Sayın Adnan Oktar'ın 18 Şubat 2018 tarihli sohbetinden önemli başlıklar
ucgen

Sayın Adnan Oktar'ın 18 Şubat 2018 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

33449

A9 TV, 18 Şubat 2018

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin Ankara İl Kongresi’nde, dün ziyaret ettiği 15Temmuz Gazisi Sabri Gündüz’den bahsetti. “Bu gazimiz 15 Temmuz Köprüsü’nde bu alçaklar tarafından vurulmuş. 32 yaşında, bir tane yavrusu var. Ve gerçekten çok da cefakar bir eşi var. İlginç olan şey şu; 46 kez ameliyat olmuş, şimdi salı günü bacağının dizden altını kesecekler. “Çok düşündüm ama başka çare yok dediler” dedi. Birileri diyor ki gençlik şöyle gençlik böyle. İşte bizim gençliğimiz dimdik ayakta” dedi.)

Mübarek gaziyi görebiliyor muyuz? FETÖ ne alçak, ne kahpe yapılanma. Ne kadar it-kopuk, homoseksüel, komünist, Allahsız, Kitapsız varsa hepsini kendi bünyesinde toplamış. Bir de utanmadan “Nurcuyuz, namaz kılıyoruz, Müslümanız” diye milleti kandırdı alçak herifler. Böyle bir vicdansızlık, böyle bir zalimlik, böyle bir şeytanlık tahayyül edilse dahi insanın kavrayabileceği gibi bir şey değil. Said Nursi’den hiç bahsetmiyorlardı dedim “bunlar ne yapıyor böyle?” Adamlar hakikaten dinsiz imansız olmuş bunlar, hakikaten züppe olmuşlar yani. Din kalmadıktan sonra neyin savunucusu oluyorsun sen? Gidip Endonezya’da orada burada neyi anlatıyorsun o zaman? Dine karşı geldikten sonra, homoseksüelliği savunduktan sonra, komünist kafada olduktan sonra neyi savunuyorsun? Neyin heyecanını yaşıyorsun o zaman?

 

(Bugün PKK’lılar tarafından şehit edilen Ülkü Ocakları Ege Üniversitesi Sorumlusu Fırat Çakıroğlu şehidimizin vefatının üçüncü yılı. Şehidimiz bugün mezarı başında anıldı.)

Kabadayının kanı yerde kalmasın. Tabii bu olay çok kızdırıcı. Benim delikanlım onların alayına kök söktürürdü, betonları yerden söktürürdü onlara. Ama dedi ki “beni devlet korusun.” Ama orada çok büyük bir ihmal oldu, yoksa o kendini korumayı bilirdi ve iflahlarını keserdi onların. Bir kişi kalmazdı orada komünist momünist bir tane kalmazdı. Ama o devletine saygılı olduğu için devletine güvendi dedi ki “devlet beni korusun.” Orada ihmali olan polisler kimse devlet yakasına yapışsın. Bu kızdırıcı bu.

 

(İran’da, Tahran’dan Yasouj kentine doğru gitmekte olan bir yolcu uçağı düştü Adnan Bey. Yapılan açıklamaya göre uçakta 1’i çocuk 60 yolcu ve 6 mürettebat toplam 66 kişi bulunuyormuş. 7 gün önce de içinde 71 yolcu taşıyan Rus uçağı düşmüştü. Uçaktaki tüm kişiler hayatını kaybetmişti.) 

Bu, İngiliz derin devletinin ajanlarına yaptırdığı klasik eylemlerinden bir tanesi. Gözdağı veriyorlar İran ve Rusya’ya. Suriye’deki olaylarla ilgili gözdağı veriyorlar. Onlardan da çıt çıkmıyor. Alenen ve açık onların eylemi. Daha önce de böyle yapmışlardı. Bir ara Rus diplomatları sıradan teker teker hepsini öldürmeye başlamışlardı. Şimdi bu da bir oyun, bir gözdağı ama hiçbir açıklama yapmıyorlar. Alenen İngiliz derin devletinin bir eylemi her iki olay da.

