Sağcılık, muhafazakarlık kalitesiz bir hayat sunmaz bize. Sağcılığı ve muhafazakarlığı çok yakışıksız yorumlayan, ağzı çok laf yapan bir kitle var. Ortadoğu onların kontrolüne geçtiği için, bu karanlık, bu kirli görünüm bir çok yerde yaygın olarak görülüyor.
Din Türkiye'de buram buram, mis gibi koksun. Dinin sıcaklığı ve koruyuculuğu her yeri sarsın. Gazinoda da dinin sıcaklığı olsun, plajda da dinin sıcaklığı olsun, mecliste de dinin sıcaklığı olsun. Her yerde. Böyle olunca güzel olur.
Peygamber (sav) sadece Kuran’a uymakla mükelleftir. Kuran’a ilave yapamaz, çıkarma da yapamaz.
Yas, saygı duruşunun adıdır. Matem, dövünme anlamında değildir.
Yobaz kaliteli olmayı beceremez, beceremediği için de kaliteyi ortadan kaldırmaya çalışır.
Müşrik, Müslümana bir hayrın gelmesini istemez; Müslümanın gülmesini, eğlenmesini, güzel giyinmesini, güzel evde olmasını, tahsilli olmasını, kaliteli olmasını istemez. Kendisi gibi pisliği her yerde savunur. Herkesin pislik içinde olmasını ister. Buna müsaade etmeyeceğimiz açık. Allah müsaade etmez, kulunu da vesile eder.
Sen de Kuran’a teslim ol, sen de Allah’ı sev, sen de aşkı yaşa, sen de tutkuyu yaşa Allah seni de güzelleştirir. Hasetliği, kini, nefreti, kıskançlığı yaşarsan ne oluyor? Hücre kanserleşiyor. Burnu çirkinleşiyor, ağzı çirkinleşiyor, eli çirkinleşiyor, vücudu çirkinleşiyor.
Yobazlığa karşı Kuran’la mücadele edilir.
Biz dindarlığı Türkiye’de yayıyoruz ama yobazlık olsun şeklinde düşünürlerse buna müsaade etmeyiz.
Şefkat, merhamet, halimlik. Allah'tan istediğimiz bu değil mi? Cennette ne istiyoruz? Cenab-ı Allah'ın bizi affetmesini, bize karşı halim, şefkatli ve koruyucu olmasını istiyoruz. Biz de insanlara karşı bu şekilde olmamız gerekiyor.
Yıkıcı üslup Müslüman’da olmaz. Allah, “Sözü onlara güzellikle söyle” diyor. “Sertlikle söyleme, etrafından dağılıp giderler” diyor.
Eğer sözlerinin tedavi edici, düzeltici olmasını istiyorsan, Kuran halim bir üslubu esas kılmış. Yani sözü güzellikle söylemek, sözü halim olarak söylemek, şefkatle yaklaşmak Kuran'ın emri.
Hz. Mehdi (as) dediğinde deccali de bileceksin, deccal dediğinde Hz. Mehdi (as)'ı da bileceksin. İkisi bir bütündür. Yani zıddıyla yaratılmıştır, gece-gündüz gibi. İyi-kötü gibi. Deccal varsa mutlaka Hz. Mehdi (as) vardır. Hz. Mehdi (as) varsa mutlaka deccal vardır.
Hileli düzeni Müslüman görecek, sıkıntıya düşmeyecek. Çünkü onu yaratan da Allah. Müslüman sakin olacak.
Ayetlerde bildirilen tavır nasıl; gerginliğe, öfkeye, kalbinde meydana gelecek her türlü rahatsızlığa müsaade etme, böyle bir duruma gelme. Korkma, üzülme, tedirgin olma. Psikolojik olarak sana zarar verecek hiçbir tavrın içine girme.
Müslüman sabırlı olacak. Yani ani öfkeye kapılmayacak, sinirlenmeyecek.
Güzel olan öğüt nasıl olur? Kırıcı olmayan, rencide etmeyen, sarsmayan, rahatsız etmeyen şekilde olur.
Her şeyin bir başlangıcı vardır ve sonu vardır. Allah’ın başlangıcı ve sonu yoktur. Yaratılmışların öyle. Fakat elhamdülillah, Allah’ın ruhunu taşıdığımız için cennette başlangıcımız var, sonumuz yok.
Allah’a hep hüsnü zan. Mesela nasıl insanın bir sevdiği olduğunda hüsnü zan ediyor, Allah’a mutlak hüsnü zan gerekir. Bir şey olduğunda, “Cenab-ı Allah hayırla yaratmıştır. Cenab-ı Allah doğrusunu bilir.” diyecek mümin.
Cenab-ı Allah bir detay yarattığında, bir hikmet yarattığında, “Biz O’nun ilmine muttali olamayabiliriz. Ama O bizim her şeyimizi bilir. Biz O’na teslim olmuşuz” diyecek mümin.
Hücre Allah’ın sanatının çok ihtişamlı tecelli ettiği bir yer. Bir insanı hücrenin içine soksan, orada bir hafta yaşasa alnı secdeden kalkmaz. Oraya girmedikleri için, o alemi görmedikleri için insanların imanları zayıf oluyor.