Suni Mehdilik hareketlerinin hepsi yıkılır. Çünkü bu, Mehdiyet’le alay demektir. Allah başına geçirir. Her suni Mehdi adayı hezimetle netice alır.
Eğlence, İslam, Kuran, yemek-içmek, her şey; hayat tek bir bütündür. İslam'dan ayrı olan bir hayat yoktur. Yani "bir kısmı İslami, bir kısmı İslami olmayan" olmaz. Her nefesinde İslam vardır; eğlenirken, gülerken, uyumada, yatmada, kalkmada; aklına gelen her yerde İslam vardır. İslam'ın olmadığı bir yer gaflet demektir, perişanlık demektir.
Biz son derece modern bir ülke olursak, çok aydın bir ülke olursak, kadın haklarında en ileri dereceye gelirsek, bilimde, sanatta, estetikte, kalitede seçkin olursak dünyanın en güçlü ülkesi oluruz. Ama öbür türlü Ortadoğu çizgisinde kalan bir ülke olacağız, gelen vurur giden vurur, mahvoluruz Allah esirgesin.
İman zafiyetinde kişi duyarsız olur. İslam’ı yayma heyecanı olmaz. Allah’tan korkma gücü olmaz. Kendi çıkarının, kendi dertlerinin peşinde olur. Bu büyük bir felakettir.
İnsanların imanı zayıf olunca Fas’ta, Tunus’ta, Cezayir’de, Libya’da Müslümanların öldürülmesi, ezilmesi, Darwinist eğitim verilmesi onu ilgilendirmiyor. O sadece içgüdülerle hareket ediyor. Nerede düğün var, ona bakıyor. Nerede eğlence var, nerede keyif yapabilir, yani macera peşinde oluyor. İman zafiyetinin en büyük felaketi bu duyarsızlık.
İngilizler Osmanlı'yı yıkmak için Darwinizm'i ortaya çıkardılar ve akıl almaz bir darbe vurdular. Bütün dünyayı felâketin içine sürüklediler, paramparça ettiler, mahvoldu dünya. Hem 1. Dünya Savaşı çıktı hem 2. Dünya Savaşı çıktı. İki savaşın da temelinde Darwinizm vardır. Çünkü Marksist düşünce, faşist düşünce her ikisi de Darwinizm kökenli felsefedir.
PKK’nın gelişme sebebi Darwinizm’dir, askerimizin polisimizin şehit edilmesinin en temelinde yine Darwinizm vardır. Bütün hastalığın kökeni budur.
Darwinist-materyalist eğitimde Allah inkar ediliyor, peygamberlerin tamamı inkar ediliyor. Cennet, cehennem, yaratılış inkar ediliyor. Haşa, Allah'ın gücü sıfır olarak görülüyor ve bu bilim adına yapılıyor. Hükümet buna aracı olmasın, Darwinist-materyalist eğitimi hemen durdursun.
Kabir azabı diye bir şey yok. Öldüğünde başka bir boyuta geçersin. Öldüğün anda sana mümin olduğun hemen hissettirilir, hemen anlarsın. O duyduğun huzurdan, rahatlıktan hemen anlarsın. Bir de Allah kuluna zulmetmez, öyle bir şey yok. Haşa, Allah öyle adaletsiz zulüm anlayışında değildir. Sonsuz akıldır, sonsuz merhamettir.
Ben size önemli bir sır vereyim, bu sırrı ömür boyu unutmayın: Allah samimi, şuur sahibi bir mümini hiçbir şekilde cehenneme koymaz ve öyle bir kişi hiçbir şekilde azap çekmez. Allah yolunda samimi kararlı mücadele ederse, dünyada da ömrü boyunca cehennem gibi bir ortam dahi olsa, Allah o kişiyi cennet gibi yaşatır. Allah’ın gücünün müthiş bir göstergesidir bu.
Türkiye sonunda dünyanın en modern ülkelerinden birisi olacak. Bağnazlık kalmayacak, dekolte giyinen hanımlar da olacak, çarşaflı olan da olacak, şehirler Paris’ten, Londra’dan çok daha güzel olacak; Diyarbakır, Siirt her yer. Müthiş azmimiz var, gücümüz var, aklımız var, imkanımız var. Bunların hepsini yapacağız.
