PKK’nın dağda verdiği eğitimlerine karşılık, bizim gençliğimizin de mutlaka politik, siyasi eğitimden geçirilmesi; vatan, millet sevgisinin pekiştiği, bölünmeye karşı kararlı, Darwinizm'e materyalizme karşı, komünist tehlikeyi çok iyi bilen, komünizme nasıl cevap verileceğini bilen, PKK'nın Stalinist teorisini yerle bir edecek donanıma sahip, bölünmeye karşı her türlü bilgiyle teçhiz edilmiş, siyasi-politik kültürü yüksek gençler olarak yetiştirilmeleri lazım.
PKK’lılar hem siyasi eğitim alıyorlar hem politik bilgilendirmeye tabi tutuyorlar. Güneydoğu'da büyük bir Kürdistan kurmanın hayalindeler. Bizim gençliğimizin de büyük bir bölümü evlilik hazırlıklarında, bir kısmı zengin olmanın peşinde.
Alevi kardeşlerimiz efendiler efendisi, bayağı güzel ahlaklılar, çok nezihler. Çok dışa dönüktürler, bağnazlığa karşıdırlar, sevgi doludurlar nezaketlidirler, çok efendidirler, çok olgundurlar, ariftirler.
Güneydoğu gittikten sonra şehit vermemeyle övünmenin bir alemi yok. Tek şehit verelim, hepimiz şehit olalım ama bu vatan bölünmesin. Şehitlik büyük bir mertebedir, nimettir.
Yobazda, bağnazda bir gün bir estetikten sevgiden bahseden bir yazı bulamazsınız, bir gün. Tek bir gün sevgiden bahsetmezler. Sevgi ağırlarına gider.
Yobaza bakın, Allah ondan nimeti çekip almıştır. Yobaz sürünen adamdır, fakirleri tenzih ediyorum. Mesela fakir olur bakımlı, temiz, güzel olur. Ama yobazlığından kaynaklanan nimet alınması yobazlarda nasıl görülüyor? Kirli ve itici olmalarıyla, çirkinlikleriyle görülüyor.
Estetiğin, güzelliğin sahipleri dünyaya hakim olur. Kadınları sevenler dünyaya hakim olur. Bağnazlıkla çok güzel netice alınır zannediyor. Bağnazlıkla hiçbir yere varamazsın.
Müslüman Kuran’a tam sarılsa, Kuran’a göre hareket etmiş olsa meydana gelecek güzellik zaten insanı hipnotize eder. Her insan öyle bir hayat yaşamak ister.
Nasıl Allah’ı zikretmek bir kere olmuyor; sevgi sözcükleri de öyle, defalarca tekrar edilir. O insanın kalbinde ferahlık meydana getirir. Sevgiyi artırır, kalbi açar.
Güzel sözde iktisat olmaz. Mükerrer de olabilir. Sevgi zaten mükerrerdir. Tekrar tekrar söylenmesi gerekir. Mesela “seni seviyorum” ömürde bir kere söylenmez, defalarca söylenir.
İnsanlar sevgiyi nerede görürse o tarafa dönerler. Sevgi dünyanın en büyük nimetidir, en büyük gücüdür.
Din siyasete hizmet etmez, siyaset dine hizmet eder. Biz siyaseti dine hizmet ettiriyoruz. Siyaset sadece bir hizmetçidir. Din; Allah’ın kanunudur. İstesin veya istemesin herkes dine hizmet eder.
Nefis, kıskançlık ve bencillik sonucunda vücuda anormal eylemler yaptırıyor. Hiçbir şey olmaz zannediyor. Olur, oluyor. Çökertir adamı. Bu intihar edenlerin itici gücü nefistir. Onları delirtip intihara çekiyor. Cinayette de nefse uyduğu için cinayet işliyor.
Önce nefse saldırgan, anormal yanlış duyguları Allah veriyor ama ondan korunacak yolları da Kuran’ın çizgisiyle gösteriyor. İmtihanın sistemi bunun üstüne oturuyor zaten. Nefsi son derece tehlikeli görüp son derece uyanık ve dikkatli olmak gerekir. Her şeyde Allah’ın rızasının en çoğu nedir, onu arayacağız.
Nefis hakkında olumlu çalışma yapılmaz. Temize çıkarılmaz nefis. Kesintisiz kötülüğü emreden bir güç insanın ruhunda aktif olarak hareket halinde.
Nefse insanlar önem vermiyorlar. Hâlbuki nefis insanın içine konulmuş özel bir güç, negatif bir güç. Allah vermesin insanı delirtir, cinayete sevk edebilir, intihara sevk edebilir. Bütün bu felaketler belalar hep nefsin etkisiyle oluyor. Hiçbir şey olmayacak zannediyor. Olur, seni alır sürükler, boğar nefis.
Müslüman'ın duaya kendini iyice vermesi lazım. Ama yorucu dua olmaz. Kur'an'da dualara bakın. Hep kısadır peygamberlerin duası. "Rabbim ilmimi artır." (Taha Suresi, 114) Bu kadar. Kısa fakat sık. "Rabbim beni doğru yoldan ayırma." diyor. "Salih ameller işlememi nasip et."
Dua çok önemli. Azabı ne engelliyor? Dua. Müslüman'ın duaya ihtiyacı var. Mesela konuşma yapacak; "Ya Rabbi beni güzel konuştur" diyecek Müslüman. Yemek yiyecek; "Ya Rabbi bana bu yiyeceklerden lezzet almayı ve bunların bana şifa olmasını nasip et. Bana hamd etmeyi nasip et." diyecek.
Allah legal yaşayanları sever, doğru yaşayanı sever. Çünkü illegal yaşayanın yüzünden nur gidiyor. Aklı gider, basireti, feraseti kapanır. Dengeli olmaz. Dürüst insan dengeli olur.
Vicdanın sesi bir nevi vahiydir. İnsan bu vahye uyarsa doğru hareket ediyor, uymazsa yanlış hareket ediyor.
Miraç denilen 3. boyuttan 4. boyuta geçiştir. Boyutlar vardır evrende. Biz üç boyutlu bir evrendeyiz. 4. boyut var, şu an onu göremiyoruz. 4. boyuttakiler bizi görürler. Melekler, cinler bizi şu an izliyor. Ama biz onları izleyemeyiz. Bizim onları görebilmemiz için nur olmamız lazım. Peygamberimiz (sav) de nur olmuş görmüştür.