HARUN YAHYA
logo
HARUN YAHYA

  • Tüm Eserler
  • Kitaplar
  • Makaleler
  • Videolar
  • Görseller
  • Sesler
  • Alıntılar
  • Diğer

Adnan Oktar'ın Hayatı ve Eserleri
Harun YahyaAdnan Oktar'ın Hayatı ve Eserleri
ESERLER
KitaplarMakalelerVideolarGörsellerSeslerAlıntılarDiğer
KONULAR
VatikanSosyalizmAydınlanma çağıFransız DevrimiDönmeSabetayistJakobenizmMasonik MedyaSiyasi SiyonizmJön Türkİttihat ve TerakkiAbdülhamitAnti-NaziDünya Siyonist ÖrgütüNuremberg KanunlarıMussolini1. Dünya savaşıAdolf EichmannGoyimRothschild HanedanıThink-TankCFRRockefellerSoğuk SavaşStalinEkim DevrimiSovyetler BirliğiBilderbergVietnamAIPACLobiFuarGüneydoğuYunanistanYeni Dünya DüzeniKızıldenizJeopolitikGaziVergiGümrük2023AntilopBoğaAvrasya İslam ŞuarasıNobel Barış ödülüHastaneSosyal Güvenlik KurumuAli BabacanTurgut ÖzalSuikastGaffar OkkanMuhsin YazıcıoğluRosette NebulaAstronomiGül
Harun Yahya © 2025
Harun Yahya © 2025
  1. Videolar
  2. Sn. Adnan Oktar’ın, Azerbaycan Müsavat gazetesinden Farid Agalarov ile...

Sn. Adnan Oktar’ın, Azerbaycan Müsavat gazetesinden Farid Agalarov ile görüşmesi (18 Şubat 2018)

Harun Yahya
47054
16 Haziran, 2018
Adnan Oktar'ın Konukları
Harun Yahya ve Etkileri

BÜLENT SEZGİN: Azerbaycan'dan değerli misafiriniz var Adnan Bey. Azerbaycan'ın en çok okunan Müsavat Gazetesi’nden Farid Agalarov kardeşimiz.

 

ADNAN OKTAR: Ferit Bey hoş geldi, sefa geldi, şeref duyduk, onur duyduk. Aramızda olması bizim için bir şeref.

 

Evet buyurun sizi dinliyorum.

 

FARİD AGALAROV: Öncelikle yeni Müsavat Gazetesi adına bu fırsatı bize tanıdığınız için teşekkür ederim. Soruya geçelim. RTÜK tarafından A9 Kanalına yani gizli reklamlar bazı gerekçelerle para cezası kesildi. Fakat Adnan Oktar ile Sohbetler programı Youtube ve sosyal şebekeler üzerinden yayın yaptığı için RTÜK buna müdahil edebilir. Siz yayına başlamadan evvel, bu riskleri bildiğiniz için mi A9 kanalında yayına başlamadınız? Youtube ve sosyal şebekeler üzerinden başladınız?

 

ADNAN OKTAR: Şimdi RTÜK’ün nelerden rahatsız olduğunu, neleri riskli gördüğünü, neleri yasakladığını bilmek teknik olarak o kadar imkan dahilinde değil. Ancak oluştuğunda anlayabiliyoruz. Mesela bir kelime oluyor, bu yasak olmuş oluyor. Veyahut bir davranış oluyor, bu yasak olmuş oluyor, sonra öğreniyoruz. Yani bunun hazır bir kitabı olsa biz oradan okuruz. Ona göre bunu yapabiliriz. Ama neyin ne olacağını bilmediğimiz için, riskli olduğu için mecburen internetten devam ediyoruz ki bir sorun çıkmasın diye. Ama sistemi tam öğrenirsek tabii, neyin ne olduğunu tam öğrenirsek buna uymak kolay. Bilmediğin bir yolda yürüyorsun, birden ayağını basıyorsun bir yere, bakıyorsun çukurun içine giriyorsun. Bunun gibi.

 

FARİD AGALAROV: Yine Şubat ayında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından A9 Kanalının kapatılması gündeme geldi. Devlet seviyesinde tanınan ve kabul gören bir kurumun size karşı böyle bir tutum sergilenmesini nice değerlendirmeliyiz?