 

(“Yüzüne güldüğümüz birinin arkasından konuşmak ne kadar doğru?” izleyici sorusu)

Arkasından niye konuşmuyorsun? Konuşursun. Güzel şeyler söylersin, översin, iltifat edersin. Ama kötü konuşmayı kastediyor herhalde. Kötü konuşmak tabii sevgiyi alır tehlikeli bir şey. İnsan onu konuştuğu müddetçe o sevdiği kimseye karşı içinde saygısı kalmaz. Kendi bindiği dalı kesmiş olur sevgisini öldürür çok tehlikelidir. İnsan sevdiği birisinin aleyhinde konuştu mu onun yüzüne bakacak hali kalmaz. Dolayısıyla kendi enerjisini sevgi gücünü kırmış olur aman ha aman, aman ha aman, sakın ha sakın. Arkadan konuşma olmaz. Hümeze Suresi 1. Ayette Cenab-ı Allah, şeytandan Allah’a sığınırım: “Arkadan çekiştirip duran,” diyor bak “kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline;” diyor Allah. Bak Allah tehdit diyor aman ha aman.

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere sevgi konusunda şöyle bir öğüt verdi: “Gece-gündüz demeden bu vatana hizmet etme aşkıyla yürüyoruz. Gençler burayı ezberleyelim, ‘Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi işi, dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim’” dedi.)

Şahane. Tayyip Hocam’ın her konuşması mükemmel oluyor. Bak bir önceki mükemmel, bu da çok mükemmel, güzel gidiyor Tayyip Hocam devam. Sanata, güzelliğe, estetiğe, sevgiye yönelik her sözü bereketi artırıyor. Belayı savar, bereketi artırır çok güzel. Yanındayız, yolu da aydınlık güzel. Ağzı Mehdiyet ağzı, üslubu Mehdiyet üslubu, yüzündeki nur Mehdiyet nuru. Allah’ın hıfzı altında, Allah’ın yeddi emanında, Allah’ın koruması altında. Melekler tarafından korunuyor, inşaAllah gönlü rahat olsun.

 

Mehdi (as) İle İlgili Hadis Açıklamaları

Peygamberimiz (sav) diyor ki; “İmam Mehdi dağınık olan Türk devletlerini birleştirecek.” Bak Peygamber (sav)’in hadisi. “İmam Mehdi dağınık olan Türk devletlerini birleştirecek ve köşe bucakta benim oğluma Mehdi’ye yardım edecek dağınık olan Türk bayrakları zuhur edecek.” Nerede? Gaybet-i Numani, sayfa 323. “Allah, Mehdi’ye Rum’u” Rum, Anadolu, “Deylem’i, Sind’i, Hindistan’ı, Kabilşah’ı ve Hazar’ı fethettirecektir” yani bütün Türki devletlerin olduğunu her yer Mehdiyet’in kontrolüne girecektir. (Şeyh İbrahim-i Numani Gaybet-i Numani)

“O yılda kırmızı bayrağın ve sonra yeşil bayrağın sahibi olan oğlum (Hz. Mehdi (as)'ın) gaybeti ilan olunacaktır. (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 170) Yani bir süre kaybolacaktır başlangıçta diyor. Ama bak, “kırmızı bayrağın ve yeşil bayrağın sahibi” diyor. Yeşil bayrak Peygamberimiz (sav)’in sancağı, kırmızı al bayrak Türk bayrağı. 

Resulullah (sav) diyor ki; “İmam Mehdi yeşil gözlüdür. Yeşil gözlü ve sakalı yanlarda az olan bir kişi olacaktır.” “Ekhalu'l ayneyni” “Hilal kaşlı, kalkık burunlu, sık sakallı, sağ ve sol yanağında azdır incedir sakalı. Sakalı ince bir gençtir.” Mehdi ile ilgili haberler, Nuru’l Ebsar’da geçiyor. On iki İmam, Mektuplar ve Mezhep İmamlarının Menkıbeleri Şeblenci, orada geçiyor.

