Bir bitki ya da hayvanın eski jeolojik çağlardan bu yana yerkabuğunda korunmuş olan kalıntılarına ya da izlerine fosil denir. Yeryüzünün her tarafından derlenmiş olan fosiller, yaşamın başlangıcından bu yana yeryüzünde yaşamış canlılar hakkında bilgi veren en önemli kaynaktır.
Hava ile teması ani bir şekilde kesilen canlıların iskeletleri, bozulmadan günümüze kadar ulaşır. Fosillerin araştırılması, soyu tükenmiş hayvanlar ve bitkiler konusunda bilgilenmemizi sağlar. Bu bilgiler hangi zaman dilimlerinde hangi canlıların yaşadıkları hakkında da bilgi verir.
Bir canlının milyonlarca yıl önce yaşadığı bilinen halinin günümüzde bilim adamlarının karşısına canlı olarak çıkması, evrimcilerin ürettiği tüm masalları altüst eder. Bu durum, evrimcilerin iddialarına göre milyonlarca yıl boyunca evrim geçirmiş olması gereken canlının, her nasılsa, bu hayali evrim sürecine hiç maruz kalmadığını gösterir. Dahası, evrime göre, tamamen ilkel canlıların yaşamış olması gereken bir dönemde, son derece kompleks özellikleriyle, tam olarak gelişmiş ve tümüyle o canlıya has yapılara sahip varlıkların bulunduğunu kanıtlar. Evrimcilerin "ilkel" zannettikleri canlı, hiç de ilkel değildir. Yani "tek hücreliden dönüşüm", "ara geçiş formu" ve "ilkel canlı" iddialarının geçersizliği, aldatıcılığı anlaşılmıştır. Özetle, "aşamalı evrim süreci"nin bir hikayeden ibaret olduğu, önemli bir delil ile bir kez daha ortaya çıkmıştır.