Büyüklenenler aşağılanır, sürünür; mütevazı insanlar da daima yüce yaşarlar.
Münafık acayip bilmiştir. Sürekli akıl dağıtır. Kendi aklına çok güvenir. Hâşâ Allah’ı beğenmez, Müslümanları da beğenmez. Irkları da beğenmez. Bütün insanlara karşı öfkelidir. Kendi kafasından başka kimseyi beğenmez. En akıllı, en parlak kendini bulur.
Müslüman’ı en çok terbiye eden, en çok düzelten münafık ayetleridir. Onun için Kuran’da çok fazla münafık ayeti vardır.
Münafığın ruhu uslanmaz bir anarşi içindedir. Her konudan fitne çıkartmak münafığın özelliğidir.
Münafık, Müslümanların içerisine gelince ahlaksızlığını geliştirmiyor. Var olan ahlaksızlığını Müslümanlar içinde uyguluyor. Yani o başlangıçtan ahlaksız oluyor, haysiyetsiz oluyor.
Münafığın hayatı çok huzursuzdur. Sürekli etrafındaki insanları disipline etmek ister. Disipline ederken de huzursuzluk çıkartır.
Cenab-ı Allah’ın istediği sadece samimi olman. “Diğerlerini Ben yapacağım” diyor Allah. Sen samimi ol, o kadar.
Resulullah (sav) ümmiydi. Öyle kitap okuması, araştırması yoktu. Bayağı bereketli yaşadı. Gayet huzurlu, güzel yaşadı. Hayatı sadeydi. Kuran’a çok iyi vakıftı. O ona yetti. Ama derin devletler yüz binlerce, milyonlarca konunun içinde boğulup gidiyorlar.
Münafıklar ve deccaliyet çok detaycıdır. Allah onları detayın içerisinde helak ediyor, detayın içinde boğuyor. Müslüman çok sadedir. Çünkü her şeyi Allah’a bırakmıştır. Gayet akılcı yaklaşır, tevekkülle yaklaşır. İşleri de hep rast gider hep hayra nail olur.
Anglosakson ırkının üstünlüğüne inananlar boş bir büyüklenme içine giriyor. Üstünlük güzel ahlak ve samimiyete bağlıdır. Her ırkın birbirinden güzel yönleri vardır.
Vicdanının sesini dinlemeyen bir oraya gider, bir buraya gider, yalpalanır. Vicdanının sesini dinleyerek samimiyetin yolundan hiç ayrılmayan bir insanı Allah daima korur. Bütün dünya bir araya gelse yine bir şey yapamaz.
Samimi olmanın özel bir sırrı, özel bir yolu vardır. Allah herkese onu nasip etmez. O yolu bulan, o samimiyet yolunda vicdanından hiç sapma yapmadan devam ediyor. İşte ona “sırat-ı müstakim” deniyor.
Samimi olmak kolay değildir, çok zor bir olaydır. Samimi olmak beynin en yüksek sanatıdır, vicdanın en yüksek sanatıdır.
Hıristiyanlar önceki dönemlerde Allah sevgisinin verdiği coşku ile mükemmel sanat eserleri meydana getirmişlerdi. Avrupa'da dindarlık azalınca sanat da yok oldu.
Laiklik İslam’da vardır. “De ki: Sizin dinininiz size, bizim dinimiz bize” hükmü laikliğin çok kısa özetidir. Laiklik dinsizlik şeklinde uygulandığında orada bir yanlışlık oluyor. Yoksa Hristiyan serbesttir, Musevi de serbesttir, dinsiz de serbesttir, dindar da serbesttir. Hepsi inançlarına uygun yaşarlar. Hristiyan kiliseye gider, Müslüman camiye gider, istedikleri gibi ibadetlerini yaparlar. Laiklik budur.
Türkiye hem demokraside hem hukukta hem özgürlükte, sanatta, kalitede, mimaride dünyanın en üstünü olsun. Bütün dünyayı bu şekilde kurtarabiliriz.
Mehdi Hz. Adem döneminden beri beklenmiştir. Nemrud ve Firavun da Mehdi'nin gelmesinden korkmuş, Hz. İbrahim ve Hz. Musa'yı Mehdi sanarak saldırıya geçmişlerdir.
Türkiye’yi bölmeye kalkan kahpe bir zihniyet, İngiliz derin devletinin uşakları sinsice bir şeyler yapmaya kalkarsa bu millet kanunla hukukla gereken cevabı verir. Hükümeti ekarte etmeye kalkarsanız da yine kanunla hukukla gereken cevap verilir.
Hükümet demokratik yollarla gelmiş, gitmesi gerektiğinde de legal yollarla, demokratik yollarla gider. Gayrimeşru yollarla hükümeti devirmeye kalkarsanız kendiniz kanunla hukukla devrilirsiniz.
Münafık konuşmaya başladı mı mümin dikkat kesilecek. Mutlaka bir melanet ve ahlaksızlık yapar, haysiyetsizlik yapar. Münafık sussa bir melanettir, konuşsa bir melanettir.
İslam aleminin birleşmesi ve hakimiyet için ne kadar gayret edilse de heyecan oluşmadığı için gerçekleşmiyor. Bu heyecan Hz. Mehdi (as) ile oluşacak.