Peygamberimiz (sav) diyor ki, “İmam Mehdi yeşil gözlü, aynu’l hadra” Bak başka bir hadis yine “hilal kaşlı, kalkık burunlu, sık sakallı, sakalı yanlardan ince bir gençtir.” Bu aynu’l hadra, baktım hadis kitabında aynu’l hadra yazıyor. Yanına yazmış. “Yani siyah gözlü” diyor. İnsaf, insaf. “Aynu’l hadra” Hadra, Hıdırdan geliyor, yeşil. Ne zaman harda siyah oldu ya? Yani inanılır gibi değil. Arapça siyah kelimesinin karşılığını bana gönderin.

Peygamberimiz (sav) mesela Hz. Mehdi (as)’ın alnını anlatırken detay detay alnını anlatıyor. Bak sırf “alnı geniştir” ile bırakmıyor. “Alnı biraz iç bükeydir” diyor. Dışa doğru bombeli değildir, “iç bükeydir biraz” diyor. “ve alnında iz vardır” diyor. Detay, nelere dikkat etmiş maşaAllah. Mesela burnu, “ince burunludur” diyor, geniş değil, “burnunun orta bölümünde belli belirsiz küçük bir bombe vardır” diyor. Hafif, dümdüz değil burnu. “Yanağında bir ben vardır” diyor. “Bu ben parlak açık renkte, Hz. Musa (as)’da olduğu gibi dışa çıkık olacaktır” diyor. Yani “siyah bir ben değil, et gibi dışa dönük” diyor. “Yanağı dolgun değildir” diyor. “Hafif çöküktür yanakları yani dışa doğru değildir” diyor. “Hafif içe dönüktür” diyor. “Az dolgundur yanakları” diyor. Benlerini, izlerini tek tek yerleriyle, renkleriyle, biçimleriyle anlatıyor Peygamberimiz (sav). Mesela “iki omzunun altında sağ göğüs yani kalp hizasında bir ben vardır” diyor “kalp hizasında” “Sağ göğsünde de reyhan yaprağı gibi sağ göğsünü kaplayan bir geniş ben vardır” diyor, iz. “Sağ bacağında beden renginin aksine bir iz bulunmaktadır.” Bak, yine aynı şekilde. Buna direkt ben demiyor, daha bir koyuluk olarak. Mesela “Mehdi sakallı” diyor Peygamberimiz (sav) ama sakalının şeklini en ince detayına kadar açıklıyor. “Kenarları ince” diyor. “Alttan cezmedilmiş, meczum, yanlardan ince.” “Saçları üst tarafları kulak hizasında kıvrılır” diyor “dalgalıdır” diyor şu bölümde. Hayret edilecek bir şey bu. Diz kapakları, “diz kapağı çıkıktır” diyor mesela, bu müthiş bir detay, tabii. “Uylukları geniş” diyor. Uyluğu geniş. Mesela bu hiçbir peygamberde açıklanmıyor, hiçbir kimse açıklamamış. “Alnı geniş, omzu geniş” diyor “ve karnı geniştir” diyor. Boydan boya geniş.

 

(Sayın Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün Külliye’de ittifak konusunu konuşmak için bir araya geldiler. Yapılan görüşmede ittifakla seçime girecek partilerin kurumsal kimliklerinin korunması, oy pusulasında ittifak çatısı altında katılan partilerin amblemlerinin bulunması konusunda görüş birliğine varıldı. Yüzde on seçim barajının korunması en az yüzde üç oy almış olan siyasi partilere hazine yardımının sürmesi konularında mutabakat sağlandı.)

