür ediyoruz. Biz her yerden alırız kredi, der değil. Biz kendi kendimize yeteriz ayrıca.

Evet, dinliyorum.

VTR: Birçok toplum normal hayatında mutlu bir refah düzeyine sahipken, bu kadar mutluyken, neşeliyken bizim toplumumuz neden bu kadar depresif, mutsuz ve bir o kadar da agresif? Neden bizim toplumumuzda bu kadar çok kavga revaçta?

ANAN OKTAR: Deccalın bir numaralı hedefi Türkiye’dir. Çünkü Hz. Mehdi (as)’ın Türkiye’den çıkacağını biliyorlar. Onun için çılgıncasına ve delicesine Türkiye’ye saldırıyorlar. Tayyip Hoca falan, onlarla alakası yok olayın. Yani Tayyip Hoca’yı Allah esirgesin farz edelim kenara alsalar hiç bırakmazlar. Türkiye’yi yerle bir edip Mehdiyet’i yok etmek peşindeler. O yüzden Türk milletine akıl almaz bir baskı uyguluyorlar. Ha bu dertlerin kaynağı nedir tabii yani asıl kaynağı nedir? Bizim ümmetimiz Kuran’ı terk edilmiş bıraktılar, Allah’ın emrini yerine getirmediler. O yüzden Allah mutsuzluk veriyor. O yüzden bereketsizlik oluyor. Mehdiyet’in bereketiyle yine dengede duruyor. Mehdiyet’in bereketi de olmasa tümden mahvolurdu Allah esirgesin. Çünkü Peygamberimiz (sav) ne diyor? Cenab-ı Allah’a tek bir konuda şikayette bulunuyor “Ya Rabbi, benim bu ümmetim Kuran’ı terk edilmiş bir kitap olarak bıraktılar.” Ahir zamanı işaret ediyor. Yerine ne getiriyorlar? Hurafeler uydurmalar, peygamber adına uydurulmuş hurafeler. Kuran nerede? Kuran’ı kabul etmiyor. O yüzden felaket büyüyor. Felaketin, mutsuzluğun nedeni Kuran’ın terk edilmesidir açıkça söyleyeyim. Bütün İslam aleminde çekilen acıların nedeni Kuran’ın terk edilmesidir. Kuran’a dönmedikten sonra mutluluk asla olmaz. Mehdiyet vesilesiyle şu an ümmet, Ümmet-i Muhammed Kuran’a dönüyor Allah’a çok şükür. Kuran’ın yeterliliğine inanıyorlar. Bak Cumhurbaşkanımız çıktı “Kuran yeterlidir” dedi Allah’a çok şükür. “Benim mezhebim yoktur” dedi ve bereketini gördü, Allah’ın yardımını gördü. Allah onu korudu ve kurtardı ve bundan sonra da görecek, inşaAllah.

Evet.

VTR: Sonsuzluk anlaşılabilir mi?

ADNAN OKTAR: Sonsuzluğu hiç kimse anlayamıyor, anlaşılacak gibi de değil. Yani kavranacak gibi bir şey değil. İnsan hafızasının, aklının, mantığının, kavrama gücünün tamamen ötesinde. Allah’ın varlığının müthiş delillerinden birisidir.

Evet, dinliyorum.

VTR: Merhabalar, ben Manisa’dan Hazar. Hz. İsa (as)’ı görecek miyiz?

ADNAN OKTAR: Hazar, çok yakışıklısın, çok güzel delikanlısın. Allah ömrünü uzun etsin senin, Allah sana sağlık, hidayet versin. Canımın içi, evet göreceksin, böyle yakışıklı bir delikanlı olarak göreceksin jön gibi, film artisti gibi göreceksin. Öyle zannedeceksin sanki. Böyle uzun saçlı, yakışıklı, kısa sakallı, sarışın saçları çok sarı ama ara ara da kestane, kestaneyle sarı karışık ve şeffaf saçı. Böyle ıslak gibi olur onun saçı ıslak gibi. Ama tabii yağ da sürüyor saçına, Mesih ismi oradan geliyor zaten. Pırıl pırıl parlıyor saçı. Gri gözlü çok keskin bakışlı, küçük burunlu. Çok çok zeki, çok mütevazi güzel ahlaklı bir delikanlı olarak göreceksiniz, inşaAllah. İlk Kudüs’te televizyon yayınlarında göreceksiniz. İlk Kudüs-ü Şerif’te bütün televizyonlarda göreceksiniz. Ama Hz. İsa Mesih (as)’dır illa inanın öyle bir şey yok. İnanmayan da inanmayabilir ama o. Çünkü 2000 yıl önceki kıyafetlerle gelen bir insanın bir açıklaması yok. Zaten saçından da, saçını zaman zaman kesecektir uzuyor çünkü saçı her insan gibi. Onun DNA kontrolüne de bakın Hz. İsa Mesih (as) olduğunu oradan da anlarsınız. Genetik kodundan da anlarsınız, o. Anne-babası yok oradan da anlaşılır. Eşyalarının eskiliği bilimsel olarak tespit edilecek onu söyleyeyim. Cübbesi, ayakkabısı, sandaleti, 2000 yıl gıcır gıcır bir sandalet durmaz. Elbise 2000 yıl durmaz. Taze temiz ama 2000 yıllık, oradan da anlayabilirler.

Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Akıncı davasında yargılanan İnsani Yardım Tugay Eski Komutan Vekili Ali Eraslan’a avukatlar, nizamiye önünde vatandaşların öldürülmesinden vicdan azabı çekip çekmediğini sordular. “Bu halka içeriye girin ne varsa yağmalayın diyen vicdan azabı çeksin” diye cevapladı.

ADNAN OKTAR: Adamdaki ferahlığa bak. İnanılır gibi değil tam ibretlik yani. Adamların yüzüne teneke çakılmış.

Evet.

BÜLENT SEZGİN: Ayrıca savunmasında Eraslan şöyle söyledi: “Genelkurmay Başkanı’nın emriyle terörle mücadele harekatı yapılacak. Suriye’ye yönelik harekat Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları tarafından Akıncı’dan yönetilecek. Gecikmeksizin emniyetin takviyesi için bir hazır kıta gönderin diye aradılar. Benimle gelen personel verdiğim emri yerine getirmişlerdir. Kanunsuz bir emir vermedim ve onlar da kanunsuz hiçbir şey yapmadılar” dedi.

ADNAN OKTAR: İyi, mahkemenin sonucunu beklesin. Böyle ferah ferah konuşmayı açık açık yapılan anormallikleri mahkemenin anlamayacağını zannediyorsa sonuca bakarsa anlar, inşaAllah.

VTR: Akıl ve zeka aynı şey midir?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, tamamen ayrıdır. Mesela hırsızlar çok zeki olurlar, seri katiller çok zeki olurlar, ünlü dolandırıcılar çok zekidirler ama akıllı değildirler. Akıllı olan ne kendine zarar verir ne çevresine zarar verir, Allah’ın emirlerine uygun hareket eder.

Evet, dinliyorum.

VTR: Öfke nasıl yenilir?

ADNAN OKTAR: Öfke; bir kere şahıs öfkelenme olayının olduğu yerden hemen ayrılması lazım. Yani bir şahıssa karşısında hemen oradan çıkıp evden dışarı çıkması gerekir. Mümkünse evden dışarı çıksın veyahut başka bir odaya geçmesi lazım öfkelendiyse. İlk tedbir budur. İkincisi elini-yüzünü yıkaması o dikkatini dağıtır. Ve en önemlisi Allah’a sığınıp dua etmesi. “Ya Rabbi benim öfkemi dindir, her şeyin Senden olduğunu biliyorum, Senin yarattığını biliyorum, Senin şu an tecellini görüyorum. Ben bir cahillik ettim bu öfke seline girdim, bunun bir şirk olduğunu biliyorum. Şirk koşmaktan Sana sığınırım, aldanmaktan Sana sığınırım, Sen her şeyi hayırla yaratırsın. İllaki bir hayır var ben göremedim. Akılsızlık yaptım, hata yaptım bana yardım et. Şirkten Sana sığınmış bir kul olarak beni kabul et” diyecek. O zaman hallolur. Tamam, inşaAllah.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsanlar düşünceli nasıl olur?

ADNAN OKTAR: Canımın içi, o çok büyük bir sorun insanlarda düşüncesizlik. Mesela otobüste oturuyor keyfi esiyor adamın bacaklarını ayırıyor, hanımların bacaklarına dayıyor. Mesela ter kokuyor hiç önem vermiyor. Bir kere bir insanın Allah’tan korkması gerekir. Allah’ı çok sevmesi gerekir. Kaliteli olmayı sevmesi gerekir. Kalitesizliğin, adiliğin çirkin olduğunu bilmesi lazım. Ve tiksinilecek bir insan konumuna Allah’ın onu getirdiğini gördüğü halde bundan çekinmiyorsa zaten kendini mahvetmiş bir adamdır o, değersiz bir adamdır. Değerli bir insan daima kaliteli, daima seçkin, daima güzel, daima beğenilir olur. Dolayısıyla hep böyle adamlar olacaktır, değerli olmayı bilen insanlar da olacaktır. Değerli olmayı bilen insan olmak lazım.

Evet.

VTR: Kadına saygı nasıl gösterilir?

ADNAN OKTAR: Canımın içi bak gölgede kalmışsın ama buna rağmen güzelliğin, gözündeki o güzel parıltı, iyi niyetin, sevecenliğin hemen görünüyor. Allah senin ömrünü uzun etsin, hidayetle, sağlık sıhhatle uzun yaşatsın seni. Canımın içi, bir kere kadına saygı bir sanattır, baştan sona sanattır. Bir kere bakışlarınla, sesinle, konuşmanla, hareketlerinle, onu korumanla, ona güven vermekle, onun onuruna, şerefine, haysiyetine, dinine imanına, namusuna sahip çıkmakla, onu asla üzmemekle, en güzel şekilde koruyup kollamakla olur. Ama bu bir sanattır. Böyle değerli bir varlığı ancak değerli bir insan takdir edebilir. Değerli insanlar takdir edebilir.

