Sayın Adnan Oktar’ın 9 Mayıs 2018 tarihli Canlı Sohbetler yayınından.
İZLEYİCİ SORUSU: Kızların erkekleri ‘kafalaması’ hakkında ne düşünüyorsunuz?
ADNAN OKTAR: Ne yapsın çocuklar? Onlar da çok zor durumda. Şimdi anası babası diyor ki, ‘kocaman kız oldun, defol git.’ Daha 18 yaşında, 17 yaşında falan. ‘Git kendine koca bul’ diyorlar. O kadar yaygın ki bu. ‘Zengin koca bul’ diyor, zengin. ‘Bak ben sürünüyorum’ diyor. ‘Örnek al beni’ diyor. ‘Nasıl olursa olsun’ diyor ‘yeter ki zengin olsun.’ Bu çok yaygın. Çocukları salıyorlar, ne yapıyorsan yap. Hatta o kadar çirkin tekliflerde bulunuyorlar ki bazı aileler kız çocuklarına. Çok çirkin tekliflerde bulunuyorlar. ‘Ama mutlaka bul’ diyorlar. O yüzden kızlar panik halde olduğu için çocuklar, mesela eli-yüzü düzgün zengin bir çocuk gördü mü işte artık ‘hemen bu işi halledeyim’ diyor, ‘yakalarından kurtulayım’ diyor bunların. Ne yapıyor? O gidip çocuğa işte ‘çok seviyorum, ölüyorum, bayılıyorum’ falan diyor. O da yiyor tabii yazık. Halbuki ki sevmiyor onu normalde. O çocuk kurtulmak için yapıyor onu yani, o beladan kurtulmak için. Çünkü sıkıştırıyor, ‘git birini bul’ diyor. O da eli-yüzü düzgün ilk bulduğuna hemen şey yapıyor. Onun için kızları bence suçlamak doğru değil, sistemde onları kolaylaştırmak, onu rahatlatmak çok önemli.
Kız çocuklarını acayip korkutuyorlar. Çünkü beden olarak zaten naifler. Bir de kızlar da kızlara bela. Kızlar kızlardan daha çok korkuyor yani. Erkeklerden daha çok korkuyorlar. Ödleri kopuyor. Ben kızlarla tanışıyorum, kız arkadaşlarından feci şekilde çekiniyorlar. Yani o onu eziyor, o onu eziyor. Onun için evlilik onlar için bir kurtuluş gibi oluyor. İşte kocasına sığınıp bir kurtuluş arıyor. Onun için kim olursa olsun zengin olsun, işte bana baksın, tek evden de kurtulayım. Bana da baskı yapmasınlar, rahat edeyim. Adamı da dengede tutmak için seviyorum demesi gerekiyor tabii. İşte ölüyorum, bayılıyorum falan. Zırt pırt telefondan gidip kontrol ediyor. Yaşıyor musun, nasılsın, alo falan iflahını kesiyor. Meraklısı olduğundan değil de onu kaptırmak istemiyor. Başka bir şey olursa, ikinci bir ortak çıkar falan gibisinden ondan çok çekiniyorlar. Çektikleri ızdırabı bir Allah bilir, bir onlar bilir. Onun için çocukları bu kadar korku içinde yaşatmamak lazım.
Ben söylüyorum, genç kızların hepsine bir kere maaş bağlanması lazım, 18 yaşından sonra. Yani kendi evladımız, yani biz verdiğimiz maaş kendi evladımıza vereceğiz. Şimdi baba, mesela baba, oğlu var. E bir tane de kızın olmuş oluyor. Kızına bakmayacak mısın sen? Bir oğlun var, o dışarıdaki kız da senin kızın işte. Oğluna bin lira veriyorsun, kızına da ver bin lira, değil mi? Yani herkes kendi kızı olduğunu düşünsün. Bir tane kızı olduğunu düşünsün her insan. Bin lira versin devlete, kızlara verilmek üzere. Mesela iki bin lira maaş verilmiş yoksa kızlara, onlar da kendilerini koruyabilirler onlar. İki bin lira ile ucu ucuna da olsa koruyabilirler.
Alışverişte mesela onlara indirim olabilir hanımlara. Baya yarı yarıya indirim olabilir. Hatta daha fazla olabilir. Yani seferberlik şeklinde kendi kızlarımızı, kendi annelerimizi korumamız gerekiyor her yerde. Çünkü onlar çok değerliler. Toplumun, dünyanın onları ezmesine müsaade etmeyelim. Korku ve dehşet içinde yaşıyor çocuklar. Akıl almaz dehşeti yaşıyor. Babasından korkuyor, annesinden korkuyor. Ben mesela tanıdığım kızlarda birçoğunda görüyorum, babasından, annesinden korkuyor birçoğu. Abisinden korkuyor, sokaktan on misli korkuyor. Sokağın çakallarından on misli korkuyor.
Şimdi internet de var, büyük bela. Kızların resmini koyuyor, diyor ki işte bu şöyle böyledir falan diyor. Tut kelin perçeminden demiş, saçı dökülmüş şahsın, perçeminden yani. Nasıl yakalayacaksın? Ve ahlaksız insanlar da ona inanmasa bile inanmış gösterip çocuğu üzmeye çalışıyor. Vay be görüyor musun diyor? Çünkü fırsat eline geçiyor ya. Çünkü eğer kötülenirse ona daha kolay ulaşacak. Ona biraz da kendi de ilave yapıyor. Her yerde yazıyor, bütün internette falan diyor. Çocuğu adeta çökertiyorlar. Onun için kız çocuklarının yaşadığı dehşeti anlatamam. Acayip sahip çıkmak lazım. Eğer onlara sahip çıkarsak, onlar huzurlu olursa bütün toplum huzurlu olur. Onlar huzursuz olursa bütün toplum huzursuz olur.
Mesela bir arkadaşlarına uygun kıyafet almak istiyor ailesi falan. Çocuk gidiyor, mağazanın önünde yazık kıvranıyor, ne yapsa yani? Alayım mı almayayım mı? Bakıyor, geri koyuyor, bakıyor, geri koyuyor. Parası da yetmiyor çocuğun. Mağaza sahibi, sen nasıl adamsın? Tamam dersin, ben sana yüzde altmış indirim yaptım al götür. Kendi evladın sayılır ne olur yani? Bak durumuna, değil mi? Çok hoşuna gidiyor genç kızların ben görüyorum mağazalarda. Acayip kıvranıyorlar yazık. Geliyor, gidiyor, fiyatını bir daha soruyor. Ver gitsin Allah Allah. İndirim yaptım dersin arkadaş, yüzde 70 indirim yapıyorum, al senin olsun, al götür. Sevindir, ne olacak yani?