Şimdi bu MHP için de çok iyi olacak. Oy zayi olması olmayacak. AK Parti’nin oyları da zayi olmaz, MHP’nin oyları da zayi olmaz. MHP çok güçlü olarak meclise girecek. AK Parti de çok güçlü olarak meclise girecek, o yönden hayırlı. Tayyip Hocam da en az yüzde 70 oy alır, o yönden de hayırlı. Yöntem mükemmel, hayırlı uğurlu olsun.

 

(“Öfkelenen doğru düşünebilir mi?” izleyici sorusu)

Öfkelenme çok tehlikeli bir şey yani mutedil ve dengeli olması çok çok zordur yani yine düşünebilir ama çok eziyet çeker. Öfkelenmede en iyi şey öfkelendiği yerden şahsın hemen ayrılmasıdır veyahut ayrılmasını sağlamaktır. Koluna girip dostları, sevenleri gerekirse de böyle sürükleyerek alıp götürmeleri lazım sinirlendiği yerden. Aman ha. Mesela cinnet geçirmiş o olay yerinden hemen götürmek lazım, sevgiyle koluna girip aman aman deyip hemen banyoya sokup bir elini, yüzünü yıkamak gerekiyor mümkünse hemen dışarıya çıkarmak lazım. Kendi yapabiliyorsa kendi hemen elini yüzünü yıkayıp hemen sokağa fırlasın dışarı gitsin. Mesela bir kahvehane olabilir, bir yere gidebilir, bir kafe olabilir, bir lokantaya falan gitsin bir şeyler yiyip içsin ve o konuyu düşünmesin. O kişiler veya kişilerin ne dediğini, ne konuştuğunu onu düşünmesin. Bir süre hiç aklına getirmesin tamamen yatıştıktan sonra desin “görüntü görüyorum, her şeyi Allah yaratıyor sinirleneceğim ne var? Nihayet hepsinde hayır var, Allah hayırla yaratıyor çok büyük hata yapıyorum, küçük düşüyorum ben bunu yapmayayım” demesi lazım.

 

(“Gerçek aşkı nasıl buluruz?” izleyici sorusu)

Gerçek aşkı, Allah'a iyi teksif olduğumuzda buluruz. Allah'ın lehine düşünmede kararlı olduğumuzda buluruz. Yani insanlarda Allah'ın aleyhine düşünme eğilimi çok yüksektir. Bu, çok büyük bir beladır, bu gözden kaçan bir beladır. Bak her insanın huysuzluğunun, dengesizliğinin arkasında; her anormalliğin arkasında Allah'ın aleyhine düşünme olayı yatar. Bir adamın suratını asık gördüğünüzde bilin ki, Allah'ın aleyhine düşünüyordur. Bir insanı huzursuz gördüğünüzde, kıskanç gördüğünüzde, densizlik yaptığında, huysuzluk yaptığında tek nedeni, Allah'ın aleyhine düşünmesidir. Allah'ın lehine düşünen bir insanda, bu tip bir şey asla ve kesinlikle olmaz. Sevgi ve tutku da Allah’ı aşkla derin seven insanlarda olan, bir tek onlara mahsus olan cennet nimetidir. O durumda, sevginin kapısı sonuna kadar açılıyor. Artık oradan tutku akar gider sel gibi. Kadının ruhu açıktır o sele doğru açıktır. Sevgiyi bıraktığında, kadın için o sel gibi akarsın. O da sana sel gibi akar, senin ruhuna. Ama Allah sevgisi kapandı mı, o kapı da kapanır. Allah'a kuşku ile baktın mı, o kapı kapanır, daralır.  O kadın sana itici gelir, erkeğe de kadın itici gelir, kadına da erkek itici gelir. Allah, belaya çevirir. Mutlaka Allah'a candan sevgi duymak gerekir tutkunun oluşması için, derinliğin oluşması için.