Evet.

BÜLENT SEZGİN: Adnan Bey, Hüseyin Hatemi 1998’deki bir yazısında Mehdi (as)’ın İstanbul’dan çıkacağını anlatırken Yuşa Tepesi’ni örnek veriyor. Yazısı şöyle; Hz. Musa (as)’ın Allah tarafından bildirilerek kendisinden bir bilgi boyutu açısından daha yüksek derecede olmasına rağmen halka resul, elçi olarak gönderilmeyip, gizli kalmış bulunan bir nebiyi, halk arasında anılan adı ile Hızır’ı görmek için çıktığı yolculukta mecmau’l bahreyn (iki denizin birleştiği yer), hem iki denizin kavuştuğu bir yer olmalı hem de bu terim ile Musa (as) ile Hızır’ın buluşmasına işaret edilmiş olmalıdır. Bu olaylarda büyük bir ihtimalle İstanbul civarında ve İstanbul’da geçmiştir. İstanbul kelimesi sonradan yapılan tahrikler bir yana bırakılırsa Beykoz’da bugünkü Yuşa Tepesi civarında şehri kuran Fenikelilerden beri şehrin Sami dillerinde karşılığı olan mecmau’l bahreynin Yunanca karşılığıdır. Isthyme-pole; İki deniz arası şehri demektir. İlerideki mirasçılık haklarının korunmasında da herhalde Mesih ve annesi bu şehirde doğacak olan Hz. Mehdi (as)’a işaret vardır” diyor.

ADNAN OKTAR: Mesih ve annesi?

BÜLENT SEZGİN: Evet.

ADNAN OKTAR: Bir daha oku o kısmı.

BÜLENT SEZGİN: “İlerideki mirasçılık haklarının korunmasında da herhalde Mesih ve annesi bu şehirde doğacak olan Hz. Mehdi (as)’a işaret vardır.”

ADNAN OKTAR: Mesih ve İsa Mesih’in yeri yani Mehdi (as) da Mesih’tir biliyorsunuz. İsa Mesih de Mesih’tir. Yuşa Tepesi, Yuşa’nın orada olması, Beykoz. Efendim, güneş tutulması olduğu gün dev bir hortumun oluşması ve sadece Beykoz sahillerinde gezinmesi, denizle bağlantı. Denizden yukarı neyi aldın, denizin içine neyi bıraktın? O hortum neyin nesiydi? Bilmiyoruz tabii. Bilen bilir, bilmeyen bilmez. Biz de merak ediyoruz.

Evet.

BÜLENT SEZGİN: Videosu vardı, tekrar gösterebiliriz.

ADNAN OKTAR: Bakalım. Ama bugün önemli bir şey oldu yani. O güneş tutulmasının olduğu gün İstanbul’da da önemli bir şey oldu. Zaten söyledim. Önemli bir şey olacak dedim, olabilir dedim. Ama biz bilmiyor olabiliriz, fark edemiyor olabiliriz dedim.

Evet.

VTR: Çoğunluğa uymak insanları doğru yoldan saptırır mı?

ADNAN OKTAR: Bu güzellik ne? Nasıl güzelsin sen böyle. Sesin de güzel kendin de güzelsin. Gençliğinin tazeliği, tatlılığı muhteşem görünüyor, maşaAllah. Bir daha dinleyeyim ben seni.

VTR: Çoğunluğa uymak insanları doğru yoldan saptırır mı?

ADNAN OKTAR: Tabii ki canımın içi. Çoğunluğa uymak; mesela komünistler çoğunluğa uyarlar genellikle. Bir topluluk halinde bağırıp çağırmaya başlarlar. Bir yere saldırı olduğunda hep beraber saldırırlar. Bir yerden kaçmak gerektiğinde hep beraber kaçarlar. Mesela çoğunluk bir internet dili geliştiriyor. Çoğunluk ona uyuyor. Mesela bir kelime çıkıyor. ‘Sıkıntı yok’ diyor. Herkes ona uyuyor. Telefon etme işareti olarak başparmağıyla küçük parmağını dik tutup, öbür parmaklarını katlayarak telefon kullanma işareti yapıyorlar. Bunu bütün herkes yapıyor bu sefer. Yani bir kişi çıkarıyor, herkes yapıyor. İşte bu çoğunluğa uymadır. Fikirde, düşüncede; mesela dekolteye karşı olmak. Üç-beş kişi ortaya atıyor bunu. Bütün dekolte hanımlar da bunun içine katılıyor. Bütün derken yani buna karşı olan bütünler. Hepsi dekolte fakat dekolteye karşıyım diyor. Nereden duydun? Birisinden duymuş. Kendisinin dekolte olduğundan haberi bile yok. Ben dekolteye karşıyım diyor, çoğunluğa uyduğu için.

Evet.

KARTAL GÖKTAN: Hortumun denizdeki halini gösteren bir video da var.

ADNAN OKTAR: Evet.

VTR: Türk halkı insancıl mıdır?

ADNAN OKTAR: Canımın içi bak sen nasıl insancılsın, nasıl güzelsin. Yüzünde nasıl güzel bir ifade var. Sizi bozamadı deccaliyet. Sizi küfür bozamadı. Ve hepiniz nurlu, tertemiz kaldınız. Ve iffetli, haysiyetli, aklı başında, nur gibi kaldınız. Deccal buradan eli boş döndü. Tabii ki insancıldır. Anadolu halkını da bozamadılar. Bizim milletimize zarar veremedi deccaliyet. Bir atak yaptı, pençesini kırdık 15 Temmuz’da. Yine yaparsa bu sefer kolunu, bacağını kırarız, hukukla ve kanunla.

Evet.

BÜLENT SEZGİN: Mete Yarar 15 Temmuz darbesinin ardında İngiliz derin devleti olduğuna işaret eden açıklama yaptı. “Bu darbeyi ve yaşananların ne olduğunu anlamak istiyorsanız 63 yıl önce İran’a yapılan Ajax Operasyonu’nu okusunlar. Bizim bugün yaşadıklarımızla birebir aynı. Sanki fotokopisi çekilmiş gibi. Birleşik Krallık ve Amerika tarafından İran’ın demokratik olarak seçilen milliyetçi kabine ve Başbakan Muhammed Musaddık’ı devirmek ve Pehlevi ailesini yeniden iktidara getirmek amacıyla düzenlenen örtülü harekattır.”

ADNAN OKTAR: İngiliz derin devletinin yaptığı bir hareket. Aynısını burada yaptılar evet, doğru. Mete Yarar’ı tebrik ediyoruz. Çok akıllı bir delikanlı. Dürüst konuşuyor, cesareti de güzel.

Bir soru daha alalım.

VTR: Doğayla iç içe olmak neden insana huzur verir?

ADNAN OKTAR: Peki, senin güzelliğin normal mi? Dünyalar güzelisin. Allah seni çok çok güzel yaratmış. Alnın, kaşın, gözün, burnun; muhteşem güzelsin. Allah seni uzun ömürle, hidayetle, sevinç içinde yaşatsın annen babanla. Canımın içi o cennet eğilimimizden oluyor. Ruhumuzda öyle bir eğilim var. Cennet yeşillikler içerisinde, çiçekler içerisinde, güzellikler içerisinde. Ruhumuzdaki o içgüdü, cennetten gelen insanlarda olan içgüdüdür. Altını sever, atları sever, cennette olan her şeyi sever insan. Takıları sever, taşları sever, parlak taşları sever. Bu bir cennet ruhudur. Allah bizim ruhumuzu öyle tabiatı sevmeye göre yaratmıştır. Ağaçlar, yeşillikler, orman, ırmak, deniz hep cennetten kalma güzel, içgüdüsel duygulardır, nimetlerdir.

Bu Mete Yarar’ın anlattığı İran darbesini İngilizlerin yaptığını ben aylar önce anlatmıştım. Birkaç kere anlattım. Bak Mete Yarar da aynısını vurguladı. Güzel oldu. MI6 planladı İran’daki darbeyi, İngiliz gizli servisi. Ama CIA’yi kullanır MI6. Çünkü zaten CIA’in emrinde bir karakoldur. MI6’in kontrolündedir ikisi de. Yani MI6 CIA’e, CIA de MI6’e çalışır. İkisi bir bütündür. MI6’le CIA’in bir farkı yoktur. Yani ikisine aslında tek bir isim vermek gerekiyor. Ayrı ayrı adlandırmak çok büyük bir hata. Yani sanki o ayrı o ayrı. Milimi milimine haber birbirine aynısıyla akar. Bir merkezin iki karakoludur bu. Tek merkezin iki karakolu, MI6 ve CIA.

Evet, dinliyoruz.

VTR: İnsan neden aciz yaratılmıştır?

ADNAN OKTAR: Nur yüzlüm, eğer aciz yaratılmasa ilahlık iddia ediyor. Allah’tan büyük olduğunu iddia ediyor. Büyük bir bölümü insanların öyle olurdu. Hem ölümü veriyor Allah hem hastalıkları, hem o fizik bozuklukları veriyor. Ucu ucuna ancak dengeleniyorlar. Ona rağmen insanların içinden çok az veli insan çıkıyor, çok az mümin çıkıyor. Yani insan zalim ve cahil yaratıldı biliyorsunuz, ayette ve nankör diyor Allah,  nankördür diyor. O aczi, acizliği onun gardını kırıyor. Ve Allah’a kul olmaya kendini daha uygun görüyor. Öbür türlü ilahlık iddiasıyla azamet ve enaniyet içerisine giriyor. İnsanlara karşı da azgın oluyor. Allah’a karşı da azgın oluyor. Büyük bir kitle o şekilde olurdu aksi olsaydı. 