 

ADNAN OKTAR: Biz ve arkadaşlarımız İngiliz Derin Devleti’ne karşı çok güçlü bir atak yaptık Türkiye'de. Bunlarla ilgili kitaplar hazırladık, 2 ciltlik. Binlerce belgeden oluşan dokümanlardan oluşan bir eser. Reddedilmeyecek şekilde açık ve sarih. İngiliz Derin Devleti, Türk milletini yok etmek istediğini 150 yıl önce açıklamış. Başbakanlar açıklanmış, devlet başkanları açıklanmış, bakanlar açıklanmış, on binlerce belge var elimizde. Amaç, Türk milletini yok etmek ve Türkiye'yi parçalamak. Zaten Sevr Antlaşması'nda da bunun bir modelini görmüştük. Türkiye'yi paramparça etme modeli. Dolayısıyla Sevr’i yeniden yapabilmek için muazzam bir atağa geçti şu an İngiliz Derin Devleti. Biz de İngiliz Derin Devleti'ni adeta rezil eden, küçük düşüren eserler hazırladığımız için bunun sonucunda adeta bir toplu hareket başladı. Aynı anda düğmeye basılmış gibi. Mesela aynı anda birçok kurum açıklama yapıyor, birçok kişi açıklama yapıyor, birçok şahıs açıklama yapıyor. Fiili saldırılar, tehditler oluyor aynı anda. Dolayısıyla bu tip girişimler sonucunda tabii ki bir etkilenme oldu gibi görünüyor. Tabii doğrudan İngiliz Derin Devleti talimat tarzında yapmıyor ama bazı kişileri etkiliyor. Onlar da bazı kişileri etkiliyorlar. Böyle hoş olmayan bir görüntü tezahür etmiş oldu. Biz de bunda bir hayır görüyoruz tabii.