 

Bediüzzaman Hazretleri Münafıkları Anlatıyor

Üstat Bediüzzaman, Afyon hayatında diyor ki, o devirde böyle münafıklar gelenekçi hocaları falan ayaklandırıyorlar. Hükümet içinde de bazı kişileri hareketlendiriyorlar. Ve kendilerinin üzerine kışkırtıyorlar, onu anlatıyor. “Bu defa, taarruz pek geniş dairede reis-i hükümet ve hazır kabine planlı ve dehşetli bir evham ile hücum etti.” Yani hükümetin içinden insanları da etkilediler diyor ve evhamla yani şüphelenerek, “evhamlanarak hücum ettiler. Benim aldığım bir habere göre çok emarelerle gizli münafıkların” yani İngiliz derin devletinin, “yalan jurnalleri” yalan haberleri “ve desiseleri ile (oyunlarıyla) bizi hilafet komitesi ile ve Nakşi tarikatının gizli cemiyeti ile tam alakadar belki pişdar gösterip” yani onlarla iç içe gösterip “hükümeti büyük bir telaşa sevk ederek Nur'un büyük mecmuaları İstanbul'da ciltlenip alemi İslam da intişarını ve inayet ve makbuliyetlerini bir delil gösterip hükümeti korkutup kıskanç resmi hocaları” bak Diyanet'in hocalarını “ve vehham (evhamlı) memurları (bir kısım memurları) aleyhimize insafsızca çevirdiler. Tahminlerince herhalde çok vesikalar emareler görülecek” yani çok fazla uydurma delil çıkaracaklar diyor. “Hem eski Said damarıyla, tahammül etmeyerek ortalığı karıştıracak diye kanaatleri varmış” yani ortalığı karıştıracak diye bana iftira atıyorlar diyor. “Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun ki o musibeti binden bire indirdi. Bütün taharrileri hiçbir cemiyet ve komitelerle bir alakamızı bulamadılar.” Yani hiçbir şekilde aleyhimize delil bulamadılar, “yoktur ki bulsunlar. Onun için savcı iftiraları yanlış ve manaları medarı mesuliyet olmayan cüzi istinatlara mecbur kalmış” yani hiç gereksiz ufak tefek şeyler söylemiş diyor savcı, onun dışında hiçbir iftira yapamamışlar diyor. Şimdi tabii o devir değil, şu an hükümet dindar hükümet, dindar devlet, aklı başında bir yapı var. O zamanki hükümet yapısı daha değişikti tabii. İngiliz derin devleti o zamanlar çok etkiliydi, muazzam etkiliydi. Ama şu an Tayyip Hoca, öyle şamatalara asla yüz vermeyecek durumda. MHP ile de ittifak olduğu için son derece akılcı, makul, devlet terbiyesi ile hareket eden bir hükümet var. Dolayısıyla evhamlılar ve hamlar bağırsa da çağırsa da hükümet hep akılcı çizgide devam etmede kararlı olduğunu gösteriyor. İşte deccaliyet, istediği kadar çırpınsın. Akılla, ilimle, Kuran'la, vicdanla deccaliyeti tepeleyeceğiz, bundan kurtuluşları yok.

 

(“Süleyman Mabedinde kim oturacak?” izleyici sorusu)

Süleyman Mabedinde İsa Mesih ve Mehdi (as) ve oraya gelen ziyaretçiler. Sevenlerini orada karşılayacaklar. Onların yoğun kullanacakları bir yerdir. O arada Kudüs’ü de çok güzelleştireceğiz. Her yere zeytin ağaçları, portakal ağaçları o pis mezbelelik gibi yerleri hepsini kaldıracağız o çöplükleri falan. Şahane bereketli bir yer haline getireceğiz. Bol da su çıkaracağız Kudüs’e su da gelecek. Çok hoş olacak.