Ben nur yüzlümü bir daha göreyim. Canımın içi senin başörtün sana çok yakışmış. Sen ibadetinden dolayı diğer arkadaşların gibi hepinizi tebrik ediyorum. Çok seviyorum sizleri başörtülü hanımları. Dekolteli hanımları da çok seviyorum. Ama sizleri de çok çok fazla seviyorum. Hep yanınızdayım. Her zamanda destekliyorum başörtünüzü.

Evet dinliyorum.

VTR: Milli şuur bilincini nasıl sağlayabiliriz?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, bu nedir bu yakışıklılık böyle kaşlar gözler değil mi? Çok yakışıklı maşaAllah. İmanın dışında hiç yolu yok. Yani Allah korkusu, Allah sevgisiyle en mükemmel şeklini alır. Yoksa adam enternasyonalist, aileye karşı olan, ahlaka karşı olan, devlete karşı olan, homoseksüelliği savunan, garip, çatışmacı olan, çelişki mantığını esas alan,  kuvvetlinin zayıfı yeneceğine inanan bir kafaya giriyor öbür türlü felaket. İşte bu tarz oldu felaket. Ama imanla Kuran’la mükemmel bir çizgiye giriyor insan.

Evet dinliyorum.

VTR: Toplumuzdaki insanların hepsi mutsuz, bazıları maddi, bazıları manen. İnsanların iç huzurunu sağlayacak neler yapabiliriz, insanlar nasıl daha mutlu hale gelebilir?

ADNAN OKTAR: Benim güzel yüzlüm. Yüzündeki ışık, nur ve güzellik muhteşem, bak deccal bir avuç adamıyla koskoca bir milleti mutsuz yapıyor görüyor musun?  Hâlbuki hepimiz mutluluğa hazırız. Hepimiz güzel huyluyuz, hepimiz anlayışlıyız, hepimiz sevgiden yanayız. Hepimiz sevgiyi arıyoruz, dostluğu kardeşliği arıyoruz. Hep merhabalaşmak istiyoruz, insanlarla selamlaşmak istiyoruz. Barış olsun, savaş olmasın istiyoruz, her yer güzel olsun bağlar bahçeler olsun. Cennet gibi bir ortam olsun istiyoruz ama hepimiz, aramızda bir karar versek hemen bitecek. Ama birbirimizi tanımadığımız için birbirimizden uzak olduğumuz için deccal hepimizi ezim ezim eziyor. Yani milleti eziyor. Bir avuç insan bunlara karşı koyabiliyor şu an bir avuç. Ama kısa bir süre sonra -bunun başlangıcındayız- şu an üç-beş yıl içerisinde deccalın oyununu tamamen bozacağız. Bu mutlu olmak isteyen, sevgiyi isteyen insanlar el ele verdiğinde konu hemen bitmiş olacak. Bizi suni olarak ayırdılar. Biz akılla, imanla bunu ortadan kaldırıp birleşeceğiz.

Evet dinliyorum.

VTR:  Ben şöyle bir şey sormak istiyorum,  sizce mesela Türkiye’nin hangi şehri diğer şehirlerine göre daha Avrupai ve daha modern bir yapıda ya da bu şehir şehir böyle bir şey ayrılabilir mi, bunu soruyorum.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah çok çok güzel bir hanım. Bayağı güzel sarışınlık çok yakışmış. İstanbul’un bazı semtleri daha Avrupai yani merkezi semtleri daha Avrupai. Ama Anadolu şehirlerinin birçoğu öyle değil. Daha gelişmemiş, daha sanattan uzak bir yapı açık açık görülüyor. Kalite eksikliği de acı bir gerçek olarak kendini gösteriyor. Bunu inşaAllah ahir zamanda Mehdiyet devrinde tamamen tersine çevirip düzelteceğiz. Düzgün güzel bir hale gelecek. Her yer estetik, kaliteli Avrupa normlarının da üstünde olacak inşaAllah.

Evet dinliyorum.

VTR: Merhaba ben Poyraz Danimarka’dan. Anne ve baba sözü dinler misiniz?

ADNAN OKTAR: Kabadayı Poyraz, delikanlı Poyraz, anne baba sözü dinlemek eğer Kuran’a uygunsa tabii ki farzdır. Ama anne baba Kuran’a asi olmaya çağırıyorsa Allah “itaat etmeyin” diyor Kuran’da açık ayet var. Orda itaat olmaz. Ama Allah’a asi olmayı emretmiyor da fakat adam gitmiş meyhanede içmiş. Sırtına alıp babanı getireceksin. Annen dinsiz olur ama senin dinine karışmaz. Her türlü hizmetini yapacaksın. Dinine saldırmıyorsa, imanına, inancına saldırmıyorsa dost olursun. Seversin, korursun, kollarsın farzdır.

Evet.

BÜLENT SEZGİN: Cumhurbaşkanı Erdoğan dokuz yıl aradan sonra siyasi temaslarda bulunmak için Ürdün’e gitti. İslam ülkelerine çağrıda bulunarak; “İslam dünyası bölge olarak gerçekten sancılı günler yaşıyoruz. Geleceğimizin şekillendiği bu kritik dönemde Müslümanlar olarak dayanışmamızı bölgede çok daha hassas bir şekilde devam ettirmeliyiz. Bunun yolu da istişarelerimizi arttırmak, aramızdaki işbirliği mekanizmalarını güçlendirmekten geçiyor” dedi.

ADNAN OKTAR: İslam alemi birleşsin diyen Tayyip Hocam’ın dışında bir kişi yok. Mehdi sanki mübarek. Ne kadar güzel, ne güzel. Ağzına, diline sağlık. Allah sana güç, kuvvet versin. Allah yolunu açık etsin. Helal olsun sana. Gece gündüz her yerde “Müslüman alemi birleşsin” diyor. Gıkları çıkmıyor hiçbirinin. Bir tane İslam aleminin lideri, “İslam alemi niye birleşmiyor?” demiyor. İnanılır gibi değil. Irak ve Suriye bile demiyor, devlet başkanları. Sadece “Irak kurtulsun” diyor o kadar, “Suriye kurtulsun” diyor. “İslam alemi birleşsin de kurtulalım” demiyorlar. Bir tek Tayyip Hoca. Adamlar da ona tavır aldı tabii İngiliz derin devleti. “Onu devireceğiz” diyor. Devirirsiniz siz bekleyin. Şimdi bir şey diyecektim de RTÜK olmasa. Hiçbir şey yapamayacaksınız. Sonuna kadar gidecek, devam edecek. İnşaAllah.

VTR: Adnan Ağabey, ben bisiklet ile kumandalı araba istiyorum.

ADNAN OKTAR: Derhal bir tanem, derhal dünyalar güzelim. Benim yakışıklıma derhal, hemen hatta mümkünse bugün hediyesi takdim edilsin ve göreyim. Yani oyuncaklarıyla oynadığını da göreceğim.

Evet.

VTR: Merhaba ben Ayşe. En sevdiğiniz kumaş hangisi?

ADNAN OKTAR: Ayşe nasıl yakışmış canım tesettürün sana. Nasıl nurlu olmuşsun. Zaten çok güzelsin. Ama tesettürle muhteşem olmuşsun, çok güzel olmuşsun. Allah yolunu açık etsin. Allah sana hidayet versin. Ayşe, benim en sevdiğim kumaş ipektir. Saf ipek olacak. Karışım da olmayacak. Yani yüzde 20-30 bile kabul etmem. Naçizane şu an üzerimdeki kıyafetin kumaşının tamamı ipek.

Evet.

VTR: İslam’ın dünya hakimiyetinde Hz. Hızır (as)’ın faktörü nedir?

ADNAN OKTAR: Bu tatlılık ne, bu sevimlilik ne, bu şekerlik ne? Sen ne güzel yüzlü insansın böyle. Alnın, yüzün, her yerin nursun sen nur. MaşaAllah canımın içi. Allah sana hidayet, sağlık, sıhhat, uzun ömür, bereket versin. Canımın içi zaten olayı organize eden sadece o işin doğrusu. Mehdi (as) onun hazır sistemine uyum sağlıyor sadece. Yani Irak olayında o var, Suriye olayında o var, Afganistan’da o var, Libya’da o var, Yemen’de o var. Ama bir görsen, ne yapıyor bu falan dersin. Halbuki İslam’ı hakim etmekle meşgul. Emir aldığı için onu yapıyor. Ama bak ne kadar ters görünüyor, ne kadar aksi görünüyor. Ama yaptığı doğru. Yani zahiren yanlış ama doğru. Hatta bazı şeyler var ki söylesem bana çok çok kızarlar, hiç diyemem. Hepsinin içinde Hızır (as) var. Yani hayret edecek şekilde Hızır (as) var. En doğru işlerin içinde de o var. En yanlış gibi görünen fakat hikmeti olan, hayır olan işler var. Onların içinde de o var. Beykoz’u sever Hızır (as), eğer merak ediyorlarsa, semt olarak sever yani. Öyle duydum bana öyle söylediler yani. Söylediler derken büyüklerimizden öyle duyduk.

Evet, dinliyorum.

VTR: Merhaba Adnan Bey, sizce Türkiye’de laiklik kaldırılacak mı? Teşekkür ederim.