Diyanet İşleri Başkanı diyor ki: “Adnan Oktar Atatürk'e hakaretten tutuklandı” diyor. Hiç aslı-astarı olmayan yanlış bir haber. Bu şekilde açıklandığında normalde bir devlet adamının yapacağı; belgesini alıp götürür, mahkemeden alır. Çünkü devlet zaten kontrolünde, bir polis gönderir yahut bir memur gönderir, mahkemeden ilgili belgeyi alır, gösterir. Böyle bir belge yok. Böyle bir olay yok. Yani benim tutuklanmam diye bir konu yok. Bunu gereksiz yere bu şekilde kamuoyuna açıkladı. Ve kamuoyunda bu tabii bir infial meydana getiriyor. Bu yanlış bir hareket, hatalı bir hareket. Bunu söyledik. E bir tek ondan kalmadı. Bir sefer dedi ki: “Musevilerle ilgili aleyhte faaliyet yaptı ve bu yüzden Musevilerle ilgili konuşmalarından dolayı tutuklandı, hapis yattı.” E böyle bir olay da yok. Bunu nereden çıkarttınız dedik. Buna da cevap yok. Varsa belgesini gösterin diyoruz, buna da cevap yok. E o zaman özür dileyin dedim, özre de cevap yok. Bunun arkasından işte 10-15 kız arkadaşımızın dans yahut dekolte tarzında tavırlarından rahatsız olduğunu beyan etti. Ben de dedim ki: “Sen Diyanet İşleri Başkanı'sın, devletin önemli bir kurumundasın. 10-15 tane genç kızla uğraşacağına yani onlarla ilgileneceğine PKK tehlikesi var” dedim. Bütün Türkiye'yi sarmış komünist bir tehlike. “Buna karşı Diyanet kitap çıkarsın, yazları yazsın. Komünizmin, PKK'nın tehlikesini ifade etsin, anlatsın halkı aydınlatsın.” Çünkü yetmiş bin cami var. Ve çok muazzam imkanları var. Bunları ifade ettim. Arkasından dedim ki: “200 bin genel evlerde çalışan bizim hanım kardeşlerimiz var Müslüman evladı. Yani Türk milletinin evladı. Bizim kendi evladımız. Aslan gibi delikanlı kızlar, 200 bin kişi. Bunlara günde 3 milyon Türk genci gidiyor ve bunlarla dedim fuhuş yapıyorlar. Yazık-günah o gençlere de yazık. Bu güzelim kadınlara da yazık. Çünkü günde 70 veya 150 kişi yani bir kişi ilişkiye girmiş oluyor kadın. Hem ruhen hem bedenen bozulurlar. Bizim evlatlarımız bunları kurtaralım. Diyanet asıl bunlarla ilgilensin” dedim. O dediğin tamam, mesela diyorsun ki dekolte istemiyorum, dans etmenizi istemiyorum. Tamam kolay ne yaptık? Hanım arkadaşlarımız artık televizyona çıkmıyorlar ve çıkmayacaklar da konu kökünden halloldu. Basit bir şey bu. Yani 15 genç kızın dansı, dekoltesi eğer büyük bir dertse halloldu işte kökünden. Hiç çıkmıyorlar, bitti. Ama bak öbürü facia şeklinde devam ediyor. Ayrıca dedim ki: “Bak bu kadınların ilişkisinden devlet vergi daireleri yüzde sekiz oranında para alıyor. Bu gelir haramdır” dedim. “Diyanet olarak bunun haramlığını ifade edin. Yani hem bu genelevlerdeki hanımları kurtaralım, bunun için bir kampanya yapın, açıklamada bulunun. Hem de bu gelirin haram olduğunu belirtin” dedim. “Ayrıca milli piyango, spor loto, spor toto, at yarışları gibi birçok resmi destekli devlet destekli kumar var. Kumar haramdır. Buradan da devlet vergi alıyor” dedim. “Bu para da haramdır, bunu da açıklayın” dedim. Yani bunlar daha önemli konular. Çoluk çocuğun, 10-15 genç kızın dans edip etmemesi önemli ki tamam etmiyor işte bitti. Yani “bunu devlet meselesine getirmenin bir alemi yok. Ama bu önemli” dedim. Yani “bu konuyu gündeme getirelim. Ayrıca bir milyar litrenin üzerinde şarap, rakı, votka üretiliyor ve gençler zehirleniyor, haram, müskirat. Ve bundan devlet vergi alıyor. Bu vergi de helal değil” dedim. “Bunu açıklasın Diyanet İşleri Başkanlığı, bunları anlatsın” dedim. Diyanet Sen üyeleri bize hakaret etti diye savcılığa başvuruda bulundular. Burada hakaret nerede? Emri bil maruf nehyi anil münker. Bir facia var, kötü, yanlış olan bir şey var. Bunun düzeltilmesi için Diyanet'in devreye girmesi, nasihat etmesini istiyorum. Ben Diyanet'i kutsal biliyorum. Diyanet İşleri Başkanı'na da saygı duyuyorum değer veriyorum. Ama çok etkili olur söylerse. “Bu günahı, bu yanlışı düzeltelim” dedim. Ayrıca ben Diyanet İşleri Başkanlığı’na hakaret etmedim, saygısızlık yapmadım. Saygı duyduğum, hürmet ettiğim bir makam. Ama ben bunu kime anlatayım? Diyanet en önemli, güveneceğimiz kurum. E tabii ki ben oradan rica edeceğim bu hatanın, yanlışın düzeltilmesi için nasihat etmesini başka kimden isteyeyim? Bunda kızacak öfkelenecek bir şey yok. Mesela KAD-DER var, Kadın Dernekleriyle ilgili dernek. Onlara da rica ettim. “En hayati konu bu” dedim. 10-15 genç kızın dans etmesi, dert değil, işte çıkmıyorlar, bitti, bu kadar basit. Yani eğer bununla huzur bulacaksanız, rahatlayacaksanız, gönlünüz müsterih hale gelecekse, kökünden hallettik işte tamam. Ama sakinleşmiyorlar. Ama o zaman buna bir acayiplik var.

 

FARİD AGALAROV: Eğer, ister Kanal A9 olsun, ister YouTube ve sosyal şebekeler üzerinde yayınlarınız olsun, eğer bunlara yasak gelirse, tebliğlerinizi hangi platformda devam ettirmeyi düşünürsünüz?