Midrash tefsirinde şöyle söylenir “Yüce Mescit” yani Hazreti Süleyman mescidi. “Dünyanın güzelleştirilmesidir” Mehdi (as) tarafından hazırlanacak burası. “Yüce Mescidin kendisi fiziksel ve dünyada elde edilecek güzelliğin kendisidir.” Çünkü çok muhteşem inşa edilecek. Orada da çok güzel sevgi yaşanacak. “Allah ve insan arasındaki manevi bağın uyumunu temsil eder mescit.” Aslında Kudüs ile eş anlamlı olan Siyon, Kudüs’le Siyon aynı anlamda. Siyon kelimesi İbranice mükemmel kelimesinden gelir. Siyon demek mükemmel demek İbranice, Kudüs’le aynı. Kudüs, Siyon ve mükemmel aynı kelime köklerinden geliyor. “İsrail kutsal topraklarda Yüce Mescidin yerine inşa edilmesiyle tüm insanlığa bir mükemmellik sunacaktır.” Kim yapıyor bunu? İmam Mehdi (as). “Bu nedenle İsrail’in âlimleri dünya tarihi boyunca tüm dünyada tam anlamıyla barışın yaşandığı dönem olarak Süleyman Mescidi’nin ilk kırk yıllık süresine işaret ederler.” Mescit kurulduktan sonra kırk yıl bir mutluluk çağı var. Kırk yıl ondan sonra bozulma oluyor. “Dünyanın umutla beklediği gelecekteki barış dönemi Yüce Mescidin tekrar yapılmasında saklıdır.” Yani Süleyman Mescidinin.

Tevrat’ın Hagay bölümünde şöyle ifade edilir; “Yeni tapınağın görkemi öncekinden daha büyük olacak. Buraya esenlik vereceğim böyle diyor her şeye egemen Rab.” (Hagay 2/9)

Süleyman Mescidinin bulunduğu Kudüs için Mezmurlar’da şöyle seslenilir. “Bitişik nizamda kurulmuş bir kenttir Yeruşalim.” yani Kudüs (Mezmurlar 122/3) “Alimler bu sözleri şöyle tesfir etmiştir. Bitişik nizamda kurulmuş bir kent ne anlama gelir? Bu kent tüm İsrail’i dostluk içinde kenetler.” Yani hepsi birbirini dostluk içinde kenetler. “Süleyman Mescidi aynı zamanda bütün ulusların dua evi olarak adlandırılır.”

Süleyman Mescidinin ilk görünümü aslan A harfine göre yapılıyor Süleyman Mescidinin ön cephesi. A harfi biliyorsunuz Masonlukta da kutsaldır, Musevilik’te de kutsal. Aslan da Mehdi (as)’yi sembolize ediyor; aslan oğlu aslan Mehdi (as)’yi biliyorsunuz anlatır. Hazreti Ali (kv)’nin de lakabı aslandır biliyorsunuz. Benim soyadım da hep oradan; arslanoğlu, arslanoğlu o şekilde geliyor geliyor geliyor ta dedeme kadar aslan sonra babamın soyadına kadar gelmiş arslanoğlu diye. Bak 1400 yıllık bir kökenden geliyor soyadı. Ondan ona ondan ona ondan ona. Biz de Mehdi talebesi olduğumuz için bizde de benzerlik oluyor.

Araf Suresi, 137’de “Kendisine bereketler kıldığımız yerin doğusuna ve batısına o hor kılınıp zayıf bırakılanları” yani Mehdi talebelerini “Mirasçılar kıldık. Rabbinin İsrail oğullarına olan o güzel sözü (vaadi) sabretmeleri dolayısıyla tamamlandı (yerine geldi). İşte o Kudüs’ün tamamına Mehdi talebelerinin hâkim olacağını Araf Suresi 137 açıklıyor. Bak “O hor kılınıp zayıf bırakılanlar.” Mehdi ve talebeleri “mirasçılar kıldık. Rabbinin İsrail oğullarına” yani Yakup soyuna olan “o güzel sözü sabretmeleri dolayısıyla tamamlandı (yerine geldi).”