ADNAN OKTAR: Canımın içi niye kaldırılsın? Laiklik Kuran’da var bir kere. Kuran’a isyan olur bu. Laiklik kalktığında diktatörlük demektir, zulüm demektir, faşizm demektir, acımasızlık demektir. Hiçbir zaman laiklik kalkmaz. Peygamberimiz (sav) zamanı nasıl laikse, ahir zaman da laik olacak. Yani dinsiz de hürriyet içinde yaşayacak, dindar da hürriyet içinde yaşayacak. Hristiyan, Musevi de hür yaşayacak. Müslüman da hür yaşayacak. Öyle şey olmaz. Yapmaya kalkan olursa bin pişman ederiz. Gök kubbeyi başına geçiririz. Tayyip Hocam laikliği ilk savunan Müslüman liderdir. Yani koyu dindar olarak bilinen Müslüman. Gitti İslam ülkelerinde; “Ben laikim, laiklik gerekir” dedi. Adamlar havalara uçtular. Tayyip Hoca bizzat laikliğin savunucudur. Hükümet de laikliğin savunucusudur. Laiklik olmadan hürriyet olmaz, huzur da olmaz. Kuran’ın emri. Cenab-ı Allah ne diyor ayette? “Sizin dininiz size, benim dinim bana.” Sonra ne diyor Cenab-ı Allah? “Dinde baskı yoktur.” Laikliğin kısa özeti bu.

Evet, dinliyorum.

VTR: Selam Adnan Bey, bir sorum olacaktı. Ahir zamanda silahların tüm dünya çapında ortadan kaldırılacağı bir dönem olacak. Bunu tetikleyecek büyük bir olay olacak mı acaba bunu merak etmiştim?

ADNAN OKTAR: Bunu tetikleyecek büyük olay Mehdi (as)’ın Kabe-ı Muazzama’da zahir olması, Kudüs-ü Şerif’te biat edilmesi. Ondan sonra silah, bomba, tüfek, hiçbir şey kalmaz. Bütün fabrikalar buzdolabı, çamaşır fabrikası gibi olacak. Bir yerde kumaş üretimi olacak, bir yerde tekstil üretimi olacak. Bir yerde buzdolabı yapılacak, bir yerde çamaşırlar yapılacak. Dolayısıyla her şey vuzuhata kavuşacak. İsraf ortadan kalkacak. Silah israftır. Tanklar, toplar israftır. İnsanlar ölürken tank, top yaparsan bu israftır.

Evet.

VTR: Adnan Oktar amca öncelikle seni çok seviyorum. Cennet ile cehennem sonsuz mu? Bir de bana dua eder misin?

ADNAN OKTAR: Peki, bu tatlılığa ben ne diyeyim bu şekerliğe? Bir yaklaştırsana göreyim yüzünü. Sen nasıl güzelsin, nasıl nurlusun. Sen cennet kuzususun sen. Sen benim canımın içisin. Allah sana sağlık, sıhhat, uzun ömür, hayır, bereket versin. Annenle babanla mutlu olacağın için annene babana da Allah her türlü hayrı versin. Çünkü annesiz, babasız mutlu olamayacakları belli. Onun için dua ederken anne babayla. En sevdikleri anne babaları oluyor. Çok tatlılar. Hepsine istisnasız bakıyorum, soruyorum. Önce annem babam diyor. Hiç, kesintisiz. Çok şeker, kedi gibi sadıklar böyle bayağı maşaAllah. Ben güzelimi bir daha göreyim.

VTR: Adnan Oktar amca öncelikle seni çok seviyorum. Cennet ile cehennem sonsuz mu? Bir de bana dua eder misin?

ADNAN OKTAR: Canımın içi, ruhum cennet cehennem tabii ki sonsuz. Çünkü Allah sonsuz. Mecburen sonsuzdur zaten. Allah sonsuz olduğu için cennet cehennem de mecburen sonsuzdur. Beni çok seviyor olmana gelince, benim de seni ne kadar çok sevdiğimi gördün. Ama tahmininin üstünde çok seviyorum seni, onu da söyleyeyim. Ve çok sevdim.

Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Şimdi göstereceğimiz soru bu kız çocuğunun kardeşi. İkisi kardeşlermiş.

VTR: Adnan Oktar amca ben annemle ablamı deli ediyorum, nasıl uslu olabilirim?

ADNAN OKTAR: Yerim ben senin o minik burnunu. Sen biraz fazla şekersin sen. Senin delirtmen zaten çok tatlı olur. Yeter ki sen delirt. Sen evin neşesisin, balısın, şekerisin. Hareketli olman, neşeli olman güzel. Hiçbir şey yok. Annen şaka diyordur sana. Allah sana uzun ömür, sağlık versin. Anneni babanı zaten sen çok seviyorsun. Çok sevdiğine göre sevgiden delirtiyor olabilirsin en fazla. Hiçbir şey olmaz. Allah’ı çok sev, Allah’a sığın. Allah seni hep güzelleştirecektir.

Evet.

BÜLENT SEZGİN: Recep Akdağ, Meral Akşener’in kuracağı partinin bir toplum mühendisliği ürünü olduğunu söyledi. “Toplum mühendisliğini hedefleyen o kadar çok parti kuruldu ki bu ülkede, hepsi siyasi partiler mezarlığında yerini aldı. Belli merkezler tarafından toplumu dizayn etmeye çalışan hareketler, bu topraklarda karşılık bulmuyor. Kuracaksa kursun. Akıbeti diğerlerinden çok farklı olmaz” dedi.

ADNAN OKTAR: Recep Hoca doğru söylüyor. Ta aylar öncesinden söyledik. Toplum mühendisliği İngiltere’de ayarlanır. Masa başında ayarlanır. Bu Hanımefendi çıkıp, ben İttihad-ı İslam’ı savunuyorum demedi. Türk İslam Birliği’ni savunuyorum demedi. Sürekli entel, dantel. Başka bir şey yok. Yani Bahçeli nur gibi lider, nur gibi Müslüman. MHP’ye de çok yakışıyor. Gayet de aktif ve canlı. Neyi eksik? Nedir yani MHP’nin gücünü kırmanın alemi ne, mantığı ne yani?

Hz. Hızır (as) biliyorsunuz kuru balık, tuzlanmış kuru balık görünümündeydi. Birden canlanıp sıçrayıp suyun içine atladı. Ama bak ayette diyor ki “suda bir menfez meydana geldi” diyor yani böyle bir girdap “o girdabın içinde harika bir şekilde yol aldı” diyor. Denizin içinde herhangi bir yol alma yok. Denizin içerisinde bir girdap meydana geliyor bir hortum gibi bir kanal meydana geliyor o kanalın içerisinde hareket ediyor o da dikkat çekici.

Evet dinliyorum.

VTR: İyi günler ben Alanya Belediyesi’nde mısır satan bir kişiyim. Alanya’nın yerel kanalının olmasını istiyorum.

ADNAN OKTAR: Alanya’nın yerel kanalı olmaması biz artık Alanya’nın yeni kanalı olalım. Alanya’dan zaten bizi rahatça seyredebilirler. Bundan sonra Alanya’nın televizyonu yok diye bir şey diyemeyiz. Alanya’ya ait her türlü haberi getirip burada yayınlayabilirler. Söylesinler film olarak da getirebilirler, haber olarak getirebilirler hemen yayınlayalım, evet.

VTR: Ben Alanya’dan Cafer. Pilotluk okumayı düşünüyorum üniversitede, bunun hakkında bir tavsiye verebilir misiniz bana?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım tipte pilot tipi var yakışır da sana şimdi kaskla falan düşünüyorum seni şahane olur. Eğer tıbben bir engel yoksa zeki bir delikanlıya benziyorsun bastır hemen pilot ol şahane olur. Ama herhalde daha çok ordudan emekli olup görev alıyorlar. Allah muvaffak etsin istiyorsan Allah hayırlı olan isteğini yerine getirsin inşaAllah.

VTR: Gerçek zenginlik nedir?

ADNAN OKTAR: Gerçek zenginlik imanla süslenmiş gerçek zenginliktir. Hakikaten zengin olmak gerekir. Ama iman üzerinde olması gerekiyor yani üzerinde iman yoksa zenginlik ya intihara sebep olur ya sürünmeye sebep olur ya iç sıkıntısından perişan olmaya sebep olur başka bir şey olmaz. İmanla olan zenginlik zaten dağıtılan hizmet eden bir zenginliktir. Akışlı zenginlik önemlidir akışlı yani para sürekli akacak sürekli dağıtacaksın. Akacak dağıtacaksın. Birikmiş olana zenginlik denmez ona pintilik denir. Bir adam hiç harcamayıp biriktiriyorsa o pintiliktir. Kuran’da “bellerini, boyunlarını, böğrünü onunla dağlayacağım” diyor Cenab-ı Allah ayette “dağlanacak” diyor. Dolayısıyla o bir felakettir onun savunulacak bir yönü yok. Irmak gibi olacak zenginlik akacak ve onu bağlara bahçelere salacaksın, çiçeklerin dibine, sebzelerin meyvelerin dibine salacaksın o kullanılacak. Kullanılmazsa o göl büyür büyür büyür taşar seni de boğar etrafına da zarar verir.

VTR: Merhabalar Adnan Bey 21 Ağustos’ta güneş tutulması olacak. Bu güneş tutulmasının dünyaya etkileri nelerdir? Güneş tutulmasından sonra büyük olaylar olacak mı? Teşekkürler.

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm bayağı güzel bir kızsın, güzel insansın, boylu boslu aslan gibisin Allah senin nurunu artırsın, nuruyla seni sarsın. Her türlü hayrı, bereketi, iyiliği, güzelliği sana uzun ömürle nasip etsin.

Tabii ki bunsan sonra Mehdiyet’in şahlanışından başka bir şey görmeyeceğiz. Büyük olaylar olacak felaket gibi olaylar olacak ama Mehdiyet tank gibi eze eze ilerleyecek ve önünde de hiçbir güç olmayacak bunu göreceğiz.

