Münafık Resul’ün koyduğu sınırları tanımaz. Asıl karşı olduğu ise Allah’ın koyduğu sınırlardır. Allah’ın sınırları olmadan düz mantıkla, serbest yaşamak ister. Bu çirkin bir serbestlik anlayışıdır. Peygamberimiz savaşta müminleri bir yere yerleştiriyor veya müminlere İslam’a hizmet için bazı sorumluluklar veriyordu. “Sen şu işi yap, sen şurada nöbet tut” diyordu. Bu münafıkların iğrenç nefsine çok ağır geliyordu. Mantıkla Peygamberi değerlendirip “Neden bu işi yapalım” diyor, Peygamber’in koyduğu sınıra uymuyorlardı. Allah Peygamber’in sınırına uymayanın, Allah’ın sınırına uymadığını bildirmiştir. Bu tavrın karşılığı sonsuz cehennem ateşidir, ateşin en alçak tabakasıdır. Müminler ise Peygambere hep hüznü zanla, her sözünün hayır olduğunu bilerek, sevgi ve hürmetle bağlıdır. (Mücadele Suresi, 5: Gerçekten Allah'a ve Resûlü'ne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla) başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır. Oysa Biz apaçık ayetler indirdik. Kafirler için küçültücü bir azap vardır.) - Harun Yahya