Sonuç

"Onların içinde bulundukları din mahvolucudur ve yapmakta oldukları şeyler de geçersizdir." (Araf Suresi, 139)

Darwinizm dini hakkında bu kadar ayrıntılı bilgi sahibi olduktan sonra her insanın kendisine sorması gereken bir soru karşımıza çıkmaktadır: Bu dinin amacı nedir? Kurucusuyla, sözde kutsal kitabıyla, misyonerleriyle dünya genelinde güçlü bir yapı kuran Darwinizm dini neyi hedeflemektedir?

Bu dinin tek bir amacı vardır. Allah'ın vahyine dayalı hak dinleri, başta da sonradan tahrif olmamış tek din olan İslam'ın yerini almak ve onları ortadan kaldırmak. Yani Darwinizm dini hak dinlere karşı oluşturulan bir karşı-dindir, yani sözde bir alternatif olarak ortaya atılmıştır. Nitekim şimdiye kadar tüm pagan dinler de gerçekte bu amaca hizmet etmiştir. Kuran'da putperest Sebe halkı hakkında şu bilgi verilmektedir:

Onu ve kavmini, Allah'ı bırakıp da güneşe secde etmektelerken buldum, şeytan onlara yaptıklarını süslemiştir, böylece onları (doğru) yoldan alıkoymuştur; bundan dolayı onlar hidayet bulmuyorlar. Ki onlar, göklerde ve yerde saklı olanı ortaya çıkaran ve sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilen Allah'a secde etmesinler diye (yapmaktadırlar). (Neml Suresi, 24-25)

Ayette Sebe halkının batıl dinleri gereği Güneş'e secde ettikleri bildirilirken, çok önemli birkaç konuya daha dikkat çekilmektedir. Bunlardan en önemlisi bu Pagan dini kuranın, insanlara süslü gösterenin, doğru yoldan alıkoyanın şeytan olduğudur. Yani Allah'ın vahyine karşı duran bu putperest dinler de şeytanın vahyine dayalıdır. Şeytan ise bunu insanlar "Allah'a secde etmesinler diye" yapmaktadır. Yoksa şeytan da Güneş'in kendisine tapınılacak bir ilah olmadığını bilmektedir. Tüm kainatı olduğu gibi Güneş'i de yaratan Allah'tır.

Darwinizm dini de, ona bağlananlar "evrim süreci"ne hizmet etsinler, evrimciler arasında bir dayanışma oluşturup birlikte bilimsel araştırmalar yapsınlar diye var değildir. Nitekim ortada "evrim süreci" de yoktur. Amaç, bu sahte dini kullanarak insanları Allah'a inanmaktan alıkoymaktır. Nitekim Darwinizm'in önde gelen kurucularından Julian Huxley de kendince "… Evrim bir zamanlar Tanrı'nın üstlendiği fonksiyonu yerine getirebilir, yani insanoğlunun inanç ve umutlarını koordine eden güçlü bir prensip olabilir"55 (Allah'ı tenzih ederiz.) derken bu amacı dile getirmektedir.

Dolayısıyla evrim dininin en önemli hedefi, insana tesadüfler sonucu varolduğunu ve dolayısıyla hiçbir ilahi kurala karşı sorumluluk duymaması gerektiği aldatmacasını aşılamaktır. Evrimciler kendi ifadelerinde de bunu sık sık vurgulamakta ve insanın kendi "ustası ve amiri" olduğunun ve "sadece kendine karşı sorumlu olduğunun" altını çizmektedirler.

Bu vurgu ise insanlara İslam'da ve Allah'ın vahyine dayalı diğer hak dinlerde bildirilen gerçeklerin tam tersidir. Allah insanları bir damla sudan yaratmış ve ona "sorumsuz" bırakılmadığını bildirmiştir:

"İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi? Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu) yarattı ve bir 'düzen içinde biçim verdi.' Böylece ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı. (Öyleyse Allah,) Ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir?" (Kıyamet Suresi, 36-40)

Allah insana bir düzen içinde biçim vermiş ve dünya hayatını onun için bir deneme süresi kılmıştır. İnsan bu süre içinde yaptığı her hareketten, söylediği her sözden, yazdığı her kelimeden ve aklından geçen her türlü düşünceden sorulacaktır. Çünkü insan Rabbimiz'e karşı sorumludur.

İşte bu nedenle bugüne kadar evrim dininin etkisi altında kalmış, hatta o dinin şiddetli bir taraftarı olan kişilerin de bu etkiden bir an önce sıyrılmaları, bu şerefli sorumluluklarının farkına varmaları ve Rabbimiz olan Allah'a boyun eğip, teslim olmaları gerekmektedir. Yoksa ..."Onlar her ayeti görseler bile ona inanmazlar; dosdoğru yolu (rüşd yolunu) da görseler, yol olarak benimsemezler…" (Araf Suresi, 146) ayetinde bildirildiği gibi birer "tutucu", "sabit fikirli" insanlar olmaktan kurtulamayacaklardır. Ve batıl bir dinin mensubu olarak batıl bir hayat içinde yaşarken, hiç ummadıkları bir anda hesap günüyle karşılaşacak ve Rabbimiz'in önünde hesap veremeyerek ebedi azaba müstahak olacaklardır.

Martılar

DİPNOTLAR

55- Julian Huxley, and Jacob Bronowski, Growth of Ideas, Prentice Hall, Inc. Englewood Cliff, 1986, s. 99