Büyüklerimizi sevmek çok önemli. Birde büyüklerden, Allah esirgesin özellikle rahatsızlıklarından usanç çok büyük ahlaksızlıktır. Çok büyük terbiyesizlik, vicdansızlıktır usanmak. Bir sene, iki sene, on sene, ne kadarsa, ne kadar uzun olursa o kadar çok sevap alınır.
Sevgisizlik, samimiyetsizlik Müslümanları yer bitirir, Allah esirgesin. Çok tehlikeli bir şey.
Heyecanı kırdılar Müslümanlarda. Heyecanı kırdığında adam bitap oluyor. Mehdilik heyecanını kırıyorlar, İttihad-ı İslam heyecanını kırıyorlar, İsa Mesih (as) heyecanını kırıyorlar.
Allah ayette “Ancak Allah’tan içi titreyerek korkanlara ayetlerimi işittirebilirsin” diyor. Önce Allah’a içi titreyecek derecede inanması gerekiyor, ondan sonra ayeti okuyacaksın. Darwinist- materyalist yetiştirdikten sonra ayeti okursan adam etkilenmez, Allah’ın dilemesi dışında.
Önce put inancının ortadan kalkması, Darwinizm ve materyalizmin yıkılması, iman hakikatlerinin anlatılması, güçlü bir iman sağlanması. Ondan sonra Kuran anlatılır insanlara.
Darwinizm, materyalizm yenilmeden Kuran’ın anlatılmasından hiçbir netice alınamaz. Eğer alınmış olsa İslam ülkelerinin hepsinde alınmış olurdu, orada İslamiyet çoktan hakim olurdu.
“PKK’ya özgürlük, PKK’ya demokrasi” diye bir şey olmaz. PKK’ya anlayacağı dilden konuşursun o kadar. Ama bizim asıl istediğimiz PKK’ya karşı bilimsel mücadeledir.
Namaz, ibadet konusunda baskı yapmak Kuran’a uygun değil. Allah "Dinde zorlama yoktur" diyor. Tebliğ yapıldıktan sonra tamamdır, ister yapar ister yapmaz.
Kendi haline bıraktığında fıtraten, biz nasıl nefes alıp veriyoruz, uğraşıyor muyuz nefes almak için? Onun gibi çok doğal iman ederiz biz zaten. Boğuşarak imansızlığı elde ediyor insanlar. Yani vicdanıyla boğuşarak, zorla imansızlığı elde ediyor. O zaman da belayı hak etmiş oluyor.
Biz fıtraten Allah’a iman edecek şekilde yaratıldık. İnsan vicdanıyla boğuşmazsa, hiç uğraşmazsa çok rahat iman eder. Fesatlık ve şeytanlıktan dolayı, ahlaksızlık ve zulme eğilimden dolayı, vicdansızlığından dolayı imansızlığa zorla giriyor.
Ahirete inanmamak vicdanla çelişen bir durum. Yani vicdana isyanla elde edilebilecek bir şey.
Kadın, mübarek, muhterem, müberra bir varlıktır. Allah’ın tecellisi olarak aşkla, tutkuyla sevilir. Ona şefkat duyulur, merhamet edilir, kadın korunup, kollanır öbür boyu. O Allah’ın bir emanetidir.
Genel kültürü gelişmiş her şeyi araştıran, muhakeme eden, yargılayan, ufku geniş, vicdanı hür, kendi hür gençlik Atatürk’ün hedefiydi. Bu, bizim de hedefimiz inşaAllah.
Kimi başı açık olur, kimi çarşaflı olur, kimi başörtülü olur, kimi denize girer. Herkes ayrı ayrı imtihan oluyor. Herkese saygı göstertmek durumundayız. Herkesi Müslüman kardeşimiz olarak görmek durumundayız.
Allah zengin güzelliği seviyor. Nerde fedakarlık? Nerde vefa? Bunlar olmazsa sevginin değeri az olur. Onun için Cenab-ı Allah İslam’ın hakimiyetini en son raddeye kadar erteliyor.
Kalitesiz bir sevgi olmamasını istiyor Allah. Bütün sistem onun üstüne kurulu şu an dünyada.
ALLAH’IN ZAYIF SEVİLMESİ CENAB-I ALLAH’IN ŞANINA YAKIŞMAZ. ALLAH’IN TUTKUYLA SEVİLMESİ GEREKİR. Onun için Allah Peygamberler yaratıyor, Mehdiler yaratıyor, veliler yaratıyor. Az sayıda ama o Allah için yeterli oluyor, beğeniyor Allah onu.
Çöllerde acılar, ızdıraplar çekerek sevdiğine kavuşmak isteyince tutkunun ruhu ortaya çıkıyor. Aşkın ruhu ortaya çıkmış oluyor. O zaman o inandırıcı ve doyurucu oluyor. Cenab-ı Allah’ın istediği de budur.
Aşk deyince ALLAH RIZASI İÇİN ŞAHSIN ÇEKTİĞİ ÇİLEYLE ORANTILI OLARAK SEVGİ DEĞER BULUYOR. Mesele Mecnun ve Leyla diyoruz. Orada çekilen çile esas oluyor. Mecnunla Leyla bir sarayda birbirini sevse kimseyi ilgilendirmez.
Düşünerek, karmaşık bir sistem içerisinde Allah’ı bularak, kararlı bir sevgiyle hiçbir şekilde bırakmayarak Allah’ı sevmek. İşte en beğendiği sevgi o Allah’ın. Mesela bela geliyor ama Allah’ı sevmeyi bırakmıyor, zorluk geliyor bırakmıyor, yaşlılık geliyor bırakmıyor, hastalanıyor bırakmıyor. O zaman sevginin kalitesi muazzam yükseliyor.
Allah, güzelliği seviyor, beğenilmeyi seviyor, sevmeyi ve sevilmeyi seviyor.