Evet dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: İsrail’in sağ görüşlü Likud Partisi’nin önde gelen isimlerinden Ariel Polstein; Kürtlerin Siyonist devletin kendilerine verdiği desteği asla unutmayacağını, bağımsız bir Kürt devleti İsrail bayrağını dalgalandırdığında iki ülkenin kelimenin tam anlamıyla müttefik olacağını açıkladı.

ADNAN OKTAR: Türkiye’nin böğründe boydan boya yüzlerce kilometre uzunlukta kantonlar meydana getirildi. Amerikan yönetiminin, Obama yönetiminin İngiliz derin devletinden aldığı destekle orada muazzam bir askeri yapılanma oluşturuldu. Ve burada büyük bir komünist Kürdistan kurulması isteniyor. Barzani’yi onlar tek lokmada yutarlar. Barzani’yi indirmeleri onların yirmi dört saatlerini almaz. Ben Barzani’yi kastettim diyemez çünkü böyle bir olay yok öyle olsa direkt onu söyler. Burada kastettiği komünist Kürdistan düşüncesi. Bu senin başına Allah tarafından bela olarak getiriliyor sen belayı nasıl kurtuluş olarak görürsün? Hem İsrail’in başına bela hem İslam aleminin başına bela hem Türkiye’nin başına bela. Biz belayı ne yaparız? Belaya yumruğu vurduğumuzda darmadağın ederiz. Nerede görülmüş Allah düşmanlarıyla Tevrat düşmanlarıyla iç içe olun, onlarla birleşin, ittifak edin diye nerede gördün?

Evet dinliyorum.

VTR: Yazın nasıl beslenmeliyiz?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım mümkün mertebe sebze yemekleri. Et fazla çok yememek lazım, et tehlikeli olur, böbrekleri de yorar, kanı da zehirler. Çok fazla ürik asit oluşmasına sebep olur. Makul ölçüde et yemek lazım. Yemekteki kıyma falan tarzında ama protein eksikliği de hastalık meydana getirir o riskli az et yemek de olmaz. Sebze ve eti dengeli yemek lazım. Pişmiş sebze en iyisi odur ve zeytinyağlı yiyecekler ağırlıklı.

Evet.

VTR: Hayatın amacı sevgi mi?

ADNAN OKTAR: Canımın içi dünyalar güzelim tabii ki. Sadece sevgidir başka hiçbir amacı yoktur hayatın.

VTR: Spordan sonra yorgunluğu ne alır?

ADNAN OKTAR: Spordan sonra yorgunluğu uyumak, dinlenmek alır başka bir şeyle kurtulamazsın. Çünkü kahve içeyim diyor bu çok tehlikeli. O yorgunluğu gizlemiş olursun onunla, yorgunluğu gizleyen ilaçlar hepsi tehlikeli olur. Ama mesela hafif bir çorba, bol sulu bir çorba vücudu daha rahatlatır. Kalsiyum, magnezyum, fosfor ihtiyacı oluşacağı için spordan sonra ve protein ihtiyacı oluşacağı için çorbadan o bir nebze dengelenmiş olur. Ama en güzeli dinlenmektir tabii duş almak ve dinlenmek.

VTR: Pet-shopları (evcil hayvan satan yerleri) nasıl kapatabiliriz?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım ne yapacağız, ne diyeceğiz? Hakikaten hayvanlar orada çok kötü durumda oluyor insan acıyor yazık camın içinden bakıyorlar böyle. Onların karizması açısından da çok kötü yani bir köpeğin, bir kedinin karizması açısından, sokaktan bakılıyor. En akılcısı bunun bir kanunla düzenlenmesi, en akılcı doğru olan hale getirilmesi yani hayvanların lehine, insanların lehine en doğru yöntemin tespit edilip ona göre hareket edilmesi.

Evet.

VTR: Selam Hocam benim adım Adnan ben size soru sormak istiyorum. Benim arkadaşlarım hep benimle kavga ediyorlar, neden? Bir de neden çocuklar neden bu kadar kavga etmeye meraklılar?

ADNAN OKTAR: Canımın içi sen ne kadar güzelsin sen ne temiz yüzlüsün sen. Yaklaştırsana yüzünü bir göreyim. Dünya tatlım benim, sen masum ve mazlum olduğun için onlar biraz herhalde çakal bildiğim kadarıyla keratalar aileleri herhalde kötü yetiştirmiş olabilir. Zalim gaddar oluyor bazı aileler. Çocuklarını da zalim, gaddar yetiştiriyorlar. Annesi babasını dövüyor, babası annesini dövüyor. Herkes birbirini dövüyor. O da sokağa çıktı mı başka çocukları dövüyor. Kötü örnek oluyorlar. Tabii ki Allah korkusu, Allah sevgisiyle gider. İmansızlık bak her yerde insanlara acı veriyor, her yerde ızdırap meydana getiriyor Allah korkusunun olmaması, Allah sevgisinin olmaması. Hem sosyal yapıyı tahrip ediyor, hem ekonomiyi tahrip ediyor, hem hayatın neşesini ortadan kaldırıyor. Her yere felaket getiriyor.

Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesine bağlı Yolbilen Köyü’nde tarlaya İHA düştüğünü gören vatandaşlar durumu jandarma ekiplerine bildirdi. Jandarma parçalanan İHA’ya el koydu. İncirlik Hava Üssü'nün resmi internet sayfasından paylaşılan açıklamada, “ABD Hava Kuvvetleri'ne bağlı bir İnsansız Hava Aracı bugün saat 11:50 sularında Türkiye’nin Güneydoğusunda düşmüştür. Kazanın sebebi bilinmemektedir”

ADNAN OKTAR: Kazanın sebebi hiçbir zaman için bilinmeyecek zaten. Bundan sonra da bilinmeyecek. Sen Türkiye’nin resimlerini çek, Türk askerinin resimlerini çek, onları PKK’ya ver. Tabii ki onlar da düşer. Allah düşürür. Kargalar düşürmüştür. “Ey karga karga” demiş.

Güzel çocukları özellikle çok kıskanırlar çirkin çocuklar. Aileleri o konuda çok titiz olsun. Yakışıklı, düzgün, yüzü masum çocuklara karşı kız olsun, erkek olsun çirkin olan çocuklar saldırganlaşırlar. Aileleri çok iyi önlem alması lazım, çocuklarıyla da konuşup uyarabilir babası. Yani “bak, bu çocuk sizin arkadaşınız. Sakın ters bir tavrınız olmasın. Rencide olurum böyle bir şey yaparsanız. O zaman benim size karşı sevgim kalmaz. İyi olmaz” diye hatta annesi babasıyla da konuşabilir çocuklar. O şekilde konuşmaları gerekir.

Dinliyorum hadi bakalım.

VTR: Türkiye’deki hukuk sistemi başarılı mı?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm birçok kişiden ben bunu duyuyorum. Yani bir darbe geçirdik. Bir olağanüstülük var. Çok fazla FETÖ’cü alındı. Hakim, savcı alındı, bir hakim, savcı boşluğu oldu. Yani bir de olağanüstü hal var. Zor durumlar, yanlış durumlar oluyor olabilir. Ama neden çekiniyorsunuz bana söyleyin. Burada bağıra bağıra anlatayım. Çekinmeyin yani hukukta aksilik, eksiklik falan kim olursa olsun fark etmez. Söyleyeceğim, söz. Haksızlık olduğuna inanırsanız mutlaka söyleyin. Çünkü biz zamanında çok çektik böyle şeylerden, bilirim. Her kim olursa olsun yanında olurum, çünkü adalet, hukuk önemli. Ama Tayyip Hoca dürüst insan, yani yazık, günah çok ayıp olur. Yani onun adaletsizlik istediğini istemek, düşünmek olacak iş değil. Elinden geleni yapıyor benim gördüğüm, bayağı dürüst delikanlı. O da bu vatanın sahibi, biz de bu vatanın sahibiyiz. Allah rızası için açıkça söyleyin, korkmayın, çekinmeyin. İsminizi de gizlerim gerekirse, yani bir adaletsizlik varsa belgesini getirin. Ben söz bir Allah bir gizleyeceğim de çekiniyorsanız ve gereğini de yaparım hukukla, kanunla. Öyle bir şey olmaz. Ama şimdi bilmediğim bir şeyde “evet hukuksuzluk var” nasıl diyeyim? Sadece bir olay duydum ben, tek bir olay var. O da bu kadar kalabalığın içinde oluyor olabilir yani telafisi mümkün olan bir şey. Yani bir olay, yakından takip ettik, gördük hakikaten. Ama öyle olaylar hep oldu, her devirde olur. Yani tek bir olayın bana vereceği delil olmaz. Tabii ki mükemmel değil, eksiklikler çok fazla var. Doğru, kabul ediyoruz. Ama biz bizeyiz ve elimizden gelen şu an bu. Ama düzeltebiliriz yani söylerseniz düzeltebiliriz. Yani mükemmellik daha ileride olacaktır, şu an değil.

Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: PYD, YPG’nin ABD öncülüğünde başlattığı Rakka Operasyonunda son dört günde gerçekleştirilen uçaksavar ve roketli saldırılar sonucu 110’ aşkın sivil hayatını kaybetti Adnan Bey.

ADNAN OKTAR: Buna rağmen şimdi gitsen Irak’a, Hz. Mehdi (as)’dan bahsetsen, İttihad-ı İslam’dan bahsetsen “o da ne ki?” falan der birçoğu. Yani “Irak kurtulsun yeter” falan der o kadar. Hatta Irak’a da bir şey demiyor. “Benim evimi bana versinler yeter.” Diyor. “Başka bir şey istemiyorum.” Diyor. “Ne yaparlarsa yapsınlar.” Diyor. Birçok insan böyle, çok korkunç bir durum. Bir türlü uyanamıyorlar. Yani Mehdiyet’in dışında hakikaten başka bir yol yok. İslam alemi birleşip Mehdiyet’te ittifak etmedikten sonra mahvoluncaya kadar bu bela devam edecek gibi görünüyor, Allah esirgesin.

