Alıntılar
İnsanlara dini öyle bir gösterdiler ki; Müslüman garibandır, eziktir, kendini uyuşturmuştur, kendini kandırır, hurafeler içinde boğulur, sevgi merhamet şefkat bilmez, kadınlara saygısı yoktur diye kafalarına yerleşmişti. İslam denince sakalı kesen öldürülür, içki içen öldürülür, namaz kılmayan öldürülür, kadınlar insandan sayılmaz, düşünmek yoktur, araştırmak yoktur, resim müzik heykel yoktur sanıyorlardı. Bu imajın Kuran’a uygun olmadığını biz her yönüyle ortaya koyduk. Kuran’daki din özgürdür, insanlara bunu gösterdik. İnsanlarla din arasındaki engeli kaldırdık. Bağnazlar babasının kızına sevgi gösteremeyeceği, annenin oğlunun yanına çıkamayacağı dünyayı din gibi gösteriyorlar. Bu çok korkunç. Bu şirk dini. “Fotoğraf çektirmek, tablo asmak, müzik dinlemek, dans etmek, gülmek ben hepsini yaparım ama haram olduğunu biliyorum" diyorlar. Oysa bunlar haram değil, helal. Müslüman Allah'tan korkar ve haram konusunda titizdir. Haram olanı yapmaz. Bu mantıkta olanlar kendilerince Müslümanların elinden helal olan tüm nimetleri almak istiyorlar. Müzik, dans, sanat, kalite, bilim, güzellik, eğlence haram değildir. Ayrıca haram olduğunu düşünüp buna rağmen tüm bu eylemleri yapıp sonra da Müslümanlara akıl vermek çok büyük bir samimiyetsizliktir. Gençlerin dimağının açılacağı neşeli ortamlar olması önemlidir. Gece gündüz ders çalış, eve gel internete bak, biraz televizyon izle, sabah kalk tekrar otobüs kuyruğuna gir, gençlerin neşesini elinden alan bir hayat olmamalı. Eğlence gençlerin dimağını açan bir güzelliktir. Gençler dost olacak, arkadaş olacak, iyiliği kaliteyi görecek, güzel şeyler görecek, dolu dolu yaşayacak. Bunlar illa para gerektiren şeyler değil, gönül işidir bunlar. Eğlence ruhun gıdasıdır. Eğlence, neşe, canlılık, sevgi olmadığında gençlerin dimağları kapanır, ciltleri ve sağlıkları da bozulur. Gençlerin eğlenmesi gülmesi hareketli neşeli olması milli bir konu olarak ele alınmalı. Bar ortamı estetik olarak güzel bir ortam. Evlerde dekorasyon olarak da güzel, Casablanca gibi filmlerdeki ortam da güzel. Alkol, uyuşturucu vs olmayan bir ortam olduğunda hiçbir mahsuru yok. Bara gelen sıhhat bulup gitmeli, ama hepsinden önce bu mekanlarda kadınlara sevgi, saygı ve hürmetin en yüksek düzeyde olması lazım. Yüzlerce çeşit içecek türü olabilir, bol proteinli üzüm suyu, portakal suyu, ananas suyu, akla hayale gelmeyecek her meyvenin suyu olabilir, içlerine süt karıştırılabilir. Proteini ve minerali yükseltilmiş içecekler olabilir. Çok güzel pratik yiyecekler olabilir. Müzik ve vale sisteminin de mükemmel olması sağlandıktan sonra, barlarda gençler çok güzel eğlenip mutlu olurlar. Hürriyet, demokrasi, sanat, kalite en az yemek içmek kadar insanların ihtiyacıdır. Karşıtların en çok kullandıkları malzeme bu değerlerin azaldığı olduğuna göre, daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok sanat için yapılacak her şey kurulan oyunları bozar. İnsanların neşesini elinden alan tutucu, Katolik, katı İslam anlayışının değil Kuran Müslümanlığının sanat, kalite, neşe, demokrasi, özgürlük anlayışını teşvik etmek gerekir. Bu yapılırsa tüm dünyanın İslam’ı kabul etmesine de Türkiye öncü olur. Katolik, gelenekçi İslam anlayışıyla İslam içten içe çöküyor, gizli gizli ateizm deizm gelişiyor. Bunu durdurmak için katolik sistemin baskısının kaldırılması, Darwinist materyalist eğitimin durdurulması, iman hakikatlerinin ve bilimsel gerçeklerin anlatılması, insanlara sevginin, dostluğun, barışın eğitiminin verilmesi gerekiyor. Filistin halkının kurtuluşu için gerçek çözüm üzerinde durmak önemlidir. Yıllardır kınamalar yayınlanıyor bir netice elde edilemiyor. Bambaşka bir yönteme ihtiyaç var. Müslüman zulme her zaman karşıdır ve bunu ifade eder, ama kınamalar tek başına kökten çözüm getirmez. Sevgiyi ve barışı telkin etmek kökten çözümü getirir. Sürekli çatışma, kavga, işgal, saldırı iki tarafa da sadece acı getiriyor. Acıların katlamalı olarak artacağı yollara