Alıntılar
PKK’nın dağda verdiği eğitimlerine karşılık, bizim gençliğimizin de mutlaka politik, siyasi eğitimden geçirilmesi; vatan, millet sevgisinin pekiştiği, bölünmeye karşı kararlı, Darwinizm'e materyalizme karşı, komünist tehlikeyi çok iyi bilen, komünizme nasıl cevap verileceğini bilen, PKK'nın Stalinist teorisini yerle bir edecek donanıma sahip, bölünmeye karşı her türlü bilgiyle teçhiz edilmiş, siyasi-politik kültürü yüksek gençler olarak yetiştirilmeleri lazım. Münafık pislik kokusunu iyi alır. Pislik böceği gibi pisliği hemen anlar. En pislik kim bakar, satılmış, ahlaksızlık yapmaya müsait, aciz, kompleksli, oynak, iradesiz, havadan nem kapan tipleri tespit eder, onları “gel bize” diye çağırır. O pislik gittiğinde de müminlerde ferahlık olur. Her giden münafık, münafıklar için ise çok büyük beladır. 2, 4, 8, 16 olarak katlamalı olarak pislikleri artar, pislik yığıldıkça o pislik içinde boğulurlar. Kuran'da istenenler çok azdır. Namaz çok kısaca açıklanmıştır, oruç kısaca açıklanmıştır, zekat kısaca açıklanmıştır. Merhametli olun, şefkatli olun, yalan söylemeyin, doğru olun. İyi niyetli olun, birbirinizi sevin. Allah'ı çok sevin. Birbirinize yardımcı olun, mal hırsınız olmasın; mal Allah'ındır. Çok kısadır. Onun dışında hep kafirlerin pislikleri, küfrün, tuğyanın, ehli dalaletin densizlikleri ve bunlara verilen cevaplar vardır. TÜRKİYE, BU HAYIRLI İŞLERİN, AHİR ZAMANDAKİ ZOR İMTİHANLARIN KİLİT NOKTASIDIR. EN ZİYADE ACILARIN YAŞANDIĞI, ZORLUKLARIN YAŞANDIĞI, GERİLİMİN YAŞANDIĞI YERDİR. Her gün, sık sık duyuyoruz; şehit cenazeleri geliyor, polis ızdırap içinde olabiliyor, asker zorluk içinde oluyor, memurlar ızdırap içinde oluyor. Yargıda sorunlar var, birçok yerde bayağı problemler oluyor. Ama bunlar bir toplumun olgunlaşması için, insanların olgunlaşması, daha iyi olması için şart, başka türlü olmuyor. Alparslan Türkeş’i unutturmaya çalışanlara karşı, tam aksi bir tavır gösterilmesi gerekiyor. Sayın Bahçeli’nin soyadına bir Türkeş ilave ettirmesi çok güzel olur. Devlet Bahçeli Türkeş. Aslında her MHP genel başkanına Türkeş soyadı çok yakışır. Ayrıca, Sayın Bahçeli gibi MHP’nin başına geçen her değerli şahsa –Allah ömürlerini uzun etsin inşaAllah- Başbuğ lakabının verilmesi Sayın Türkeş’in de Başbuğlar Başbuğ’u olarak anılması çok muhteşem olur. Böylece Sayın Türkeş’in ismi de ruhu da kıyamete kadar etkili bir şekilde devam eder. Çünkü tanımayan bilmez, Türkeş hakikaten çok değerli bir insan. Onun verdiği eğitimin Türkiye’de bu kadar etkili olması çok büyük bir mucize. Şu an polis, özel harekat, jandarma, ordu, mit gibi yerlerde hep ülkücülük ruhu hakim. Bizim gençler de o ruhu çok seviyorlar. Ben MHP’li değilim, ülkücü de değilim. AK Partili de değilim, bütün partileri kucaklıyorum. Hem Ak Partiliyim, hem CHP’liyim, hem Saadet Partiliyim, hem Büyük Birlik Partiliyim hepsini çok seviyorum. Ama ülkücü ruhunu devam ettirmek gerek. Gençlerin çok sevdiği bir inanç ülkücülük. Her genç seve seve ülkücü olmak istiyor. Hakikaten bir kahramanlık ruhu, bir yiğitlik ruhu üzerlerinde hakim oluyor. Çok güzel bir terbiye şekli, çok güzel bir eğitim şekli, güzel bir ekol, güzel bir ideal ülkücülük. Çok