“Moşiyah Mehdi kendisini belli etmeden önce tanınmayacaktır. Yeşaya Peygamber onun ortaya çıkışını tarif ederken kim olduğunun babası annesi ailesi veya akrabaları tarafından bile bilinmeyeceğini söylemiştir.” Mehdi (as)’yi akrabaları bile tanımayacak diyor. “Çünkü şöyle söylenmiştir; “Bir fidan gibi büyüdü kurak yerdeki kök gibi”” Yani kurak bir yerde gelişecek diyor. Onun etrafındakiler anlamayacak karşı olacaklar. Kurak demek Mehdi (as)’nin bulunduğu yerde insanlar bereketsiz bir tavırla Mehdi (as)’ye tavır alacaklar. İşte münafıklar şunlar bunlar falan. O kurak yer dediği Tevrat’ta geçen o. Ama orada bir fidan gibi gelişecek diyor. Yani dinç ve genç bir fidan gibi gelişecek.

 

(“Sizce kızlar neden aldatılıyor ve erkekler neden kızlara acı çektiriyor?” izleyici sorusu)

Aldatma, eğer şahıs Allah’tan korkmuyorsa, Allah’a inancı tam değilse ve kadını Allah’ın mukaddes bir varlığı olarak görmüyorsa, Allah’ın ruhunu taşıyan muhteşem bir varlık olarak görmüyorsa, et ve kemik olarak görüyorsa yani buçuk görüyorsa gelenekçi anlamda buçuk. Öyle diyor ya gelenekçiler, gelenekçi Ortodoks sistem öyle, buçuk olarak görüyorsa ve cehennem ehlinin yüzde doksan dokuz kadınlarla dolduğunu biliyorsa ve öyle eğitildiyse ve kadınları dövme deşarj olacağını “deşarz olur ferahlar” diyor, buna inanıyorsa ve kadınlar ne derse tersinin yapılması gerektiğine inanıyorsa ve kadınların uğursuz olduğuna inanıyorsa; ki bunlar sahih kaynaklarda dolu. Kadının evde kırbacı görebileceği bir yere asmak gerektiğine inanıyorsa, erkeğin karısını niçin dövdüğü sorulamadığını biliyorsa, bak erkeğe karısını niçin dövdüğü sorulamıyorsa, kadının dövülmesi gereken bir varlık olduğuna inanıyorsa, kocasının vücudu kötü şeylerle kaplı olduğunda kadın onu işte yalayarak temizlese bile erkeğin hakkını ödeyemeyeceğine inanıyorsa, kadına güçlü yiyecekler yedirtmenin, güzel kıyafetler giydirmenin zararlı olduğuna inanıyorsa, kadına okuma yazma öğretmenin tehlikeli olduğunu ve bunu yaparsa fuhşa kapı açacağını düşünüyorsa, evinin penceresi sokağa bakıyorsa bunu mutlaka kapatması gerektiğini, yoksa kadının oradan kendine dost elde edeceğini düşünüyorsa öyle bir kadına adam saygı duymaz, değer de vermez. Aldatır da, aşağılar da, döver de, hatta Allah esirgesin yaralayıp öldürebilir de her şeyi yapabilir o kafadaki adam.

 

(“Cehennemin odunu nedir?” izleyici sorusu)

Cehennemin odunu cehennemde yanacak insanlar için Allah, “cehennem odunudurlar” diyor. Yani odun gibi olduklarını vurgulamak için Allah onu söylüyor. Cehennemde onların varlığını Allah onları aşağılayarak ifade ediyor yani oduna benzeterek. O lüzumsuzluklarını da vurgulamış oluyor, ne kadar değersiz olduklarını vurguluyor. Cehennemde zorlu bir hayat yaşayacaklarını Allah söylüyor. Ama tabii cehennem ehlinin şuuru kapalıdır. Allah, “ölü” olduklarını söylüyor. 

