Fosil Avcısı 5 Amberler
ONUR BATU YILDIZ: Allah'ın yarattığı çok özel bir madde var. Onun da adı amber. Amberin içerisinde kalan canlılar yüz milyonlarca yıl boyunca hiç bozulmadan kalıyor. Ve günümüzde onları rahatlıkla inceleme imkanına sahip oluyoruz. Ve görüyoruz ki canlılarda hiçbir mikro anlamda dahi değişiklik yok. Şimdi amberleri incelemek için amberleriyle ünlü bir yere Kuzey Avrupa'ya Danimarka'ya gidiyoruz. Fosil avcısı başlıyor.
Danimarka Kuzey Avrupa'da yer alan İskandinav ülkelerinin en güneyinde yer alır. Sınır komşuları İsveç, Norveç ve Almanya'dır. Dünyanın en yeşil ülkelerinden biri konumundadır ve her yerde bisiklet kullanımı oldukça yaygınlaşmıştır. Hatta son sayımlarda sadece başkent Kopenhag'da bulunan bisikletlerin sayısı araç sayısına geçerek 265.700'e kadar ulaşmış. Bu arada Danimarka'nın toplam nüfusu 5.731.000 kişi, yüz ölçümü ise 45.000 km². Yani Türkiye'nin yaklaşık yarısı kadar olan Danimarka krallığının nüfusu Ankara'dan birazcık fazla. Hal böyle olunca, Kopenhag’ın merkezi dışında insan yoğunluğu da oldukça azalıyor.
Zengin, iyi tasarımlı ve geniş bir mimari kültür mirası bulunan Danimarka, geçmişini oldukça iyi korumaktadır. Evet, Kuzey Avrupa'da bulunan Baltık Denizi dünyanın en büyük amber rezervine sahiptir. Dönem olarak Evosen'e ait amber fosillerin yaşları 44-50 milyon yılları arasındadır. Denizden gelen bu zenginlikle ilgili Danimarka Amber Derneği Başkanı Anas Demga ile bir söyleşi yaptık. Genç yaşta hatırı sayılır bir koleksiyona olan Anas pek çok konuda bilgiler verdi.
ONUR BATU YILDIZ: “Öyle sanıyorum ki yaklaşık 50 milyon yıl önce bitkiler vardı burada. Deniz yoktu ve kıta hareketleri sonucu bu alan yok oldu. Tüm bitkiler, reçineleri ve amberleri ile denizin altına gömüldüler. Ve şimdi dalgalar bize bu amberleri getiriyorlar.”
ANDERS L DAMGAARD, Danimarka Amber Derneği Başkanı: “Ondan önce Danimarka, burada şu an görüldüğü gibi değildi. Yüzeyin üstünde değil, suların altındaydı. Eğer ülkenin içlerine doğru gider ve bir kazı yaparsanız, yine amberleri bulursunuz yer altında. Çok sayıda fauna ve hayvanlara ait amberler var bu yataklarda, bu alanlarda. Çünkü çok büyük makinelerle bunları bulabiliyoruz.”
ONUR BATU YILDIZ: “Tüm Baltık denizine komşu ülkeler, Danimarka, Norveç, Polonya, Ukrayna, Rusya, Litvanya, tüm bu ülkeler amberleri bulabiliyorlar.
ANDERS L DAMGAARD: Ve Almanya, Almanya'da da vardır. Ama Norveç ve İsveç'te o kadar olmaz. Çünkü amberler akıntılarla ve dalgalarla buralara doğru geliyor. O yüzden esas buralarda çıkar. Norveç ve İsveç'te nispeten daha az bulunur.
ONUR BATU YILDIZ: Amberlerle ilgili gözlemlerinizi bizimle paylaşır mısınız? Örneğin amberlerin içerisinde böcekleri görüyorsunuz ve aynı böceğin canlısını günümüzde de görebiliyorsunuz. Bu konudaki düşünceleriniz nedir? Günümüzde yaşayan halleri ile 50 milyon yıl önceki hallerini karşılaştırabilir misiniz?
ANDERS L DAMGAARD: “Bilimle çalışıyorsanız her zaman canlıları karşılaştırmamız gerekir. Çünkü yalnız bir canlıyla bile çalışıyorsanız, o size tüm ekosistem için yeterli bilgi vermeyebilir. Daha çok canlı çeşidi, bize daha büyük bir görüş açısı ve daha önemli bilgiler verir. Bu yüzden bir periyoda ait canlılara sahipsem, o dönemde sıcaklık nasıldı, iklim nasıldı öğrenebilir ve bunları günümüzdeki canlı haliyle ve tüm diğer canlılarla da kıyaslayabilirim ve zaman çizgisinde neler olduğunu anlayabilirim.”
