Başkalarına hakaret edenler ve buna karşılık kendilerine dava açılmasına tepki gösterenler; aynı hakaret sözleri kendilerine iade edildiğinde bu sefer kendileri dava açıyorlar. Bu, samimiyetsizliklerinin açık bir delili.
Şu an hakaret edene, kanunla hukukla gereken karşılık veriliyor. Eskiden akılalmaz hakaretler olurdu ve yapılacak bir şey olmazdı. Artık kimsenin hakaret edememesi bu hükümetin sunduğu bir güzellik.
Millet olarak bizi küfre, hakarete alıştırmaya çalışanlar var. Bunu kabul etmeyiz. Biz küfür, hakaret istemiyoruz.
Küfretmek, hakaret etmek hangi inançtan insana yapılırsa yapılsın çirkin bir tavırdır. Her kime yapılırsa biz bunu eleştiririz.
Kanunlar önünde bütün vatandaşlar eşittir, kimsenin hakaret etme özgürlüğü veya dokunulmazlığı yoktur.
Kimse hakareti kabul etmez, herkes haddini bilecek.
Hakaret eden kendini küçük düşürür.
Hakaret etmek kanunlara göre suçtur. Küfredene, hakaret edene tüm dünyada dava açılır. Bunda şaşılacak bir şey yok.
Müslümanlara hakaret ettirmeyiz. Hukuk var, kanun var.
Kendi şahsına söz konusu olunca kimse hakareti kabul etmiyor. Ama inananlara küfretmeyi normal göstermeye çalışıyorlar.
Esad, benim söylediğim konularda güzel bir konuşma yapsın. Konuşmasına “Bismillahirrahmanirrahim” diyerek başlasın. Öyle “karşılıklı menfaat ilkeleri”nden falan bahsetmesin. Çıkar geldi mi, arkadaşlık dostluk gider. O üslubu bıraksın.
Esad Mehdi (as)’ı sevdiğini söylesin, Mehdi (as)’ı beklediğini söylesin. İttihad-ı İslam’ı savunduğunu söylesin. “Alevi-Sünni hepsi kardeştir” desin. “Bağnazlığa, yobazlığa karşıyım” desin. Söz bir, Allah bir; üstünden belayı kaldıracağız, inşaAllah.
Sol, bütün dünyada çok organizedir, girift bağlantıları vardır. Solun işine gelmeyen bir şey olduğunda hemen ittifak ederler.
Darwinist- materyalist eğitim sevgisiz, yırtıcı insanlar meydana getiriyor.
Milletçe hükümete çok iyi destek olmamız gerekir. Hükümete eleştiri yapılabilir ama derin bir muhalefet gereksiz olur. Bazıları hükümeti suni, yapmacık konularla yıpratmaya çalışıyorlar. Bu tür oyunlara karşı uyanık olmak gerekir.
Biz konuştukça deccaliyet manen, tuzun suda erimesi gibi eriyor.
En büyük nimet samimiyettir. Allah Kuran’da, yalnız samimi kullarının kurtulacağını bildiriyor.
Bölünme tehlikesine karşı duyarlılık güzeldir.
Savaşı deli olan kabul eder. Savaş aklı başında birinin kabul edebileceği bir şey değildir. Acımasızlık, kan dökmek neden olsun? Akıllı insanlarız biz, konuşarak her şeyi hallediyoruz.
İnsanlar telkine açıktır; savaşı telkin edersen savaşa gider, barışı telkin edersen barışa gider. Nefret telkini verirsen nefrete gider, sevgiyi telkin edersen sevgiye gider. İnsan ruhu sevgiye yatkındır. Savaşı telkin edenler cazgır olduğu için bu telkin biraz güç buldu. Yoksa barışı, sevgiyi bir anlatsak gençliğe, insanlara bir anlatsak herkes coşkuyla kabul eder.
İsrail’in duvarlarını kaldıracağız. Sevgiyle Musevileri bağrımıza basacağız. Kan, gözyaşı, terör, anarşi kalmayacak. Hz. Süleyman (a.s)’ın mescidini yeniden yapacağız ama aynısını, bütün güzelliğiyle, ihtişamıyla.