Allah çok kapsamlı imtihan ediyor. Öyle sıradan bir imtihan olmuyor. Ciddi bir imtihan var, ciddi bir eğitim var. Sırf imtihan değil, adı imtihan da aslı eğitim.
Kuran'ın hikmeti önemlidir. Onun üstünde duracaksın. Yoksa istersen 10 dakikada çok sayıda ayet okuyabilirsin. Büyük bir süratle okuyabilirsin. Ama Kuran tertil üstüne ve düşünülerek, açılarak, hikmeti gittikçe çözülerek okunması gereken bir Kitap’tır.
Küfür hiçbir şey yapamıyor. Mesela PKK bir şeyler yapmak istiyor, Allah belalarını veriyor. Hitler bir şey yapmaya kalktı, Allah belasını verdi. Mussolini bir şey yapmaya kalktı, Allah belasını verdi. Stalin, Lenin bir şey yapmak istediler, Allah belalarını verdi. Allah hepsine belalarını veririm, başarılı olmazlar diyor.
Küfrü beğeniyor, kafasında büyütüyor, oradan bir şey çıkacak zannediyor. Halbuki küfre daldıkça bereketsizlik, bela, çirkinlik buluyor. Başka bir şey bulamıyor. Batağın içinden ne çıkar? Batak çıkar. Başka bir şey çıkmaz.
Büyüklük hissi züppeliğe sebep oluyor, densizliğe sebep oluyor ve en fecisi kişi zavallı konuma düşecek şekilde akılsız oluyor. Mesela seri şekilde yalan söylüyor aptal aptal. En aptalın söylemeyeceği şekilde mantıksız konuşmalar yapıyor. Ruhunda müthiş bir anarşi oluyor, delice bir anarşi oluyor. Küfre çok yatkın oluyor.
Ayette Allah Hz. Musa (as) için “Onu esaslı bir denemeden geçirdik” (Taha Suresi, 40) diyor. İmtihandan geçirdik. Ondan sonra ulu'l azim peygamber oluyor. Alelade olaylar olsa herhangi bir insan olurdu o zaman. Ama olağanüstü imtihan edilince olağanüstü insan olmuş oluyor.
Materyalistler, “Madem Allah var, dünyayı bir anda cennete çevirsin. Niye bu acılar sıkıntılar var?” der. Akla bak, sen imtihan olmaya gelmedin mi buraya? Eğlenmeye gelmediğine göre, imtihana geldiğine göre tabii ki acı sıkıntı olacak. Zorluklar olacak. Zorluk olmadan nasıl imtihan olacaksın sen?
İnsanların, bu kadar acı çekmelerine rağmen dinin önemini fark edememeleri hayret verici. Halbuki normal bir dindar bayağı huzurlu yaşar, bayağı güzel yaşar.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi’ni dindar olması için daima teşvik ettik ve bayağı da güzel yol aldılar. Dindar çizgiye doğru çok güzel hamleler yaptılar. Ama her adımları onların burnundan getirilirse, her adımlarında olumsuz sözler edilirse o zaman dindarlığa karşı tavır almak durumunda kalabilirler bir kısmı. Bu da iyi olmaz. Diğer konularda eleştirsinler ama din konusunda bence yanlış oluyor. Çünkü onların dindar olması bütün Müslümanların lehine olan bir şeydir.
Bir sanatçıyı başı derdine bırakmak çok büyük bir vicdan eksikliğidir. Bir kere sanatçı geçim derdinde olmayacak. Bayağı mükemmel bir hayat sağlanması lazım. Devletin birçok imkanı var. İmkanları sanatçının ayağının altına sereceksin, o da sanatını rahat rahat icra edecek. Sen adamı hayat mücadelesine mecbur edersen nasıl o sanatçılık yapsın? Nasıl sanatını icra etsin?
Gelenekçi Ortodoks İslam anlayışıyla İslam anlatılmaz. “Hacı emmi”leri çıkarıyorlar televizyona, adam 1930’ların 1940’ların kafasıyla kendi hurafelerini anlatıyor -dini konuları tenzih ederim. Kendi yaşıtı olan, kendi kafasındaki adamlara hitap ediyor. Gençler de hayret ve ibretle izliyorlar bunları. Halbuki dini anlatmak için ne kültürü müsait, ne bilgisi müsait.
