Şirk Koşmadan İman Edildiğinde Allah Din  Ahlakını Hakim Eder

Bir Müslümanın, dünya hayatında ulaşmak istediği en önemli hedeflerinden biri Kuran ahlakının dünyaya hakim olması, insanların Allah'a gereği gibi kulluk etmeleridir. Allah, Kuran'da müminlere bu hedeflerine ulaşmanın yolunu göstermiş ve şöyle buyurmuştur:

Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55)

Allah'ın müminlere verdiği sırra göre, müminler yalnızca Allah'a ibadet ederek şirk koşmadıkları takdirde Allah Kuran ahlakını yeryüzünde yerleşik kılacaktır. Bu çok önemli bir sırdır. Çünkü bu, Kuran ahlakının tüm insanlar arasında yayılmasının sorumluluğunun tek tek her müminin üzerinde olduğunu gösterir. Öyle ise vicdan sahibi her mümin, şirk koşmaktan şiddetle sakınmalı ve yalnızca Allah'a ibadet etmelidir. Herşeyden önce şirk Allah'ın bağışlamadığı bir günahtır ve insanı cehennem azabına götürür. Ancak, şirk dendiğinde, birçok insan sadece putlara tapan putperestleri düşünüyor olabilir. Oysa insanların dikkat etmeleri ve sakınmaları gereken gizli şirktir.

Gizli şirkte, insan Allah'a iman ettiğini, tek İlah ve yaratıcı olarak Allah'ı kabul ettiğini ve sadece O'na uyduğunu söyleyebilir. Ancak, bu insan eğer Allah'tan başka varlıklardan korkuyorsa, insanların takdirini, desteğini önemsiyorsa, dünya hayatında malına veya canına gelebilecek tehlikelerden endişe duyuyorsa, ticaretini, ailesini, soyunu Allah'tan ve Allah yolunda çaba göstermekten daha üstün tutuyor, onlara öncelik veriyorsa şirk içindedir.

Allah'ın gösterdiği gerçek imanda, Allah'ın hoşnutluğu herşeyin üstündedir. Allah dışındaki tüm varlıklar, tüm ilgi, sevgi ve yakınlıklar, ancak Allah'ın hoşnutluğunu kazanmada bir aracı olabilirler. Veya kendisine verilen bir nimet için insanlara karşı minnettarlık duyan, onları kendisinin koruyucusu olarak görenler de Allah'a şirk koşmuş olurlar. Çünkü her insanın rızkını veren, onu doyuran, koruyan, barındıran, ona şifa veren Allah'tır. Allah elbette ki bunları bir insanın eliyle gerçekleştirebilir. Örneğin Allah bir insana şifa vermeyi dilediğinde bunu bir doktorun eliyle yapar. Ancak insan doktordan medet umamaz. Çünkü Allah dilemedikçe hiçbir doktor insana şifa veremez.

Şifa bulan bir insan, doktora Allah'ın şifasına aracı kıldığı bir insan olarak bakar ve elbette ki sevgi ve hürmet gösterir. Ancak, şifayı verenin Allah olduğunu bilir ve O'na şükreder. Aksi takdirde insanları Allah'a ortak koşmuş, Allah'ın bir sıfatını insanlara vermiş olur. Her Müslümanın gizli şirkten şiddetle sakınması, daima kendi içinde samimi bir muhasebe yaparak, Allah'tan başka dostlar, sırdaş veya vekiller edinmemesi gerekir.

İslam Ahlakının Dünyaya Hakim Olması İçin İlmen Mücadele Etmek Tüm Müslümanların Sorumluluğudur

ADNAN OKTAR: Halbuki bir Müslüman, Kuran’ın hemen dünyaya hakim olmasını istemekle mükelleftir. Bir gün içinde oluyorsa, bir gün içinde, bir saat içinde oluyorsa, bir saat içinde, yani erteleyemez, yüzyıllar sonrasına erteleyemez. Haramdır bu. Yani, hemen Kuran ahlakını, değil mi, dünyanın yaşamasını istemekle mükelleftir Müslüman. Çünkü cinayet işleniyorsa, yüzyıllar sonra bu konu hallolur, senin cinayetlerin devam etsin, denir mi? Hırsızlık varsa, bu yüzyıllar sonra duracak denir mi? Devam etsin, biz karışamayız, zaten yapacak bir şey yok, denir mi? Sırf Mehdi korkusundan bu yüzyılda İslam ahlakının dünyaya hakim olacağını söyleyemiyorlar, sırf Mehdi korkusundan. Hz. Mesih’in gelişi korkusundan bunu söyleyemiyorlar.... Böyle bir şeye karşı dilsiz kalınır mı? Suskun kalınır mı? İslam ahlakı hakim olmayacak diyen adamlara ne diyelim? Susayım mı? Bu çok büyük bir anormalliktir. Çok büyük bir suçtur. Haramdır bu. Biz mesela namaz kılacağız fakat abdest için su bulamıyoruz. Diyecek ki adam yüzyıllar sonra su akar, biz o zamanda namazımızı kılarız, abdest alırız. Şu an suyu bulmak çok zor, işte böyle bir ortamda. Bulursun. Artezyen açarsın, bulursun. Kazmayla senin, gece gündüz suyu bulmak için uğraşman farzdır artık. Değil mi? Bana ne diyemezsin. Eşeceksin, 50 metre, 50 metrede bulamadıysan 100 metre, 100 metrede bulamadıysan 150 metrede, illa ki o suya ulaşacaksın. Cenab-ı Allah su ile abdest alacaksınız diyor. Cenab-ı Allah’ın Kuran’ı göndermesinin sebebi ne? Buradaki güzel ahlakı bütün dünya yaşasın diye gönderiyor Allah. Bir kavime, bir ırka gönderilmemiştir ki Kuran. Bütün dünyaya gönderildi. Allah, bütün dünyaya hakim edin diyor. "Allah nurunu tamamlayacaktır…" diyor Cenab-ı Allah –şeytandan Allah’a sığınırım- "… müşrikler hoşlanmasa da" diyor Allah. Allah’a şirk koşan, Allah’tan ümit kesenler hoşlanmayabilir, sahtekarlar hoşlanmayabilir, cahiller, gafiller hoşlanmayabilir. Bunlar bizi ilgilendirmez. Biz hakkı savunmakla mükellefiz. Ve nitekim, Allah’a çok şükür, Türk İslam Birliği’nden ben bahsetmeye başladıktan sonra, gördünüz, bir avuç insanız, bir avuç çevremde insan var, çığ gibi Türk İslam Birliği yayılmaya başladı. Her gün bir haber geliyor. (Sayın Adnan Oktar’ın Çay TV röportajından, 26 Kasım 2009)