“Sosyal medya her konuya dava açılmaz.” Kardeşim küfrediyor adam yani ağza alınmayacak şekilde küfrediyor. Dava açılacak tabii buna, burnundan getirilecek. Küfretmeden istediğini söylesin. Yani küfretmeden konuşsa ne kaybeder? Küfredince ne kazanıyor? Çok akılsızca bir hareket.

Evet, dinliyorum.

VTR: Merhabalar, ben Fatih. Dünyada yaşanan son gelişmeler hakkında, terör olaylarının nereye varacağını merak ediyorum. Son yaşanan Barcelona’daki terör olayları Türkiye’yi etkileyecek mi? Avrupa’daki yankıları ne olacak, bunu merak ediyorum.

ADNAN OKTAR: Yakışıklım bunlar terör değil, bunlar terör provası. Prova yapılıyor şu an, tatbikat yapıyorlar. Yani “etki nasıl oluyor, insanlar ne kadar reaksiyon gösteriyor, ne yapılır?” Yani “böyle şeyde devletler nasıl karşı koyuyorlar? Polis nasıl bir atağa geçiyor? Teröristi bulmada ne yapıyor?” Falan bunlar yokluyor şu an çeşitli ülkelerde. Daha DAEŞ ve diğer terör örgütleri bir terör atağına geçmediler. Yani hiçbiri daha ne El Kaide, ne Taliban bir terör atağına geçmiş değiller. Bunların yakında ben intihar saldırısı yapacağını düşünüyorum. Yani çok geniş çaplı, büyük çaplı, dünyayı şoka sokacak saldırılar yapacaklarını düşünüyorum. Yani bunu da İngiliz derin devletinin talimatıyla yapacağını düşünüyorum. Ve bütün bu belaların içinde de İngiliz derin devletinin olduğunun anlaşılacağını ve tespit edileceğini düşünüyorum ve rezil kepaze olacaklarını düşünüyorum ve deccaliyetin gümbür gümbür yıkılacağını düşünüyorum. Terör gittikçe tırmanacak onu söyleyeyim, tırmanır. Yani çünkü Darwinizm’e karşı mücadele yok, imanla mücadele yok. Bak, İngiliz derin devleti gelenekçi Ortodoks sistemin İslam’ı yıkacağını anladı. Bütün gücüyle bütün bu çakallarına emir verdi şu an, her yerde gelenekçi Ortodoks sistemi savunuyor İngiliz ajanları her yerde. Çünkü en mükemmel İslam’ı yıkmak için yöntem olarak onu görüyorlar. Çünkü kadınlara tam karşıt bir sistem, kadınları ezen bir sistem, sanatı ortadan kaldırıyor, bilimi ortadan kaldırıyor, hayatı ortadan kaldırıyor; tam aradıkları. O Mevlevilik ve Rumiliği de yaşatabilmek için gelenekçi sisteme ihtiyaçları var. Rumilikle de doğrudan dinsizliğe çevirmeyi düşünüyorlar. Düşünüyorlar değil düşünmüş elde etmişler zaten Avrupa çapında. Amerika’da ne kadar ateist, homoseksüel, dinsiz, imansız varsa hepsi Rumi olmuş. Yani milyonlarca Rumi var şu an Amerika’da. İngiltere’de, Avrupa’da milyonlarca Rumi var, hep homoseksüel, dinsiz ve ateistler. Tayyip Hocam’ın komünistleri açık açık, bastıra bastıra söylemesi komünizme karşı bir fikir mücadelesinin yapılması gerektiğini ifade eden bir konuşma bu. Bak, kendi dilinden döndüğü kadar komünistlerden bahsetti ve komünizmin yanlışlarını ve zararlarını anlattı. Bir cumhurbaşkanı olarak bu kadarını yapabilir. Ondan gerisini de onu yapacak olanlara bırakıyor yani komünizmin, terörist komünizmin kafasını ezecek olanlara “daha da şiddetlendirin, daha da güçlü atak yapın” anlamına geliyor. Her gün söylediğimiz söz yani bizim her gün tekrar ettiğimiz sözü güzel bulduğunu ifade eden bir konuşma bu. Her konuşmanın bir tefsiri vardır. Bak, güreşte ne dedik? Künde. Aylardan beri söylüyorum güreşçilere “kündeye önem verin” diye, ““bas kündeyi” diye bağırmamız lazım” diyoruz. Bak, Tayyip Hocam da aynısını söylüyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: Ben Ümit Durukan. Erdek’teki olay dikkatimi çekti. Bu sezon, sezonun başından bu ana kadar düzgün bir kalabalık yok. Bu kalabalık olmamasının nedeni geçen yıldan 15 Temmuz’da insanların tatilde yakalanmasından dolayı mı? Yoksa hakikaten ekonomik olarak güçlerinin yetmediğinden mi onu merak ettim.

ADNAN OKTAR: Yok, insanların gittikçe morali bozuluyor. Darwinizm bir yandan, gelenekçi Ortodoks sistem bir yandan sanatçılarda, insanlarda moral bırakmıyor. FETÖ’cülerin Türkiye aleyhindeki faaliyetleri yani bir Mehdiyet tesellisine, bir Mehdiyet atağına müthiş bir ihtiyaç olduğunu Allah gösteriyor.

Evet.

VTR: Suriyeliler Türkiye’den ne zaman ayrılacak?

ADNAN OKTAR: Canımın içi sen güzel bir kızsın, merhametlisin, şefkatlisin. Kedilere bile acıyorsun, kedini bile sokağa atmazsın sen. Bir kedi miyavlayarak senin bahçene gelse, evine gelse ne yaparsın? Hemen ona yemek verirsin, yiyecek verirsin, şeker bir kızsın. Buraya gelen insan senden yemek istiyor, “aç kaldım, öleceğim” diyor. Sen de “evine git” diyorsun. “Buradan oraya geri gitsinler” diyorsun. Gidecekleri yerleri göstersene. Buraya nereye dönsün adam? Yani dönülebilecek bir yer mi burası? Ne yapsınlar? Bak, deccal saldırdı o ülkeye, deccal. Deccal saldırısı var. Deccalın saldırdığı bir yere nasıl döneceksin sen? Onlar da Mehdiyet’in olduğu yere sığınıyorlar. Mehdiyet’in kokusunu alıp Mehdiyet’e, şefkatine güvenerek geliyorlar. Sen merhametli bir kızsın. Böyle bir şey sana yakışmamış. Bak, kediye bile sen bunu yapmazsın. Bir insana hiç layık görmezsin. Onlar senin Müslüman kardeşlerin. Ben yanlış anlamışız diye düşünüyorum. Yanlış duymuşuzdur veyahut yanlış ifade etmişsindir, senin ağzından kaçmıştır diye düşünüyorum.

Evet.

VTR: Merhaba, bir tiyatro oyuncusu olarak sormak istediğim bir soru. Sanat muhalif olmaktır, sizce de öyle midir?

ADNAN OKTAR: Canımın içi tabii sanatçı aksak yönleri, yanlış yönleri hicveder anlatır, biz de burada gece gündüz bunu anlatıyoruz. Ben de sanatçıyım. Resim yapıyorum, heykel yapıyorum. Sevgiyi ifade ediyorum. Ama sanatçı kalp kırmadan, fitne çıkarmadan, mevcut müesses nizamı sarsmadan, devleti milleti güçlendirerek eleştiri yapması lazım. Devletin, milletin moralini bozmaya kalkarak, milleti yerinden tedirgin ederek, psikolojik olarak olumsuza götürerek olursa bu olmaz. Tabii ki bu hanımefendi bu değerli sanatçımız benim dediğim tarzda, şefkatle, sevgiyle ve akılcılıkla devleti, milleti sarsmadan, olumlu bir eleştiriden bahsediyor. O zaten doğru, güzel olan da odur. Doğru olanı tavsiye edecek sanatçı, yanlış olandan insanları kaçındıracak. Yanlış olanın yanlışlığını ifade edecek ama kalp kırmadan, üzüntüye sebep olmadan, kargaşa çıkartmadan.  

O Tayyip Hoca’nın konuşmasını bir daha okursan ben hani uzun uzun anlatıyordun o kısmı?

BÜLENT SEZGİN: Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada “Terör örgütü PYD, YPG’ye sözde devlet kurdurmayız, kurdurmayacağız” dedi. “Bazıları Kürt devleti deyip duruyor. Ben bunları Kürt kardeşlerime hakaret olarak kabul ediyorum. Şu andaki OHAL'in en önemli özelliği terör örgütlerini defetmek, onları inlerinden bulup çıkarıp gömmektir. Her dediklerini yapan bir Türkiye hayaliyle yanıp tutuşanlar biz onurlu ve dik bir duruş sergiledikçe adeta kuduruyorlar, kuduracaklar. İçimizdeki bazıları ile birlikte bu güçlerin en büyük hayalidir ama biz artık eski Türkiye’ye dönmeyeceğiz” dedi.

ADNAN OKTAR: Evet, güzel. Böyle hikmetli konuşmaların çok kısa özetini vereceksiniz. Biz burada kamuoyuna verilmek istenen imajın felsefesini, hikmetini anlatacağız; haberi değil. Haberi okumaya kalkarsak burada haber programı sabaha kadar bitmez.

Evet, dinliyorum.

