Münafıklar İslam'a ve Kuran'a karşıdırlar
ADNAN OKTAR: Münafık saldırısı ateşi kor haline getirir. Biz de kor hale geldik, inşaAllah. Müslümanlara düşman bunlar. İslam'a düşman, Allah'a kitaba düşman. Bunlar özel mahlukattır. Müminlerin şevkini artırır. Münafıkların düşman olduklarına bakın, Süleyman Hilmi Tunahan'a düşman, Bediüzzaman Said Nursi'ye düşman, Şeyh Nazım'a düşman, görüyor musun? Buradan ahlaksızlıklarını daha iyi anlayabilirsiniz. Allah'a düşman, Resulullah (sav)’e düşman ama onu sezdirmiyor. Ama diğer Allah'ın dostlarına, Allah'ı sevenlere kin dolular. Şimdi Allah'a da düşman olduğunu gösterse hiçbir şey yapamayacak bu sefer.
Bir de münafıklar çok yemin ederler. Çok fazla yemin ederler. Ayette çok geçer bu. Bak münafıklara dikkat edin sürekli yemin ediyorlar. Hep yeminle konuşuyorlar.
-“Yemin edip duran aşağılık” diyor Allah ayette.
ADNAN OKTAR: Tabii. Münafıklarda bu bir hastalık gibidir yani sürekli. Hem aşağılıktırlar hem çok yemin ederler. Bak bu da büyük bir mucize. Allah'ın Kuran'da anlattığı bir mucizesi bir daha tahakkuk etti. Nefes almadan yemin ediyorlar yalancı oldukları için. Allah'a dine düşmansın, senin yeminin nasıl geçerli olsun? Ve tam Kuran'da belirtildiği gibi, münafıkların vasfı olarak gece-gündüz yemin ediyorsunuz. Ve Kuran'ın bir mucizesi daha ortaya çıkıyor.
Kalem suresi 10'da, şeytandan Allah'a sığınırım: “Şunların hiçbirine itaat etme” münafıklar için diyor Cenab-ı Allah, “yemin edip duran” bak birinci madde, “ve aşağılık” tam münafık özelliği. Mücadele Suresi 16. Ayette: “Onlar yeminlerini bir siper edindiler.” O yemine saklanıyorlar diyor münafıklar. “Böylece Allah'ın yolundan alıkoydular.” Yani Müslümanları dağıtmaya, İslam'dan soğutmaya çalıştılar. “Artık onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.” Bak şimdi bu çok maniden. Horlanıp aşağılanma.
Bir de münafığın iyi bir özelliği vardır Müslümanlar açısından, lağım vidanjörüdür, nerede pislik adam varsa gidip tutup gider toplar. Mesela Müslümanlardan kurtulmak istiyor değil mi? Anında gelir böyle, mas eder onu, emer böyle pisliği adeta alır götürür o pis işkembesine gider. Hemen emiyor münafık pisliği. Vidanjör gibi ya. Oh elhamdülillah diyoruz. Elhamdülillah.
Mesela bu Ebu Cehil sürekli Allah adına yemin ediyordu. “Vallahi” diyor bak yemin başlıyor. “Vallahi secdede Muhammed'i görürsem,” secdede görürsem “kafasını bu taşta ezeceğim” diyor. “Muhammed'i secdede görürsem boynuna basacak ve boynunu yerlere sürteceğim” diye yine yemin ediyor. Münafık özelliği.
Bediüzzaman'dan nefret etmelerinin nedeni Mehdi (as)’ı müjdelemesi. Acayip. Mesela şimdi nurcuların içinde de münafıklar çıktı. Niye öfkeliler? Mehdi (as)’ı müjdeliyor diye Bediüzzaman'dan. Önce gizlemeye çalıştılar nurcuların bir kısım münafıkları. Gizlemeyi biz ne yaptık? Perdeyi yırttık. Gizleyecek hali kalmadı.
“Ahir zamanda Ali Beyti Nebevi'nin cemaat-i nuraniyesini temsil eden İmam Mehdi'de ve cemaatindeki şahsi manevide ancak içtima edecek” diyor “bu kuvvet ve güç. Benim zamanımda olması mümkün değil” diyor. Adam bu işte nurcunun ağırına gidiyor bazılarının.
-“Hiçbir cihette onun gibi olamam” diyor Bediüzzaman.
ADNAN OKTAR: Tabii. “Ahir zamanın o acip şahsi” diyor. Tarihini de veriyor, yerini de söylüyor.
-“Dümdarı ve pişdar bir nefereyim” diyor.
ADNAN OKTAR: Tabii. “Ona yeri hazır eden bir dümdarı o büyük kumandanın” diyor, “o büyük kumandanın pişdar bir nefereyim” diyor. “Hiçbir cihette onun gibi olamam” diyor.
-1910'da “benden 100 sene sonra” geleceğini söylüyor.
ADNAN OKTAR: Tabii. “1910 yılında benden 100 yıl sonra gelecek olan İmam Mehdi” diyor. Açık yazıyor. Bak diyor: “Ta ahir zamanda hayatın geniş dairesinde Risale-i Nur'un asıl sahipleri yani Mehdi ve şakirtleri Cenab-ı Hakk'ın izniyle gelir, o daireyi genişlendirir, o tohumlar sümbüllenir, biz de kabrimize seyredip Allah'a şükrederiz.” Net tarih veriyor, “1400'de” diyor. “Şeddeli lamlar ve mim ikişer sayılsa bundan bir asır sonra zülumatı dağıtacak zatlar Mehdi ve şakirtleri olur” diyor. O da 2010 tarihini veriyor.
-Siz söylemiştiniz, “en büyük müçtehit, en büyük müceddit” diyor, o mezhep mukallitiydi Bediüzzaman Said Nursi.
ADNAN OKTAR: Tabii. “Hem en büyük bir müceddit, hem en büyük bir müçtehit, hem hakim, hem Mehdi, hem mürşid, hem kutb-u azam olarak” diyor. “Bir zat-ı nuraniyi gönderecek, o da ehl-i beyti nebeviden olacaktır” diyor. “Yüz yıl sonra olacak” diyor. “1506'da da bitecek” diyor. Her şey bitecek artık. “İslam'ın yaşanacağı dönem bu dönem” diyor. Son dönemdeyiz.