daha ciddiye alınmalı ve çok daha önem verilmeli. Türkeş’in unutturulmaya çalışması riski çok çok vahim, ama biz buna asla müsaade etmeyiz zaten. Bunca emek, bunca çile bir kalemde asla silinemez. Milli görüşteki, milli duruştaki değerli, yüce bir insanın kıymetinin bilinmemesi diye bir şey olamaz. Unutturmaya çalışanlar kendileri unutulurlar. Ülkücüler Türkiye’nin bölünmesine karşı çelik mevziidir. Ülkücülerin olduğu bir yerde asla ve asla kimse Türkiye’ye oyun oynayamaz. Muhteşem bir akıl, muhteşem bir kararlılık, muhteşem bir azim, cesaret ve yücelik hakimdir ülkücülerde. Yolları çok güzel. O çoşkuyu bütün güzelliği ile yaşatmak lazım. Türkiye’nin solu gerici soldur, çok gerici bir kafaya sahiptir. Stalin Devri’nin soludur. Dolayısıyla hepsi olmasa da büyük bir bölümü; bağnaz, tutucu ve gelenekçidir. Çok katıdırlar. Kılık kıyafeti bile, Stalin bıyığı. Stalin tarzında konuşuyor. Stalin’in kültüründe kalmışlar, 2017’lerin insanı değil. Adam 1920’ler, 1930’ların kafasında. Geliştirememiş kendisini. Onun için kadınlara karşı da katıdır. Mesela; solcu kadınlarına bakın erkek gibidirler. Makyaj yapmazlar, askeri kıyafetler giyerler. Hepsi olmasa da birçoğu bakımsızdır. Kötü bir görünüm vardır. Serttirler, sevgisizdirler. Gelenekçi Ortodoks kesimde de yine öyle kadınların bir çoğu bakımsız, çoğunlukla güzel bir koku hissedemezsin. Güzel bir bakım hissedemezsin. Hepsi için demiyorum, bir kısmı için diyorum çünkü çok iyi olan, çok değerli olan insanlar da var. Ama kadın karşıtlığı onlarda da çok şiddetlidir. Onlar zaten kendileri savunuyorlar kadınların akılsız olduğunu, yarım akıllı olduğunu, sopa yemesi gerektiğini erkeklerden daha kapsamlı anlatıyorlar. Kadının dediğinin tersinin yapılması gerektiğini su gibi ezberlemiş onlar. Kadınlara ait hükümler diye o konuda alim olmuş kadınlar var. Kendi kendine hakaret ediyor ve bunu takva adına yapıyor, Allah'ın hükmü bu, zaten böyle olması lazım diyor. Bundan sonra bu münasebetsizliğe yol vermeyeceğimizi biz gösterttikten sonra Türk gençliğinde muazzam bir uyanma oldu. Bakın 150.000'in üstünde insanla görüştük. Hepsinin pozitif, son derece hür, aydın, Kuran Müslümanı olduğu, aklı başında, şefkatli ve merhametli olduğu, yardımsever, nezih, savaşlara karşı, kan dökülmesinden nefret eden, dostluk ve sevgiden çok zevk alan, sanatı, estetiği, bilimi coşkuyla savunan, demokrat, hür düşünceyi savunan, cumhuriyetçi akla sahip kaliteli gençler olduğunu, kadın özgürlüğünü savunduklarını görüyoruz. Dolayısıyla yaptığımız ilmi mücadele elhamdülillah meyvelerini verdi ve vermeye devam ediyor meyvelerini. Bizim gençlerimizin epey bir bölümünü köşe dönmeci olarak yetiştiriyorlar. İşte evlensin, işine gücüne baksın, iyi bir arabası olsun, keyifli yaşasın. Ama PKK'nın ideolojisinde Stalinizm’i bir an önce hâkim etmek, Orta Doğu’yu komünist, Marksist, Leninist düşünce etrafında birleştirmek, Proletarya Diktatörlüğü’nü kurmak. Bunun için de adamlar dağlarda yatıyorlar. Evlenme, şu bu falan hiçbir şekilde düşünmüyorlar. Birçoğu üniversite terk, okullarını da bırakıyorlar, sadece bu gayeye matuf bir hayat geliştiriyorlar. Gece gündüz okuyorlar, bilgilerini artırıyorlar.