Sayın Adnan Oktar’ın 6 Mayıs 2018 tarihli Canlı Sohbetler yayınından
İZLEYİCİ SORUSU: Romantizm ve egoistlik arasında bir bağ var mıdır?
ADNAN OKTAR: Romantizm, aklı disipline edip normal hale getirmemekten kaynaklanıyor. Yani samimi olmama durumunda oluyor. Samimi olunmadığında beyin serbest dalgalanmaya geçiyor. Beynin muazzam bir düşünme kabiliyeti vardır, akma kabiliyeti. Bir ondan şüphelenir, ondan şüphelenir, ondan korkar. Birinden tedirgin olur, yeniden şüpheye kapılır. Karşı ihtimaller geliştirir. Yani sonsuz düşünme gücü olduğu için o devreye girer müthiş bir anafor meydana gelir beyinde. O anaforun içerisinde vücut, filmlerin de etkisiyle, romanların da etkisiyle şeytani bir felsefe olarak romantizme kayar. Yani ağlama eğilimi içerisinde, kendine acıma zemininde, haksızlığa uğradığını düşünerek ve sürekli insanlar tarafından ezildiğini düşünerek, insanların hepsinin kötü olduğunu düşünerek, yalnız kaldığını düşünerek, kendini ciddi şekilde üzme mantığına girer ve her şeyden üzülür. Yani annesinin onu sevmediğini düşünür, babasının onu sevmediğini düşünür. Anlaşılamadığını, değerinin bilinmediğini düşünür ve sürekli kendini ezer. Onun yüzünden de yüzünde ağlamaklı, içine kapalı bir ifade olur. Sık sık da ağlar zaten. Çabuk sinirlenir, çabuk küser-darılır. Yani kimseyle dost olamaz. Muazzam bir acı çeker. Bununla egoistliğin bağı var mıdır? Tabii bunun sonucunda yalnız olduğunu düşündüğü için, bu sefer sadece kendini sevmeye yönelir. Sadece kendini sevdiği için de, kendine acıdığı için de, aslında o kadar kendini de sevmez de, sadece kendini koruması gerektiğine inandığı için egoistlik gelişir bir sefer. Mesela iyilik de yapsa birisi ona kabul etmez. Birisi sevgi gösterse onu da kabul etmez. Yani her şeyi tehlike olarak görür. Bütün faaliyetleri kendi çıkarına göre olmaya başlar. Mesela para kazanıyorsa kendi çıkarı için, yemek kendi çıkar için, bir yere oturuyorsa kendi çıkar için, mesela otobüste oturuyor kimse mesela yer vermiyor. Mesela hamile bir kadın geliyor, o nefret ruhu oluştuğu için sadece kendini düşünür artık.
Yani ana sebep beyni kontrol altına almamasıdır. Beyin insanın başına bela olur kontrol altına alınmazsa. Önce samimi olunarak beyin sakinleştirilmesi lazım. Sakin, dengeli, tutarlı hale getirmek lazım. Sonra Allah'ın büyüklüğünü çok iyi kavrayarak normal moduna insanın geçmesi gerekiyor, normal moduna. Bu normal modunda, işte Tevrat'ta dediği “Allah'ın oğullarısınız” diyor ya, Tevrat, Allah'ın ruhu olmuş oluyorsun o zaman. Yani artık seni Allah yönlendiriyor. Allah'tan bir parça oluyorsun adeta. Allah'ın ruhunu taşıyorsun. Seni kimse yenemez dünyada. Yenilmez bir güç haline gelirsin. Ne şeytan, ne cin, ne insan kimse yenemez seni. Yani ne istiyorsan olur. Allah için istediğin her şey yerine gelir. Ama o mantık ve ruh içerisinde sabırla ve karlılıkla durmak lazım. Boş an bırakılmaması gerekiyor. Öyle olursa sürekli galip gelir.