 

ADNAN OKTAR: Yasak gelirse, benim zaten kitaplarım var. Yani 30 milyon kitap satıldı bir buçuk sene içerisinde. Ben kitaplarla, konferanslarla yine devam ediyorum. Daha büyük konferanslar yaparım. İl il gezerim, öyle bir şey olmaz. Yazılarımı, internetteki yazılarımı da durduracak halleri yok. İnternette yazılar yazarım. Facebook'tan yazılar yazıyorum. Yani yazıyla konuşmalar arasında bir fark yok. Yazı daha da etkili hatta. Çünkü insan daha dikkatli okuyor. Konuşmadan daha etkili. Dolayısıyla fikirlerimi durdurmaları diye bir konu olmaz. Yani İngiliz Derin Devleti’nin bu çabalarının boşa gideceğini tahmin ediyorum. Hükümetimiz de özgürlükçü bir hükümet. Yani bu İngiliz Derin Devleti’nin etkisinde kalan insanlar olabilir ama devletin tavrı da İngiliz Derin Devletin’e karşı. Yani bu oyunların nereden geldiğini onlar da biliyorlar. Devlet bunu bilmiyor değil. 300’ün üzerinde aydınımız İngiliz Derin Devleti’nin tehlikesine dikkat çekti. Hükümet üyeleri, Tayyip Hocam, Başbakan, diğer partililer, danışmanlar İngiliz Derin Devleti’nin nasıl tehlikeli bir örgüt olduğunu zaten anlattılar. Sayın Devlet Bahçeli dikkat çekti. Dolayısıyla ben başarılı olacaklarını zannetmiyorum.

 

FARİD AGALAROV: Adnan Oktar, Kuran-ı Kerim'de olduğu gibi, adalet ve sosyal beraberliği savunan komünizmi neye göre değerlendiriyor?

 

-Komünizme neden karşısınız? Çünkü komünizmin sosyal adaleti de getirdiğini düşünüyor. Beraberliği, birliği de getirdiğini düşünüyor Ferit Bey. Bu yüzden neden buna karşısınız diyorsunuz?

 

ADNAN OKTAR: Kuran'da sosyal adalet Allah sevgisiyle, dostlukla ve kardeşlikleyken komünizm bunu devlet dehşeti, devlet şiddeti ve insanların birbirleriyle savaşması sonucunda insanlara sosyal adalet getireceğini söyledi. Fiili uygulamada da, Rusya'da da, her yerde de dehşet ve acı gördük. 40 milyonun üstünde insan bak 40 milyonun üstünde insan öldürüldü, feci şekilde ezildi. Bir o kadar insan da sakat kaldı. Ama İslam sadece sevgiyi, barışı, kardeşliği savunuyor. Sosyal adaleti de sevgiyle getiriyor. Velayet sistemiyle herkes herkesin babası, kardeşi hükmünde oluyor. Herkes herkesi korumakla mükellef oluyor. En mükemmel sosyal adaletin velayet sisteminde olduğunu görüyoruz. Çünkü sokaktaki bir çocuk herkesin çocuğu oluyor. Sokaktaki herhangi bir genç kız herkesin evladı olmuş oluyor. Herkes korumakla mükellef oluyor. Dolayısıyla sosyal adaletin özü ve esası Kuran'dadır, İncil'dedir, Tevrat'tadır. Karl Marx oradan bunları almış, değiştirmiş, diyalektik felsefeyle yoğurmuş, Darwinizmle kirletmiş, Allah’sız, dinsiz, şiddete dayalı bir sosyal adalet anlayışı getirmiş, sonunda da sosyal adalet olmamış, sadece yönetici sınıfın rahat ettiği daçalarda oturdukları, fakir-fukaranın feci şekilde ezildiği, 2 metrekare, 3 metrekare odalarda süründükleri bir sisteme çevirmiş. O yüzden biz komünizme karşıyız. Neden? Çünkü aileye karşı komünizm. Aile müessesini kabul etmiyor. Dini kabul etmiyor. Devleti kabul etmiyor. Mukaddesatı kabul etmiyor. Böyle bir sistem insanlara acı getireceğini, dehşete düşüreceğini açık açık ilan ediyor zaten. Bu yüzden karşıyım.

 

FARİD AGALAROV: Programlarınızdan birinde Allah'ın güzelliği sevdiğini ve o yüzden programlarınızda güzel kızlara ve yakışıklı erkeklere yer verdiğini söylemiştiniz. Peki, yüzü değil de kalbi güzel olan insanları Allah sevmez mi? Yani programınızda neden bu insanlara rast gelmiyoruz?

