Biz dindarlığı Türkiye’de yayıyoruz ama yobazlık olsun şeklinde düşünürlerse buna müsaade etmeyiz.
Şefkat, merhamet, halimlik. Allah'tan istediğimiz bu değil mi? Cennette ne istiyoruz? Cenab-ı Allah'ın bizi affetmesini, bize karşı halim, şefkatli ve koruyucu olmasını istiyoruz. Biz de insanlara karşı bu şekilde olmamız gerekiyor.
Yıkıcı üslup Müslüman’da olmaz. Allah, “Sözü onlara güzellikle söyle” diyor. “Sertlikle söyleme, etrafından dağılıp giderler” diyor.
Eğer sözlerinin tedavi edici, düzeltici olmasını istiyorsan, Kuran halim bir üslubu esas kılmış. Yani sözü güzellikle söylemek, sözü halim olarak söylemek, şefkatle yaklaşmak Kuran'ın emri.
Hz. Mehdi (as) dediğinde deccali de bileceksin, deccal dediğinde Hz. Mehdi (as)'ı da bileceksin. İkisi bir bütündür. Yani zıddıyla yaratılmıştır, gece-gündüz gibi. İyi-kötü gibi. Deccal varsa mutlaka Hz. Mehdi (as) vardır. Hz. Mehdi (as) varsa mutlaka deccal vardır.
Hileli düzeni Müslüman görecek, sıkıntıya düşmeyecek. Çünkü onu yaratan da Allah. Müslüman sakin olacak.
Ayetlerde bildirilen tavır nasıl; gerginliğe, öfkeye, kalbinde meydana gelecek her türlü rahatsızlığa müsaade etme, böyle bir duruma gelme. Korkma, üzülme, tedirgin olma. Psikolojik olarak sana zarar verecek hiçbir tavrın içine girme.
Müslüman sabırlı olacak. Yani ani öfkeye kapılmayacak, sinirlenmeyecek.
Güzel olan öğüt nasıl olur? Kırıcı olmayan, rencide etmeyen, sarsmayan, rahatsız etmeyen şekilde olur.
Her şeyin bir başlangıcı vardır ve sonu vardır. Allah’ın başlangıcı ve sonu yoktur. Yaratılmışların öyle. Fakat elhamdülillah, Allah’ın ruhunu taşıdığımız için cennette başlangıcımız var, sonumuz yok.
Allah’a hep hüsnü zan. Mesela nasıl insanın bir sevdiği olduğunda hüsnü zan ediyor, Allah’a mutlak hüsnü zan gerekir. Bir şey olduğunda, “Cenab-ı Allah hayırla yaratmıştır. Cenab-ı Allah doğrusunu bilir.” diyecek mümin.
Cenab-ı Allah bir detay yarattığında, bir hikmet yarattığında, “Biz O’nun ilmine muttali olamayabiliriz. Ama O bizim her şeyimizi bilir. Biz O’na teslim olmuşuz” diyecek mümin.
Hücre Allah’ın sanatının çok ihtişamlı tecelli ettiği bir yer. Bir insanı hücrenin içine soksan, orada bir hafta yaşasa alnı secdeden kalkmaz. Oraya girmedikleri için, o alemi görmedikleri için insanların imanları zayıf oluyor.
Kromozomun içine girse insan, o sistemi görse ömür boyu alnı secdeden kalkmaz. Hücrenin içine girse kendisi protein olsa, orda bir görev yapsa bir gezse nefesi kesilir, Allah’a aşık olur. Oraya işte kalben girmek lazım, hücreye. Akılla girmek lazım.
Allah’ın ne demek istediğini görmek lazım. Allah Kendine yaklaştırmak, Kendini hatırlatmak istiyor. Sen ısrarla hatırlamak istemezsen, Allah’a yaklaşmak istemezsen felaketler yağmur gibi yağar, devam eder.
Şu an bulut gibi göktaşları Dünya’nın üzerinde. Kıyametin yaklaştığını gösteren bir olay. Allah’ın hücum emrini bekliyorlar.
Şiddet şiddeti getirir. Ancak sevgiyle, merhametle, dostlukla, kardeşlikle Libya’da denge olur.
Allah’la bağlantının hiç kesilmemesi lazım. Allah’la bağlantı kesilirse insan tevekkülünü kaybeder. Tevekkülünü kaybedince de çok sinirli, gergin ve huzursuz olabilir. Tevekkül bir saniye bile unutulmaması gereken dünyadaki en büyük nimetlerdendir.
Bağnazlığın, yobazlığın yükü çok ağırdır. Toplumu mahveder, insanları mahveder, ülkeler yıkılır.
Gülmemek, konuşmamak, sürekli asık suratla gezmek, bitap, bitkin olmak… Bu şeytanı güldürür. Şeytanı eğlendirir. Müslümanın böyle bir tavrı olmaz. Haram ve yakışıksız bir tavır olur.
Sen Allah’tan korkmayandan çekineceksin. İmanla hareket etmeyenden, Kuran’la hareket etmeyenden. Çünkü onun bir anayasası yok. Adamın ne düşüneceğini bilemezsin. Her şeyi yapabilir. Ama müminin anayasası var, bir kurala bağlı.