 

(“Darwinizm gibi önemli bir konu neden gündemimizde yer almıyor?” izleyici sorusu)

O İngiliz derin devletinin himayesinde olan bir teori Darwinizm. Okullarda da öğretmenler ‘ben Darwinizm’e karşıyım’ diyemiyor. Tek cevap var, ‘ben Darwinizm’i savunuyorum’ diyebilir. Öğrenciler de ‘ben Darwinizm’i kabul etmiyorum’ diyemiyor imtihanda sorulduğunda. ‘Evet kabul ediyorum’ derse not alabiliyor, ‘hayır’ derse not alamıyor, öyle feci bir durum var. İnsanlar inanmadığı halde bütün dünyada bir dayatma şeklinde Darwinizm hurafesi Lahaul ve Lhamo putu insanlara zorla enjekte edilmeye çalışıyor. Ama Türkiye’de gençler şu an Darwinizm’le alay ediyorlar. İstediği kadar dayatmak isteyenler olsun gençler hiç kaale almıyorlar. Hükümetin de olumlu yaklaşacağını düşünüyorum ama 2019’a kadar bekletmek çok büyük hata olur. Bereketsizliğe, uğursuzluğa sebep olur. Böyle Allah’ı alenen inkar eden bir teorinin, böyle bir hurafenin bekletilmesi diye bir konu olmaz derhal silinmesi lazım, derhal yok edilmesi lazım.   

 

(“Erkekler neden kadınlarla alışveriş yapmayı sevmez?” izleyici sorusu)

Adam eğer kadınları sevmiyorsa, kalbinde sevgi yoksa Allah’ı sevmiyorsa, Allah’tan korkmuyorsa kadını da sevmez ve kadınların olmasını istemez. Zaten bir kadın nefreti genelde gelenekçi sistemde, gelenekçi Ortodoks sistemde ve Darwinist sistemde olduğu için oradan zehirlenen insanlarda bu olur. Çünkü kadınların yüzde 99’u cehenneme gidecek diyorsa bir adam kadınlar ne derse tersini yapın diyorsa şimdi alışverişte nasıl olsun? Diyecek ki, “şunu alalım mı?” Kadın diyecek ki, “evet alalım.” “Tamam tersini yapalım.” Demesi gerekiyor çünkü adam inanıyor buna. Ve “kadın uğursuzdur” diyorsun. Adam uğursuz olan bir varlığın peşinden gider mi? Rahatsız olur uğursuz olduğuna inandığından. Bu şeytani telkinden oluyor kadın niye uğursuz olsun? Kadın uğurlu ve naif, güzel, kibar, muhteşem bir varlıktır. Dolayısıyla Darwinistlerin kadın aleyhtarı konuşmaları, gelenekçi Ortodoks bir kısım Müslümanların kadın aleyhtarı amansız çirkin sözleri böyle bir ortam meydana getiriyor buna karşı bütün gücümüzle mücadele yapıyoruz. İnşaAllah üç-beş yıla kadar bu eracif, bu kötü şeyler hepsi ortadan kalkacak inşaAllah.

 

(“Kıskançlık makul görülebilir mi?” izleyici sorusu)

Zaman zaman soruyorlar ama yani kıskançlık şöyle kadını fuhuşla itham ederek, “sen şüpheli adamsın her şeyi yapabilirsin ben seni kıskanıyorum, senin sürekli kontrol altında tutulman lazım sağın solun belli olmaz.” İşte “yanına giden kimdi, nereye gittin, ne yaptın? Dön bakalım odanın içerisinde bir şöyle telefonla göster, naklen yayın yap sana güvenmiyorum” demek bu hakarettir kadına. Ama kadını koruyup kollamak, birisi kötülük yapacaksa ona karşı engel olmak. Yemesine, içmesine, sağlığına, sıhhatine, mutluluğuna, saadetine katkıda bulunmak, onu sevmek, ona saygı göstermek, değer vermek. İnsanların değer vermesini sağlamak, herkesin ona hürmetli olmasını sağlamak bu kıskanmaktır, korumaktır. Ama öbür türlü hakaret olur. İffetsizlik iddiasıyla yapılan hareketler hakaret olur.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo