Alıntılar
Kuran'da istenenler çok azdır. Namaz çok kısaca açıklanmıştır, oruç kısaca açıklanmıştır, zekat kısaca açıklanmıştır. Merhametli olun, şefkatli olun, yalan söylemeyin, doğru olun. İyi niyetli olun, birbirinizi sevin. Allah'ı çok sevin. Birbirinize yardımcı olun, mal hırsınız olmasın; mal Allah'ındır. Çok kısadır. Onun dışında hep kafirlerin pislikleri, küfrün, tuğyanın, ehli dalaletin densizlikleri ve bunlara verilen cevaplar vardır. TÜRKİYE, BU HAYIRLI İŞLERİN, AHİR ZAMANDAKİ ZOR İMTİHANLARIN KİLİT NOKTASIDIR. EN ZİYADE ACILARIN YAŞANDIĞI, ZORLUKLARIN YAŞANDIĞI, GERİLİMİN YAŞANDIĞI YERDİR. Her gün, sık sık duyuyoruz; şehit cenazeleri geliyor, polis ızdırap içinde olabiliyor, asker zorluk içinde oluyor, memurlar ızdırap içinde oluyor. Yargıda sorunlar var, birçok yerde bayağı problemler oluyor. Ama bunlar bir toplumun olgunlaşması için, insanların olgunlaşması, daha iyi olması için şart, başka türlü olmuyor. Bizim gençlerimizin epey bir bölümünü köşe dönmeci olarak yetiştiriyorlar. İşte evlensin, işine gücüne baksın, iyi bir arabası olsun, keyifli yaşasın. Ama PKK'nın ideolojisinde Stalinizm’i bir an önce hâkim etmek, Orta Doğu’yu komünist, Marksist, Leninist düşünce etrafında birleştirmek, Proletarya Diktatörlüğü’nü kurmak. Bunun için de adamlar dağlarda yatıyorlar. Evlenme, şu bu falan hiçbir şekilde düşünmüyorlar. Birçoğu üniversite terk, okullarını da bırakıyorlar, sadece bu gayeye matuf bir hayat geliştiriyorlar. Gece gündüz okuyorlar, bilgilerini artırıyorlar. İnsanların çoğu işlevselliği esas alıyor. Giyim zevki, kalite, sanat, güzellik arayışı neredeyse hiç olmuyor. Bu vahim bir durumdur. Çoğu insan arasında güzelliği öldürme anlayışı gelişmiş durumda. Güzelliği isteyeni ve bakımlı olanı suçlu gibi görüyorlar, öte yandan güzelliği takdir edecek, beğenecek kimseleri de olmuyor. O zaman gelişmek, iyi olmak, güzelleşmek için hiç çaba göstermiyorlar. İyilik, güzellik, sanat, neşe, sevgi, klaslık hayatlarından çıktığında ise boğucu, şizoid, bencil ve içine kapalı bir yapı gelişiyor. Resulullah dönemindeki münafıkları inceledikçe Peygamberimiz’in sevabının ne kadar büyük olduğunu daha iyi görüyoruz. 300 münafık çıkıyor, Müslümanları savaşın ortasında bırakıp geri dönüyorlar. Tarih boyunca münafık karakteri hep aynı olmuştur. Münafık zihniyeti; Züppe, ukala, haris, kahpe, kalleş, sinsi, pis, gizlide daha pis, deccaliyetle iş birliği yapan, yalancı, şaki karakterli, insanlardan nefret eden, güzel olan her şeye karşı olan, kötü olan her şeyi seven, homoseksüelliği destekleyen, Müslümanların doğru yolunu kesmeye çalışan alçak bir mantıktır. Münafık, Kuran’la Peygamber (sav)’i kendince kandırmaya çalışıyor. Diyor ki “Allah ayette ailenizi koruyun demiyor mu?” diyor, “Ticaret helal yol olarak gösteriliyor, ben bunu yapıyorum” diyor. Tamam da, her şeyde Allah’ın rızasının en çoğunu araman lazım, dürüst ve samimi olman lazım. Orada Müslüman hanımlar, mazlum Müslümanlar şehit ediliyorlar, sen ticaretten bahsediyorsun. Haysiyetsizlik yapma, aklını başına al, deliliği bırak. Orada adam öldürülüyor, Müslümanlar şehit ediliyor, senin ticaretin daha mı önemli, bu kadar mı akılsızsın? Dünyaya geldiğimizde ne olduğumuzu anlamaya çalışırız. Bu görüntü ne, bu ses ne, dokunma nasıl oluyor, bunları kim bize gösteriyor, kim duyuruyor, bu duyguları alan varlık kim? Uçsuz bucaksız uzayda neden varız? Bunu düşündüğümüzde hemen Yaratıcı’nın farkına varırız. O zaman Yaratıcı’nın bizden ne istediğini düşünürüz. Bu kadar emek, bu kadar ilgi, bu kadar muazzam ve ince mühendislik, bu kadar detay neden var? İmtihan diyoruz, peki imtihan olan insan neden imtihan olur? “İyi olduğu anlaşılır gidip cennette oturur.” Bu değil. Kuran’ı incelediğimizde sevginin dışında bir amaç olmadığını görüyoruz. Deccaller, firavunlar, iyilikler, kötülükler, güzellikler, imtihanlar, acılar bunların hepsinin gayesinin saf sevgi olduğunu görüyoruz. O zaman biz de tüm insanların dünyada sevgiyi, saf ve gerçek sevgiyi yaşamasını istiyoruz. Allah’ın da insanları sevmesini istiyoruz. Buna rıza denir; Allah’ın rızası. Allah’ın rızasını kazanmak Allah’ın sevgisini kazanmaktır. Hayatın tüm amacı sevgiyi kazanmaktır. Ahirette müminlere Allah “Benden razı oldunuz mu?” diye soruyor. Ana soru bu. Niye okuyorsun; Allah rızası için. Niye evleniyorsun; Allah rızası için. Niye çalışıyorsun; Allah rızası için. Niye güzel ahlak gösteriyorsun; Allah rızası için. Bir tane hedef var Allah’ın sevgisi. Allah’ın rızasını kazanmak amacı Allah’ın sevgisini kazanmaktır. Münafık kendini başı boş zanneder. Her adımının Allah’ın yaratmasıyla olduğunu anlamaz. Münafık, Müslümanların elektrik süpürgesi gibidir. Müslümanın yanında ne kadar pislik varsa süpürüp alır. Ne kadar alçak, karaktersiz, haysiyetsiz, akılsız, her şeyden şüphelenen ruh hastası varsa münafık toplar, yanına götürür. Ahmak olduğu için kendi yanına yeni pislikler gelmesine sevinir. Pislikleri toplar gider en içine oturur, “ne çok pislik var” diye de ahmakça sevinir. Tam bir lağım vidanjörü gibi çalışır, orada buradaki pislikleri toplar ve münafıklar bu vidanjörlük görevinde de çok gayretlidirler. Bu da müminler için nimettir. Pislikler temizlendikçe müminlerin yanına sürekli yeni yeni, zinde insanlar gelir. O sirkülasyon içinde mükemmel bir yapı oluşur. Her gelen daha imanlı, daha sadık, daha güçlü, daha dinç, daha güzel, daha kalitelidir. Gidenler ise hastalıklı, pis, kokuşmuştur. Dolayısıyla müminlerin sürekli nur gibi tertemiz kalmasında münafıkların pislik temizliği çok önemlidir.