Sayın Adnan Oktar’ın 29 Mayıs 2018 tarihli Canlı Sohbetler yayınından
İZLEYİCİ SORUSU: Ergenlik devresi çılgınlık devresi midir?
ADNAN OKTAR: Çılgınlık devresi olması istenir. Bilakis gençlerin içine kapandığı bir dönemdir ergenlik dönemi. Yani dünyayı tanımaya çalışırlar falan, bunalımlar geçirdikleri dönemdir. İnanç daha yoğundur aslında o devirde gençlerde. Yani ergenlik döneminde inanca eğilim daha yüksektir. Ama inançla ilgi bilgi işte çocuklara ulaşmıyor, o çok büyük felaket. Abuk-sabuk şeyler ulaşıyor. Veya Cübbeli’nin izahları ulaşıyor. İşte bilmem ne hocanın izahları ulaşıyor. Çocuklar daha da yılıyorlar bu sefer. Bu sefer ateist mi olsak acaba, Müslüman mı olsak gibi bir vesveseye kapılabiliyor bir kısım gençler. O yüzden özlü bilgiyi ifade eden, anlatan anlatımlar çok önemli. Ben bu konuda Harun Yahya eserlerini hakikaten çok takdir ediyorum, beğeniyorum. Ben kendi eserim diye söylemiyorum, samimi kanaatim olarak söylüyorum.
Gençlerin canlı olması zaten her dönemde istenen bir şey. Ergenliğe bağlı olmaması lazım. Her dönemde böyle deli-dolu, neşeli, dışa dönük ve heyecanlı olmaları lazım. Gençlik hep öyle olması lazım. Olgunluk döneminde de yine çılgın olmaları lazım. Yine neşeli olmaları lazım. Yani olgunluk gereken yerde olgun olur, ağırlık gereken yerde ağır olur. Dikkat gereken yerde dikkat verir. Devlet meselelerinde müthiş bir derinlik olur. Ama bir insanda genel neşe ve dinamizm çok hayatidir. Bu zihin için, beyin için, ruh için çok önemli bir şey. Aksini düşünemeyiz.
Tabii ki neşeli olacaksınız, canlı olacaksınız. Hakikaten o dönemde her şeyi merak ettikleri dönem oluyor. Ama riskli de olabilir. Çok dikkatli olmak lazım. Ergenlik çağında pişman olunacak olaylar olabilir. Riskli olaylara insanlar karışabilir. Çok dikkatli davranılması lazım. Hem ailesi de o çocuğu sıkmadan akılcı olmanın önemini ona iyi ifade etmeleri gerekir, ki kendini riske atmasın.