 

ADNAN OKTAR: Güzel, ahlaklı insanın zaten yüzü de güzel olur. Yani güzel ahlaklı olup da yüzü güzel olmayan bir insan görmedim. Yani kalbi güzel olan insanın, vicdanı ahlakı güzel olan insanın yüzü mutlaka güzel olur. Bana gösterirlerse öyle birisini, yani ahlakı, kişiliği güzel ama yüzü çirkin birisini gösterirlerse ben ona istediği cevabı vereceğim. Ama böyle birisi yok. Kalbi güzeli olanın, vicdanı ahlakı güzel olanın yüzü mutlaka güzel olur.

 

FARİD AGALAROV: Program .. 10 saat civarında devam ediyor ve programda iştirak eden kadınlar, erkekler çalışmaya vakit ayıramıyor. Onlar programdan herhangi bir para alıyor mu yoksa sadece sizi dinlemek için mi geliyor?

 

ADNAN OKTAR: Hepsi Allah rızası için geliyor. Ben de sabah kalktığımda yemeğimi yiyorum, duşumu alıyorum, üzerimi giyiyorum, geliyorum, akşama kadar Allah'ı dini anlatıyorum, yine gidiyorum. Ben nasıl beş kuruş para almıyorsam, arkadaşlarım da beş kuruş para almaz. Burada herkes Allah rızası için İslam'ı anlatır.

 

FARİD AGALAROV: Kuran'da Ahzab Suresi'nde esasen Allah Peygambere emrediyor ki “hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına emreder ki dışarı çıkanda sıkı giyinsin ve onların tanınmamaları, onların zarar görmemelerini de karşısına alacak.” Biz milyonlarla insanın seyrettiği bu programda, bu kadınlar eğer milyonlarla insan tarafından tanınıyorsa biz onları zarardan nasıl korumuş oluyoruz?

 

ADNAN OKTAR: Kuran'da tarif edilen anlatılan, Peygamberimiz (sav) diyor ki:   Evlerinizden dışarı çıktığınızda, dekolteyken,” zaten Müslümanlar dekolte olduğunu kabul ediyor Kuran, Kuran'da Cenab-ı Allah, dekolte Müslüman kadınlar diyor. “Ama dışarıya çıktığınızda size fiilen saldırıda bulunan oluyorsa, fiili olarak etkenlikte bulunan oluyorsa, yani sarkıntılık eden, taciz eden oluyorsa, bundan korunmak için genişçe elbiselerinizi üzerinize örtün. Cilbaplarınızı üzerinize örtün” diyor. O yüzden benim hanım arkadaşlarım dışarıda tamamen örtülü gezerler. Tamamen kapalı. Yani dışarıda dekolte bir arkadaşımı gören yoktur. Hepsi kapalıdır. Ama buraya geldiklerinde, burada güvenlik içinde oldukları için, burada onları taciz edecek, rahatsız edecek hiç kimse olmadığı için, burada istedikleri gibi dekolte giyiyorlar. Ve Kuran'ın hükmüne göre onların burada örtünmesi için bir neden yok. Ha resmine ve görüntüsüne adam bir şeyler diyorsa, Kuran onda bir hüküm açıklamamış. Yani resmine ve görüntüsüne, şahsına yapılırsa Allah “çarşaf giysin” diyor. Resmine ve görüntüsüne diye böyle bir hüküm olmaz. Yani aynadaki görüntüsüne veyahut onun hayaline, hayal etme, mesela adam diyor ki hayal ediyorum der onu ve ağzını bozar, bir şeyler yapar. Bu hüküm dahilinde değil. Yani adamın kafasında hayal etmesi veya kadının hayalini görmesi Kuran'da bir hüküm olarak belirtilmiyor. “Bizzat kendini görmesi ve bizzat kendini taciz etmesi ve rahatsız etmesi tehlikesi varsa, o zaman çarşafı üzerine giysin” diyor. Benim de hanım arkadaşlarım dışarıda kendilerini güvende görmedikleri için tamamen örtünüyorlar. Herkes bilir, tamamen kapalı. Ama buraya geldiklerinde taciz ve rahatsız etme imkansız olduğu için burada rahatça giyiniyorlar ve Kuran'ın hükmüne uygun olarak, zaten Kuran'da ayette diyor ki bak “mümin kadın da zaten dekolte” diyor. “Dekolteyken rahatsız edilirlerse” diyor. Dekolteyi kabul ediyor Kuran. Ayet zaten Ahzab Suresi’nin iniş sebebi dekolte hanımlarının varlığını kabul ederek ayet açıklanıyor. Kadınlar dekolte zaten. Ama “dışarıya çıktıklarında rahatsız ediliyorsa” diyor. Dışarı çıktıklarında rahatsız edilmemek için hanım arkadaşların kapanıyor mu? Kapanıyorlar. Buraya geldiklerinde rahatsız ediliyorlar mı? Hayır. O zaman istedikleri gibi giyinir. Dolayısıyla Kuran'ın hükmü tam uygulanmış oluyor.