Yüz binlerce şehit verdik, gerekirse yüz binlerce şehit yine veririz. Ama Allah’a, Kuran'a, vatana, millete, bayrağa laf söyletmeyiz, inşaAllah.
Birçok yerde kum gibi bağnaz kaynıyor. Bunlara yüz vermemek lazım. Bunlar Türk Milletini yok olmaya götürebilecek gücün temel temsilcileri, bunun farkında bile değiller. Bırakılsa hem kendilerini helak edecekler hem Türk milletini helak edecekler. Kendi halinde bağnaz insanlardan bahsetmiyorum, bağnaz zihniyetin aktif olarak savunuculuğunu yapanlara sözüm. İngiliz derin devletinin siyaseti, bunlara yatırım üstüne kurulu.
Türkiye’ye, Türklere yapılan oyun, Türkiye’nin çok modern, çok kaliteli, kadın haklarına önem veren, sanata bilime değer veren yapısıyla bozulabilir. Onun dışında bu oyun tıkır tıkır işliyor gibi görülüyor; Türkiye bağnazlığın karanlığına doğru çekiliyor.
Bağnazlıkta kadın düşmanlığı devreye giriyor, kadın zıtlığı meydana geliyor, sanat, bilim, estetik kalkıyor. Gelenekçi Ortodoks tutucu sistem hakim oluyor. Ve sonra da o devlet millet yıkılıyor. Bu İngiliz derin devletinin gizli bir siyasetidir. Bu siyaseti sanatla, bilimle, estetikle, güzellikle, kaliteyle, Avrupai olmanın da üstünde çok kaliteli olarak kırabiliriz.
Bağnazlık, İngiliz derin devletinin politikası sonucu elde ediliyor. Bir ülkeyi yok etmek için bağnaz hale getirmek yeterli. Ondan sonra, o devlet zaten kendiliğinden yıkılıyor.
Telsiz, cep telefonu, görüntü teknolojisi, internet hepsi Mehdiyet için. Cenab-ı Allah millet eğlensin diye yapmadı; İslam dünyaya kolayca hakim olsun diye yaptı.
Güneydoğu’da kardeşlerimiz çile çekiyorlar, Allah’ın izniyle bol bol sevabını alıyorlar, inşaAllah. Biraz sabırlı olsunlar. Devletimiz Güneydoğu’ya çok iyi yardım etsin. Özellikle yiyecek, giyecek yardımı. Büyük fabrikalar; tatlı fabrikaları, şeker fabrikaları, yağ fabrikaları Güneydoğu’ya bir kontenjan ayırsınlar, çok büyük sevap olur.
Bağnazlıkta evler kalitesiz olur, arabalar kalitesiz olur, sokaklar kalitesiz olur. Akılalmaz bir yozluk her yeri sarar. Kumaşların kalitesi bozulur, resmin kalitesi bozulur, yiyeceklerin kalitesi bozulur, her şey kütleşir. Bağnazlık kütlüğü, kalitesizliği savunuyor. Büyük bir tehlike bu. Buna karşı çok dikkatli olmak lazım.
Bağnazlığın ölçüsü yok, sınırı da yok, çığ gibidir; küçük başlar, büyür, gelişir ve insanları yutar ezer. Mısır’da öyle oldu, Suriye’de öyle oldu, Libya’da öyle oldu. Sadece adam öldürmeyi isteyen insanlar gelişir. Ölmeyi ve öldürmeyi isteyen insanlar gelişir. Bu yönüyle çok tehlikeli.
Biz samimi davranmakla mükellefiz. Allah samimi olanlara cehennem içinde cennet yaratır. Müslümanları hiç ummadığı yerden rızıklandırır. Bunların hepsi gizli birer Kuran mucizesidir. İman ehli bunu anlar, Allah'ın gizli işaretlerini görür ama gaflet ehli bunları görmez.