Okullarda Darwinizm detaylarıyla anlatılsın; fakat cevabına hak tanınsın. Sadece fosilleri götürüp okulların önüne koyalım. Öğrenciler görsün. Bu kadar, başka bir şey istediğimiz yok. Proteinin bilimsel olarak tesadüfen oluşması mümkün değil, bu söylensin.
Kuran'ın hikmetinin anlaşılması için tertil üzerine okunması, yavaş yavaş okunması önemlidir.
Çok nadir seçilmiş insanlar, Allah tarafından özel ilham edilmiş ve Allah tarafından derin şekilde uyutulan insanlar Mehdi (as)’a yaklaşıyor. Kehf ehli gibi. Böyle bir kişi kaderinde olduğu için, istese de gidemez. Gerçek bir Mehdi talebesinin iradesi yetmez gitmeye. Ama öbürleri de istese de Hz. Mehdi (as) talebesi olamazlar.
Kehf Suresi doğrudan Mehdiyet'i anlatan bir suredir. Baştan sona kadar Mehdiyet'i anlatır. Ama sembollerle, sır anlatımlarla anlatır. Yani açık açık, aleni bir anlatım olmaz. Aklı olan, derinliği olan, tefekkür gücü olan oradaki sırları, o sembolleri çözer. Allah'ın dilemesiyle, Allah'ın ilham etmesiyle.
Cenab-ı Allah hayatı bir uyku halinde yaratıyor. O derin sırra Kuran işaret ediyor. İnsanlar dünyada uykuda olduklarını bilmiyorlar. Halbuki hepsi şu an bir rüya içerisindeler, rüya görüyorlar. Bir kısmı, mesela felsefe araştırmacıları bu gerçeği hayret ve dehşet içinde fark ediyorlar.
Küfürden kopmak, küfür kültüründen kopmak insanın beynini temiz, arı ve duru hale getirir. Birçok insan küfürden tam kopamaz. Yarı Müslümandır, yarı küfür içindedir. Küfrün kültürünü yaşar.
Fedakar olmamak çok büyük bir vicdansızlık, ahlaksızlıktır. Mesela ülkemize sığınan Suriyeli mazlumlar. Tabii ki o bize ekonomik bir yük getiriyor, zorluk getiriyor; feda olsun. Çoluk çocuk imha olacaklarına, işkence çekeceklerine, acı çekeceklerine, bizim paramızdan gitsin.
Mümin imanla yakışıklı oluyor, imtihanla güzel oluyor. İmtihan kalktı mı mümin mahvolur, Allah esirgesin. Yani hiçbir zorlukla karşılaşmıyorsa hiçbir sevap almıyor demektir. İmtihana geldik biz. Onun için Cenab-ı Allah, “Daha öncekilerin başına gelenler sizin başınıza gelmeden hemen cennete gireceğinizi mi sandınız?” diyor.
Peygamberimiz (sav) zamanında, sahabe zamanında mezhepler yoktu. Vahhabi, Sünni, Şii Müslümanlar yoktu. Kuran Müslümanlığı vardı.
Dünyadaki her devlet adamının Kuran'a uyması lazım. Makul ve tutarlı olması için. Bakın ülkelere, görüyorsunuz, kimi darbe yapıyor, kimi adamları götürüp asıyor. Büyük bölümü dengesiz. Halklara zulmediyorlar.
Kuran'ı baştan sona okuyup dikkatlice uygulayan insan çok akıllı olur. Bayağı tutarlı olur, konuştuğunda çok makul olur.
Kuran aklın kitabıdır aynı zamanda. Hem sevginin, hem de aklın kitabıdır. Kuran'a uyduğunda insan akıllı olur. Makul, dengeli olur.
Allah bir insanın göğsünü İslam'a açtığında hakikaten o insanın aklına nur geliyor, bedenine nur geliyor. Çok dengeli oluyor, makul birisi oluyor. Öbür türlü dengesiz oluyor. Tabii ender olarak yine sakin insanlar oluyor da. Ama çoğunluk dengesiz oluyor. Makul düşünemiyorlar.
Ayet söylüyoruz, “Allah Kuran'da böyle diyor” diyoruz. “Hocalar böyle demiyor” diyor. Sen niye Kuran'a güvenmiyorsun? Allah'ın Kitabına güvenmiyorsun. İlla atalarının dinini Kuran'da bulacak. Bulmazsa kabul etmiyor. Din doğrudan Kuran'dan öğrenilir. Atalardan öğrenilmez.
Hz. Mehdi (as)'ın bir başarısı diye bir konu yok. Tamamen Allah'ın yaratması var. Allah, Hz. Mehdi (as)'ı vesile ediyor. Yani hakimiyet ayrı yaratılır, Hz. Mehdi (as) ayrı yaratılır.
Hz. Mehdi (as)'ın bağımsız bir gücü yok. Tamamı Allah'a ait. Hz. İsa Mesih (as)'ın bağımsız bir gücü yok, tamamı Allah'a ait. İnsanlar bazen öyle şirk kafasında oluyorlar işte Hz. Mehdi (as)'da ayrı müstakil bir güç var zannediyorlar. Halbuki ilk nefesiyle son nefesi, hepsi belli.
Bütün dünyada ezan okunması lazım. Amerika’da, Avrupa’da. Bereket gelir ülkelere, üstlerindeki uğursuzluk gider. Mesela New York’ta ezan okunsa bet bereket sarar şehri.
Otobanı belediye yapmaz, Allah yapar. Kafanın içinde o yol. Beyninin içinde görüyorsun sen yolu. Arabaya bindin mi sürekli yol görüntüsü akıyor beyninin içinde. O zaman kim yaratmış? Allah yaratmış. Bilimsel bir gerçektir bu.
Ayetlerden gördüğümüz, tebliğ yapıldığında Firavun'un bile iman etmesi ihtimali var. O zaman komüniste de, PKK'lıya da, ateiste de artık kim varsa hepsine tebliğ yapılması gerekir. Nasıl? Halim, nezaketli ve saygılı bir üslupla.
Sabah namazına nasıl kalkacak, onun derdine düşüyor. Sürekli yakınıyorlar, “Nasıl kalkacağız?” diye. Sabah size 5 bin lira vereceğiz karşılıksız desen sabaha kadar uyumaz. Elli kere yüzünü yıkayacaksın, elli kere kolunu yıkayacaksın desen, elli kere de ayağını yıkayacaksın, her sabah 5 bin lira alacaksın desen milyonlarca insan sıraya girer. Bak Allah sonsuz cennet vaadediyor, inanmadığı için yapmıyor. İnansa yapar.
Allah'ı zikretmekte gevşek davranmak haram bir fiildir. Bütün İslam aleminde bu bela var. Tebliğe gerek duymuyorlar. “Diyanet İşleri Başkanlığı yapıyor zaten” diyor, “Biz niye yapalım?” diyorlar. Tebliğ her Müslümana farzdır.