 

FARİD AGALAROV: Bildiğimiz gibi deccalın en belirgin özelliklerinden biri de tek gözdü ve bazı insanların dediklerine göre A9 Kanalının logosu tek göz sembolüne benziyor. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?

 

ADNAN OKTAR: Tek göz, deccal tek göz ama oradan oraya bağlantı çok zorlama bir şey. Yani mesela her Anadolu'da nazarlıklar vardır, insanlar tek gözü ifade eden boynuna boncuk takarlar. Hatta ineklere, koyunlara, kuzulara, her yeni gelinlere, gençlere, anneannelere, dedelere, herkesin boynunda tek göz takılıdır. Azerbaycan'da, Anadolu'da, Türki devletlerinde her yerde tek göz vardır. Dolayısıyla bu, nazara karşı makbul bilinen, nazarı önleyen, vesile olan bir güzellik olarak kabul edilir. Ve bunu güzel görmeyen Anadolu'da hiç kimse yoktur. Dolayısıyla demek ki Deccal'in nazarını yok eden bir güç olarak yani deccalın kötü nazarını yok eden bir güç olarak o göz bütün Anadolu'ya hakim olmuş. Burada da varsa ne güzel. Demek ki deccalın pis nazarlarını parçalayan bir güç. Onu anlıyoruz.

 

FARİD AGALAROV: Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinden konuşurken bir millet iki devlet olduğunu söylüyorsunuz ve bildiğimiz gibi Türkiye'nin Ermenistan'la sınırlarının bağlanmasında en önemli sebep Azerbaycan topraklarından, Ermenistan tarafından şey olmasıydı. Ama bir başka konuşmanızda Ermenilerin Türklerle kardeş olduğunu ve hiçbir şart olmadan yani sınırları açmalı olduğunu diyorsunuz. Yani bu iki görüş arasında arasında bir çelişki olduğunu insanlar diyor.

 

ADNAN OKTAR: Biz Ermenistan'la sınırlarımızı açacağız. Ermenistan ilekardeş olacağız. Pasaportu kaldıracağız, vizeyi kaldıracağız. Ermenistan ne yapacak? Bu güzelliğe, bu dostluğa, bu kardeşliğe karşı güzel bir jestte bulunacak. Ben bundan eminim ve biliyorum. Bilmediğim bir şey söylemem. Azerbaycan'dan aldığı toprakları geri iade edecek. Diyecek ki, Azerbaycan'la da sınırımız açılsın. Ve katil olan varsa yargılansın diyecek Azerbaycan. Katil olan kimse yargılansın diyecek. Ve böylece biz Azerbaycan'la Ermenistan'ı, Türkiye'yle Ermenistan'ı dost ve arkadaş yapacağız. Böylece Türk-İslam Birliği'nin ilk nüvesi atılmış olacak. Azerbaycan'la birleşeceğiz, Ermenistan'la birleşeceğiz, Gürcistan'la birleşeceğiz. Rusya'yla birleşeceğiz, Türki devletlerle birleşeceğiz, Turan'ı oluşturacağız. Turan'ın oluşması için Ermenistan'ın da Turan sınırları içerisinde olması şart. Turan herkesi kucaklayan bir güzelliktir. “Türkiye Turan olsun, düşmanın ülkesi yıkılsın viran olsun” sözü buradan geliyor. Yani düşman derken deccaliyetin sistemi yıkılsın, viran olsun. “Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin” sözü de yine buradan geliyor. Güzel bir duadır bu. Dolayısıyla Türk Birliği'nin oluşmasında Ermenistan’sız bir birlik düşünmüyoruz. Ermenistan'ın sınırlarını açacağız. Ermenistan bütün işgal ettiği toprakları Azerbaycan'a iade edecek. Katilleri teslim edecek. Katiller hapsedilecek, adalet yerini bulacak. Ermenistan ile kucaklaşacağız kardeş olacağız. Ermenistan'da yanan o intikam ateşi sönecek. Daha önceki ziyaretimizde söndüğü gibi. Ve böylece yüzyıllardan beri süren bu ızdırap sona erecek. Altaylardan Tuna'ya kadar her yerde Türkler olacak. Her yerde Müslümanlar olacak. Özgürce huzur içinde yaşayacağız.

