Canlılığın Temel Zeminlerinden Biri: Toprak

Toprak, yeryüzündeki hayatın en büyük mucizelerinden biridir. Bir avuç toprağın içinde, sayıları milyarları bulan bakteri, mantar ve mikroskobik canlılar, gözle görülmeyen bir ordu gibi çalışır. Öyle ki, yalnızca bir çay kaşığı toprakta bile, dünyadaki insan nüfusundan daha fazla mikroorganizma bulunmakta, 1 hektar sağlıklı toprakta 1 ton civarında canlı organizma yer almaktadır. Bu canlılar, bitkilerin kökleriyle adeta bir iletişim ağı kurarak onların su ve mineral alımını düzenler; bazıları havadaki azotu bağlayıp toprağa kazandırır, bazıları ise organik atıkları parçalayarak yeniden yaşamın hizmetine sunar.

Bu görünmez ekosistem olmasa ne ormanlar yeşerebilir ne tarım ürünleri yetişebilir ne de hayvanlar ve insanlar varlığını sürdürebilirdi. Atmosferdeki oksijenin ve karbondioksitin dengelenmesinden, suyun döngüsüne kadar sayısız hayati süreç, toprağın bu olağanüstü işleyişine bağlıdır. Böylesine hassas, uyumlu ve mükemmel bir düzenin rastlantılarla açıklanması mümkün değildir. Bu düzen, Allah’ın sınırsız ilmi ve kudretiyle kurulmuş eşsiz bir yaratılışın apaçık delilidir.

Dünyaya Özgü Bir Yaratılış

Toprak, evrendeki diğer gök cisimleriyle karşılaştırıldığında yalnızca Dünya’ya has bir özellik olarak karşımıza çıkar. Birkaç gezeğeni incelersek, örneğin, Mars, Venüs veya Ay gibi gök cisimlerinde gevşek kaya ve toz tabakaları bulunsa da bunlar canlılığa imkân tanıyan “toprak” değildir.


Mars: Sıvı suyun bulunmaması, atmosferin çok ince olması ve biyolojik döngülerin yokluğu nedeniyle Mars’taki “regolit” denilen madde tamamen cansız bir tabakadır. Ve toprak oluşumuna elverişsizdir.
 

Venüs: 460°C’ye ulaşan sıcaklığı, yoğun karbondioksit atmosferi ve sülfürik asit bulutları ile canlılığın varlığını imkânsız kılar

 
Ay: Yüzeyi, Mars’ta olduğu gibi regolit ile kaplıdır, bu da göktaşı çarpmalarının oluşturduğu cansız bir yapıdan ibarettir. Atmosfer ve suyun bulunmaması nedeniyle toprak oluşumu da mümkün değildir

Bu karşılaştırma, Dünya’nın diğer kayalık gezegenlerden farklı olarak canlılara ev sahipliği yapacak şekilde özel olarak yaratıldığını açıkça ortaya koymaktadır.

 

Toprağın Canlılığını Sağlayan Mikro Düzen

Dünya’daki toprak, yalnızca fiziksel şartların değil, aynı zamanda sayısız mikroorganizma ve toprak canlısının iş birliğiyle varlığını sürdürmektedir. Eğer bu canlılar ve onların faaliyetleri olmasaydı, Dünya da diğer gök cisimleri gibi cansız ve verimsiz olurdu. Örneğin,

Mikroorganizmalar: Bakteriler, mantarlar, aktinomisetler ve algler; organik maddelerin ayrışmasını, azot ve fosfor gibi elementlerin döngüsünü sağlayarak toprağın verimliliğini mümkün kılar.

Fungiler ve likenler: Kayaların ayrışmasına ve organik maddenin birikmesine katkı sağlar.

Protozoalar: Bakterilerle beslenerek besin zincirinin sürekliliğini temin eder.

Solucanlar ve böcekler: Toprağı karıştırarak havalanmasını, suyun alt tabakalara taşınmasını ve agregat yapısının oluşmasını sağlar.