VTR: Yersiz espri yapan insanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

ADNAN OKTAR: Yani kendini küçük düşürür yersiz espri yapan, daha iyi zaten aşağılanması gereken bir adam ki Allah da onu aşağılıyor kendi esprisiyle aşağılamış oluyor. Zırt pırt ikide bir ipsiz sapsız akılsızca, gereksiz ve özellikle genç kızlara karşı sulu, karşısındakini mahcup etmeye kalkan espriler, densizlikler olmaz. Espride karşıdaki insanı mahcup etmek değil, bilakis onore edilmek ister ve onore ediliyorsa bu güzel olur. Yoksa küçük düşüren espride insan kendi kendini küçük düşürür ve gereksiz yere kendisine olan sevgiyi yok etmiş olur. Çirkin ve yakışıksız bir tavır, yani genellikle de espriler karşı tarafı küçük düşürmek amacıyla yapılıyor. Bu münasebetsizlik, bu olmaz.

Atilla Polat, “Bunu Hocam istedi, onun için gönderdim. Hocam merhaba, şu an FETÖ iddiasıyla on yedi bin kadın, beş yüz altmış çocuk hapiste, hamile kadınları tutukluyorlar. Yani doğum yapmış henüz hastaneden çıkmamış kadınları gözaltı yapıyorlar. Prematüre bebeği olan kadınları tutukluyorlar. En azından hamile ve yeni doğum yapmış kadınları tutuksuz yargılasalar. Saygılarımla.” Bu tamam, varsa böyle bir şey bir bakalım. Kadın zaten tutuklanır yani terör örgütü mensubuysa, kadın,  o zaman PKK’lıların hepsini bırakmamız lazım. Kadın diye tutuklama olmaz diye bir şey yok. Ama mesela çocuksa annesiyle beraberse annesinin bulunduğu koğuşta kalması tamam, normal, olur. Ama çocukları zaman zaman hapishanenin kreşine alsınlar. Yani geniş, rahat, eğlenecekleri, hatta hapishanenin bahçesine çıkartsınlar çocuklar. Çocuk eğlensin. Hatta çocukları gezdirebilirler de hapishaneden çıkarıp. Kreş hocası gelir, kreş öğretmeni, otobüslere bindirirler çocukları, böyle kırsal alanlara bahçe gezdirirler. Akşama doğru da annesinin yanına getirirler. Yani akşama kadar annesinin yanında kalacak diye bir şey yok. Çocuksa başında bir polis veyahut jandarma olur sivil, belli olmaz. Üç-beş kaç taneyse. Çocukların hapishanede geniş, ferah oyun oynayacakları kreşler olsun. Oyun bahçeleri olsun çocuklara ait ve ayrıca çocuklar hapishaneden çıkarılıp otobüslerle gezmeye götürülsün açık havaya, el ele tutuşarak sıkı polis korumasında. Gayet güzel olur. Bu yapılsın. Bak, ben bunu savunacağım. Ne diyorsun? “Henüz doğum yapmış, hastaneden çıkmamış kadınlar.” Bu olmaz. Yani yine gözaltında olur ama bir hastanede olur. Bakımı yapılır hastanede yani tedavisi yapılır. Tedavisi bittikten sonra cezaevine döner. Bunlar eğer doğruysa belgesini gönderin, sonuna kadar savunayım. Söz bir Allah bir. Yani ben çocuğun hapiste acı çekmesini istemem. Bir kere çocukları gezdirelim. En güzel şekilde yaşasın çocuğu, hiçbir suçu yok çocuğun. O üzerimize vazife yani onu yaparız, inşaAllah. “Henüz hastaneden çıkmamış kadınlara” Hayır, yakalandıysa hastanede, şimdi yeni doğum yapmışsa da polis gözaltı yapabilir. Ama şöyle yani gidip üstüne yani kelepçe vuracak hali yok. Ben o kasıtla demiyorum. Hastanedeki oda polis kontrolüne alınır, bu kadar. Mesela baygın maygınsa tabii ki olmaz. Ama kendine geldiğinde polis kısaca ifadesini alır rahatsız etmeden ve hastanede de kalır. Hastane kapısında polis bulunur. Muayene odası mı artık neresiyse yattığı oda neresiyse orada yine kapıda polis bekler, bu. Gözaltı bu olur.

“Doğan çocuğu ve kadını çok çabuk geri götürüyorlar.” Canım işte makul kendine geldikten sonra hapishaneye götürülür kadın bunda bir şey yok. Çocuğun sağlığı açısından bir problem varsa hastanede özel bakım yeri olsun diyorum zaten. Ebeler, hemşireler olsun mesela çocuk on günlük; ebe, hemşire sürekli gelsin, illa annesi yanında kalacak değil annesi emzirmeye annesinin yanına getirir yine götürür bakımını yaparlar yani onun bir yolu bulunur veyahut nasılsa annesinin odası steril hale getirilir. Doğum yapan kadına göre bir oda da ayarlanabilir, o olmayacak şeyler değil bunlar ama bunu eğer taktik olarak yapmaya kalkarlarsa adamlar kadınlar gider hamile kalırlar her türlü suçu işlerler, yeni bir bela kapısı açılır bu olmaz. Devlet samimi, biz de samimiyiz, merhametli insanlarız çocuğun da bir suçu yok, çocuğu sonuna kadar koruyalım, ne gerekiyorsa yapalım çocuk için. Hamilelik konusunda da ne gerekiyorsa yapalım bunlar tamam yani detaylarını bilmiyorum. Eğer detaylarını da gönderirseler tek tek mesela ben bu çocuklar için girişimde bulunurum şimdi bu tamam. Hamile kadında da o da tamam. Polis kapıda beklesin, ifade verecek durumu yoksa zaten ifade alınmaz, doktorun kanaatine göre olması lazım. Makul bir süre bekletildikten sonra çocuk kendine gelinceye kadar kadın yine hastanede tutulabilir doğum yaptıysa yine hastanede tutulabilir. Çocuk biraz kendine geldiğinde hapishaneye gönderilir ama çocuk kreşe alınır kreş kısmında ve ebe, hemşire. Devletin tesisleri bunu çok rahat ifade edecek gibi, sağlayacak gibi. Her türlü tesis var hastaneler var, doktorlar var, şunlar var, bunlar var her yerden imkanlar seferber edilir.

Evet, dinliyorum.

 VTR: Bardağın boş tarafına mı bakıyorsunuz, yoksa dolu tarafına mı?

ADNAN OKTAR: Ah severim ben senin tatlılığını, güzelliğini, nurunu, canımın içi bardağın tamamına bakılır ama herhalde bu özel üslup bildiğim kadarıyla. Ne diyelim? Biz bardağın dolu tarafına bakıyoruz tabii ki.

Evet.

VTR: Spora teşvik devlet politikası olmalı mı?

ADNAN OKTAR: Vay yakışıklım, tabii her yerde işyerlerinde ve okullarda. Ya kardeşim adam kalp hastası oluyor spor yapmadığında kalp hastası, ölüyor. Eklemleri bozulur, el, kol bütün ayak eklemleri bozulur adam felç olur arabayla gidecek hale gelir. Adaleleri erir, eli, kolu erir her yeri erir spor yapılmadığında, bel fıtığı olur, boyun fıtığı olur spor yapmasa, adam komple çöker o yüzden en hayati konudur spor. Devlet bunu mecburen yaptırması lazım kendi haline bıraktırmak olmaz. Okula geldiğinde herkes mecbur olacak öbür türlü çok büyük tehlike. Kalp bir kere bozulur, damar sistemi bozulur.

Evet, dinliyorum.

VTR: Merhaba ben Manisa’dan Neslihan. Benim sorum şu şekilde; Fantastik bilim kurgu ürünlerinin gerçeklik payı var mıdır? Teşekkür ederim.

ADNAN OKTAR: Neslihan, bir kere soruya geçebilmemiz için, cevap verebilmemiz için senin güzelliğini bir daha görmemiz gerekiyor ondan sonra olur.  

VTR: Merhaba ben Manisa’dan Neslihan. Benim sorum şu şekilde; Fantastik bilim kurgu ürünlerinin gerçeklik payı var mıdır? Teşekkür ederim.

ADNAN OKTAR: Tabii ki, flu da olsa yahut yarı yarıya da olsa gerçeklik payı oluyor tabii mesela cinler minler, şunlar, bunlar hepsi var mesela o Süpermenler falan bunlar hep cennette olabilecek insan modelleridir havada uçan falan adam modelleri cennetteki hayatın bir başka şekli. İnsanların kafasında canlandırması için çok faydalı, ufuk açması açısından çok faydalı. O filmler aslında insanların iman etmesine vesile olan filmler, hortlak filmleri falan hepsi dahil. Bu şeytan filmleri mesela birden şeytana dönmesi adamın şeytana inanmasına sebep olur, şeytana inanan zaten Allah’a da inanır. Şeytanın varlığını kabul eden Allah’ın varlığını da kabul eder.

Dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: İzleyicilerimiz bize görüntülü sorularını WhatsApp üzerinden gönderebilirler. Telefon numaramız. 0530 255 92 39.

ADNAN OKTAR: Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Adnan Bey, İngiliz parlamentosunun bulunduğu Westminster Sarayı’nın parçası olan Big Ben Saat Kulesi’nin çanları bugün yerel saatle on ikide son defa çaldı. Yüz elli yıldır çalışan saat kulesinin bakıma alındığı ve tekrar 2021 yılında saat on ikide çalıştırılacağı söylendi.

ADNAN OKTAR: 2021 yılında yani güzel olaylar olduğunda. Güzel.

Dinliyorum.

VTR: Sık sık yurtdışına çıkıyor musunuz?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, beni her gün burada görüyorsun ancak ben böyle herhalde ışınlanarak gidebilirim yurtdışına başka türlü çok zor. Yaz, kış karşındayım biliyorsun sürekli buradayım. Yurtdışına ne zaman çıkarız? 2023 Allah nasip ederse. 2023’te Mekke, Medine Kudüs’ü Şerif, Hıraklin şehri Roma, Lizbon, Kazablanka hepsini gezeriz tek tek.

