Dünyaya Marksist gözlükle bakanlar her şeyi o gözle değerlendiriyorlar ve asıl çözümü göremiyorlar. Çözüm, birlikte, bütünleşmededir.
Filistin, Darwinist dindar değil, gerçek dindar olmalı.
Dünyanın her yerinde, meseleleri tankla, topla, silahla halletmeye kalkmak nefret doğuruyor.
Şu an dünyada hem psikolojik hem sosyal hem de ekonomik kriz var. Allah Mehdiyetin dışında bir çözüm yolu olmadığını insanlara gösteriyor.
PKK kesintisiz propaganda yapıyor, bunun için sahte bilimi kullanıyor. Dünyanın her yerinde Marksist propagandaya devam ediyor. Dolayısıyla PKK’yla mücadelede, karşı bilimsel propaganda çok hayatidir.
Teröre karşı en mükemmel silahlanma, bilimle olan silahlanmadır. En mükemmel vuruş bilimle yapılan vuruştur. Yani okullarda her yerde, terörün kökeni olan Marksizme ve Darwinizm hurafesine, karşı bilimsel cevap verilmesidir. Fikren yenme olmadıktan sonra tankla topla, silahla bir netice alınmaz.
Cennetin önünde şu an incecik bir perde var, zar gibi bir perde. Azrail (as) çektiğinde kolundan girersin içeri.
Kadınlara makyajı yapan Allah’tır, makyajı yaratan da Allah’tır. Gözlerine sürmeyi çeken de Allah’tır. Dolayısıyla hanımlar güzel olacaklar. O zaman kendilerine daha çok manen o yönde bir güven ve neşe gelir. Etraflarına daha güzellik sunarlar. Hizmetleri daha güzel olur. Telif güçleri daha güzel olur. Öbür türlü morallerini olumsuz etkiler.
Bakımlı, güzel bir hanım her zaman etrafına neşe saçar ve göze de çok hoş görünür. Mühim olan onun iffetli olması. İffetli olduktan sonra, çiçekler de çok süslü, mis gibi de kokuyor.
Modern sahabe Müslümanlığı olsa bütün Avrupa İslam’ı kabul eder.
Gerçek kaliteli bir Müslüman’dan Avrupa niye rahatsız olsun? Müslüman’dan değil gaddardan, psikopattan çekiniyor. Yani namı diğer bağnazdan çekiniyor Avrupa.
Türkiye’nin yapacağı; coşkun bir şefkat, coşkun bir sevgi ve barış konusunda da çok kararlı bir millet olmamız. Dostluk konusunda çok kararlı bir millet olmamız. Çakallık yapanları da içimizde barındırmamamız. Mafyayı, çakalları, kadınları asıp kesenleri, zontaları, magandaları ilimle, sevgiyle, eğitimle terbiye edip kendi içimizde eritmemiz. TÜRKİYE O ZAMAN AVRUPA’NIN BAŞ TACI OLUR.
Sevgiye insanlar aç ve müştaklar. Sevgisizlikten kavrulmuş ota döndü insanların büyük bölümü. Bol bol su gibi sevgiyi verip, kalpleri ferahlandırmak lazım.
Hz. Mehdi (as) siyasete girmeyecektir. Hz. Mehdi (as) sevgiyle, kardeşlikle, barışla iç içe olan nur bir insandır. Manevi bir mürşittir. Yani manen ruhu doyuma ulaşmış, aşkı, muhabbeti öğreten bir öğretmendir evinden. Siyasete sevgiyi öğretir sadece.
Allah’ın emirlerini Hz. Mehdi (as) yerine getirecek. Dinde ayrılığa düşmeyi kaldıracak. Hz. Mehdi (as)’ın kendilerini çağırdığı şey, müşriklere ağır gelecek. Mehdi (as)’ı suçlayacaklar; şirkle, sapkınlıkla, mürtet olmakla suçlayacaklar. Fakat Hz. Mehdi (as) galip gelecek, inşaAllah.
Cennet bize hedef olarak gösterilmiştir. Dünyada da cenneti hedefleyeceğiz, ahirette de cenneti hedefleyeceğiz.
Müslüman’ın mutlaka bir ideali vardır, o da İttihad-ı İslam’dır. Bütün dünyaya İslam’ın hakim olması en büyük ülküdür. Bütün dünyanın savaştan, terörden, anarşiden, kargaşadan, zulümden beri olması, huzur içinde yaşaması, herkesin kardeş olması, silahların kalkması, dehşetin kalkması, dünyanın cennet gibi olması her Müslüman’ın ideali, ülküsüdür.
Hepimiz ülkücüyüz. Türk-İslam Birliğini savunan herkes ülkücüdür, herkes milliyetçidir. Atatürk de ülkücüydü.
Başbakan sabah orada, akşam burada, gecesi gündüzü yok. Sektirmeden devam ediyor. Özel güç verildiğinde, yol açıldığında, Allah’tan özel takat geldiğinde bu mümkün olur. Bu, Allah’ın gizli bir sırrı. Allah ona takat veriyor, ayaklarına derman veriyor.
Cennette tutku nasıl bir tutku biliyor musunuz? Dağı taşı yıkar, o kadar derin bir tutku. Hiç görülmemiş bir tutku var cennette, inşaAllah. Yani insanı eritir, o kadar mükemmel.
Seksen katrilyonuncu yaş günü, doksan katrilyonuncu yaş günü… Yaş günleri cennette ayrıdır. Dünya yaş günü gibi olmaz. Çünkü zaman bitmiyor. Yani yüz katrilyon sene geçiyor daha hiç başlamamış gibi oluyor. Sonsuzluğun ucu bucağı yok. Halbuki burada yetmiş sene, yetmiş saat gibi geçiyor. Anında bitiyor ömür, değil mi?