değil, güvenliği ve barışı getirecek yollara uymak lazım. Sevgi en kolay olan, barış en kolay olan. Ama insanlar bunun yöntemini bilmiyor. Barışı sağlamak zor değil. Bir kelimeye bakar. “Hadi kardeş olalım” denilse her şey biter. İsrail halkı ile Filistin halkı peygamber soyu iki güzel halk. İkisi de dindar, ikisi de çalışkan, ikisi de temiz, ikisi de en güzel hayatı hak ediyor. Çatışmayı körükleyen her türlü üsluptan kaçınıp, birbirlerini koruyup kollayacakları, şefkat duyacakları bir üslup kullanmak barışı telkin etmek lazım. İki taraf da Allah’a iman ediyor, iki taraf da aynı Peygamberleri seviyor. Paylaşılamayan ne? Topraksa, Ortadoğu çok geniş bölge. Her yer boş geniş arazi. Filistinliler de İsrailliler de istedikleri her yere yerleşsinler. Bölgeyi ağaçlandıralım, güzelleştirelim, gençlere güzel imkanlar sağlayalım. Bağlık, bahçelik, neşe ve sevincin olduğu bir yer olsun. Müslümanlar, Museviler, Hristiyanlar bayram gibi yaşasınlar. Kardeş olmanın uçsuz bucaksız faydası var. Her şeyden önce Allah’ın rızasına uymuş oluruz. Kimse korku içinde yaşamaz, gerginlik duymaz. Silaha para yatırmak yerine bölgenin refahı, neşesi için para harcanır. Sürekli hayır, hasenat peşinde olunursa acımasızlıklar ortadan kalkar. Akıl gücünü geliştirmek için beyni yormaya gerek yok, sadece çok çok dürüst olmak ve Allah’a asla ihanet etmemek gerekiyor. Gün içinde Allah’a ihanet etme konuları oluşabilir. Mesela başın ağrır, yorgunlaşırsın, gücün yetmez, birinden kötü söz duyarsın, ayağına bir şey takılır, başarılı olamaz, binbir türlü aksilikle karşılaşırsın. Kişi hep, haşa, Allah’ın bunu diye yaptığını düşünmesine gidecek olaylar yaşar. Aman aman, sakın sakın. Bu imtihan için mecbur olan, Allah’ın bizim sevgimizi yükseltmesi için meydana getirdiği nimetleridir. Sakın nankörlük, terslik, olumsuz düşünme, tek kelimeyle çok büyük bir akılsızlık olur. Boş yere kitlevi nimet kaybına sebep olur. Hem dünyada hem ahirette insana çok büyük zarar verir. Allah’ı hiçbir zaman bırakmamak gerekir. Hep müspet düşünmek lazım, çünkü Allah’ın her yaptığı müspettir. Münafık gittikten sonra, Müslümanların ortamı çok daha kaliteli hale gelir. Pislik koleksiyoncusu olur münafıklar. Pislikten oluşan koleksiyonlarına yeni eklemeler yaparlar. Koleksiyonlarına ruh hastalarını, pislik, çıkarcı insanları ekleyerek lağım ortamlarını daha da genişletirler. Müslümanlar bu temizliğe sevinirler ve ferahlık duyarlar. Münafıklar da o lağım ortamlarında pislik içinde yüzmeye devam ederler. Münafıklar ayrılmamış olsa ortaya çıkacak görüntü kirliliğini tahmin dahi edemeyiz. Kabus gibidir, cehennem gibidir. Onların olduğu ortamın dehşet vericiliği tahmin edilemez. Allah’ın “müminler tahirdir” demesi budur. Allah pislik, aşağılık, karaktersiz, haysiyetsiz münafıkları müminlerden temizliyor. Böylece müminleri beladan korumuş oluyor. Onların yerine çok dindar, sadık, güzel, sağlıklı, dinç, tevazulu, akıllı, çalışkan, sevgi dolu insanlar gönderir. Bazıları monoton hayat istiyor. Gençler neşeli olsun, hayat dolu olsun istemiyor. Neşeden, sevinçten hoşlanmıyor. Hayatı grileştirmek, ölü hale getirmek, çekilmez hale getirmek istiyorlar. Bunlar sanata, kadın hürriyetine, özgürlüğe, sevecenliğe, dostluğa, arkadaşlığa her şeye karşılar. Herkes kendileri gibi olsun istiyorlar. Güleni azarladığı eğleneni mutsuz ettiği bir hayattan yanalar. Kendileri mutsuz oldukları için insanları da kendileri gibi yapmak istiyorlar. Tek kelime sevgiden, dostluktan, neşeden, sanattan bahsetmiyorlar. Dostluğu, arkadaşlığı bilmedikleri için herkese karşı oluyorlar. Böyle kişiler Ak Parti’yi de baskıcı, yasakçı, özgürlük karşıtı bir parti gibi göstermek istiyor, Ak Parti ve Tayyip Hocam’a da tuzak kuruyorlar. Tayyip Hocam özgürlük isteyen, gençlerin neşesinden yana olan, modern dindardır. Ama bu kişiler Ak Parti’yi güzelliğe, neşeye, sanata, bilime karşı gibi gösteriyorlar ve bu yüzden sahil kesimlerinde Ak Parti’nin oy kaybetmesine sebep oluyorlar.