ONUR BATU YILDIZ: Anas ile röportaj yaparken sadece o dönemde yaşayan bir canlının bulunduğunu fark ettik. Elimizde fosili de olan bu canlıyı karşılaştırma imkanı bulduk.
50 MİLYON YILLIK KANATLI KARINCA VE GÜNÜMÜZDEKİ HALİ
ONUR BATU YILDIZ: Burada sol tarafında bir tane 50 milyon yıllık bir amber var. Aynı amberin yürüyen kanatlı karınca bu. Danimarka'da sadece bu hafta görülen bir türmüş kanatlı karınca. Yani yılın bu haftasında dışarıda görülebiliyormuş. Ve her ikisinin de 50 milyon yıl öncesini solda görüyorsunuz, günümüzdeki halini sağda görüyorsunuz. Hiçbir değişiklik yok. Evrim Teorisinin hiçbir şekilde doğru olmadığını net bir şekilde bizlere gösteren bir delil, maşaAllah.
ORGANİK KAPANLAR
Amberler, Allah'ın çok özel olarak yarattığı bir fosil türüdür. Paleontolojide organik kapanlar olarak geçiyor. Amberler, asfalt gibi maddeler organik moleküllerdir. Doğada çözülmeleri, doğada yok olmaları, doğada çürüyüp yok olmaları gerekirken tam tersine bunlar yok olmaz. Enteresan bir maddedir. Her organik molekülde olduğu gibi içerisinde karbon, hidrojen ve oksijen vardır, C-H-O. Ama çürüyüp yok olmazlar. İçindeki canlıyı da milyonlarca yıl muhafaza ederler. Onu bulan paleontologlar, amber koleksiyoncuları onun içindeki bu canlıları yeryüzünde insanlara göstererek milyonlarca yıl önceki haliyle günümüzdeki halini o canlının kıyaslama imkanını insanlığa sunmuş olurlar.
Amberlerin bu enteresan yapısı asfaltta da görülür. Asfalt da bir organik moleküldür. Mikroskobik algler, diatomlar tarafından oluştuğu düşünülür asfaltın da. Siyah renkli. Arabalarımızla yollarda gittiğimiz bu karayollarında kullanılan ana maddedir asfalt. Petrol türevli bir maddedir. Ama amber de, asfalt da organik ve yapışkan, içi böyle sert jel kıvamında iki ortamdır diyebiliriz. Paleontolojide söylediğim gibi organik kapan olarak geçiyorlar. Ve ne kadar yıl geçerse geçsin bu maddeler asla bozulmuyorlar.
Amberin halk arasındaki diğer bir ismi Kehribar. Pinus Succinifera latince ismine sahip bir çam ağacının reçinesi aslında amber. Genelde iğne yapraklı ağaçlardan salınan reçinelerden oluşuyor. Yani onlar milyonlarca yıl kalıyor. Kökeni ise denizler. Şimdi bu organik maddelerin yani organik kapanların, asfalt ve amberin nasıl oluyor da milyonlarca yıl hiç bozulmadan hem kendilerini hem de içindeki canları saklayabildiğine bir örnek olması açısından Danimarka'nın Silkeborg şehrindeki Silkeborg Müzesi'ne gidiyoruz. Orada enteresan bir bulgu var. Fikir olma açısından hep beraber inceleyelim.
Silkeborg Müzesi, Danimarka'nın kuzey tarafında genelde insan yüzleri temalı eserlerin sergilendiği bir yer. Yani ana konu geçmişten günümüze insan.
Şu an Danimarka'nın Silkeborg Şehrinde Silkeborg Müzesi'ndeyiz. Burada sergilenen çok özel bir bulgu var. Şimdi size onu göstereceğim.