Bu mikro ve makro canlıların her biri, görevini şaşmaz bir düzen içinde yerine getirir. Kur’an’da bildirildiği gibi,

Yere (gelince,) onu döşeyip-yaydık, onda sarsılmaz-dağlar bıraktık ve onda her şeyden ölçüsü belirlenmiş ürünler bitirdik. Ve orda sizler için ve kendisine rızık vericiler olmadığınız kimseler (varlıklar ve canlılar) için geçimlikler kıldık. Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri Bizim Katımız'da olmasın; ancak onu belirlenmiş bir miktar olarak indiririz. Ve aşılayıcılar olarak rüzgarları gönderdik, böylece gökten su indirdik de sizleri suladık. Oysa siz onun hazine-koruyucuları değilsiniz”. (Hicr Suresi 19-22)

Toprak Kusursuz Bir Geri Dönüşüm Sistemidir

Toprak, ölü canlıların doğaya geri kazandırılmasında da hayati bir rol oynar. Bu olağanüstü sistem olmasaydı, yeryüzü kısa sürede ölü bitki ve hayvan kalıntılarıyla dolup taşar, çevre kirlenir ve onlardan üreyen bakteriler sebebiyle hastalıklar hızla yayılırdı. Oysa Allah’ın yarattığı toprak ve içindeki canlılardan oluşan muhteşem mekanizma, kesintisiz geri dönüşüm ağı sayesinde yaşamın sürekliliğini sağlamaktadır.

Bir canlı öldüğünde, kalıntıları önce bakteriler ve mantarlar tarafından parçalanmaya başlanır. Bakteriler protein, yağ ve karbonhidratları enzimlerle en küçük yapı taşlarına kadar çözerken; mantarlar özellikle odunsu ve selülozik yapıları parçalayarak ayrışmayı tamamlar. Bu süreçte ortaya çıkan bileşikler, aktinomisetler, algler ve protozoalar gibi diğer mikroorganizmalar tarafından daha da basitleştirilir. Yani her canlının sisteme dahil olduğu aşama belirlidir.

Aynı zamanda solucanlar, karıncalar, böcek larvaları ve kırkayaklar gibi toprak canlıları, ölü dokuları mekanik olarak parçalayarak bu sürece hız kazandırır. Solucanlar kalıntıları sindirip humusa dönüştürür; böylece toprağın en verimli tabakasının oluşmasına katkı sağlar. Sonuçta ölü canlıların içerdiği besin maddeleri tekrar toprağa döner ve yeni hayatın kaynağı olur.

Bu olağanüstü döngü, Allah’ın yarattığı toprağın bir mucizesidir. Ölümle hayat arasında kurulan bu kusursuz bağ, Rabbimizin örneksiz yaratışının örneklerinden sadece birisidir.

Topraklar Yağmurda Nasıl Canlanır

Toprak çoğu zaman “ölü” bir yüzey gibi görünür. Allah, toprağın ihtiyacına göre yaratılan yağmur vesilesiyle bu cansız gibi duran tabakayı dirilterek içinde sayısız canlının üremesini ve yaşamasını sağlar. Kur’an’da, Allah, ölü toprağa hayat verir ve oradan her türlü bitkiyi çıkarır. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız.” (Rum Suresi, 19) buyurularak bu mucize hem biyolojik bir hakikat hem de ahirete dair bir işaret olarak bildirilir.

Yağmur damlaları toprağa düştüğünde, yüzeyde biriken toz, polen ve mikroorganizmaları derinlere taşır. Uzun süre kurak kalan toprakta adeta “uykuya dalmış” halde bekleyen bakteriler, mantarlar, tohumlar ve diğer mikroorganizmalar, nemle birlikte yeniden canlanır. Su, çözünmüş oksijen ve minerallerin köklere ulaşmasını kolaylaştırır; kimyasal bileşikler çözünerek bitkiler tarafından alınabilir hale gelir.

 Bu sırada mikroorganizmalar hızla çoğalmaya başlar. Özellikle azot bağlayıcı bakteriler aktifleşir ve havadaki azotu bitkilerin kullanabileceği forma dönüştürür. Solucanlar ve diğer ayrıştırıcılar da organik maddeleri parçalayarak bitkilere gerekli mineralleri serbest bırakır. Toprağın içinde, adeta görünmez bir orkestranın uyumlu çalışmasıyla, kısa süre önce “ölü” gibi duran zemin bir anda yemyeşil bir ekosisteme dönüşür.

Yağmurla gelen bu diriliş, Allah’ın rahmetinin en somut tezahürlerinden biridir. Kur’an’da “Ve Allah gökten bir su indirdi de onunla ölümünden sonra yeryüzüne hayat verdi. Şüphesiz ki bunda, dinleyen bir topluluk için elbette bir ayet vardır.” (Nahl Suresi, 65) buyurularak bu yaratışın mucizevi yönü hatırlatılır.

