Alıntılar
Kuran’da çok fazladır bakma bozukluğuna dikkat çekme. Allah hep münafıkların gözlerinde bozulmayla alamet oluştuğunu söylüyor. Nasıl bir bakma? Gözleri dönüyor, üstüne baygınlık çökmüş gibi. Yani gözünün feri gitmiş, ölü gibi bakıyor. Hayvan gibi, ölü bir hayvan gibi, anlamsız, boş, mahvolmuş bir bakış. İçi boş, kof bir bakış. İnsana benzemiyor. Üstüne baygınlık çöken kimsenin bakışı nasıl olur? Şuursuz olur bakış. Anlamsız olur, dikkat olmaz, teksif olmuş bir bakış olmaz. Öküz gibi bakar, anlamsızdır. Münafık, Kuran’la Peygamber (sav)’i kendince kandırmaya çalışıyor. Diyor ki “Allah ayette ailenizi koruyun demiyor mu?” diyor, “Ticaret helal yol olarak gösteriliyor, ben bunu yapıyorum” diyor. Tamam da, her şeyde Allah’ın rızasının en çoğunu araman lazım, dürüst ve samimi olman lazım. Orada Müslüman hanımlar, mazlum Müslümanlar şehit ediliyorlar, sen ticaretten bahsediyorsun. Haysiyetsizlik yapma, aklını başına al, deliliği bırak. Orada adam öldürülüyor, Müslümanlar şehit ediliyor, senin ticaretin daha mı önemli, bu kadar mı akılsızsın? Bazı insanların bilinç altında din için acı çekmek gerekir, gülmemek, eğlenmemek gerekir, yoksa cennete gidemezsin mantığı vardır. Buna göre “din içinden çıkılmayacak şekilde zor olmalı ki dinde iyi yol alabilesin” mantığı hakimdir. Bu binlerce yıllık eski bir düşüncedir. Oysa İslam dinleri hep cennet özgürlüğünü getirir. Hz. İbrahim’in getirdiği din de Hz. Süleyman’ın getirdiği din de Peygamberimiz (sav)’in getirdiği din de hep cennet ruhu, cennet özgürlüğü, cennet güzelliği, cennet kalitesi, cennet neşesi getirir. Münafık sistemler de cehennem açmazı, cehennem nimetsizliği, cehennem azabı getirir. Peygamberimiz (sav) Kuran ile birlikte alabildiğine özgürlüğü tanıdı ve insanlara anlattı. Allah, insanların kalbinde istedikleri özgürlüğü Kuran ile helal kıldı. İnsanların üzerindeki baskıları kaldırdı. Kuran ile birlikte peş peşe özgürlük emirleri geliyor. Allah insanların üzerindeki ağır zincirleri kaldırıyor. Özgürlük arttıkça münafıklar hem bu özgürlüğü çok kıskanıyorlar hem de halka karşı kendilerinin avantaj elde ettiklerini düşünüyorlar. “Biz daha muhafazakarız, onlar (Peygamber ve sahabe) ise dini daha kolay yaşıyor, dinimizi değiştiriyorlar” diye insanları etkilemeye çalışıyorlar. Münafıkların tüm konuları Peygamber’in dini nasıl yaşadığına dair kendilerince eleştiriler oluyor. Peygamber’e haşa güvenmediklerini her sözleriyle belirtiyorlar. Allah’ın Peygambere bildirdiği her özgürlük hükmünü şüpheyle karşılıyorlar. Bu alçak ve hain zihniyette olanlar Peygamberimiz (sav)’in vefatından sonra güçlendiler ve Ortodoks İslam anlayışının temelini oluşturdular. Kadının aşağılanması, kadının şeytan gibi olduğu, kadının dövülmesi gerektiği gibi dehşet verici yorumları İslam gibi dine eklediler. Sonra gelen Müslümanlar da bilmeden bunları sanki Allah’ın hükmüymüş gibi sahiplendiler. O günden bu vakte kadar gelen bu yanlışı Kuran’da anlatılan gerçek Müslümanlığı anlatarak düzelteceğiz inşaAllah. Münafık pisboğazdır. Allah'ın nimetlerine şükretmez, hep nankörlük içindedir ve hep daha fazlasını ister. (Bakara Suresi, 61: Siz (ise şöyle) demiştiniz: "Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız, Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarmısak, mercimek ve soğan çıkarsın." (O zaman Musa:) "Hayırlı olanı, şu değersiz şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? (Öyleyse) Mısır'a inin, çünkü (orada) kendiniz için istediğiniz vardır" demişti. Onların üzerine horluk ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Allah'tan bir gazaba uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah'ın ayetlerini tanımazlıkları ve peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi. (Yine) bu, isyan etmelerinden ve sınırı çiğnemelerindendi.)