Alıntılar
Bazı insanlar gelenekçi İslam'ı tanıdıkları için Kuran'ın yeterli olduğunu duyduklarında, Kuran'daki özgürlüğü tanıdıklarında şaşırıyorlar. İslam'da müzik, dans, sanat olmaz, Müslüman dediğin sürekli ağlar, bakımsız olur, fakir yaşar, içine kapalıdır diye biliyorlar. Müslümanların coşkulu bir hayatı olması, güzel, bakımlı, zengin olmaları bu insanları şaşırtıyor. Zenginliğin, güzelliğin ve neşenin sadece küfrün hakkı olduğunu, Müslümanın dünyada süründüğünü, güzelliklere ancak cennette kavuşacağını sanıyorlar. Oysa Allah tüm nimetleri müminler için yaratmıştır. Küfür zengin olduğunda hiç kimse bu nasıl oluyor diye sormuyor. Mümin zengin olduğunda bu nasıl olur diye yadırgıyorlar. Dünyadaki tüm güzellikler Araf Suresi 32. ayette bildirildiği gibi " "Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır." Bir çok evlilikte esas, karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma derneği gibi, şirket tarzı bir yapı oluyor. Birbirlerini maddi yönden desteklemek, koruyup kollamak, iki tarafın imkanlarını karşılıklı iyi değerlendirme tarzında ve tamamen mantığa dayalı oluyor. Bu mantığın bir adı da oluyor, adına sevgi diyorlar. Sevgi demeseler ayıp olacağı için bu kılıfın ardında yaşanıyor her şey. Adeta bir şirket dayanışması söz konusu oluyor. İyi bir şirket ortağı bulabilmek için de okuyor, eğitim alıyor, dil öğreniyor, iyi bir işe girmeye çalışıyor, araba ediniyor vs. Kibar taktiklerle iki taraf da birbirine mal kaptırmamaya çalışıyor. Gerçek sevgide mantık değil vicdan ölçüdür. Sadece Allah’ın rızası, rahmeti ve cennetine göre hareket edilir. Allah sevgisi en hayati konudur. Allah’ı sevmekteki esas konu insanın kendisini sıkmamasıdır. İnsanlar şirke akıl almaz eğilimlidir. Şirke karşı beyni sürekli muhafaza altında tutmak, çok samimi olmak lazım. Dikkat şirk konusunda olmalı. Samimiyet de zevklidir, enerji gerektirmez. Samimiyet dünyanın en tatlı, en zevkli nimetlerinden birisidir. Allah sevgisi insanların bir kısmında eksik olduğu için insanların birbirine sevgisi de düşük oluyor. Yerine hasetlik, kin, nefret, öfke geliyor. Doğrudan Allah’ı çok sevseler insanların şu an dünyada yaşadıkları hayat bambaşka olur, dünya alenen cennet gibi çok rahat edecekleri bir yer olur. Dünya çapında bir çok insan Allah’a karşı nankör olduğu için, Allah da onları sezdirmeden eziyor. Onlar kendilerince Allah’ı kandırdıklarını sanıyorlar, Allah ise onları sezdirmeden eziyor. Tüm güzelliklerin tek kaynağı Allah’tır. Sevginin tek kaynağı Allah’tır. Çocuğunu, karısını, kedisini, kuşunu çok sevdiğinde Allah’ı sevdiğini bilmiyor bir çok insan. Görüntünün tamamı Allah’a aittir. Dünyaya geldiğimizde ne olduğumuzu anlamaya çalışırız. Bu görüntü ne, bu ses ne, dokunma nasıl oluyor, bunları kim bize gösteriyor, kim duyuruyor, bu duyguları alan varlık kim? Uçsuz bucaksız uzayda neden varız? Bunu düşündüğümüzde hemen Yaratıcı’nın farkına varırız. O zaman Yaratıcı’nın bizden ne istediğini düşünürüz. Bu kadar emek, bu kadar ilgi, bu kadar muazzam ve ince mühendislik, bu kadar detay neden var? İmtihan diyoruz, peki imtihan olan insan neden imtihan olur? “İyi olduğu anlaşılır gidip cennette oturur.” Bu değil. Kuran’ı incelediğimizde sevginin dışında bir amaç olmadığını görüyoruz. Deccaller, firavunlar, iyilikler, kötülükler, güzellikler, imtihanlar, acılar