Şirk Allah'ın hiç beğenmediği, asla affetmeyeceği en büyük günahtır. İnsanların "Allah yapmadı, ben yaptım" veya "Allah değil, şu kişi yaptı" biçimdeki söylemleri, olaylara veya kişilere benlik vermesi, Allah’tan bağımsız olarak sanki kendi güçleri varmış gibi düşünmeleri anlamına gelir. Bu tutum Allah’a karşı çok büyük bir nankörlüktür. Rabbimiz bir ayette şöyle buyurmuştur:
Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir. (İbrahim Suresi, 7)
Yüce Allah ayette, tüm nimetlerin ve olayların Zatı tarafından yaratıldığını ve her şeyin kontrolünün Kendi elinde olduğunu bildirir. Allah dilemedikçe hiçbir olay gerçekleşmez. Bu nedenle Kuran'da, sahip olduğunu, kendi elde ettiğini zanneden kişinin cezalandıracağı bildirilir. Şirkin ahiretteki karşılığı cehennem olurken, şirk koşanlar dünyada da sıkıntılı bir hayat yaşarlar:
Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalan (günah)ları ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur. (Nisa Suresi, 48)
Hüznün ve Sıkıntının Kökeninde Şirk Vardır
İnsanların psikolojik dengesinin bozulmasının sebebi şirktir. Şirk insanı hem manen hem madden çökertir. Bir insanın -Haşa- olayları kendisinin meydana getirdiğini düşünmesi ve gerçekleşen olaylardan da sıkıntı duyması, şirk batağına düştüğünü gösterir. Bu batak insanı mahveder, şizofren ruh gelişir. Kuşkucu, içine kapalı, korku içinde yaşayan, kimseyi sevemeyen, sanattan anlamayan bir ruha sahip olur. Bu ruh şirkin getirdiği bir beladır. Bu bela kişiyi cinayete, intihara sürükler, şiddet yanlısı, cani ruhlu birine dönüştürür. Oysa bir saniye bile şirke düşmemek gerekir. Şirke hiç düşmemek insana mutluluk getirir. İnsan şirkten kurtulduğu zaman neşeli, kaliteli, modern, aydın, hayat dolu, nur gibi bir Müslüman olur. Nur gibi bir Müslüman olabilmek için Allah’a sığınmak gerekir. İnsan Allah’a bağlanır bağlanmaz göğsünü sıkan, ruh halini bozan sıkıntı ve şirk ortadan kalkar. Rabbimiz bu gerçeği bir ayette şöyle bildirir:
Allah, her kimi doğruya erdirmek isterse, onun göğsünü İslam’a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar. Allah, inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı) işte böyle verir. (Enam Suresi, 125)
Sıkıntı ve Psikolojik Dengesizlikler Allah’ı Unutmaktan Kaynaklanır
Allah'ın kontrolü dışında gerçekleşen hiçbir olay yoktur ve her an kaderde takdir edilmiştir. İnsanların, Allah'ın tecellisi olduğunu bilen, her olayın kaderde yaratıldığını ve değişmeyeceğini anlayan kişi, hiçbir şeyden endişe etmez veya üzülmez. Tam anlamıyla Allah’a tabi olan ve kendini O'na teslim eden kişinin morali hep yüksek olur. Şirkten özenle kaçınıp, şirke karşı kendini eğiten insanın morali bozulmaz. Bu nedenle, bir Müslümanın Allah’tan kopuk hiçbir anı olmamalıdır; dikkati çok keskin olmalıdır. Çünkü moralim bozuk demek dahi Allah'ın her şeyi hayırla yarattığını unutması ve imanın zedelenmesi anlamına gelir. Allah Müslümanların böyle bir gaflete düşmemesi için kullarını şöyle uyarır:
(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah (onu) attı. Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir. (Enfal Suresi, 17)
Bir Müslümanın dikkati ve şuuru açıksa, şirk musluğu kapalıdır ve Allah ile iman bağlantısında şirk sızıntısına kesinlikle müsaade etmez. Çünkü Allah ile olan bağlantısını sürekli canlı tutar ve şeytanın kendisini şirke yönlendirmesine izin vermez. Gün içinde yaşadığı her olayı, karşılaştığı her kişiyi ve kendi yaptıklarını Allah'ın yarattığını unutmaz ve gününü cennet gibi geçirir. Ancak çok az insan Allah ile bağlantıyı kesintisiz sürdürebilir. Çoğu insan başkalarının etkisi altında kalarak şirke yönelebilir. Oysa şirke karşı dikkatli olmak son derece kolaydır; sadece Allah'la yakın bağlantıyı koparmamak için özenli olmak yeterlidir.

Sonuç: Şirk, Allah'a Saygıda Kusur Etmeye Cürettir
Her şeyi yaratan Allah olduğu halde hiçbir gücü olmayan varlıklara güvenmek çok büyük bir akılsızlıktır. İnsanlar şirke çok eğilimlidir. Ancak Allah, şirkin karşılığını hemen verir ve insanı put edindiği şeyle sınar, o put insana bela olarak döner. Aynı şekilde, gelecekle ilgili endişelenmek de Kuran’a uygun değildir. Çünkü geleceğinden endişe eden kişi her olayın Allah’ın kontrolünde olduğunu unutup başka bir gücün varlığına inanır, bu da şirk olur ve büyük bir günahtır.
Şirkin oluşmasında en büyük etken, bazı insanlarda Allah sevgisinin eksik olmasıdır. Allah’ın yarattığı muazzam güzellikteki bitkilerin, meyvelerin, hayvanların ve çocukların tesadüf eseri oluştuğunu düşünmek veya bu güzelliklerin Allah’ın tecellileri olduğunu unutmak, bunlara Allah’tan bağımsız bir sevgi beslemek çok büyük günahtır. Tüm güzelliklerin ve sevginin tek kaynağı Allah’tır. İnsan çocuğunu, eşini, kedisini, kuşunu çok sevdiğinde, gerçekte Allah’ı sevdiğini düşünmezse bu sevgiye çok büyük bir saldırıdır. Bu nedenle Allah sevgisi dünyadaki en hayati konudur. İnsanlar Allah’ı çok sevseler, dünya adeta cennet gibi rahat edecekleri bir yer olur.
İnsanlar arasında Allah’ı bırakıp da O’na ortak koşanlar vardır. Onları, Allah’ı severcesine severler. Mü’minlerin Allah’a olan sevgisi daha güçlü bir sevgidir. Zulmedenler azaba uğrayacakları zaman bütün kuvvetin Allah’ın olduğunu ve Allah’ın azabının pek şiddetli olduğunu bir bilselerdi! (Bakara Suresi, 165)