Din gayet kolay ve sade. Sevgi, merhamet, dostluk, kardeşlik, affedicilik, diğergamlık, fedakarlık, yiğitlik, delikanlılık. Ne güzel olur cömertlik. Mesela sevdiğin bir insan var malı, mülkü olmuyor. Cömert davranıyorsun, mutlu oluyor, seviniyor. Sana da iyi gelir o.
Bağnazların gösterdiği din cehennem. Müzik yok, resim yok, eğlence yok, sevgi yok, dostluk yok, arkadaşlık yok, hiçbir şey yok. Bela var, münasebetsizlik var, mantıksızlık var, hurafe var, abuk sabuk inançlar var.
Dinden uzak olunca, İslam’dan uzak olunca, Allah korkusundan uzak olunca, Allah sevgisinden uzak olunca hayat kâbus oluyor. Tek kelime Allah’tan bahsetmiyorlar. Bir kere “Allah” de. Dilin mi kopar, bir “Allah” de, bir şey olmaz. Demiyorlar. Akılalmaz bir huzursuzluk, akılalmaz bir gerginlik. Sevgi sıfır. Sevgi diye bir şey yok, bitmiş sevgi. Saygı da yok, saygı da gitmiş.
Çamurlu sudan insan olur mu? Filler, zürafalar, kuşlar, leylekler, zeytinler, portakal ağaçları, domates, biber; "Hepsi tesadüfen çamurlu sulardan oldu." diyor. O zaman varilin içerisine bütün kimyasal maddeleri dolduralım, istediğiniz her şeyi yapalım. Babadan oğula milyonlarca yıl beklesin insanlar başında. O varillerden ne zürafa çıkar, ne insan çıkar, ne domates, ne biber, ne üzüm; hiçbir şey çıkmaz.
Allah güzel bir yaratılışla insanı yaratacak, beş duyu verecek; sen de çıkıp diyeceksin ki “Çamurlu sulardan tesadüfen oldun, mikroptan oluştun sen. Allah yok” diyeceksin. Bu kadar meyveyi, bu kadar sebzeyi, hayvanları, bitkileri yaratan Allah’ı kökten inkar edeceksin, güya bilim adına. Bu çok büyük bir felaket getirir. Helak olur etraf. Allah mehdiyet vesilesiyle Türkiye’yi helak etmiyor.
Okullarda Darwinizm detaylarıyla anlatılsın; fakat cevabına hak tanınsın. Sadece fosilleri götürüp okulların önüne koyalım. Öğrenciler görsün. Bu kadar, başka bir şey istediğimiz yok. Proteinin bilimsel olarak tesadüfen oluşması mümkün değil, bu söylensin.
Kuran'ın hikmetinin anlaşılması için tertil üzerine okunması, yavaş yavaş okunması önemlidir.
Çok nadir seçilmiş insanlar, Allah tarafından özel ilham edilmiş ve Allah tarafından derin şekilde uyutulan insanlar Mehdi (as)’a yaklaşıyor. Kehf ehli gibi. Böyle bir kişi kaderinde olduğu için, istese de gidemez. Gerçek bir Mehdi talebesinin iradesi yetmez gitmeye. Ama öbürleri de istese de Hz. Mehdi (as) talebesi olamazlar.
Kehf Suresi doğrudan Mehdiyet'i anlatan bir suredir. Baştan sona kadar Mehdiyet'i anlatır. Ama sembollerle, sır anlatımlarla anlatır. Yani açık açık, aleni bir anlatım olmaz. Aklı olan, derinliği olan, tefekkür gücü olan oradaki sırları, o sembolleri çözer. Allah'ın dilemesiyle, Allah'ın ilham etmesiyle.
Cenab-ı Allah hayatı bir uyku halinde yaratıyor. O derin sırra Kuran işaret ediyor. İnsanlar dünyada uykuda olduklarını bilmiyorlar. Halbuki hepsi şu an bir rüya içerisindeler, rüya görüyorlar. Bir kısmı, mesela felsefe araştırmacıları bu gerçeği hayret ve dehşet içinde fark ediyorlar.