bunların hepsinin gayesinin saf sevgi olduğunu görüyoruz. O zaman biz de tüm insanların dünyada sevgiyi, saf ve gerçek sevgiyi yaşamasını istiyoruz. Allah’ın da insanları sevmesini istiyoruz. Buna rıza denir; Allah’ın rızası. Allah’ın rızasını kazanmak Allah’ın sevgisini kazanmaktır. Hayatın tüm amacı sevgiyi kazanmaktır. Ahirette müminlere Allah “Benden razı oldunuz mu?” diye soruyor. Ana soru bu. Niye okuyorsun; Allah rızası için. Niye evleniyorsun; Allah rızası için. Niye çalışıyorsun; Allah rızası için. Niye güzel ahlak gösteriyorsun; Allah rızası için. Bir tane hedef var Allah’ın sevgisi. Allah’ın rızasını kazanmak amacı Allah’ın sevgisini kazanmaktır. Münafığın her hali Allah tarafından kuşatılmıştır. Allah münafığa dünyada tuzak kurar. Bu tuzak, müminler için bir cennet nimetidir. Allah sadece denizle, ovayla, güzellikle nimet sunmaz. Yiğitlikle de nimet sunar. Münafığa tuzak kurar bu da bir nimettir. Bu tuzak şöyledir: Allah münafığı alır önce müminlerin arasına getirir, gençliğini burada geçirtir. Münafık 20 ile 40 yaş arasını Müslümanların arasında geçirir. Maddi manevi tüm hayatını İslam için geçirmiş olur. Müslümanlardan ayrılınca onu geri almak ister ama geri imkanı artık yoktur. Allah tüm gençliklerini ellerinden almıştır. Allah basiretini kapatıp 10-20 yıl hizmet ettirir, sonra münafık mal ve itibar hırsına kapılır. Allah münafığa bol miktarda mal ve makam verir. Profesörlük, tüccarlık, zenginlik verir. Ama yaşı 40-50’ye gelmiştir. Türkiye’de yaş ortalaması 65. Allah münafığa ne kadar süre vermiş oluyor, en fazla 10-15 yıl. Münafık malı deli gibi yığmıştır, o malı yemesi için baya bir ömre ihtiyacı vardır ama o ömür elinde yoktur. Yatı almış, katları almış, mallarını biriktirmiş, geride bırakılacak gibi değil çok fazla şey biriktirmiştir ama idam fermanı da Allah tarafından kesilmiştir. Tak tak her dakika ölüme gittiğini bilir. 15 sene, 14 sene, 13 sene her geçen senenin tik tak tik tak diye sesleri kulağına geldikçe münafık delirir. Ama yapabileceği hiçbir şey de yoktur. Sonunda da “Hadi biz seni alalım” der ölüm melekleri ve ağzını burnunu kırarak canını alır. Münafığın tüm emeği ise burada kalır. Münafık malını yiyemez. Evleri, arabaları, mücevherleri, elbiseleri her şeyi geride kalır. Ama en önemlisi Müslümanlara hizmet edip bıraktıkları kalır. Münafığın elinde sadece o malı elde etmek için süründüğü, iğrenç bir hayat ve sonunda da azap vardır. Müslümanda ise ömür uzun olur. Müslümanda mal yığma olmadığı için o anda o malın hakkını verir. Mümin hırslı olmadığı için dünyayı hep güzel yaşar. Mümin tevekkülle, gayet sakin, Allah’ın verdiği bereketle çok iyi yaşar. Münafık ise eşşek gibi hırsla çalışır ama çalıştıkça çöker, çünkü o hırs onu çökertir. “Libya’nın dörtte biri benim, Tunus’un yarısı benim” diye kendini kandırmaya çalışır ama elinde o malı yiyecek gençlik kalmamıştır. Gençliği müminlere hizmetle geçmiştir. Üstelik o malı elde etmeye çalışırken yaşadığı hırs ruh ve beden sağlığını da tamamen bozar, iyice çökertir ve çürütür. Münafık ömrü boyunca çalışıp çabalar ama hepsi boşa gider. Bu, Allah’ın münafığa en büyük tuzağıdır. Dolayısıyla münafıklar enayiliklerine kerizliklerine doymasınlar. Sürünüyorlar sürünmeye devam edecekler Müminler de keyif içinde yaşamaya devam edecekler.