Sonuç: Toprak Allah’ın Büyük Bir Nimetidir

Rabbimizin toprak vesilesiyle insanlara sunduğu nimetler yalnızca geri dönüşüm mekanizması ya da bitki ve hayvanlara yaşam alanı sağlamasıyla sınırlı değildir; doğrudan insan sağlığına ve yaşam kalitesine de etki eder. Güncel bilimsel araştırmalar, toprakla temasın bağışıklık sistemi ve psikolojik sağlık üzerinde olumlu etkiler oluşturduğunu göstermektedir. Örneğin, toprakta bulunan Mycobacterium vaccae bakterisinin, bağışıklığı güçlendirdiği ve serotonin salgısını artırarak mutluluk üzerinde belirleyici rol oynadığı rapor edilmiştir. Bu bulgular, insanın fıtratı ile toprak arasında kurulan biyolojik uyumun dikkat çekici bir kanıtıdır.

Toprak, organik atıkları dönüştüren, kirliliği arındıran ve ölü organizmaları yeniden yaşamın parçası haline getiren bir sistemdir. Tüm atıkları veya çürüyen bir bitki dokusu, toprakta işlenerek en güzel kokulu bir çiçeğe veya besleyici bir meyveye dönüşür. Bu dönüşüm, insan müdahalesinin ötesinde, Rabbimizin sonsuz ilmi ile yaratılan biyolojik bir düzenin yansımasıdır.

Sonuç olarak, toprak yalnızca yaşamı barındıran bir zemin değil; aynı zamanda yaşamı sürekli yenileyen ve dengeleyen bir sistemdir. Bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalar arasındaki karşılıklı etkileşim, toprağın yapısını, havalanmasını, su döngüsünü ve besin maddelerinin oluşumunu sürekli beslemektedir. Bu kusursuz işleyişin her detayı, Allah’ın sınırsız ilmini, kudretini ve yaratışındaki hikmeti açıkça ortaya koymaktadır.


 

Kaynakça

Bardgett, R. D., & van der Putten, W. H. (2014). Belowground biodiversity and ecosystem functioning. Nature, 515(7528), 505-511. https://doi.org/10.1038/nature13855

Edwards, C. A., & Bohlen, P. J. (1996). Biology and Ecology of Earthworms (3rd ed.). Chapman & Hall.

Fierer, N. (2017). Embracing the unknown: disentangling the complexities of the soil microbiome. Nature Reviews Microbiology, 15(10), 579-590. https://doi.org/10.1038/nrmicro.2017.87

Geisen, S., Mitchell, E. A. D., Adl, S., Bonkowski, M., Dunthorn, M., Ekelund, F., ... & Lara, E. (2018). Soil protistology rebooted: 30 fundamental questions to start with. Soil Biology and Biochemistry, 125, 255-262. https://doi.org/10.1016/j.soilbio.2018.07.008

Goodfellow, M., & Williams, S. T. (1983). Ecology of actinomycetes. Annual Review of Microbiology, 37(1), 189-216. https://doi.org/10.1146/annurev.mi.37.100183.001201

Grotzinger, J. P., et al. (2014). A Habitable Fluvio-Lacustrine Environment at Yellowknife Bay, Gale Crater, Mars. Science, 343(6169), 1242777.

Heiken, G., Vaniman, D., & French, B. M. (1991). Lunar Sourcebook: A User’s Guide to the Moon. Cambridge University Press.

Jones, C. G., Lawton, J. H., & Shachak, M. (1994). Organisms as ecosystem engineers. Oikos, 69(3), 373-386. https://doi.org/10.2307/3545850

Kuypers, M. M. M., Marchant, H. K., & Kartal, B. (2018). The microbial nitrogen-cycling network. Nature Reviews Microbiology, 16(5), 263-276. https://doi.org/10.1038/nrmicro.2018.9

Lal, R. (2015). Restoring soil quality to mitigate soil degradation. Sustainability, 7(5), 5875-5895. https://doi.org/10.3390/su7055875

Lavelle, P., Decaëns, T., Aubert, M., Barot, S., Blouin, M., Bureau, F., ... & Rossi, J. P. (2006). Soil invertebrates and ecosystem services. European Journal of Soil Biology, 42, S3-S15. https://doi.org/10.1016/j.ejsobi.2006.10.002

Lowry, C. A., et al. (2007). Identification of an immune-responsive mesolimbocortical serotonergic system: Potential role in regulation of emotional behavior. Neuroscience, 146(2), 756-772.

Montgomery, D. R. (2007). Dirt: The Erosion of Civilizations. University of California Press.

Rastogi, G., Coaker, G. L., & Leveau, J. H. J. (2010). New insights into the structure and function of phyllosphere microbiota through high-throughput molecular approaches. FEMS Microbiology Letters, 276(1), 1-12. https://doi.org/10.1111/j.1574-6968.2007.01041.x

Taylor, F. W., et al. (2018). The Venusian Environment. Space Science Reviews, 214(5), 35.