Kanunla hukukla PKK’nın kökünün kurutulması lazım. Bu farzdır. Kuran ayetleriyle açık, sabit; küfür hiçbir şekilde muzaffer olmuyor. Hak daima galip oluyor.
Ağlama müşriklerin genel özelliğidir. Kendilerini ağlayan, zırlayan böyle güya içli, merhametli, üzülen insan olarak gösterirler. Ve böylece yolları da açılır. Halbuki insan Allah korkusundan, Allah sevgisinden ağlar; ama bunlar müşrik ruhuyla gösteriş için, oyun ve taktik için ağlar.
Müşrik kimi zaman kendini iyilik yapacak gibi gösterir, ama kalleştir. Müşriğin gösterdiği yüzüne inanmayacaksın. Senin yanında gösterdiği iyi tavır, yahut yaptığı nutuklar, konuşmalar onlar geçerli değil. Onun sinsi ve gizli manyak dünyası esastır. Kuran buna dikkat çekiyor.
Allah küfre bir süre veriyor, sonra deviriyor, batıl olduğu için. 40 yıl falandır küfrün süresi. PKK da 40 yıllarını doldurmak üzereler.
PKK içindeki dayanışma Müslümanlar içinde yok. Onun onda biri bile yok. Mesela 3 bin metre yükseklikte dağda, kayanın, mağaranın içerisinde yaşıyor adam. Bir Müslümana desen, ‘Git mağarada yaşa’, çok nadir Müslüman kabul eder. Hayatını ortaya koy desen, benim çoluk çocuk var diyor, hanım var diyor, ben yükseleceğim, çocuğu evlendireceğim.. Hayatını ortaya koymaz. Ama bakın PKK hayatını ortaya koyuyor. Onun için küfür dahi olsa Allah başarılı kılıyor o zaman; azmettiği için.
Eğer biri bir enaniyet gösterisi yaparsa ona karşı çok yırtıcı oluyor insanlar. Onun için tevazu koruyucu bir zırhtır. Enaniyet de saldırganlığı artıran, belayı cezbeden bir hastalıktır.
Her şeyi bilen, her türlü hükmü oluşturan Allah'tır. Ve Allah hikmet sahibidir, bir şey yaptığında bir hikmeti vardır. Adam diyor ki, "Çok büyük aksilik oldu." Yok, hikmetle olur. Senin aklın almıyor. Ya dünyada öğrenirsin, ya ahirette öğrenirsin; ama hikmetledir.
Kıssa niçin anlatılır? Kıssadan hisse alınması için anlatılır. Masal, hikaye olsun diye anlatılmaz. Gerçekleşecek bir olaya ışık tutar. Kuran kıssalarında gerçekleşecek olaylar sembollerle anlatılır. Mesela Yusuf Suresi Mehdiyetin sembollerle anlatımıdır.
Hz. Süleyman (as), Mehdi (as)’ın ceddidir. Mehdi (as) Hz. Süleyman (as)’a benzer. Mehdi (as) da sanatı çok sevecek, güzelliği çok sevecek, ihtişamı çok sevecek. Dünyayı süsleyecek. Peygamberimiz (sav) Mehdi (as) için, “Bütün dünyayı mamur eder” diyor.
Cennete iyi teksif olmak lazım, iyi kavramak lazım. İnancı iyi pekiştirmek lazım. Müslüman o bilgiyi kafasında tam oturtması gerekiyor. Flu bir bilgi olarak kalmaması gerekiyor. Müslüman Kuran’da cennetle ilgili bütün anlatılanları, ayetlerin hepsini bilecek.
Müminler vefatlarından sonra daima güzel şeylerle karşılaşırlar. Zorluk, ıstırap, korku; öyle bir şey hiçbir aşamada yok. Her yerde işleri düzgündür. Vefat ederken, dirildiğinde, cennete alınırken hiçbir şekilde tedirginlik yaşamazlar.
Hz. Süleyman (as) sanatın ve estetiğin sultanıdır. Dünyaya sanatı, estetiği öğreten insandır. Hristiyanlık sanatı hep ondan öğrendi. Saray nasıl süslenir, mescit nasıl süslenir, bina nasıl süslenir. Avrupa’daki saraylar, Osmanlı’daki saraylar hep Hz. Süleyman (as)’dan özenti olarak yapılmıştır. Hz. Süleyman (as) bütün sarayların babasıdır, sanatın babasıdır, estetiğin, güzelliğin babasıdır.
Bilimi, modern fiziği müthiş teşvik etmek lazım. Kuran gibi, Allah'ın ayetlerinin yoğun olarak tecelli ettiği bir şeydir bilim.
Bilim Allah'ın varlığını gösteren bir metottur. Bilimin görevi budur zaten. Allah’ın sanatını ispat eder, anlatır. Cenab-ı Allah ayette, “Allah'tan ancak alim olanlar içleri titreyerek-korkar.” diyor. Hakkıyla iman eden, Allah’tan korkanlar onlar oluyor.
Dünya dönüyor, Dünya Güneş’in etrafında dönüyor, o Samanyolu'nun içerisinde turluyor. Uçsuz bucaksız boşlukta. Dev bir uçakta gibiyiz. Pilotu yok, kuleyle bağlantısı da yok. Milyonlarca gök cisminin içinde hiçbir yere çarpmadan gidiyor, bizi hiç sarsmadan. Bu çok acayip bir şey.
Sırf insan beynini düşünsen iman edersin. Sırf örümceğin hayatına baksan iman edersin. Sırf arının hayatına baksan iman edersin. Hiç kayıtsız şartsız iman edersin.
Peygamberimiz (sav) son resul, son nebi. Hz. İsa (as) ahir zamanda geliyor ama bir din getirmiyor. İslam'a uyuyor. Yani ümmetin bir ferdi olarak geliyor.
Allah, pekişmiş bir inancı istiyor. Ama o samimi bir ruhla elde edilir. Samimi vicdan elde edilmeden o elde edilmez.
Meleklere iman, kadere iman. Bunların tek tek düşünülüp, tefekkür edilip beyinde tam iman olarak oturtulması lazım. Yani yüzeysel bilgi olarak halkın büyük bölümünde bulunur. Ama oturmuş bilgi olarak ancak takva Müslümanlarda oluyor. Oturmuş bilgi haline getirmek lazım.
Allah'ı sevmeye karar verirse insanın ufku açılıyor. Beynindeki bilgi akışı artıyor. Muhakemesi, yargısı açılıyor.
Cenab-ı Allah ahirete imanın, cennete imanın, ona göre hazırlanmanın üstünde duruyor. Müslüman da o konuda yoğunlaşması ve kendini o yönde terbiye etmesi gerekiyor. Yani flu bir bilgi değil de net bilgi haline gelmesi gerekiyor. Hayatla cennet sürekli iç içe olması lazım.