Evet, dinliyorum.

VTR: Modern insan sosyal hayatta neye dikkat etmelidir?

ADNAN OKTAR: Sevgiye, samimiyete başka bir şey değil.

Evet, dinliyorum.

VTR: Öğrencilerin kopya çekme hakkı yok mu?

ADNAN OKTAR: Benim güzel yüzlüm, benim canımın içi çok yakışmış başörtün, samimiyetin de çok güzel. Aslında kopya tabii şöyle oluyor haksızlık olarak görülüyor diğer öğrencilere, onlar çalışmış oluyor o çalışmadan başarı kazanmış oluyor, pek makul bir durum değil tabii, o yönden riskli yoksa kopya çeken zaten öğreniyor o anda. Yazarken bir öğreniyor, okurken bir öğreniyor, okuduğunu yazarken bir öğreniyor, üç kere okumuş oluyor. Dolayısıyla aynı şartlar oluyor aslında ikisi de çalışmış oluyorlar. Biri daha değişik çalışıyor, biri daha değişik çalışıyor ama yine de tavsiye etmem tabii.

VTR: Süper loto oynamak haram mı?

ADNAN OKTAR: Tabii canımın içi, net haram, alenen kumar, piyango da kumardır, iddia da kumardır alenen klasik kumar. Kuran’da haram edilen menhiyattan olmaz, icrası haram.

VTR: Olimpiyatlara neden bu kadar az sporcumuz katılıyor?

ADNAN OKTAR: Çünkü gençlerin şevki kalmıyor ancak bu Mehdiyet ruhuyla, iman ruhuyla insan heyecanlanabilir. Çocuklar yerinden kalkamayacak duruma geldiler, şevkleri bitti başka hiçbir ideolojide bizim gençlimiz canlanmaz ancak sevgiyle, merhametle, dostlukla, aşkla ve samimiyetle canlanabilirler.

Evet, dinliyorum.

VTR: Toplumun baskısı altında kalmadan neden varız sorusunun cevabını nasıl bulabiliriz?

ADNAN OKTAR: Canımın içi, toplum baskısı ne diyecek? Sen Allahsız, Kitapsızsın falan derler belki o anlamda dedin. Yo sorabilirsin niye olmasın? Ateist de olabilir bir insan yani o Allahsız, Kitapsız anlamına gelmiyor o iman etmek istiyor, öğrenmek istiyor zaten anlarsam iman edeceğim diyor zaten imana açık o. Esleme tabiridir onun esleme. Zaten teslim olmuş ama iman edemiyor yani kalbinde o oluşmuyor dolayısıyla rahat rahat sorulur bu. Gelenekçi Ortodoks sistem sana bunu sordurur mu? Direkt kendilerini vururlar tabii adamın çünkü gelenekçi sistemde mürtet olmuş oluyor onu sorduğunda. İrtidat etmiş oluyor mürtedin hakkı ölümdür diyor adam anlatıyor televizyonda gördünüz, “idamdır” diyor. Hatta “öldürüp çöplüğe atarız” diyor. “Şehrin çöplüğüne atacağız” diyor o kafadalar.

Evet, dinliyorum.

 VTR: Dövmeler neden bu kadar pahalı?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım yakışmış delikanlıya da yakışır ama pahalı değil mi döğmeler? Ama onlar da sanatçı kardeşim saatlerini veriyorlar, hakikaten tablo yapıyor, mükemmel tablo yapıyor. O zaman dövme sanatçıları çok olması lazım, o zaman sürümden kazanırlar çok olursa. Şimdi arz talep dengesinden dolayı sistem bu hale geliyor o zaman her şey iyi olur.  

Evet, dinliyorum.

VTR: Kadınların şiddet görmesini ben istemiyorum. Hiçbir zaman kadınların ezilmesini istemiyorum.

ADNAN OKTAR: Aslan aslan Anadolu’nun yiğidi, nur yüzlüm benim, vicdanlım benim aferin sana, helal olsun sana, yediğin, içtiğin helal. Kadınlara merhamet etmeyen zalimdir, tam tipik cehennem ehlinin karakteri.

Evet, dinliyorum.

VTR: Neden bazı sanatçılar kendini beğenmiş?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm o yani öyle olması gerektiğini düşünüyor hakikaten bazı sanatçılar çok çok özür dilerim de züppe hareketler yaparlar böyle ağzını yaya yaya konuşurlar. Deli hareketleri yaparlar, kimseyi kaale almıyor gibi hareket ederler ama birçok kişi bunu istiyor onlardan yani böyle züppe ve üst perdeden, deli tıynetli olmasını istiyor, cins olmasını istiyor onlar da ona göre hareket ediyor ama bu doğru değil tabii. Din ahlakına göre olmuş olsa mütevazi, mazlum olur çok daha faza severler halbuki onda gizli bir nefret olur yani her züppeden insanlar nefret eder.

Evet.

VTR: Merhaba ben Alanya’dan Kerem. Adnan Hocam’a sorum; Biz dünyanın en pahalı yakıtını kullanıyoruz ben sebebini öğrenmek istiyorum, biz eşimizi, dostumuzu alıp bir yerlere gitmek istiyoruz ama yakıt parasından cebimiz yandığı için pek mümkün olmuyor, bizim de bütçemiz bu kadar.

ADNAN OKTAR: Benzin pahalı, mazot pahalı bunu diyor. Aslında üçte bire kadar düşürdüler ama bu nasıl bize yansımıyor ben bunu anlamış değilim bunu bir araştırmak lazım yani sebebini bilmiyorum. Normalde üç misli pahalı olması lazım ama iyi ki de düşürmüşler kim düşürdüyse Allah razı olsun, gerçi bir politika olarak bunu yaptılar ama yine de faydası olmuştur çünkü yükselse yani o tarzda yükselse Türkiye’ye yansıması çok şiddetli olur.

Evet, dinliyorum.

VTR: Öğretmenler neden bu kadar sert davranıyor?

ADNAN OKTAR: Canımın içi, var mı öyle öğretmeler daha hala? Bilmiyorum artık bu devirde olmaması lazım çok ayıp yapıyorsa. Öğretmen demek sevgi, şefkat, merhamet demektir, samimiyet demektir.

Evet, dinliyorum.

 VTR: Merhaba ben Şima. İnsanları genel olarak nasıl mutlu ederiz?

ADNAN OKTAR: En güzel insanı mutlu etmenin yolu samimi olmaktır.

Dinliyorum.

VTR: İnsanların başkalarına söylediği en popüler yalan nedir?

ADNAN OKTAR: İnsanların başkalarına söylediği en popüler yalan? Gençler öyle yaman ki kardeşim yani soruları hepsi birbirinden ilginç aklı hayale gelmedik laflar. İşte “bir eğlendik, bir eğlendik” en çok söylenen yalan, hiç eğlenmemiştir. Bir de yeminle söylüyor “bir eğlendik, bir eğlendik” diyor ne eğleneceksin yani hiç. Bazı vakalar için söylüyorum tabii.   

Evet.

VTR: Size bir soru geldiğinde ya da bir bilgi geldiğinde doğruluğunu nereden anlayabilirsiniz?

ADNAN OKTAR: Peki bu güzellik normal bir güzellik mi? Muhteşem, muhteşem, muhteşem. Allah güzelliğini kat kat artırsın, sana uzun ömür versin hidayetle. Soru zaten adı üstünde soru, benim bildiğim bilgiyi soruyor dolayısıyla orada bir araştırmaya gerek yok çünkü mesela diyor ki, altının gramı kaç lira? Onu ben bilirim zaten onun bir mahsuru yok ama bilgide olur dediği doğru. Yanlış bilgi gelebilir, yanlış bilgi de hiç alışılmamış ilginç bir bilgi olur onu teyit ediyoruz yani arkadaşlarımız teyit ederler. Mutlaka o bilgi bir gözden geçer, gözden geçmeden bir bilgi bana gelmez o yüzden o konuda bir sorun olmuyor ama genelde eğer öyle bir gözden geçme olmasa rahatça yanlış bilgiler gelebilir çünkü bilgiler hep hareketli genelde. Elliye elli oluyor birisi şöyle diyor birisi başka türlü diyor risk olabiliyor biraz da ben uyanık sayılırım o da var. Bir de dikkat gerekir, samimi gözle bakıldığında anlaşılır aslında. Yalan çok sırıtır, çok açık beli olur yani abuk olan bir şey hemen anlaşılıyor, hayatın doğal akışına uygun olmaz oradan da anlaşılabilir. 

VTR: Yaşlı insanlara nasıl yardım edersiniz?

ADNAN OKTAR: Yaşlı insanların en çok ihtiyacı olan şey sevgidir, en en en istediği şey odur. Yemek, içmek, gezmek hiç hikayedir kıyafet falan. Samimi sevgi. “Ay babacığım” diyor “canım babacığım gel seni bir öpeyim” falan diyor illet olurlar böyle şeye, çok samimiyetsiz, çok kötü. “Nasıl özlemişim, nasıl özlemişim” bilmem ne falan bas bas bağırarak yani tiyatro sahnesi gibi, zaten tiyatrolarda da yapıyorlar ya kapıda karşılamalar var tiyatro sahnelerinde bas bas bağırıyor o çok sıkar insanı. Dürüst sevgi göstermek lazım içinden geldiği kadar ve candan, yapmacıklık çok kötü ama karşındaki tabii kendisi değilse yapmacıksa ne yapacaksın? Felaket, mümkün mertebe onu ayağını yere bastırmaya çalışacaksın. 

Ara verelim.

BÜLENT SEZGİN: Kısa videolarla devam ediyoruz.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER