Focus’ta Bir Materyalist Açmazı: Yaşamın Kökeni
ucgen
Focus’ta Bir Materyalist Açmazı: Yaşamın Kökeni
31269
Focus dergisinin Aralık 2003 sayısında "YAŞAMIN KÖKENİ: Dünyanın En Büyük Gizemi" başlıklı bir dosya yayınlandı. Dosyada yaşamın kökeniyle ilgili evrimci tezler ele alınıyor; İlksel Çorba, RNA Dünyası, Kil Yaşamı, Panspermia, Sıcak Su Bacaları ve PNA Kuramlarıyla ilgili kısa bilgiler veriliyordu. Focus"taki bu dosyada dikkat çeken önemli bir nokta vardı.

Focus dergisinin Aralık 2003 sayısında "YAŞAMIN KÖKENİ: Dünyanın En Büyük Gizemi" başlıklı bir dosya yayınlandı. Dosyada yaşamın kökeniyle ilgili evrimci tezler ele alınıyor; İlksel Çorba, RNA Dünyası, Kil Yaşamı, Panspermia, Sıcak Su Bacaları ve PNA Kuramlarıyla ilgili kısa bilgiler veriliyordu. Focus"taki bu dosyada dikkat çeken önemli bir nokta vardı.

Ortaya koydukları spekülasyonlar açısından farklılık gösteriyor olsalar da her bir tezin tanıtımı aynı şekilde, çaresizlik ifadeleriyle bitiyordu. Yazı bir savunu olmaktan daha çok bir itirafname niteliği taşıyor gibiydi.

Bu tezlerle ilgili çaresizlik ifadeleri sırasıyla şu şekildeydi:

• RNA Dünyası teziyle ilgili olarak;
"RNA’nın kendisini eksiksiz bir biçimde kopyaladığı gözlemlenmedi";

• İlksel Çorba teziyle ilgili olarak;
"Eski dünyadaki ilksel çorbanın yaşamın en temel yapıtaşlarının bazılarını ürettiği gösterildi ama bunlar kendini kopyalayabilen DNA gibi bir molekül olmaktan çok uzaktı";

• PNA kuramıyla ilgili olarak;
"DNA, [PNA isimli sentetik moleküllerden] çok daha üstündü ";

• Kil Yaşamı teziyle ilgili olarak;
"Ancak killerin bu şekilde kopyalandığı henüz kanıtlanamadı";

• Panspermia [Evrende yaşamın, uygun ortamlarda ortaya çıkan spor veya bakterilerle yayıldığı tezi] teziyle ilgili olarak;
"Aslında [bu tezle] köken sorunu yanıtlanmış olmuyor"...

• Sıcak Su Bacaları (Okyanus tabanında bulunan ve magmadan ısı ve mineral püskürten yarıklar) teziyle ilgili;
Yazıda bu konuda açıkça belirtilmiş engel görülmüyordu. Ancak bu tez de aynı şekilde açmazlarla kuşatılmış bir tezdir.

Stanley Miller ve Jeffrey Bada’nın birlikte yaptığı deneyler, sıcak su bacalarındaki sıcaklığın zaman zaman 300O C’yi aştığını göstermiştir. Miller ve Bada, bunların kompleks organik bileşikler üretmiş olamayacaklarını, tam aksine onları parçalayacak özellikler gösterdiğini belirtmişlerdir. 1

Görüldüğü gibi Focus’ta yaşamın kökeniyle ilgili olarak tanıtılan altı materyalist tez gerçekte altı materyalist açmazdan ibarettir. Materyalistlerin bütün açmazlarına rağmen bu tezlere desteği sürdürmelerinin temelinde yatan faktör ise bilimsel araştırmaların yakın bir gelecekte başarı elde edileceğine dair bir ışık göstermesi değil, körükörüne benimsedikleri inançlarıdır. Yaşamın kökenini materyalist bir açıdan açıklamadaki çabalarıyla tanınan Harold Urey bunu şu sözlerle ifade etmiştir:

"Yaşamın kökeni konusunu araştıran bütün bizler, bu konuyu ne kadar çok incelersek inceleyelim, hayatın herhangi bir yerde evrimleşmiş olamayacak kadar kompleks olduğu sonucuna varıyoruz. (Ancak) Hepimiz bir inanç ifadesi olarak, yaşamın bu gezegenin üzerinde ölü maddeden evrimleştiğine inanıyoruz. Fakat kompleksliği o kadar büyük ki, nasıl evrimleştiğini hayal etmek bile bizim için zor." 2

Focus yetkilileri, derginin gerçek anlamda bir bilim dergisi olmasına önem veriyorlarsa materyalist dogmaya dayandıkları açık olan bu gibi tezlere destek vermekten vazgeçmeli, yaşamın temelindeki organizasyon ve kompleksliğin bilinçli tasarıma işaret ettiğini kabul etmelidirler.

Bir hücre, her biri son derece karmaşık görevler yürüten ve indirgenemez komplekslik ortaya koyan organellerden meydana gelmektedir. Bu organellerin birinin dahi eksik olması durumunda hücre faaliyetleri duracak ve hücre ölecektir. Dolayısıyla bu organellerin rastlantısal olarak biraraya gelip canlı bir hücre oluşturabilecekleri inancı tam anlamıyla akıl dışıdır. Matematiksel hesaplamalar değil bu organellerin, hücrenin yapıtaşı görevindeki tek bir proteinin dahi rastlantısal olarak ortaya çıkma ihtimali bulunmadığını ortaya koymaktadır. Hücre çekirdeğinde bulunan DNA molekülünde saklı olan yüklü miktardaki bilginin de rastlantısal olarak ortaya çıkmış olma ihtimali, aynı şekilde, "0"dır. Üstelik proteinler DNA’daki bilgiye göre üretildikleri halde DNA molekülünün yapı taşları arasında yer alırlar. Bu, hücrenin varolması için proteinlerin ve DNA’nın da aynı anda kusursuz olarak bulunmaları demektir ki bu gereklilik iki imkansızlığın aynı anda tesadüfen gerçekleşmesini zorunlu kılar!

Açıktır ki hücrede tesadüfü reddeden bu yapıların birbirleriyle uyumlu şekilde son derece kompleks bir organizasyon içinde bulunması ancak yaratılış gerçeğiyle açıklanabilir. [*] Tüm canlıları Allah kusursuz şekilde ve bir anda yaratmıştır.

Focus dergisine materyalist önyargılarını gözden geçirmesi ve bilimsel bulgulara rağmen desteklenen akıl dışı senaryolara destek vermekten vazgeçmesini tavsiye ediyoruz.

 

 

 

 

1-Horgan J.,"In The Beginning...," Scientific American, Vol. 264, No. 2, Şubat 1991, sf.105
2-W. R. Bird, The Origin of Species Revisited, Nashville, Thomas Nelson Co., 1991, s. 325


[*] Yaşamın kökeniyle ilgili materyalist senaryoların geçersizliği hakkında daha geniş bilgiyi buradan edinebilirsiniz

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
BENZERLERİ