SİLKEBORG MÜZESİ - TOLLUND MAN
Evet, burası Silkeborg Müzesi'nde Tollund Man isimli bir yapının yani daha doğrusu buluntunun sergilendiği yer. Bu fosilleşme mekanizmasını canlı bedenlerin nasıl yıllar boyunca korunduğunu bize gösteren bir buluntu olması açısından sizinle paylaşıyorum. Tollund Man, Danimarka'nın Tollund bölgesinde bulunmuş 2400 yıl yaşındaki bir insan bedeni. Korunmuş, hiç bozulmamış. Çünkü bu bedenin sahibi olan kişinin bulunduğu yer bir bataklığın dibi. Yani bu beden bir bataklığın dibinde bulunuyor Tollund’da. Dünyanın en iyi korunmuş yüzüne sahip. 2400 yıl yaşında fosilleşmenin mekanizmasını anlamak açısından güzel bir örnek. Çünkü amberlerde ve yine bataklık dibinde benzer mekanlarda bulunan asfalt da canlıları, organik dokuları koruyarak milyonlarca yıl hiç bozulmadan saklıyor.
Peki bildiğimiz fosiller gibi taşlaşmayan bu amber ve asfaltın sırrı ne? Nasıl milyonlarca yıl boyunca hiç bozulmadan kalabiliyorlar? Bu soruların cevabını Silkeborg Müzesi yöneticisi Ole Nielson'a sorduk.
OLE NİELSON, Silkeborg Müzesi yöneticisi: Bu ortam bakterilerin yaşaması için zor bir yer. Bu yüzden bakteriler bedeni sindirerek tüketemiyorlar. Böylece kolajen ve keratin yüzyıllar boyunca korunmuş oluyor.
ONUR BATU YILDIZ: Kolajen ve keratin bizim cildimizi ve saçlarımızı oluşturan yapı taşları, evet demek istediğinizi anladım. Peki bu durumun fosilleşme ile aynı olduğunu söyleyebilir miyiz? Asfalt gibi, amber gibi organik maddeler, bunlar da içindeki canlıları milyonlarca yıl boyunca saklayabiliyorlar değil mi?
OLE NİELSON: Evet, bununla bir fosil arasındaki fark, bu bedendeki maddeler hala aynı. Hiç değişme olmamış. Fosilleşme gibi mineral değişimi olmamış, hala organik maddeler var. Aynı organik maddeler. Bu farklı ama siz aynen bir fosil gibi yüzyıllar boyunca bozulmadan kaldığını söyleyebilirsiniz.
ONUR BATU YILDIZ: Röportajı için Ole'ye ve Silkeborg Müzesi'ne teşekkür ederek oradan ayrılıyoruz.
HOUSE OF AMBER
Amberlerin bilimsel yönden kıymetli olmasının dışında binlerce yıldır insanoğlu tarafından süs eşyası olarak da kullanılmıştır. Şimdi Kopenhag'daki House of Amber yani Amber Evi olarak bilinen Amber Müzesi'ne gidiyoruz. Denizden gelen bu nimet binlerce yıldır insanoğlunun ilgisini çekmiş ve değişmeyen bir süs eşyası olmuş. Burada akla gelebilecek pek çok süs eşyası amberlerden yapılabiliyor. Denizden çıkarıldıktan sonra renklerine ve sertliğine göre sınıflandırılan amber, ustalık isteyen ellerde şekillendirilerek vitrinlerdeki yerini alıyor.
House of Amber de, Guinness Rekorlar Kitabına 2015 yılında giren ve dünyanın en büyük amber fosili de bulunmakta. Ağırlığı 80 kilogramdan biraz fazla olan amberin yaşı ise 15-20 milyon yıl olarak saptanmış. House of Amber'e konukseverliği için teşekkür ediyoruz.
Amberler aslında Allah'ın yaratmasını bizlere çok net bir biçimde gösteren çok özel bir fosil oluşumudur. Çünkü içerisindeki yoğun jel yapısı her ne kadar organik maddelerden de oluşsa milyonlarca yıl boyunca dayanabilir. Çünkü bu yoğun yapı içinde herhangi bir bakterinin üremesini engeller.
AMBERLER EVRİMİ YALANLIYOR
İçerisindeki canlının tüm ince ayrıntıları günümüzdeki halleri ile karşılaştırıldığında tek bir farkın bile bulunmadığı açıkça görünmektedir. Kanatlar, gözler, tüycükler, vücut bölümleri, kabuklar ve mikroskop altındaki birçok detay üç boyutlu olarak gözler önünde evrim teorisinin kesinlikle yanlış olduğunu bizlere göstermektedir.
Allah'ın paleontoloji dünyasına adeta bir armağanı olan amberler, insanoğluna açık bir çağrıdır ve yaratılışın bilimsel bir gerçek olduğunu, içinde sakladığı canlılarda en küçük detaylarına kadar hiçbir fark olmadığını bizlere göstererek ispatlamaktadır. Yeni programlarda tekrar görüşmek üzere, hoşça kalın.