 

FARİD AGALAROV: Turan'ın yaranması güzel bir fikirdi ama hiç Türklerin merkezinde olduğu bir devletin yaranmasını Ruslar kabul edemez. Yani bu ne kadar realdır bunun gerçekleşmesi?

 

- Turan'ın merkezinde Türkler olacaksa Ruslar bunu nasıl kabul edecekler demek istiyor herhalde.

 

ADNAN OKTAR: Turan'ın içindeki temel devletlerden birisi Rusya olacak zaten. Rusya bir İslam devletidir zaten ve Türk devletidir. Rusya'da 30 milyona yakın Türk var. Rusya aynı zamanda bir Türk devletidir ve Müslüman devlettir. 30 milyon üstünde de Müslüman var Rusya'da. Dolayısıyla biz Rusya'yı Müslüman Türk devleti olarak kabul ediyoruz. Ve Turan'ın en güçlü ordularından birisidir. Turan ordusunun en güçlü bir üyesidir. Putin de Türk- İslam Birliği içerisinde bir kahraman olarak yerini alacaktır ve Rusya'da.

 

FARİD AGALAROV: Bu kadar. Teşekkür ederim.

 

ADNAN OKTAR: Ben de teşekkür ederim.

 

Bizim kardeşimize teşekkür ediyoruz. Allah ona uzun ömür versin, hidayet versin. Tabii daha da güzel şeyler olacak, daha hoş şeyler olacak ama bunlar biraz zaman alacak, inşaAllah.

Biz bu meyanda şunu da belirtmek istiyoruz; Biz Türk yargısına güveniyoruz, devletimize güveniyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı’na saygımız çok büyük. Makam olarak diyanete de saygım çok büyük. Saygıyla, hürmetle değerlendiriyorum. Türk adaletinin en güzel tavrı göstereceğine, en insancıl tavrı göstereceğine de inancımız tamdır. Yani Türkiye'de hukukun mükemmel işlediği kanaatindeyiz. Bir suç veya yanlış bir şey olmadığından da eminiz. Çünkü samimiyette ve candanlıkla söylenmiş sözlerdir bunlar, candan konuşmalardır. İyi niyette yapılmış konuşmalardır. Bu konularda da kalbimiz müsterih.

Kardeşimizi yine bekliyoruz inşaAllah. Allah kalbine inşirah, ferahlık versin. 200’e yakın Azericiye'ye çevirmiş kitabım var Azerbaycan'da. Azerbaycan’ı ne kadar sevdiğimi gösterir bu. 200’e yakın Azericiye'ye çevrilmiş kitabım. Yani hiçbir dilde bu kadar çok değil, maşaAllah. Bütün Azerbaycan'a Selam. Azerbaycan Devleti'ne Selam. Bütün Azeri kardeşlerimizi muhabbetle kucaklıyorum. Allah hepsine sağlık, sıhhat, selamet versin. Allah devletinize, milletinize başarı, bereket, bolluk versin, hayırla sarsın. İnşaAllah her şey çok güzel olacak. Muhabbetle sağlıcakla kalın, inşaAllah.
 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER
m3u8
m3u8
m3u8
mp3
mp4
Allah sevgisi
Sevgi
Sevgililer günü
Sevgisizlik
sevgi