Münafık kelime dolandırıcısıdır. Sürekli kelimeleri yerinden oynatır ve sözleriyle sahtekarlık yapar. Yalan imalatçısıdır.
15 Temmuz darbe girişimi de bir münafık saldırısıdır. Münafık azgınlığı ve saldırganlığı çok psikopattır.
Münafıklar Kuran ayetiyle Kuran'a karşı mücadele ederler. Hep bir büyüklük isteği içindedirler. Hatta haşa Allah olmak isterler.
Kadını erkekleştirmek erkekleri de kadınlaştırmak şeytanın ahlakıdır ve İngiliz derin devletinin de felsefesidir.
Münafığın en hassas noktası kendisinin zeki, güzel, büyük olduğu yönünde övülmesidir. İngiliz derin devleti bunları överek kolayca beslenip kullanır.
Münafıklar çocuklar için de büyük felakete dönüşüyor. Yetimlere, öksüzlere bela oluyorlar ve bu çocuklara çok büyük zulmediyorlar. Münafık saldırısında çocukların korunması çok önemli konudur, çok dikkatli olmak lazım. Çünkü münafıkların çocuklara zulmü büyük olur.
Dikkat edilirse Müslümanların karşısındaki asıl güç münafıklardır. O yüzden münafıklara karşı ilmi mücadele çok önemlidir.
Neredeyse hiç Resulullah'tan, Kuran'dan bahsetmeyenler sürekli Rumiliği anlatıyorlar. Rumilik felsefesi dinsizlik felsefesidir. Rumilik felsefesi olarak eleştirdiğimiz Anadolu'daki Mevlevilik değil İngiliz derin devletinin telkin ettiği Darwinist dinsiz Rumiliktir.
Onca savaşın içine bizzat katılmasına rağmen Peygamberimiz (sav)'i şehit edememeleri Allah'ın koruması ve mucizelerinden biridir.
Atatürk cebinde Kuran taşıyan, her akşam Kuran okutan, Kuran'ı Türkçe'ye tercüme ettiren samimi bir dindardır.
Atatürk aklı başında, yiğit bir Osmanlı aslanıdır. Dindar bir insandır. Mücadelesi bağnazlığa karşı olmuştur.
Bazılarının İngiliz derin devleti diye bir şey yok demeleri, İngiliz derin devletinin varlığının bir nevi imzasıdır.
İran da Şiiler de Vahabiler de bizim canımız. Hepsi bizim tertemiz Müslüman kardeşimiz.
Münafıklar için entel görünmek çok önemli oluyor. Kuran'dan, İslam'dan, Peygamberimiz'den hiç bahsetmezler ama sapkın kitapları önerirler.
Münafığın konuştuğu her kelimeyi, yazdığı her cümleyi Allah yaratır. Akılsız olduğu için bu gerçeğin farkında değildir.
Münafık Müslümanların içinde yaşar ve öğrendiği her bilgiyi en küçük detayına kadar İngiliz derin devletine aktarır. İngiliz derin devleti münafıkları beslemek için çok büyük paralar harcamaz, çok az bir yemle bu tipleri hayvan gibi beslerler.
Münafık literatüründe uzun sadakat sözleri vardır. Şeytani eylemini yapmak için 10, 20, 30 yıl dahi beklerler.
Münafıkların derin yapılara karşı şeytani bir sadakati vardır. Bir gün gelecek İngiliz derin devletine tam hizmet edecekler diye beklerler.
Münafıkları besleyenler "çok zekisin, çok bilgilisin, çok önemlisin" gibi suni övgülerle hayvan besler gibi münafıkları yıllarca beslerler.
Münafık için övülmek çok önemlidir. O yüzden münafıkları besleyenler ahırda hayvan besler gibi sürekli övgüyle bunları beslerler.
Münafık zekayı kendine mahsus bir mülk zanneder. Allah'ın yarattığını bilmez. Oysa münafığın kullandığı zeka, şeytani bir zekadır.